• Sonuç bulunamadı

Türk Masallarında Prenses

1.3. Prenses (Padişahın Kızı)

1.3.1. Türk Masallarında Prenses

Türk masallarının prensesleri genellikle padişahların kızları olarak karşımıza çıkmaktadır. Özel adları yoktur. Her zaman evlilik yaşındadırlar. Padişahların kızları masallarda önemli bir yer almakla birlikte genellikle ön plana çıkmamaktadır. Padişahın kızı babasının göz bebeğidir. Babası onu herkesten korur ve müstakbel damadı özenle seçer. Padişahın (veya kendisinin koyduğu) şartlarını yerine getirenle evlenir. Fakat, bir narı bir eliyle, hiç yere dökmeden, yiyip bitirmek, bir dağı yok etmek ve bir gece içerisinde bir saray kurmak, padişahın kızını devden veya ejderha belasından kurtarmak gibi bu şartları sıradan bir delikanlı yerine getiremez. Padişahın kızıyla evlenme hakkını kazanmasında başkahramana kimi zaman doğuştan sahip olduğu akıl veya kurnazlık, kimi zaman ise iyiliği dokunduğu hayvanlar veya sihirli eşyalar yardım eder. Kural olarak, padişahın kızı imgesini içeren Türk masallarının amacı olağanüstü özelliklere sahip başkahramanın yaptıklarına dikkat çekmek, okuyucunun onun maharetli hareketlerine hayran kalmasını sağlamaktır.

Namert ve Cömert masalında padişah olan baba, hasta olan kızını sağlığına kavuşturan ile evlendireceğini, ayrıca bu kişinin her istediğini yapacağını vaat eder.26 Masal bunu şu şekilde

anlatır: ‘Falancı padişahın kızı çok hasta… Bir türlü ilacını bulamıyorlar. Kim kızı iyi ederse padişah hem kızını verecek, hem de ne isterse yerine getirecek…’ (Sakaoğlu, 2002, s. 284- 285)

Tamahkar Köylü masalında padişah kendisini iyileştirmeyi vaat eden köylüye küçük kızını vermeye hazırdır. ‘Padişahım, ben senin derdinin dermanını biliyorum. Eğer seni iyi edersem bana ne verirsin? – Sen beni bu dertten kurtar, ne istersen veririm. – Küçük kızını bana verirsen seni bu dertten kurtarırım. –Hayhay, verdim gitti.’ (Sakaoğlu, 2002, s. 286-287)

Padişahın Rüyası masalı padişahın kızının aktif rolde olmasının bir örneğidir. Bu masalda padişahın kızı sevdiği bir kişi ile evlenmek için mücadele eder ve kazanır. Padişah, rüyasında bir çobanın oğlunun kızını alacağını görür ve bu oğlanın ölmesi için onu anne babasından satın alıp bir dağ başına bırakır. Ama çobanın oğlu ölmez. Aradan yıllar geçer ve padişah yine aynı rüyayı görür, delikanlı olmuş oğlanı bulur ve kendisinden vezire bir kâğıt götürmesini ister. O kâğıtta vezirden mektubu veren çocuğu öldürmesini ister. ‘Delikanlı kâğıdı alıp gider. Padişahın bahçesine girince uykusu gelip uyumaya başlar. Padişahın kızı da pencereden bakarmış. Bunu görünce hemen yanına gelir, bakar ki çok güzel. Oğlanın cebini yoklarken babasının yazısını görüp okur. Kağıda babasının imzasını atarak içindekileri değiştirir: - Bu

26 Rus masalları arasında aynı kadın figürü ve masal tipi bulunmaktadır (‘’Doğrucu ve Dolandırıcı/Pravda i

43 delikanlı oraya gelince kızımı ona nikah edin, düğün kurun! Padişah da dolanıp gelir ki düğün

kurulmuş, çobanın oğlu kızını almış…’ (Sakaoğlu, 2002, s. 336) Bu masal, aynı zamanda, padişahın kendi kızının kocası olacak adamın özenle seçmesinin bir örneğidir. Padişah öz evladı olan kızının bir çobanla evlenmesini istememektedir. Diğer taraftan böyle bir evlilik padişahın kızına yakışmaz ve padişahın itibarına büyük bir zarar verir.

Ben Bir Yeşil Yaprak İdim masalında padişahın kızıyla evlenebilmek için damat adayının narı tek eliyle, bir tanesini bile yere düşürmeden, yiyip bitirmesi lazım. Kızın sıra dışı güzelliğe sahip olduğu ve babası için çok değerli olduğu da masalda şu şekilde anlatılır: ‘Bir padişahın bir tanecik bir kızı varmış. Öyle güzelmiş, öyle güzelmiş ki, artık, bir dünya güzeli… Kızı isteyenler sayısızmış, ama kim isterse babası bir türlü vermiyormuş’ (Boratav, 1958, s. 95)

Avcı Mehmet masalında başkahraman bir padişahın kızıyla evlenmek ister. Annesini kızı istemeye gönderir. Padişah ile kadın arasında şöyle bir konuşma geçer: ‘… Benim bir avcı oğlum var. Ne kadar söylediysem de dinletemedim. Çaresiz huzurunuza geldim. Allah’ın emri, peygamberin kavli kızınızı oğluma istiyorum.’

Padişah duydukları karşısında şaşırır.

‘Ben kızımı veririm, ama bazı şartlarım var. Oğlunuz bu şartlarımı yerine getirirse kızım onundur.’

‘Nedir şartlarınız?’

‘Şu karşıdaki dağı görüyor musun?’ ‘Evet efendim.’

‘O dağ benim sarayımın güneşini engelliyor. O dağı yok edecek, bir de benim sarayım gibi bir saray isterim.’

Kadın eve dönerek olanları oğluna anlatır.

‘Anne, sen üzülme, onların istedikleri bunlar olsun.’…

Uyandıklarında bir de ne görsünler, dağ yerinden gitmiş kendileri de çok güzel bir sarayın içindeler… ‘

44 Avcı Mehmet, sihirli mavi boncuk sayesinde padişahın isteklerini yerine getirerek kızı ile

evlenir. (Özçelik, 2004, s. 293-294)

Dipsiz Kuyu masalında Kocatepe diye bir memlekette bir dev varmış. İnsanların sularını bırakmıyormuş. Ona her hafta bir kızla bir kazan yemek veriyorlarmış. Onları yiyinceye kadar su akıtıyormuş. Ülkede genç kız kalmamış, sıra padişahın kızına gelmiş.

‘Oğlan bunları duyunca hayrete düşer. Ertesi gün padişahın kızıyla birlikte giderek bir yere saklanır. Dev önce yemekleri yer sıra kıza gelince, oğlan bir kılıç darbesiyle devi öldürür. Kız devin kanına batırdığı elini oğlanın sırtına sürer ve sevinçle babasının sarayına döner. Üzüntüden kahrolan babası kızını görünce çok sevinir. Fakat ülkesi susuz kalacak diye kızına çıkışır… Oğlan sarayın önünden geçerken, kız onun sırtındaki kan izlerinden tanır. Oğlan padişahın huzuruna çıkartılır:

‘Delikanlı sen cesur bir kişisin kızımı ve ülkemi kurtardın. Sana kızımı vermek istiyorum…’ (Özçelik, 2004, s. 301-302)

Bu masalda padişah kızını tüm ülkeyi devden kurtaran delikanlı ile evlendirir. Masalın ana amacı kahramanın aklına, becerikliliğine, cesaretine dikkat çekmektir. Padişahın kızı figürü ise kendisinin ödüllendirilmesi için kullanılmaktadır. Delikanlının yaptığı şey olağanüstü olduğundan dolayı ödülü de sıra dışı olmalıdır. Padişahın kızını eş olarak almak en büyük ödül olarak kabul edilmektedir.

Kırk Oğlanla Kırk Kız masalında başkahramanın babası kırk erkek kardeş olan oğullarının sadece kırk kız kardeşle evlenmesini ister. Kırk kız kardeş bulunur, ancak kırkıncı kız kardeş ejderha tarafında esir alınmıştır. Onu ejderhanın elinden kurtarmak için ejderhaya ejderhanın âşık olduğu padişahın kızını getirmek gerekir. Padişah da kızının ejderha tarafından kaçırılacağını bildiği için kızını yedi kat yerin altında sırça sarayda saklıyormuş. Oraya padişahtan izinsiz girilmezmiş. Oğlan yaşlı bir kadının yardımıyla padişahın kızına ulaşır ve birlikte ejderhanın yanına giderler. Ejderha âşık olduğu padişahın kızını görünce bayılır, oğlan da onu kılıçla öldürerek, hem kırkıncı kız kardeşi hem de padişahın kızını ejderha belasından kurtarmış olur. (Özçelik, 2004, 406-407)

Verilmiş olan bu masal örneklerinden görüldüğü gibi, padişahın kızının rolü ikinci plandadır ve kural olarak masalın başkahramanı olarak kabul edilmez. Padişahın kızı imgesi arka planındaki önemli bir kadın tipidir.

45