• Sonuç bulunamadı

Türk Bankacılık Sisteminde Likidite Yönetimi Mevzuatı

3. LİKİDİTE RİSKİ VE YÖNETİMİ

3.7. Türk Bankacılık Sisteminde Likidite Yönetimi Mevzuatı

Bankalarda faaliyetlerin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesini temin edecek strateji, politika ve prosedürlerin yer aldığı etkin bir likidite riski yönetim yapısı oluşturulması gerekmektedir.

Türkiye’de finansal piyasalarda güven ve istikrarın sağlanmasına, kredi sisteminin etkin bir şekilde çalışmasına, tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla hazırlanmış olan ve Türkiye’de kurulu bankaların faaliyetlerinin tabi olduğu 5411 sayılı Kanun’nun 46’ncı maddesinde TCMB’nin uygun görüşü alınmak suretiyle BDDK tarafından belirlenecek usul ve esaslara göre bankaların asgari likidite düzeyini hesaplamak, tutturmak, idame ettirmek ve raporlamak zorunda oldukları ifade edilmiştir.

5411 sayılı Kanun’un 67’nci maddesi kapsamında önlem alınmasını gerektiren haller başlığı altında yedi fıkra sıralanmıştır. 67’nci maddenin (a) fıkrasında bir

149 21/03/2014 tarihli ve 28948 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Bankaların Likidite Karşılama Oranı

Hesaplamasına İlişkin Yönetmelik’in 5’inci maddesi

150 BDDK, 2010:7

79

bankanın yapılan denetimler sonucunda aktiflerinin vade itibarıyla yükümlülüklerini karşılayamama tehlikesiyle karşı karşıya gelmesi ya da likiditeye ilişkin düzenlemelere uymaması durumunun risklilik arz edeceği belirtilmiştir. Bahsi geçen durumun tespiti halinde 5411 sayılı Kanun’un 68’inci, 69’uncu ve 70’inci maddelerinde öngörülen tedbirlerin alınacağı ifade edilmiştir.

5411 sayılı Kanun’un düzeltici önlemler başlıklı 68’inci maddesi ile aşağıda yer almakta olan tedbirlerin ve BDDK tarafından uygun görülecek diğer tedbirlerin uygun görülecek bir süre ve plan dâhilinde uygulanacağı belirtilmiştir:

 Bankanın özkaynağının artırılması veya kâr dağıtımının geçici bir süreyle durdurularak ihtiyatlara aktarılması veya ayrılan karşılıkların artırılması,  Hissedarlara kredi verilmesinin durdurulması veya aktiflerin elden çıkarılması

suretiyle likidite temin edilmesi veya yeni yatırımların sınırlandırılması veya durdurulması,

 Ücret ve diğer ödemelerin sınırlandırılması,  Uzun vadeli yatırımların durdurulması.

5411 sayılı Kanun’un iyileştirici önlemler başlıklı 69’uncu maddesi ile söz konusu banka tarafından 68’inci maddede yer alan önlemlerin alınmaması veya alınan önlemlere rağmen sorunların giderilememesi ya da bu tedbirlerin alınması durumunda dahi sonuç alınamayacağının belirlenmesi durumunda, BDDK tarafından aşağıda yer almakta olan tedbirler de dâhil olmak üzere uygun görülecek her türlü tedbirin alınacağı ifade edilmiştir:

 Malî bünyenin düzeltilmesi,

 Sermaye yeterliliği veya likidite düzeylerinden birinin ya da her ikisinin yükseltilmesi,

 Uygun bir süre vererek uzun vadeli veya duran varlıkların elden çıkarılması,  İşletme ve yönetim giderlerinde kısıntıya gidilmesi veya mensuplarına her ne

ad altında olursa olsun düzenli olarak ödenenler dışındaki ödemelerin durdurulması,

 Belirli kişi, kurum, risk grubu veya sektörlere nakdi ve gayrinakdi kredi kullandırımının sınırlandırılması veya yasaklanması.

80

Kanun’da belirtilen düzenlemelere ilaveten Bankaların Likidite Yeterliliğinin Ölçülmesine ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmelik ile bankaların varlıklarının yükümlülüklerini karşılayabilecek şekilde yeterli likidite düzeyini sağlamaları ve sürdürmelerine ilişkin usul ve esaslar düzenlenmektedir. Yönetmelik kapsamında bankaların likidite pozisyonlarının belirlenen limitleri aşmaması amacına yönelik olarak bir izleme sistemi geliştirilmiştir. Bankaların TL ve yabancı para bazında nakit akımı yaratan bilanço kalemlerini farklı katsayılarla ağırlıklandırmak suretiyle likidite pozisyonlarını günlük olarak ölçmek ve bu ölçüm sonuçlarını BDDK’ya raporlamak zorunda oldukları belirtilmiştir.152

Söz konusu Yönetmelik ile bankaların toplam likidite yeterlilik oranı ve yabancı para likidite yeterlilik oranı hesaplamasında esas alınacak vade dilimleri belirlenmekte, hesaplamada dikkate alınacak varlık ve yükümlülükler ve bunların dikkate alınma oranları düzenlenmekte, varlık ve yükümlülüklerin vadeye kalan sürelerinin tespitine yer verilmektedir.

Yönetmelik kapsamında BDDK’nın TCMB’nin görüşü alınarak toplam likidite yeterlilik oranı ile yabancı para likidite yeterlilik oranını her bir banka ya da banka grubu bazında farklılaştırmaya, varlık ve yükümlülüklerin dikkate alınma oranlarını değiştirmeye yetkili olduğu belirtilmiştir.

Bu hususta önem arz eden bir diğer yasal düzenleme olan Bankaların İç Sistemleri ve İçsel Sermaye Yeterliliği Değerlendirme Süreci Hakkında Yönetmelik153 ile bankaların kuracakları iç kontrol, iç denetim, risk yönetim sistemlerine, içsel sermaye yeterliliği değerlendirme sürecine ve bunların işleyişine ilişkin usul ve esaslar düzenlenmektir. Yönetmelik kapsamında bankalar, maruz kaldıkları risklerin izlenmesi ve kontrolünün sağlanması amacıyla faaliyetlerinin kapsamı ve yapısıyla uyumlu olarak yeterli ve etkin iç sistemler kurmak ve işletmekle yükümlü tutulmaktadır. İç sistemlerin belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde oluşturulması, etkin, yeterli ve uygun bir şekilde işletilmesi, muhasebe ve finansal raporlama

152 01/11/ 2006 tarih ve 26333 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Bankaların Likidite Yeterliliğinin

Ölçülmesine ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmelik

153 11/07/2014 tarih ve 29057 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Bankaların İç Sistemleri ve İçsel

81

sisteminden sağlanan bilgilerin doğruluğu, güvenilirliği ve muhafazası hususlarında her türlü tedbirin alınması, banka içindeki yetki ve sorumlulukların belirlenmesi bankaların yönetim kurulunun sorumluluğuna bırakılmaktadır.

Bankaların ilgili mevzuat kapsamında risk yönetimiyle ilgili iyi uygulamaları ortaya koymak üzere BDDK tarafından yayımlanan iyi uygulama rehberlerini dikkate alması gerekmektedir. Bu kapsamda, BDDK tarafından yayımlanan Likidite Riskinin Yönetimine İlişkin Rehber154 ile likidite yönetimine ilişkin bankalardan beklenen iyi uygulamalar açıklanmaktır. Bankaların risklerini söz konusu rehber kapsamında belirtilen ilkeler ve bu ilkelerin açıklamaları doğrultusunda yönetmesi gerektiği belirtilmektedir.

Likidite riski yönetiminde normal ekonomik koşullarda veya fon kaynaklarına erişimin önemli ölçüde zorlaştığı yoğun stres koşulları altında alınacak tedbirlerin ve gerçekleştirilecek uygulamaların yazılı hale getirilmesi gerekmektedir. Ayrıca, bahsi geçen uygulamaların bünyesinde her türlü ekonomik koşulda yeterli likidite düzeyinin teminini sağlayan yüksek kaliteli likit varlıklardan oluşan bir likidite tamponunun tesis edilmesine ilişkin kuralların da yer alması gerekmektedir.

Likidite riski yönetim sürecine ilişkin olarak esas sorumluluk bankaların yönetim kurulunun olmakla birlikte yönetim kurulu ve banka üst düzey yönetimi likidite riskinin yönetiminde farklı görevlere sahiptir. Üst düzey yönetimin likidite riskinin likidite risk iştahı ile uyumlu olarak etkin bir şekilde yönetilmesini ve yeterli likiditenin sürekli olarak bankalarda bulundurulmasını sağlayacak strateji, politika ve prosedürleri geliştirerek hayata geçirmesi beklenmektedir. Ayrıca, üst düzey yönetimin likidite durumuna ilişkin verileri sürekli izleyerek rutin raporlamalar ile yönetim kurulunu likidite durumuna ilişkin bilgilendirmesi beklenmektedir.

Bankanın likidite pozisyonuna ilişkin ortaya çıkabilecek sorunlar hakkında yönetim kuruluna ve ilgili mercilere zamanında ve yeterli raporlama yapılmasını sağlayacak yapının tesis edilmesi gerekmektedir. Aşağıda sayılan acil durumlarda yönetim kurulunun derhal bilgilendirilmesi önem arz etmektedir.

82

 Fonlama maliyetlerindeki önceden belirlenmiş eşik seviye/değer üstünde artışlar,

 Muhtelif vadelerdeki fon açıklarında meydana gelen önemli artışlar,  Fon kaynaklarındaki yoğunlaşmalar,

 Önemli büyüklükte fon temin edilen piyasalardaki olumsuz gelişmeler,  Alternatif fon kaynaklarında meydana gelen azalışlar,

 Limitlerin önemli bir tutarda veya sıklıkla aşılması,

 Likidite tamponunda yer alan herhangi bir işlemde teminata konu edilmemiş ve likiditesi yüksek varlıklarda kompozisyon ve miktar olarak meydana gelen önemli değişmeler ve azalışlar,

 Teminata verilen varlıkların piyasa fiyatındaki muhtemel düşüşlerden kaynaklanan ek teminat yükümlülüklerinde görülen artışlar,

 Faaliyet çevresinde likidite riski doğurabilecek nitelikteki önemli gelişmeler. Yönetim kurulunun likidite risk yönetim sürecinin bütünlüğünü temin edecek yeterli bir iç kontrol sisteminin kurulmasını sağlaması önemlidir. Likidite riski yönetiminde iç kontrolü icra edecek birimin operasyonel olarak bağımsız, yeterli eğitim ve yetkinliğe sahip personel tarafından yürütülmesini sağlayacak bir yapı tesis edilmesi yönetim kurulunun sorumluluğu altında bulunmaktadır.

Likidite risk yönetiminden temelde yönetim kurulu sorumlu olmaktadır. Ancak yönetim kurulu bu görevi üst düzey yönetim, aktif pasif komitesi veya başka bir birim/komite aracılığıyla yerine getirebilmektedir.

Bankalar farklı düzeylerde ve çeşitlilikte likidite riskine maruz kalmakta olup bu durum bankaların faaliyetlerinin niteliğine bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Bankaların üst düzey yönetimi tarafından belirlenen ve uygulanan likidite riski yönetim politikasının, normal ve stresli ekonomik koşullara bağlı olarak değişen düzeylerdeki risklere karşı gerekli likiditeyi sağlama amacına hizmet etmesi önem arz etmektedir.

Özetle finansal sektörün bütününün ve özel olarak bankacılık sektörünün faaliyetlerinin sağlıklı bir zeminde sürdürülebilmesi için risk yönetimine ilişkin olarak düzenleme ve denetleme çerçevesinin etkin ve sağlıklı bir şekilde oluşturulması

83

gerekmektedir. Bu kapsamda, bankacılık sektörünün denetimi BDDK tarafından gerçekleştirilirken, bankalar tarafından da oluşturulan iç kontrol ve denetim yapıları aracılığıyla risk yönetimi yapılması gerekmektedir.

Aynı mevzuata tabi olarak faaliyet göstermekte olan geleneksel bankalar ile katılım bankalarının benzer riskliliğe tabi oldukları değerlendirilmektedir. Ancak katılım bankaları tabi oldukları mevzuat hükümlerine ek olarak kendilerine özgü yapıları gereğince faizsiz finans ilkeleri çerçevesinde oluşan sınırlayıcı unsurlar sebebiyle farklı bir risklilik durumu ile karşı karşıya kalmaktadır. Likidite yönetimi hususunda finansal araç ve hizmetlerden kaynaklı olarak söz konusu riskliliğin daha büyük önem taşıdığı görülmektedir.

84

4. KATILIM BANKALARINDA LİKİDİTE RİSKİ VE YÖNETİMİ

Benzer Belgeler