• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de liman yatırımları kalkınma planlarında önemle vurgulanan bir konu olmuştur. Nitekim, 1963-1967 yılları arasını kapsayan Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda ana ilkeler çeşitli ulaştırma sistemleri arasında seçim yaparken ekonomik hareket için gerekli şartları yerine getirerek artan yolcu ve yük trafiğini karşılamak, atıl kapasite yaratmamak ve eldeki kapasiteden tam yararlanmak, hizmetleri iyileştirmek, maliyetleri düşürmek, ulaştırma işlerini ulusal ekonomiye en uygun şekilde yürütmek şeklinde özetlenmiştir.

Ulaştırma ve haberleşme sektörü yatırımları, 1968-1972 yıllarında uygulanan İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda daha büyük bir önem kazanmış ve toplam yatırım içindeki payı % 16,1 e yükselmiştir. Ancak toplam ulaştırma - haberleşme yatırımlarının % 67,6 gibi yüksek bir oranı, karayolu ulaştırma alt sektörüne ayrılmıştır.

Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı 1973-1977 yılları arasında uygulanmış ve bu planda, limanların yeterli kapasiteye sahip olduğu belirtilmiştir. Teçhizat noksanları tamamlandığında, limancılık alanında bir tıkanıklık söz konusu olmayacaktır tespiti yapılmıştır. Birinci Beş Yıllık Plan’da hedeflenen limanların tek elde toplanması, idare, işletme ve planlamanın bir kuruluş eliyle yapılmasının gerçekleşemediği belirtilmiş, bu durumun liman kapasitelerinin dengesiz bir şekilde kullanılmasına yol açtığı tespiti yapılmıştır. Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda limanlardaki yükleme – boşaltma işlemlerinin İkinci Plan öngörülerine ulaşamadığı, limanlardaki donatım noksanlıklarının devam ettiği, ayrıca çeşitli kuruşların kendi özel limanlarında yükleme - boşaltma yapmaya yöneldikleri belirtilmiştir.

1979-1983 yılları arasını kapsayan Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı döneminde limanlardaki ve üretim yerlerindeki depolama ve yükleme olanakları genişletilip, geliştirilmesi hedeflenmiştir. Planda, kamu yatırımları içinde deniz ve havayolu ulaştırması yatırımlarının payının azalmasına karşın, öngörülen hizmet düzeyi kamu kesiminin hizmet kapasitesinin daha etkin kullanımıyla karşılanacağı belirtilmiştir.

1985-1989 yılları arasını kapsayan Beşinci Beş Yıllık Plan’da devam etmekte olan liman genişletme yatırımlarının dönem içinde tamamlanacağı, Marmara

26 Bölgesinde yeni bir liman gereksinimini karşılayacak yatırımlara da dönem içinde başlanacağı, ayrıca uluslararası taşımacılık yönünden önemli bazı Türkiye limanlarında konteyner terminalleri yapımını sağlayacak projeler de kısa sürede ele alınarak bu limanların ülke ekonomisine katkıları artırılacağı rapor edilmiştir.

1990-1994 yılları arasını kapsayan Altıncı Plan döneminde çimento sevkiyatında denizyolu taşımacılığına ağırlık verileceği, bu amaçla, uygun terminal noktalarının seçimi ile liman dolum-boşaltım, depolama ve yüzer silo tesisleri yatırımlarının özendirileceği ifade edilmiştir. Türkiye üzerinden yapılan transit taşımalarda demiryolu ve limanların potansiyelinden daha fazla yararlanılması için demiryolu ve liman alt ve üstyapıları ile tarife sistemlerinde bu geçişi özendirecek düzenlemeler yapılacağı belirtilmiştir.

1996-2000 yılları arasını kapsayan Yedinci Plan’da liman faaliyetlerinde çağdaş bir işletmecilik yapısına ulaşmak için gerekli otonom liman idarelerine geçiş ve/veya özelleştirme konusunda gelişme sağlanamadığı belirtilerek, 7. Plan döneminde, liman işletmeciliğinin otonom bir yapıya kavuşturulması veya özelleştirilmesi suretiyle uluslararası rekabete hazır hale getirilmesi planlanmıştır. Devlet limanlarında otonom yapının kurulması ile verimliliğin, etkinliğin ve yatırım olanaklarının arttırılabileceği belirtilmiştir.

2001-2005 yılları arasını kapsayan Sekizinci Kalkınma Planı’nda özelleştirmeden beklenen hedeflere ulaşmak amacıyla kamu sermayesinin belirleyici olduğu ulaştırma-haberleşme ve enerji sektörlerinde serbestleşmeye gidilerek, özel sektör katılımının sağlanmasına yönelik düzenlemelere devam edileceği ifade edilerek, yap - işlet - devret, yap - işlet ve işletme hakkı devri, gibi finansman modellerinin yeniden gözden geçirilerek bu modellerin rekabeti engelleyici uygulamalara yol açmasının önleneceği ifade edilmiştir.

2007-2013 yılları arasını kapsayan Dokuzuncu Kalkınma Planı’nda limanların yükleme-boşaltma yapılan noktalar olmalarının yanı sıra, kombine taşımacılık yapılabilen birer lojistik merkezi haline getirilmeleri hedefi doğrultusunda tüm ana limanların karayolu ve demiryolu bağlantılarının tamamlanacağı, başta İzmir Yöresi, Marmara ve Akdeniz Bölgesi olmak üzere liman kapasitelerinin arttırılacağı, bu kapsamda Akdeniz Bölgesinin Doğu Akdeniz’in önemli bir lojistik merkezi olmasının destekleneceği ifade edilmiştir. Ayrıca

27 denizyolunda kısa mesafe denizyolu taşımalarını artıracak gemi ve liman yatırımlarına ağırlık verileceği belirtilmiştir.

Dokuzuncu Kalkınma Planı Özel İhtisas Komisyonu Raporu’nda özelleştirme kapsamındaki TCDD limanlarının sorunları; iş sahiplerinin beş farklı bakanlık ve çok sayıda genel müdürlükle iş yapma zorunluluğu, sendika ve toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan sıkıntılar, çevre ile ilgili altyapı çalışmalarının bulunmayışı, atık alım işleme kapasitelerinin belirlenmesi gerekliliği, personel ve araç gereç eksikliği, günün koşullarına uymayan eski teknoloji ile çalışma, sigorta sisteminin yetersizliği, gümrük sıkıntıları, başlangıçta konteyner limanı olarak yapılanmamanın getirdiği güçlükler, konteyner trafiğindeki artışı karşılayacak ilave alt ve üst yapı yatırımlarına gerek duyulması şeklinde sıralanmıştır.

Raporda, yukarıda belirtilen sorunlara getirilecek çözüm önerileri aşağıdaki şekilde sıralanmıştır;

• Mevcut limanların altyapılarının terminal olanakları ve ana ulaşım koridorlarının bağlantı yetersizlikleri giderilmeli ve Karadeniz Limanlarının TRACECA koridoruna dahil edilmesi yönündeki çalışmalar sürdürülmelidir.

• Uluslararası standartla merkezi elektronik data işlem sistemi kurularak limanlarda hız, kalite, kontrol artırılarak acente ve gümrük hizmetlerinin şeffaflıkla yapılması sağlanmalıdır.

• TDİ’nin işletme hakkı devri yöntemiyle özelleştirilen limanlarının devirden sonra ne gibi yatırımlar yaparak gelişmeler sağladığı, sözleşme koşullarını yerine getirip getirmedikleri, kısa ve orta vadedeki hedeflerinin bilinmesi gerekmektedir. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) şimdiye kadarki uygulamaları konusunda kamuoyunu aydınlatmalı ve sıkı bir denetim uygulamalıdır.

• Mevcut limanların sorunları giderildikten bir süre sonra, Türkiye’nin gereksinmelerine cevap vermeyecektir. Bu nedenle coğrafi konumu, hinterlandı, ulaşım olanakları ve uluslar arası konteyner ağlarına entegrasyonu gibi kriterler dikkate alınarak yeni liman yerleri belirlenmeli ve girişimci özel sektöre destek verilmelidir.

• TCDD Limanlarının işletme hakkı devri sonrasında limancılık alanında güvenli bir piyasa oluşturulmasını sağlayabilecek, serbest piyasa ekonomisinin temelindeki rekabete saygı gösterecek, fakat sürekli piyasa aksaklığı ve genel

28 stratejik hedefleri etkileyebilecek tekelleşme, yüksek tarife gibi olumsuz durumlarda objektif, belirgin ve güvenli mekanizmaları kullanarak müdahale yapabilecek bir liman otoritesine gereksinim duyulmaktadır. Bu otorite Denizcilik Müsteşarlığı içinde oluşturulmalıdır.

• 1997 yılından başlayarak işletme hakkı devri yöntemiyle özelleştirilen limanlardan Tekirdağ Limanı dışında ciddi boyutta yatırım yapılmamıştır. Son zamanlarda özelleştirilen Trabzon Limanı için ciddi yatırım planları ile atılım yapılması beklenmektedir. Özelleştirilen limanların devir sözleşmelerinden kaynaklanan sorumlulukları ÖİB’nca ciddi bir şekilde takip edilmelidir.

• Özelleştirme kapsamına alınan TCDD limanlarının Türkiye için en iyi yatırım projesini sunan müteşebbislere verilmesi süratle sağlanmalıdır. Aksi halde özelleştirme kapsamındaki kuruluşlarda ulusal yararları doğrultusunda olmayan işletici yönünden yatırımı az geliri fazla olan çözümler tercih edilmektedir. Ayrıca özelleştirme süresi uzadığında kurumların yatırım ve iş verimliliği azalmaktadır.

• Türkiye limanlarındaki gümrüklü sahalardan yüklenecek veya bu sahalara boşaltılacak kabotaj yükü konteynerlerinin geçici depolama yerlerine alınabilmesine olanak sağlayan yeni bir düzenleme yapılması gerekmektedir. Böylece kabotaj ve transit yüklerin kabotaj hatlarında birlikte taşınmaları sağlanacaktır. Ayrıca transit yüklerle ilgili olarak fatura sorulması gibi caydırıcı uygulamalardan vazgeçmek gerekmektedir.

• Mevcut limanlarda altyapı eksiklikleri uluslararası standartlar dikkate alınarak belirlenmeli ve liman işletici kuruluşlar desteklenerek ve özendirilerek giderilmesi sağlanmalıdır.