• Sonuç bulunamadı

2.2. Yabancı dil olarak Türkçe

2.2.3. Türk dilinin tarihi dönemleri

Altay ata diline benzediğini göstermektedir. Türk dillerinin çok eski diller olduğu belirtilmektedir. Çeşitli kaynaklara göre 5500-8500 yıldır var olmaktadır. Ural-Altay dil ailesi konusunda Müller’in turani diller teorisinin, Rask’ın iskit dil teorisinin, Gastren’in dil teorisinin, Ramstdt’in Ural-Altay dil teorisinin vs. çok önemli bir yeri vardır. Dil uzmanları temel olarak Strahlenberg’e ait fikri alıp birbirlerinin dil sınıflandırılmasını tamamlayarak genişletirmiştir.

Türkçe, kaynak bakımından Altay kolundadır. Türkçe, Gagavuz ve Azerbaycan dilleri gibi Oğuz grubuna aittir. Yapı bakımından iki benzer dil grup ortaya çıkmaktadır. Korkmaz (2003, s. 25)’a göre, Türkçede önden ekleme olmadığı için bağlantılı dillerin kelimeleri sona çeşitli ekler alarak kelimenin kökü sabit kalır ama kelimenin anlamı değişir. Eklenen bu eklerle ile yeni kelimeler türetilerek anlamı değiştirdiği için bu eklere de "yapım eki" denir. Eğer ki eklenen ek kelimenin anlamını değiştirmeyip kelimler arasında geçici anlam kurma görevinde bulunuyorsa bu eklere de "çekim eki" denir. Altay dillerinde cinsiyet olmadığı için Türkçede de cinsiyet yoktur ve diğer Altay dillerinde olduğu gibi Türkçede de fiil cümlede en son gelen unsurdur, özne ise genellikle başta bulunur.

Türk dili tarihinin ilk başlangıcı kesin olarak bilinmemektedir. Fakat Türk dilinin önemli sözlü ve yazılı iki dönemi vardır. Sözlü dönem, Türklerin yazıyı kullanmadıkları dönem de olarak bilinmektedir. Tüm edebi ürünler nesilden nesile günümüze kadar ağızdan ağıza yayılarak varlığını sürdürmüştür. Ergin (2016)’e göre yazılı dönemin ise, Orhun abideleri ile başladığı kabul edilmektedir. Orhun yazıtları, bir Türk hükümdarı olan Bilge Kağan’ın zamanında Göktürk devrinden kalma kitabelerdir. Orhun abidelerinin altı tanesinden en meşhur ve en büyük üç tanesi bulunmaktadır. İlk kitabe Kül Tigin’in ağabeyi Bilge Kağan tarafından, onun ölümü üzerine 732 yılında dikilmiştir. İkinci kitabe ise Bilge Kağan’ın ölümünden sonra 735’te oğlu tarafından yerleştirilmiştir. Üçüncüsü ise vezir Tonyukuk için 720-725 senelerinde dikilmiştir. Dil tarihi uzmanları tarafından Türk dilinin tarihsel devrimleri genel iki dönemden çeşitli yöntemler yoluyla daha ayrıntılı bir şekilde incelendiklerinden dolayı farklı adlandırılmış, birçok Türk dilinin gelişim dönemlerinin sınıflandırılması ortaya çıkarılmıştır.

2.2.3. Türk dilinin tarihi dönemleri

Tekin ve Ölmez (1999), Türk dilinin tarihi dönemlerini; İlk Türkçe, Ana Bulgarca ve Ana Türkçe, Eski Türkçe ve Eski Bulgarca, Orta Türkçe ve Orta Bulgarca, Yeni Türkçe ve Çuvaşça şeklinde sıralamıştır.

28

Mermer (2009), Tekin ve Ölmez’in (1999) yukarıdaki sınıflandırmasını dikkate alarak görüşlerini Türkçe kolundan şöyle geliştirmiştir ve sıralamıştır:

2.2.3.1. İlk Türkçe

Türkçenin Karanlık Dönemleri: "Literatürde Ana Türkçe ve İlk Türkçe şeklinde isimlendirilen dönemlere ait elimizde yazılı belgeler bulunmadığı için bu dönemler Türkçenin karanlık dönemi olarak adlandırılabilir. Orhun abidelerini içine alan Köktürkçe ve bundan sonraki dönem Türkçesi hakkında ise elimizde yazılı belgeler bulunmaktadır. Karanlık döneme dair bir ipucu bulabilmek için Türkçenin Sümerce ile bağlantısı kurulmaya çalışılmıştır. Ülkemizde konu üzerinde özellikle Osman Nedim Tuna durmuştur." (Mermer, 2009, s. 5). Mermer, Hunların da Türk oldukları ve Türkçe konuştukları üzerinde çalışmalar yapmıştır. Hunca ile Türkçe arasındaki bağlantı doğrulanmıştır. Hunların ritüel kılıcı anlamına gelen ve Çin kaynaklarında geçen King-lo’nun yazıya dökülmüş en eski Türkçe sözcük olduğu anlaşılmıştır. Bu dönemde yazılı kaynaklarının olmaması nedeniyle karanlık çağda yaşayan Türk kavimlerin örf-adetleri, yaşam tarzları, dilleri hakkında bilgi çok kısıtlı ve güvenli değildir.

2.2.3.2. Ana Türkçe

Ana Türkçe: Osman Nedim Tuna, Türk dilinin arkeoloji araştırmalarının sonucunda Türkçenin yaşı 8500 yıldır ve Türklerin ana yurdu, Tanrı Dağları ve çevresi değil; Anadolu’nun doğusudur diye söylenmektedir. İlk Türkçe döneminden sonra Ana Türkçe döneminin başladığı kabul edilmektedir. Mermer (2009, s. 7) ilk Türkçe, Türkçenin milattan önceki dönemlerine ait tüm diller için genel bir isim olduğunu söylemiştir. Altay dil birliği bu döneme tekabül etmektedir. Ayrıca Çuvaş Türkçesinin bu devirde diğer Türk dillerinden ayrıldığı düşünülmektedir.

2.2.3.3. Eski Türkçe

Eki Türkçe ve Eski Bulgarca Dönemleri: Ana Türkçe döneminin yerini alan ve Türkçenin yazılı tekstlerle bilinen en eski ve uzun dönemdir. Köktürklerin, Koço-Turfan, Budist ve Maniheist pek çok uygarlığın diliydi. Eski Türk devresinden bugüne ulaşan metinlerde Türklerin yazımında birden fazla alfabeyi kullandıkları görülebilmektedir. Runik yazısından sonra Mani ve Uygur yazısını Türkçenin yazımında kullanılmışlardır. Eski Türkçe dönemine ait yazılı metinlerin çoğunluğu taş üzerine yazılmıştır. 8. yüzyıla ait Orhun Yenisey Abideleri ve Köktürk abideleri olarak bilinen, en çok araştırılan ve en zengin örnekler olan

29

Költügin, Bilge Kağan ve Tonyukuk yazıtları son derece önemlidir. Bu dönemdeki yapıtlar üzerine birçok yabancı bilim adamının makale ve kitabı vardır.

2.2.3.4. Orta Türkçe

Orta Türkçe: Orta Türkçe dönemi 10-15 yy’ı kapsayan İslamiyete girmeyle ve yeni yazı dilleri oluşumu ile bilinen bir devirdir. Tekke-tasavvuf edebiyatının ortaya çıkmasıyla beraber Arapçanın ve Farsçanın rolü yükselmiştir. Bu dönem geniş bir coğrafyada yer aldığı için çeşitli Türk yazı dillerinin oluşma sebebi olmuştur. Bazıları şöyle sıralanmıştır: Kıpçak Türkçesi (Altın Orda Kıpçak Türkçesi), Karahanlı Türkçesi, Harezm Türkçesi, Memluk Kıpçak Türkçesi, Ermeni Kıpçakçası, Eski Anadolu Türkçesi, Çağatay Türkçesi. Orta Türkçenin ilk yıllarına ait olan Kutadgu Bilig, Divanü Lügat-it Türk ve Atabet-ül Hakayık adlı eserler ilk İslami Türk eserleri olarak bilinmektedir.

2.2.3.5. Yeni Türkçe

Yeni Türkçe: M.S. 16 yy’da Orta Türkçe devrinden sonra gelen dönemde Doğu ve Batı Türk kavimleri arasında birbirine benzemeyen yazı dilleri ortaya çıkmıştır. Doğu Türkçesi, Eski Türkçenin ve Karahanlı Türkçesinin devamı olmuştur. Batı Türkçesinin ise Osmanlı ve Azeri Türkçeleri olarak iki grubu mevcuttur. Oğuz Türkçesi Batı Türklerin yazı dili olduğu zaman İdil-Ural ve Orta Asya sahasında Uygur-Karluk ağzı Doğu Türklerin yazı diliydi. Her iki yazı dili de sosyal ve coğrafi değişikliklere uğrayıp çeşitli kültürel ve siyasi amaçlarla kullanılmıştır.

Türkologlar tarafından ileri sürülen birçok Türkçe dönemlerinin sınıflandırılması vardır. Özyetgin (2006)’e göre Türkçe, Kore, Moğol, Japon, Mançu ve Tunguz dilleri ile birlikte ana Altay dilinden gelmiştir. Altay dönemi, dil birliği için bir devrim olarak görülmektedir. Türk dilinin zamanla çeşitli değişimler geçirdiğini ve her tarihsel dönem için belirgin özelliklerinin olduğunu iddia etmektedir. Bu dönemler "Tarihten bugüne Türk dili alanı" adlı makalede yer almaktadır.

Türk dilinin tarihi devrimlerini tasnif eden başka dilbilimciler olarak da Caferoğlu (1984), Orkun, Hüseyin Namık (1987), Demir, N ve Yılmaz, E (2003), Ercilasun, Ahmet B. (1999), Akar (2006), Radlov V., Baskakov V. vs. belirtilebilir.

30

2.2.4. Yabancı dil olarak Türkçe öğretimi tarihçesi