• Sonuç bulunamadı

İYİLİKSEVERLİK DEĞERİNE YÖNELİK BULGULAR

BÖLÜM IV: BULGULAR VE YORUM

4.4. İYİLİKSEVERLİK DEĞERİNE YÖNELİK BULGULAR

Schwartz (1992) değer sınıflamasına göre iyilikseverlik değeri, kişinin yakın olduğu kişilerin iyiliğini gözetme ve geliştirmesini ifade etmektedir. Bağışlayıcı olmak, dürüst olmak, yardımsever olmak, olgun sevgi, sorumluluk sahibi olmak, gerçek dostluk, manevi bir hayat ise iyilikseverlik değerinin alt basamaklarını oluşturmaktadır. Tablo 9’da iyilikseverlik değerinin bulunduğu Nasreddin Hoca fıkraları ve değerlerin fıkralarda geçme sıklığı yer almaktadır.

Tablo 9. İyilikseverlik Değerinin Bulunduğu Nasreddin Hoca Fıkraları ve Değerlerin Fıkralarda Geçme Sıklığı İyilikseverlik Sıklık Fıkra No Dürüst Olmak 12 1, 5, 8, 9, 11, 26, 28, 38, 51, 54, 62, 72 Bağışlayıcı Olmak 9 1, 4, 6, 20, 56, 60, 77, 100, 109 Yardımsever Olmak 6 3, 18, 19, 42, 62, 65 Olgun Sevgi 5 6, 14, 52, 60, 65 Sorumluluk Sahibi Olmak 4 3, 22, 42, 66 Gerçek dostluk 2 19, 62 Manevi bir hayat 1 99

Tablo 9’da değerler, en yüksek olandan en düşük olana doğru sıralanarak sunulmuştur. Fıkralarda “dürüst olmak” diğer değerlere oranla en fazla yer alan değerdir. Dürüst olmak (12) değerini sırasıyla bağışlayıcı olmak (9), yardımsever olmak (6), olgun sevgi, (5) sorumluluk sahibi olmak (4), gerçek dostluk (2), manevi bir hayat (1) değerleri takip etmektedir.

73 Bağışlama Değerine Yönelik Örnek Fıkra 60. Kurt Yokuş Yukarı Koşmasın

Hoca'nın yolu bir gün ormana düşer. Eşeğini bir kenara bırakıp şöyle temiz bir hava almak için çevreyi dolaşmaya çıkar. Bir süre sonra eşeğinin anırma sesleriyle birlikte geriye döner. Geriye döner dönmesine de eşeğini kurt çoktan yemiş ve yokuşa doğru kaçmaya başlamıştır bile. Tam bu sırada komşularından birisi;

"Hocam, koş kurt kaçıyor!" diye bağırmaya başlayınca Hoca da;

"Komşum, boş yere bağırıp çağırma, ne de olsa bizim eşek gitti, hiç olmazsa tok karnına kurt yokuş yukarı koşmasın."der.

Komşuları Hoca’nın kurdu yakalayıp öldürmesini beklerken Hoca’nın hayvanın canına zarar vermek istemediği görülmektedir. Hoca, kurttan zarar görmesine karşılık hayvanı bağışlamıştır.

Dürüst Olma Değerine Yönelik Örnek Fıkra 38.On Yıllık Sözümden mi Döneyim

Hoca bir gün dostlarıyla sohbet ederken konu döner dolaşır. Hoca'nın yaşına gelir ve arkadaşlarından biri sorar:

"Hoca Efendi, kaç yaşındasın?" Hoca hiç düşünmeden;

"Elli..." deyiverir. Bir başka arkadaşı da;

"Yahu Hocam! Sen on yıl önce de 'elli' diyordun. On yıl geçti hâlâ elli diyorsun. Bu nasıl iştir?" diye sorar.

74

"Beyler, söz ağızdan bir kere çıkar. Siz istiyorsunuz diye, bu yaştan sonra on yıllık sözümden mi döneyim?"

Hoca bu fıkrada yıllar önce söylediği bir sözü bile değiştirmek istemeyerek, sözüne güvenilir biri olduğunu ispat etmeye çalışır.

Yardımseverlik Değerine Yönelik Örnek Fıkra 3.Yorgan Gitti Kavga Bitti

Bir gece Nasreddin Hoca ile hanımı odalarına çekilirler. Ancak bir süre sonra dışarıdan gelen gürültü patırtı sesleri ile uyanırlar. Mevsim kıştır, Hoca Efendi aceleyle üzerine yorganını alarak dışarıya çıkar. Bakar ki birkaç genç kavga etmektedir. Hemen onlara öğüt vermeye başlar.

“Yapmayın, etmeyin.” Derken, olacak bu ya, Hoca’ nın üzerindeki yorgan da bir taraflara düşer. Gürültü patırtı çıkaranların bir kısmı kavga eder gibi görünürken bir kısmı da yorganı kaptıkları gibi kaçarlar. Bir süre sonra adamlar kavgayı bıraktıklarında Hoca bir de ne görsün? Yorgan gitmiş. Hanımı, üzgün bir şekilde eve dönen Hoca’ya sorar:

“Ne oldu Efendi? Hani yorganın nerede?” Hoca yorganı kaybetmenin üzüntüsüyle;

“Sorma hatun, kavganın sebebi bizim yorganmış; yorgan gitti, kavga bitti.” Diye cevap verir.

Bu fıkrada Hoca kavga edenlerin arasına girmenin ne kadar tehlikeli olduğunu bilse de insanlara yardım etmek için anlaşmazlığı çözmeye ve öğüt vermeye kalkışır. Olgun Sevgi Değerine Yönelik Örnek Fıkra

65.Hocam! Ayaklarımız Karıştı

Sıcak bir yaz gününde serinlemek için ayaklarını Akşehir Gölü'ne sokan çocuklar bir süre sonra 'ayaklarımız karıştı' diye kavga etmeye başlarlar. Hatta en küçük çocuk; 'ayaklarımı kaybettim' diye ağlamaya başlar.

75

"Çocuklar, hayırdır, nedir bu gürültü?" diye sorar. İçlerinden biri;

"Hocam, Hocam, ayaklarımız karıştı, bunları nasıl ayıracağız?" der ve ardından ağlamaya başlar. Bunun üzerine Hoca;

"Çocuklarım, ağlamayın, ben şimdi sizin ayaklarınızı bulurum." der ve hemen ardından bastonunu suya daldırır. Sonra da çocukların ayaklarına vurmaya başlar. Ayakları acıyan çocuklar da "Buldum" diyerek ayaklarını dışarıya çıkarırlar.

Dayağın korkusuyla diğer çocuklar da ayaklarını sudan çıkarınca Hoca, sıkıntıyı çözmüş olmanın verdiği keyifle yoluna devam eder.

Nasreddin Hoca’nın çocuklara karşı sevgisini birçok fıkrada görmek mümkündür. Fıkralarda Hoca, çocuklara kızsa bile asıl amacı onları eğitmektir. Hoca bu fıkrada çocukları sevdiği için onların bu akla uygun olmayan davranışlarına dahi kızmaz, hem soruna çözüm bulur hem de onlara iyi bir ders verir.

Sorumluluk Değerine Yönelik Örnek Fıkra

66.Parayı Veren Düdüğü Çalar

Nasreddin Hoca günün birinde evinin ihtiyaçlarım gidermek üzere eşeğine biner ve pazara doğru yola koyulur. Bir süre gittikten sonra çocuklar Hoca'mn yolunu keserler ve; "Hocam, nereye gidiyorsun?" diye sorarlar.

"Pazara gidiyorum." "Bize düdük alır mısın?" "Elbette alırım."

Bu arada çocuklardan birisi Hoca'ya bir miktar para verir, diğerleri ise Hoca'ya iyi dileklerde bulunurlar.

Pazar alışverişini bitiren Hoca, yorgun argın evine doğru dönerken çocuklar yolunu keserler;

76 "Hoş bulduk çocuklar." der.

Ardından çocukların istekleri başlar:

"Hocam, bizim düdük, Hocam benim düdük, Hocam bana yok mu?" gibi sözleri işiten Hoca, cebinden çıkardığı düdüğü para veren çocuğa uzatır. Bu defa diğer çocuklar;

"Olur mu Hocam, hani bize, hani bize?" diye şikâyete başlarlar. Bunun üzerine Hoca; "Çocuklar, çocuklar! Parayı veren düdüğü çalar, bakın arkadaşınız parayı verdi, düdüğünü nasıl öttürüyor." deyiverir.

Bu fıkrada çocuklar şehre giden Hoca’dan kendilerine düdük almasını isterler fakat alınmasını istedikleri düdüğün parasının vermeyi düşünmezler. Çocuklardan birisi ise isteğinin karşılığında kendine düşen sorumluluğun da farkındadır. Bu fıkra, insanların sorumluluklarının farkında olmaları gerektiğini vurgular.