• Sonuç bulunamadı

4. ARAŞTIRMA BULGULARI

4.3. Su Ürünleri Ekonomisi…

Ekonomik çevre, insan ve ihtiyacın tatmin ve uyum sağladığı ortamdır.

Bu çevre, doğal kaynaklardan başka, bireyin yaşamını sürdürmesi için tatmini gerekli zorunlu ihtiyaçlardan oluşmaktadır. Ekonominin objektif ve subjektif iki yüzü olduğu açıktır. İnsan arzu ve ihtiyaçlarının sabit olmadığı, aksine zaman içinde genişlediği ve çeşitlendiği bir gerçektir.

Genel anlamda üretim ve istihdam sorunuyla karşı karşıya bulunan Türkiye açısından sahip bulunulan tüm kaynaklardan etkin ve rasyonel bir biçimde yararlanmak ekonomik bir zorunluluktur. Su ürünlerinin ekonomiye katkısı şu şekilde sıralanabilir:

- İnsan beslenmesinde önemli bir protein kaynağı olarak bitkisel ve hayvansal besinler beslenme açısından taşıdığı önem,

- Bazı sanayilere hammadde sağlaması,

- Sektörde geniş istihdam olanaklarının bulunması, - Yüksek ihracat potansiyeline sahip olması,

- Avlama işleme taşımacılık gibi araç ve gereçlerinin getirdiği teknolojik gelişme.

28

Yukarıda sayılan ekonomik nedenler, ülkemizin sahip olduğu potansiyelle birlikte değerlendirildiğinde konunun önemi ortaya çıkmaktadır.

Türkiye su ürünleri potansiyeli açısından özellikle iç sular zenginliği yanında deniz ürünleri yetiştiriciliği alanında son yıllarda sağlanan gelişmeler sonucu ihracat konusunda önemli rekabet güçüne sahip olmuştur.(Doğan, 1997)

Türkiye’nin su ürünleri dış alım miktarı, 1994 yılında 25 695 ton iken, 2003 yılında 45 606 tona çıkmıştır. Çizelge 21 45 bin tonluk dış alımın 12.400 tonu dondurulmuş uskumru (Scomber scombrus) ve kolyoz (Scomber japonicus) türlerine aittir. Değer olarak bakıldığında yaklaşık 9,9 milyon dolara eş değerdir. Dış alımda

29

Dünya ülkeleri dış satım sıralamasında Türkiye 50. sırada yer almaktadır. Dış satım yapılan ülkeler arasında İtalya ilk sırayı alırken, İspanya, Yunanistan ve Japonya İtalya’yı izlemektedir (Çizelge 22).

Sahip olunan kaynaklar, teknik, ekonomik ve sosyal yaşamdaki gelişmeler sektörlerin gelişmesinde önemli rol oynarlar. Türkiye’nin olduğu geniş doğal kaynaklar göz önüne alındığında su ürünleri sektöründe tüm bu olanaklardan yeteri kadar yararlanılamadığı söylenebilir. Son yıllarda su ürünleri sektörüne yapılan yatırımlar sonucu bu sektörde önemli gelişmeler olmuştur. Su ürünlerindeki kültür balıkçılığının ve avcılığın artması sonucu su ürünlerinin GSMH içindeki payı yıllar itibariyle artış göstermiştir. Fakat bu yeterli düzeyde değildir. Üretimin istenilen düzeye gelmemesinde, devletten gelecek teşviklerin yetersiz kalması, kıyı balıkçılığına konulan yasaklar (özellikle bodrum ve yöresi) ve balık çiftliği kuruluşunda karşılaşılan engellerin önemli payı bulunmaktadır. .(İşgören-Emiroğlu, 2005).

Çizelge 22. Türkiye’nin Su Ürünleri Üretimi, Dış Alım ve Dış Satımında ilk On Ülke.

DIŞ ALIM DIŞ SATIM

Ülke Miktar(ton) Değer($) Ülke Miktar(ton) Değer($)

Norveç 9 844 10 976 469 İtalya 8 394 31 947 120

İspanya 6 138 6 091 949 İspanya 3 392 23 783 511

İrlanda 7 348 3 044 012 Yunanistan 4 859 19 703 573

Fransa 2 739 2 225 558 Japonya 2 794 16 905 168

İsveç 2 129 1 876 255 Hollanda 2 057 10 800 036

Tayvan 2 322 1 826 150 Fransa 1 087 4 284 814

Moritanya 3 053 1 271 558 Güney Kore 998 3 295 961

Hollanda 2 499 1 237 664 Lübnan 2198 2 951 622

A.B.D. 1 344 591 977 Ege Ser.Böl. 390 1 524 944

Hindistan 373 481 231 Almanya 670 1 236 349

Kaynak: Anonim, 2003.

30

5. SONUÇ VE ÖNERİLER

Avrupa Birliği ülkelerinde ve bazı ülkelerde yetiştiricilikle elde edilen su ürünleri miktarları çizelge 21’de verilmiştir.

Çizelge 21. Su ürünleri üretim miktarları (ton)

Ülkeler 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 yetiştiricilik yapan ülke olup, sırasıyla İngiltere, Yunanistan, Türkiye ve İspanya takip etmektedir.

Alabalık üretimi, 2006 yılında Türkiye’de iç sularında alabalık 48 250 ton denizlerde ise 846 tondur (Anonim, 2006a). Avrupa ülkelerindeki toplam üretim ise 330 000 ton civarındadır. Ülkeler açısından toplam alabalık üretimimiz Avrupa ülkelerinden Fransa (49 900 ton/yıl) ve İtalya’ya (39 600 ton/yıl) benzer, Almanya (34 000 ton/yıl), İspanya (26 500 ton/yıl), İngiltere (17 600 ton/yıl) ve diğer ülkelerden yüksektir. (Anonim, 2007c, Anonim, 2006a).

31

Türkiye’de resmi kayıtlara girmemesine rağmen, ülkede bazı alabalık işletmelerinde az miktarda da olsa kaynak alabalığı (Salvelinus fontinalis) ve kahverengi alabalık (Salmo trutta) yetiştiriciliği yapılmaktadır.

Türkiye’nin doğal alabalık alttürleri yetiştiriciliği ile ilgili çalışmalarda vardır. Ancak, önemli genetik varyasyon kaynakları olan bu türlerin acilen korumaya alınması ve stok takviyesine ihtiyacı söz konusudur.

Karadeniz’de 1980’li yılların başında salmon (Salmo salar) yetiştiriciliğine başlanmış olmasına rağmen özellikle yaz aylarında su sıcaklıklarındaki ani yükselmeler nedeniyle beklentiler olumsuz olarak gerçekleşmiştir. Karadeniz sahillerinde salmon için kurulan kafeslerde belirli dönemlerde (su sıcaklığının 20 °C ve altında olduğu aylarda) gökkuşağı alabalığı (Oncorhynchus mykiss)’nın denizlerde yetiştiriciliği yapılmıştır. Halen bu üretim Karadeniz’de yapılmaktadır.

Alabalık üretimi, AB ülkeleri ve Türkiye de son yıllarda hızla artış göstermektedir.

Sektör olarak gelecek on yıl içinde büyümeye ve ekonomik kazanç getirmeye devam edeceği tahmin edilmektedir.

Türkiye’de beklenen gelişmeyi gösteremeyen aynalı sazan (Cyprinus carpio) 1970’li yıllarda yetiştiriciliğine başlanan türlerden olduğu halde, 2006 verilerine göre 657 ton üretimi söz konusudur. Sazangillerin toplam avlanan miktarı ise, yıllık 14.866 tondur. Avrupa ülkelerinde toplam üretim 72 490 ton/yıl olup; en yüksek üretime Polanya (18 000 ton/yıl), Çek Cumhuriyeti (17 000 ton /yıl), Macaristan (13 000 ton/yıl) ve Almanya (10 500 ton/yıl) sahiptir (Anonim, 2007b; Anonim, 2007c).

Avrupa’nın 2006 yılı verilerine göre en iyi levrek üreten iki ülkesi Yunanistan (34 000 ton /yıl) ve Türkiye (29 000 ton /yıl)’dır. Bu iki ülkeyi sırasıyla; İtalya (9 000 ton /yıl), İspanya (7 300 ton /yıl) ve Fransa (5 000 ton /yıl) takip etmektedir (Anonim, 2006b;

Anonim,2007c).

Çipura’da ise Avrupa’nın 2006 yılı toplam üretimi 86 665 ton olup, en yüksek üretim Yunanistan (49 000 ton /yıl), İspanya (21 000 ton /yıl) ve İtalya (8 800 ton /yıl) tarafından yapılmaktadır. Türkiye’nin üretimi ise, 17 000 ton/yıl’dır (Anonim, 2006a;Anonim, 2007c).

32

Deniz balıkları içinde Çipura ve levrek Avrupa ülkelerinde en fazla üretimi artış gösteren türlerdir. Diğer balıklara nazaran bazı üretim avantajların sahip olduğu için önümüzdeki yıllarda da bu artışın süreceği öngörülmektedir.

Yılan balığı AB ülkeleri içinde pazara farklı büyüklüklerde sunulmaktadır. Genel toplam üretim dikkate alınırsa en fazla üretimi Hollanda (3 150 ton /yıl) ve Danimarka ( 1 500 ton/yıl)’da yapmaktadır. Türkiye’de resmi kayıtlarda yalnızca bir adet yılan balığı tesisi mevcut olup, üretim kapasitesi yılda 50 tondur (Anonim, 2007a; Anonim, 2007c; Anonim, 2007b).

Katadrom bir tür olan yılan balığı yetiştiriciliği, yavruları (elver) tatlı sulara girişte yakalanmakta ve beslenerek yapılmaktadır. Ülkemiz sularına giren bir tür olan yılan balığının beslemede kullanılabilecek yavru miktarı bilinmemektedir. Yılan balığı üretimi yavruların doğal nehirlerden yakalanması nedeniyle çok yavaş büyüme eğrisi göstermektedir. Ancak, gelecek on yıl içinde % 2 civarında bir büyüme artışı göstereceği farz edilmektedir.

Kalkan balığı, Türkiye de yetiştiricilik açısından henüz araştırma safhasında iken AB ülkelerinden İspanya (5 700 ton/yıl), Fransa (800 ton/yıl) ve Portekiz (540 ton/yıl ) ‘de üretilmektedir. Karadeniz’de kalkan üretimi ile ilgili çalışmalar devam etmektedir.

Akdeniz’de de, karides yetiştiriciliğindeki başarı sağlanamamıştır.

Türkiye’de 2000’li yıllarda yetiştiriciliği yapılmakta olan deniz balıklarına ek olarak büyük çaplı okyanus tipi kafeslerin kullanılmasıyla, Ege ve Akdeniz’de avcılıkla yakalanıp kafeslerde besiciliğe dayanan mavi yüzgeçli orkinos yetiştiriciliği çalışmalarına başlanmıştır (Karataş, 2005).

Resmi verilere göre toplam 6 adet tesis sayısı olup üretim kapasitesi 6 300 ton’dur.

Antalya başta olmak üzere Çanakkale, İzmir gibi illerimizin sınırları içerisinde büyük ölçekli kafeslerde orkinos balıkları büyütülmektedir. Yerel balıkçılar tarafından canlı olarak yakalanan bu balıklar söz konusu kafeslerde taze diyetlerle beslenmektedir. Henüz yeni bir uygulama olan bu konuda bazı sıkıntıların bulunduğu, özellikle yurt dışına pazarlandığı için ülke kotası olduğu belirtilmektedir.

33

Midye ve İstiridye yetiştiriciliği, AB ülkelerinde en fazla yapılan su ürünleri canlılarındandır. Midye üretimi, sırasıyla İspanya’da en fazla (158 059 ton/yıl), Fransa’da (80 775 ton/yıl) ve Hollanda’da (59 500 ton/yıl)’dır. Türkiye de ise midye üretimi 2005 yılında 1500 ton olarak kayıt altına alınmıştır. (Karataş, 2005).

İstiridye üretimi, İspanya’da yılda 2980 ton, Fransa’da 1280 tondur. Türkiye’de istiridye üretimi ile ilgili resmi kayıt mevcut değildir.

AB ülkelerinde su ürünleri yetiştiriciliğinde en fazla midye üretimi yapılmakta olup, ülkemize göre oldukça yüksektir. Türkiye, 25 Avrupa Birliği ülkesi içerisinde üçüncü sırada bulunmaktadır. AB’de, toplam su ürünleri üretiminin ortalama % 60’lık payını yumuşakçalar,

% 40’lik payını da balıklar oluşturmaktadır. Türkiye’de ise, yaklaşık % 99’luk payı balıklar almaktadır (Anonim, 2007c).

Resmi kayıtlara göre Türkiye’de alabalık, sazan, çipura, deniz levreği ve midye yetiştiriciliği yapılan türlerdir. Ancak son birkaç yıldır midye üretimi (2 ton) ise durma aşamasına gelmiştir.

2000 yılına kadar bir artış gösteren su ürünleri yetiştiriciliği, 2001-2004 yılları arasında ülkemizde yaşanan ekonomik krizden dolayı bir düşüş göstermiştir. Avrupa’da üretim düşüşü yaşayan ülke sadece Türkiye değildir, aynı dönemde Fransa, İtalya ve İspanya’da da üretim düşüşü gözlenmiştir

Türkiye’de su potansiyeli ve resmi ve özel kuruluşlarca bu potansiyelin değerlendirilmesine yönelik çalışmaların giderek artması, su ürünleri yetiştiriciliğimizin gelişmesi açısından olumlu katkı sağlamıştır.

Avrupa Birliği ülkeleri ile su ürünleri yetiştiriciliğimiz karşılaştırıldığında, AB ortalamasının üzerindeki bir seviyede olduğumuz görülmektedir. Bununla birlikte, İspanya, İtalya, Fransa ve İngiltere ise toplam AB üretimin ¾’ünü gerçekleştirmektedir.

Türkiye’de yetiştiricilik açısından çift kabuklu yumuşakça ve eklembacaklı türleri değerlendirilmemiş bir potansiyele sahiptir. Ege denizindeki koylarda kumlu-çamurlu zeminlerde kidonya (Venus verrucosa), vongola veya cikcik (Venus gallina), akivades (Tapes decussatus) ve parlak (Callista chione) uygun besin ve ortamı bulduğundan hızla

34

gelişip büyümektedir. Ancak, üretimden daha ziyade doğadan avcılık yapılarak pazara arz edilmektedir (Keskin ve ark, 2000)

Tarım ve Köy işleri Bakanlığı’na bağlı Su Ürünleri Araştırma Enstitülerinde yetiştiricilik çalışmaları başlamış ve önemli başarılar sağlanmış balık türleri ise Karadeniz alabalığı (Salmo trutta labrax) ve JICA destekli olarak kalkan (Psetta maxima)’dır. Ülkemiz araştırma kuruluşlarında üzerinde çalışmaların sürdüğü türler fangri mercan (Pagrus pagrus), lahoz (Epinephelus aeneus) e kerevit (Astacus leptodactylus)’tir. Doğadan yakalanan küçük yılan balıklarının (Anguilla anguilla) ise kültür ortamında besleme çalışmalarında başarı sağlanmış ve porsiyonluk boya kadar büyütülmüştür. Mersin balıkları (Acipencer sp.) ile ilgili çalışmalar devam etmektedir. Özel sektörde ise mercan (Pagellus erythrinus), sinağrit (Dentex dentex), sivriburun karagöz (Puntazzo puntazzo), fangriden (Pagrus pagrus) döl alımı başarılmıştır.

Diğer taraftan, yetiştiricilik kayıtlarına girmeyen, ancak uzun süreden beri Marmara Bölgesi’nde birkaç dalyanda ekstansif olarak istiridye (Ostrea edulis), akivades (Tapes decussatus) ve kidonya (Venus verrucosa) yetiştiriciliği, Adana’da Çukurova Üniversitesi’nde tilapya balıkları üretimi de yapılmaktadır

Balıklardan başka son yıllarda az da olsa karides (Penaeus japonicus, ve P.

semisulcatus) yetiştiriciliği denizde başlamıştır. Ayrıca, 2002 yılı itibariyle orkinos (Thunnus thynnus) besiciliğine de başlanmıştır(Çelikkale ve ark,1999b).

Deniz ürünleri yetiştiriciliğinde, önceden doğadan toplanarak üretime alınan deniz balıkları, günümüzde yumurtadan itibaren üretim aşamasına ulaşmış ve bir ivme kazanmıştır.

2006 yılı itibariyle projesi onaylı, iç su ürünleri ve deniz ürünleri yetiştiren işletmelerin sayısı 1587 adettir (Anonim, 2007a).

Türkiye’nin dış ticaretinde önemli bir paya sahip olan Avrupa Birliği ülkelerinin

son yıllarda Türkiye’den yerine getirmesini istediği standartlar, Türkiye’nin dış satımı açısından olumlu gelişmeler sağlamıştır. Özellikle su ürünleri işleme ve değerlendirme sanayinde uygulanan denetim ve kontrol prosudürü, ürünlerin güvenirliliğini ve kalitesini artırmış, bu bağlamda ürünlerin dış piyasada talep edilirliği olumlu etkilenmiştir. Gerek mevcut pazarın sürekliliğinin sağlanması,

35 tutulduğunda sektörün yeniden yapılanma ihtiyacı gündeme gelmektedir. Üyelik süreci başlayan ülkemizin uyum politikaları çerçevesinde AB’den gerekli mali yardım alarak güçlenmesi sağlanmalıdır(Ünlüsayın,M.,Bilgin,Ş.,Günlü,A.,İzci;L.,2005).

Su ürünleri içinde değerlendirilen akvaryum balıkları yetiştiriciliği yüksek ekonomik değere sahip önemli bir sektördür. Türkiye, termal su kaynağı açısından zengin, akvaryum balık ve bitkileri yetiştiriciliği için uygun iklim koşulları sahiptir. Ancak, sektörün büyümesi için gerekli destek ve yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

Türkiye de su ürünleri yetiştiriciliğinin AB ülkeleri kalite ve kandititesine ulaşabilmesi için bazı öneriler aşağıda verilmiştir(Karataş. 2005).

1. AB uyum yasaları çerçevesinde ilgili yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

36

2. Yetiştiriciler bilinçlendirilmeli, yetiştirici birlikleri güçlendirilmeli ve resmi kurumsal yapı re organize edilmelidir.

3. Balık ve diğer su ürünleri tüketimi artırılmalıdır.

4. Balıkçılık sektöründe kapasite artırımı yapılmalı ve yeni türlerin yetiştirilmesi için bilimsel çalışmalara destek verilmelidir.

5. Mevzuat açısından ortak balıkçılık politikasına uyum sağlanmalıdır.

6. Kalite standardı ve güvenirliği temin edilmelidir( Karataş. 2005).

37

KAYNAKLAR

ALPBAZ, A., 1993. Kabuklu ve Eklembacaklılar Yetiştiriciliği. E.Ü. Su ürünleri Fakültesi Yayınları No. 26, s. 82-130,İzmir.

ALPBAZ, A. 1997.”Dünyada ve Türkiye’de Su Ürünleri Yetiştiriciliğinin Dünü, Bugünü ve Geleceği”, Akdeniz Balıkçılık Kongresi, 9-11 Nisan 1997, 5-14, İzmir.

ARAS, S., KARATAŞ, M.,1998. Su Ürünleri Yetiştirme İlkeleri.G.O.P Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları, No:25, Tokat

ATAY, D., KORKMAZ, A.Ş., 2000.”Avrupa Birliği ve Türkiye Su Ürünleri Sektörleri Arasında İhracat ve İthalat Düzenlemeleri,” IV. Su Ürünleri Sempozyumu, 29-30.

Haziran, 559-570, Erzurum.

ANONİM, 2003. Su Ürünleri İstatistikleri. T.C. Başbakanlık Devlet İstatistik Ens., Ankara.

ANONİM, 2006 a., http://www.fao.org.

ANONİM, 2006 b., Su Ürünleri İstatistikleri, Ankara.

ANONİM, 2007 a., http://www.tuik.gov.tr ANONİM, 2007 b., http://www.europe.eu.int.

ANONİM, 2007 c., http://www.aquamedia.org

BABADOĞAN, G.,1998. Su Ürünleri Sektör Araştırması, İGEME, Ankara.

BORUZANLI, G.,1999. Su Ürünleri Sektörünün Yapısal Analizi ve Pazar Araştırmaları, Ege Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İzmir.

ÇELİKKALE, M.S., DÜZGÜNEŞ, E. OKUMUŞ, İ. 1999c. Türkiye Su Ürünleri Sektörü:

Potansiyeli, Mevcut Durumu, Sorunları ve Çözüm Önerileri. İstanbul Ticaret Odası Yayın No: 1999-2, İstanbul.

ÇELİKKALE, M.S., DÜZGÜNEŞ, E. OKUMUŞ, İ. 1999a. Türkiye Su Ürünleri Sektörü, Lebib Yalkım Yayımları ve Basım İşleri, İstanbul.

ÇELİKKALE, M.S., DÜZGÜNEŞ, E. OKUMUŞ, İ. 1999b. Türkiye Su Ürünleri Sektörü ve Avrupa Birliği ile Entegrasyonu. Midas Yayıncılık, İstanbul.

38

DE SİLVA, S.S. 2001. A global perspective of aquaculture in the new millennium. In R.P.

Subasinghe, P. Bueno, M.J. Phillips, C. Hough, S.E. McGladdery & J.R. Arthur, eds. Aquaculture in the Third Millennium. Technical Proceedings of the Conference on Aquaculture in the Third Millennium, Bangkok, Thailand, 20-25 February 2000. pp. 431-459. NACA, Bangkok and FAO, Rome.

DOĞAN, K., “Su Ürünleri Sektörü Türk Ekonomisinin Neresinde” Su Ürünleri Mühendisleri Derneği Dergisi, Sayı:1, 15-16, İstanbul.

DÜZGÜNEŞ, M. S., OKUMUŞ, İ., 2000. Avrupa Birliği Ortak Balıkçılık Politikası, IV. Su Ürünleri Sempozyumu, 559-570, 29-30. Haziran, Erzurum

KARATAŞ, M., 2005. “Avrupa Birliğine Uyum Sürecinde Türkiye’de Su Ürünlerinin Durumu,” Ziraat Mühendisliği Dergisi, Sayı: 345, 50-54, Ankara.

KESKİN, A., YANIK, T., ATSAN, T., 2000. “ Avrupa Birliği Ortak Balıkçılık Politikası ve Çevre”, IV. Su Ürünleri Sempozyumu, 550-552, 29-30. Haziran, Erzurum.

KOCATAŞ, A., KATAĞAN, T. USTAOĞLU M. R., 2005. “Türkiye İç Su ve Denizlerinin Biyolojik Zenginliği”, Standart Ekonomik ve Teknik Dergi, 44 (528), 32-34.

MEMİŞ, D., DEMİR, N., ERDOĞAN, O.T, KÜÇÜK, S., 2002. “Aquaculture in Turkey” 54 (1), 34-40.

NEW, M. B., 1998.”Responsible aquacultue and the new millennium”, Echos of expo’98, Bulletin, 11:16-20.

YAVUZ, O. 2000. “Avrupa Birliği’ne Adaylık Sürecinde AB ve Türkiye’de Balıkçılık Politikaları Beklenen Gelişmeler, Sorunlar ve Çözüm Önerileri , IV. Su Ürünleri Sempozyumu, 559-570, 29-30. Haziran, Erzurum.

ÜNLÜSAYIN, M., BİLGİN, Ş., GÜNLÜ, A., İZCİ, L., 2005. “Su Ürünleri İşleme Tesislerimizin Mevcut Durumuna Bir Bakış,” Standard Ekonomik ve Teknik Dergi, 44 (528), 55-59.

İŞGÖREN-EMİROĞLU, D., 2005. “Su Ürünleri Dış Ticareti” Standard Ekonomik ve Teknik Dergi,44 (528), 39-40.Ankara

39

YILDIRIM, Ö., 2002. Türkiye ve Avrupa Birliği Ülkelerinde Su Ürünleri Yetiştiriciliği ve Su Ürünleri Yemi Sektörünün Bugünkü Durumu, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile Entegrasyonu, Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Su Ürünleri Yetiştiriciliği Anabilimdalı,Yayınlanmamış Yüksek lisans Tezi, İzmir.

YILDIRIM, Ö., OKUMUŞ, İ., 2004. “Muğla İlinde Su Ürünleri Yetiştiriciliği ve Türkiye Su Ürünleri Yetiştiriciliğindeki Yeri,”Journal of Fisheries and Aquatic Sciences, 21 (3-4), 361-364

40

ÖZGEÇMİŞ

1974 yılı’nda SİVAS da doğdu. İlkokul ve Lise Eğitimini Sivas/Gürün’de tamamladı.Lisans Eğitimini Fırat Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesinde tamamladı.

2005 yılında Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi Su Ürünleri Bölümü’nde yüksek lisansa başladı.

Benzer Belgeler