• Sonuç bulunamadı

OSMANLI TOPLUMUNDA AĠLE KURUMU

B. TÜRK AĠLESĠNĠN GENEL YAPISI

Ayrıca bireylerin sayısı ve aile içi konumlarına göre de aile kurumunu geniş aile ve dar ya da çekirdek aile olarak ikiye ayırabiliriz. Geniş aile ekonomik bir birim veya ortaklaşa bir işletme özelliği taşır. Burada ortaklaşa mülkiyet söz konusudur. Mülke sahip olan akraba topluluğudur, birey değil194. Buradan hareketle geniş aile; bir aile reisinin başkanlığında eş, çocuk, torun, gelin, damat, amca, dayı, hala ve teyzelerden oluşmaktadır. Ailenin ataerkil veya anaerkil oluşuna göre onu meydana getiren fertler de değişmektedir195

. Çekirdek aile ise karı koca ve çocuklardan meydana gelmektedir.

B. TÜRK AĠLESĠNĠN GENEL YAPISI

Türk toplumları tarih boyunca ailenin kurumsal bir unsur olarak yaşamasına özel önem vermişlerdir. Bu onların ulusal, kültürel ve dinsel değerler sisteminden kaynaklanmaktadır196

.

Türk aile sisteminin kader çizgisi üç uygarlık alanı içinde oluşur. Dünya tarihinde böyle bir aile gelişim sürekliliği çok nadir toplumlara nasip olmuştur. İslamiyet öncesi Türk aile yapısı; İslamiyet sonrası veya İslam kimliği içinde Türk ailesi ve batı uygarlık alanı doğrultusunda Türk aile biçimlenmesi197

olarak kategorize edilebilir.

Eski Türk cemiyetinde ilk sosyal birlik olan aile bütün içtimai bünyenin çekirdeği durumunda idi. Kan akrabalığı esasına dayanıyordu. Türklerin, dünyanın

193

Aydın, a.g.e., s.196.

194 İbrahim Yasa, “Evlilik ve Geniş Aile Kurumlarının Yazgısı”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt:28, Sayı:1, s.2.

195 Mehmet Akif Aydın, “Aile”, Türkiye Diyanet Vakfı Ġslam Ansiklopedisi, Cilt:2, (İstanbul: 1989), s.196.

196

Abulfez Süleymanov, “Çağdaş Türk Toplumlarında Aile ve Evlilik İlişkileri”, Aile ve Toplum Dergisi, T.C. Aile ve Sosyal Araştırmalar Kurumu Yayınları, Sayı:17, Cilt:5, (Nisan-Mayıs-Haziran 2009), s.8.

197

Orhan Türkdoğan, “Türk Ailesinin Genel Yapısı”, Sosyo-Kültürel DeğiĢme Sürecinde Türk Ailesi, Cilt:1, (Ankara: T.C. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Yayınları, 1992), s.29.

dört bucağına dağılmalarına rağmen varlıklarını korumaları198, aile yapısına verdikleri büyük ehemmiyetten ileri gelir ki, bunun bir delili de Türk dilinde, başka milletlerde rastlanmayan zenginlikte mevcut olan akrabalık nüanslarını belirleyici kelimelerdir. Dolayısıyla Türk aile geleneğinde akrabalık bağlarının ne kadar gelişmiş olduğunu ve bu gelişiminde etkisiyle akrabalık bağlarını belirleyen kelimelerin de Türk dilinde yer bulduğunu görmekteyiz.

Eski Türk ailesi geniş aile şeklinde görünmekte ise de, aslında küçük aile tipinde kurulu bulunması akla daha yakın gelmektedir. Gelişmiş çoban ailesinde ortaklık yalnız otlaklar ve hayvan sürülerinde görülür. Türkçede izdivaç için kullanılan evlenme veya evlendirme tabirleri, evlenen erkek veya kızın baba ocağından ayrılarak ayrı bir ev (aile) meydana getirdiğinin ifadesidir. Umumiyetle, bilindiği gibi, dıştan evlenme (exogamie)nin esas olduğu ve sulta (zor, cebir)ya değil, velayet (dost, yardımcı)e dayanan baba hukukunun geçerli bulunduğu Türk ailesinde evlenen oğullar, hisselerini alıp yeni aile kurmak üzere çıkarlar, baba evi ise en küçük oğula kalırdı199

. Göçebe hayat ise, geniş aileye uygun değildi. Bundan dolayı eski Türkler küçük aile yapısını benimsemişlerdir. Fakat göçebe hayattan yerleşik hayata geçişle birlikte bu durumda bazı değişiklikler oluşmuştur. Nitekim Osmanlı‟nın son dönemi göz önüne alınacak olursa, geniş aile yapısının benimsendiği görülmektedir.

İslamiyet öncesi Türk aile yapısının, Eski Türk ailesinin de çağdaşı birçok toplumdaki gibi ataerkil bir yapıda olduğu görülür. Yalnız bu ataerkil aile yapısı Yahudilerde veya Roma toplumunda olduğu gibi aile reisine geniş yetkiler veren, eş ve çocukları adeta bir mülkiyet ilişkisiyle babaya bağlayan bir aile değildir. İlk zamanlarda göçebe ve genellikle savaşçı bir toplum olmanın gereği olarak erkeğin aile ve toplum içerisindeki yeri kadına göre daha önemlidir. Hatta yakut Türkleri gibi anaerkil bir aile yapısının görüldüğü ve akrabalık ilişkisinin ana vasıtasıyla kurulduğu boylarda bile ailenin reisi kadın değil erkektir. Fakat artık bu erkek baba değil annenin kardeşi olan dayıdır. Akrabalık ilişkilerinin baba kanalıyla kurulduğu ve bu sebeple ataerkil denilen eski Türk ailesine bazı araştırıcılar babanın yetkilerinin

198

İbrahim Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, (Yirminci baskı. İstanbul: Ötüken Yayınları, 2000), s.227

diğer ataerkil ailelerdeki kadar geniş olmamasını göz önüne alarak pederşahi değil, pederi aile ismini vermektedirler200.

Türklerin İslamiyet‟i kabul edişleri M.S. 8. Yüzyıllar içinde başlamıştır. İslamiyet bir dini sistem olarak Türk toplum yapısında önemli dinamik değişmelere neden olmuştur. Bunların en önemlisi, yeni bir dini sistemin, Şamanist geleneklerle de örgütlenmiş olan eski dini anlayışı yerinden söküp atmış olmasıdır201

. İslamiyet‟in Orta Asya bozkırlarında yaşayan Türk kütleleri arasında yayılmasında, Maveraünnehir‟deki ilmi ve ticari faaliyetlerin de önemli etkisi görülmüştü. Türkler ile devamlı münasebetlerde bulunan Müslüman tüccarlar ile uç bölgelerdeki medreselerde yetiştikten sonra bu ticaret kervanlarına katılan mutasavvıf dervişlerde Türk kütleleri arasında İslam dininin yayılmasına ön ayak olmuşlardır. İşte bu nedenler sonucunda, Türkler arasında İslam dini süratle yayılmıştır202.

Türk tarihinde Karahanlılar çağı, Türk kültürünün İslamiyet‟e geçiş çağıdır. Eski Göktürk ve Uygur inanış ve düşünceleri ile deyimleri, özlerini bozmadan kalmış ve İslami düşünce ile kaynaşmıştır. Özellikle, İslamiyet‟e geçiş döneminde Dede Korkut Destanı, halkın bütün özel sıfatlarını, yiğitliğini, sadakatini, diyanetini bize miras olarak getirmiştir203

.

Selçuklu devrinde aile reisi olan kocaya, evinde “emir”e benzediği için “beg” adı veriliyordu. Daha doğrusu karısı kocasına, bugün olduğu gibi beg (bey) diye hitap ediyordu. Türk aile hayatında çocukların babalarına karşı saygı göstermeleri geleneği efsanevi Türk hükümdarı Alp Ertunga (Efrâsiyâb)ya dayanmaktadır204

. İslam ailesi, bir dizi hukuki ve ahlaki sonuçlar doğuran, yükümlülük getiren maddi manevi bağların birbirine bağladığı fertlerden oluşmaktadır. Aile bir çatı altında otursunlar oturmasınlar akrabalık bağı ile bağlı bulunan birçok kişiyi içine almaktadır. Bu geniş çerçeve içinde birbirine sevgi ve saygı ile bağlı bulunan, karşılık beklemeden yardımlaşan ve dayanışan, bu sayede huzura, güvene ve

200 Aydın, a.g.e., s.198.

201 Türkdoğan, a.g.e., s.49.

202

Erdoğan Merçil, Müslüman Türk Devletleri Tarihi, (Dördüncü baskı. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2007), s.3.

203 Türkdoğan, a.g.e., s.49.

204

Mehmet Altay Köymen, Büyük Selçuklu Ġmparatorluğu Tarihi, “Alp Arslan ve Zamanı”, Cilt: III, (Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2001), s.305.

mutluluğa kavuşan fertlerin meydana getirdiği aileler birbirine eklenerek refah ve fazilet toplumunu oluşturmaktadır205

.