• Sonuç bulunamadı

Türkçe Öğretiminde Değerler Eğitiminde Fıkralardan Yararlanma

2- Temel değerleri benimsemiş bireyler yetiştirmek

2.3.8. Türkçe Öğretiminde Değerler Eğitiminde Fıkralardan Yararlanma

“İlköğretim ikinci kademe öğrencileri soyut işlemler döneminde bulunmaktadırlar ve artık bu öğrencilere değerler eğitiminin teorik temelleri verilebilir, tartışmalar yaptırılabilir, yeni değerler üretmeleri ya da eski değerleri eleştirmeleri istenebilir” ( Yeşil ve Aydın 2007: 81). Şen (2008), değerlerin aileden, yakın çevreden, yazılı ve görsel materyallerden taklit, model alma, ya da okuma yolu ile öğrenilebileceğini belirtmektedir. Türkçe öğretiminde kullanılan edebi ürünler de değerler eğitimi için kullanılabilecek geniş bir hazine özelliği taşımaktadır.

Çocuklar konuşmaya başladıktan sonra fıkralar, tekerleme gibi öğrenilmesi kolay, kısa metinlerle dili kullanmaya başlar, bu ürünler vasıtasıyla edebiyat dünyasının sihirli kapısından girmiş olurlar. “Çocuk edebiyatında fıkralar, özlü anlatımlarda, düşüncelerine destek vermek, bazı eleştirilere dolaylı yanıt vermek, gerilimli, stresli alanları yumuşatmak, yaşama espri katmak ve yaşamı zenginleştirme için başvurulacak halk edebiyatı türüdür” (Güleryüz, 2002: 290).

Türk Eğitim tarihine bakıldığında farklı dönemlerde gerek okullarda, gerek din eğitimi veren kurumlarda farklı yollarla ahlak eğitimi adı altında değer eğitimi verilmeye çalışılmıştır. Ülkemizde çocuk edebiyatı dergilerle başlamış, çocuk dergilerinde birtakım edebi türlerle genellikle ahlaki konular ağırlıklı olmak üzere birçok alanda yazılar yazılmıştır. II. Meşrutiyet Döneminde de yaşanan siyasi ve toplumsal sorunlar aydınları dergi ve gazeteler yoluyla çocukları ahlaki anlamda eğitmeye yöneltmiş, dergiler vasıtasıyla çocuklara ahlaki değerler kazandırılmaya çalışılmıştır. Dergilerde ahlak eğitimi, kimi zaman doğrudan öğüt verici metinlere dayandığı gibi kimi zaman da fıkra gibi çocukların ilgisini çeken türler yardımıyla yapılmıştır. Fıkra, ders verme, eğitme, yaşananlardan sonuç çıkarma amacına hizmet eden bir özelliğe sahiptir. Çocukları eğlendirirken eğiten, onların sosyal gelişimine, ahlak gelişimine önemli faydalar sağlayan fıkralar, çocuk edebiyatının oluşmaya başladığı dönemlerden beri kullanılmaktadır. Araştırmanın bu bölümünde çocuk edebiyatnın oluşmaya başladığı dönemlerde çocuklara ahlaki eğitimi vermek amacıyla dergilerde ne gibi değerlere yer verildiği, verilen değerlerin hangi edebi metinlerle iletildiği üzerinde durularak, fıkralardan nasıl yararlandığı ele alınacaktır.

51

Gurbetoğlu (2007) tarafından yapılan bir araştırmada II. Meşrutiyet Dönemi çocuk dergilerinde ahlaki değerler üzerinde durulmuştur. Dergilerde ahlaki içeriğin geleneksel, dinî ve sosyal ahlakı ilgilendiren hikâye, masal türünde öğütlerle veya bazı ahlaki makaleler vasıtasıyla verildiğine değinilmiştir. Ayrıca dergilerdeki değerler, övülen ahlaki erdemler; çalışkanlık ve sebat, tedbir ve cesaret, tevazu, yardımseverlik ve kanaatkârlık, dürüstlük, ümit olarak belirlenirken; kaçınılması gereken tutum ve davranışlar da yalan ve hırsızlık, tembellik, iftira, hırs ve tamah kıskançlık ve kibir olarak sıralanmıştır.

Çocuklara yönelik ilk Türkçe süreli yayın 1869 yılında Sıtkı Efendi tarafından yayımlanan Mümeyyiz’ dir. Mümeyyiz isimli siyasi gazetenin haftalık eki olarak haftada bir gün yine Mümeyyiz adıyla ancak isminin hemen altında yer alan “Çocuklar için gazetedir” ibaresiyle yayınlanmıştır. Nalcıoğlu’ na göre (2006) dergide, çocukların ahlak eğitimi üzerinde durulmuş iyi huylar, iyi ahlak, güzel terbiye kazandırabilmek için yer yer “Nasihat” başlığı altında yer yer masallar, fabllar, hikâye gibi edebi türler vasıtasıyla eğitim verilmeye çalışılmıştır. Mümeyyiz eğlence işlevini de göz ardı etmemiş, fıkralara da yer vermiştir.

Derginin değişik nüshalarında, çocukların ilgisini çekmek ve onları eğlendirmek amacıyla “fıkrat-ı muhtasara”, “latîfe” veya “letâ’if” baslıkları altında fıkralara yer verilmiştir. İçerikleri ve verdikleri mesajlar açısından, bunların ‘eğitici’ nitelikli olmalarına özen gösterildiği anlaşılmaktadır. Amaç, “Bazı muhtasar ve güzel hikâyeler mütalaası çocukların zihinlerinin açılmasına medâr olacağından bundan böyle nasihat olunacak bazı kısa hikâyelerin gazetemize derci münasip görünmüştür” cümlesiyle 16.sayıda kısaca ifade edilmiştir (Bayram, 2005: 489).

Örnek fıkra: Feylosofun biri kırda gezinirken görür ki biri karsısına bir nişan koyarak ok atıyor. Fakat ok atmak fenninde mahareti olmadığından attığı oklar gâh sağa ve gâh sola düşer ve bu cihetle iki taraftan gitmek muhataralı görünür idi. Bu cihetten feylosof, hemen gidip okçunun nisân aldığı yere oturmuş ve “İşte bundan başka bir selâmet-i mahal bulamadım.” demiş.

1923’de Nedim Tuğrul tarafında yayımlanan Yeni Yol genellikle tarihi olaylara ağırlık verse de çocuk eğitimi için önemli bir yer tutmaktadır. “Masal, hikâye, fabl,

52

şiir gibi gibi edebi türlerle beraber dergide çocukları eğlendirmek amaçlı çeşitli başlıklar altında birçok fıkralar yayımlanmıştır. Bu fıkralar, çocukları günlük hayattaki sıkıntılardan uzaklaştırarak, onlarda belli bir mizah duygusunun oluşmasına katkı sağlamaktadır (Öğüt, 2006). Yeni Yol ’da yer alan fıkralardan bazıları aşağıda verilmiştir:

“Letâif” başlığı altında verilen fıkralar şunlardır:

Abla ile kardeş arasında geçen bir konuşma da şöyledir:

- “Abla ! Niçin tavuklar daima yüksek yerlere çıkmaz da horozlar çıkar.”

- “Tavuklar yumurtlar da ondan. Yükseklere çıkarlarsa yumurtaları düşer kırılır.”

“Fıkra” başlığı altında verilen fıkralardan bazıları şunlardır:

Muallim – “Dörtten iki çıkarsa ne kalır ?”

Talebe – “…”

Muallim – “Oğlum cebinde dört elma olsa ikisini bana versen, ne kalır ?”

Talebe –“Dört kalır.”

Muallim –“Neden ?”

Talebe – “Neden olacak size hiç vermem de ondan.”

“Yeni Yol’un Kahkaha Köşesi” başlığı altında verilen fıkralardan bazıları şunlardır:

Amca ile çocuk arasında geçen konuşma şöyledir: - “Hüseyin, sizin sınıfın en tembeli kimdir ?”

- “Bilmiyorum amca.”

- “Nasıl bilmiyorsun? Biraz düşün bakayım. Herkes çalıştığı zaman hiçbir şey yapmayan, tembel tembel oturan kimdir ?”

53

- “Buldum… Buldum..! Muallim Bey.” (Öğüt, 2006).

Osmanlı döneminde en uzun süre yayınlanan (on iki yıl) çocuk dergisi olma özelliğine sahip Çocuklara Mahsus Gazete’ nin imtiyaz sahibi İbnü’l- Hakkı Mehmet Tahir’dir. “Yayın hayatı boyunca dergide, çıkış yazısında belirtilen fennî konulara, seyahat yazılarına, çeşitli derslerle ilgili (tarih, coğrafya, kozmografya, matematik, edebiyat) bilgilere, hikâyelere, romanlara, fıkralara, çalışkan ve ahlaklı olmayı telkin eden şiirlere, çeşitli ülkelerde eğitim öğretimle ve diğer konularla ilgili haberlere, bilmecelere, zekâ sorularına yer verilmiştir” (Küçük, 2010: 232).

Musavver Çocuk Postası, Cumhuriyetin ilanından evvel çıkan son dergilerdendir.

“Musavver sağlık konuları, fıkralar, atasözleri, kısa hikâyeler, şiirler, okullardan haberler, masallar, bilmeceler her çocuk dergisi gibi Çocuk Postası’ nın da ana konularındandır” (Esmer, 2007: 23).

“Kocaman Lahana” dergide yer alan fıkra türünde bir örnektir. Burada çok gezip, çok gördüğünü iddia eden bir adam, Japonya’da öyle lahanalar yetişir ki altında elli atlı durabilir der. Bunu işiten ve bu işte arkadaşının yalanını ortaya çıkarmak isteyen biri de akıllıca düşünüp ben de o civarda öyle tencereler gördüm ki kalaylamak için içinde elli kişi, dışındaysa üç yüz kişi çalışıyor, der. Bunun üzerine arkadaşı böyle bir şey olur mu deyince, senin söylediğin lahana da ancak böyle bir tencerede pişer diye onun aslında ne kadar palavracı olduğunu pratik zekâsı ile kanıtlar (Esmer, 2007: 117).

Çocuklara Rehber, 1897–1901 yılları arasında çıkan dergi, 166 sayısıyla dönemin

önemli dergileri arasında yer almıştır. “Mesleğimiz başlıklı yazıda çocukların boş zamanlarında eğlenmelerinin bir hak olduğu, bu derginin ise bu haktan onları mahrum etmeyeceği, bu eğlencelerin faydalı olması gerektiği, çocukların faydalı eğlenceler bulmayı bilemedikleri durumlarda kendilerinin onlara rehberlik edeceği, bu nedenle de derginin adının “Çocuklara Rehber” konulduğu ifade edilmiştir. Ayrıca yazıda eğlencelerin esasını teşkil edecek kelimenin mütâlaa olduğu vurgulanmıştır. Çocukların okullardaki derslerinin sonunda hikâye gibi, manzume gibi latif fıkralar, ahenkli sözler okumanın veya dinlemenin, merak edilen şeyleri

54

işitip öğrenmenin tatlı bir eğlence olacağı, derginin tıpkı bunun gibi bir hazza hitap edeceği söylenmiştir” (Durmuş, 2007: 14).

Çocuk Duygusu, dergisinde pek çok edebi türün örneklerine rastlamak mümkündür. “Hikâye, masal, şiir, makale, fıkra, deneme, günlük, biyografi bu türlerin bazılarıdır. Fıkralar, güldürücü olmalarının yanında tarihi içeriğe sahip olanlar da vardır. Yalnızca bizim tarihimiz değil, Fransız tarihinden de olaylar bulunmaktadır” (Devrim, 2005: 25).

2.3.9. Türkçe Öğretiminde Değerler Eğitiminde Nasreddin Hoca Fıkralarından