• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de su ürünleri ve Avrupa birliği üzerine yapılan oldukça sınırlı sayıdadır.

Ancak, son yıllarda bir artış görülmektedir.

Babadogan, (1998). Su ürünleri sektör araştırması isimli çalışmada Türkiye’nin zengin su kaynaklarına sahip olmasına rağmen kaynaklarımızın arzulanan şekilde yönetilip değerlendirilmediğini, sağlıklı bir besin kaynağı olan balık etinin geniş halk kitleleri tarafından yoğun olarak tüketilmediğini kişi başına su ürünleri tüketiminde dünya ortalaması 16 kg, Avrupa Birliği ise ortalama ise 22 kg dır bu nedenlerden dolayı Türkiye’de su ürünleri üretiminde artış sağlayacak tek kaynağın yetiştiricilik ve yetiştiricilik destekli balıkçılık olduğunu Türkiye’de su ürünleri yetiştiriciliğinin geliştirilmesi genel bir politika olarak benimsendiğini DPT’nin Beş Yıllık Kalkınma Planları’nda su ürünlerinde sürdürülebilir üretimin artırılması amacıyla doğal kaynakların rasyonel bir şekilde değerlendirilmesi ve dış pazarda etkin bir pazarlama stratejisinden söz etmektedir.

Ayrıca ithalatçı ülkelerinin adreslerini de araştırmasının sonuna eklemiştir.

New (1998), 1987-1996 yılları arasındaki su ürünleri yetiştiriciliği verilerini su ürünlerinin 1987-1996 yılları arasındaki artış değerlerini, Akuakültürün gelişmesi yönünde genetik, yemlemeye bağlı hastalıklar hakkında bilgi vermiştir.

Celikkale ve ark (1999a), “Türkiye Su Ürünleri Sektörü” isimli çalışmalarında su ürünleri ile ilgili genel bilgiler, Türkiye’de değerlendirilen deniz ve iç su kaynaklarının mevcut durumu ve üretim potansiyelini Türkiye’de su ürünleri üretiminin büyük bölümünün avcılıktan,avcılıkla elde edilen üretimin de büyük oranda denizlerden sağlandığını deniz balıkları avcılığının kıyı balıkçılığına dayandığını, alt yapı çalışmaları henüz tamamlanmadığından açık deniz balıkçılığının gelişmediğini denizlerden avcılıkla elde edilen üretimin; kirlilik, ekolojik değişimler ve aşırı avcılık nedeniyle, son yıllarda büyük dalgalanmalar gösterdiğini ifade edip su ürünleri yetiştiriciliğin hızla gelişen sektör halini almasını yetiştiriciliği yapılan türlere ilave olarak yetiştiricilik potansiyeli olan alternatif türler değerlendirilmesi,Tarım ve Köy işleri Bakanlığı’nın çeşitli birimlere dağılmış olan su ürünleri konusunun tek

5 korunması konusuna verilen önem, kullanılan yöntemler ve uygulanış şekillerindeki bazı farklılıkların, Avrupa Birliğinde Ortak Balıkçılık Politikası çerçevesinde kullanılan koruma yöntemlerinin esaslarının, uygulanış şekillerinin ele alınması, Türkiye’nin yakın gelecekte Avrupa birliği ile bütünleşmesi amacı doğrultusunda, konu bütün yönleriyle ele alınmalı ve uyuma yönelik çalışmalara hız verilmesi gerektiği konusu ile ilgili temel bilgiler vermiş, Türkiye ve Avrupa Birliğindeki uygulamaları, yönetmenlikleri, ilişkileri ve geleceğe ilişkin perspektifleri detaylı bir şekilde anlatmıştır.

Boruzanlı (1999), “Su Ürünleri Sektörünün Yapısal Analizi ve Pazar Araştırmaları”

adlı anket çalışmasında su ürünlerinden optimum faydayı sağlamak ve sürdürülebilir avlanmayı teşvik için pazarın ortak düzenlenmesinden yararlanmayı üreticilerin piyasa yönetimine katılımlarının artırılması, özellikle deniz ürünlerinin hakim olduğu bölgeleri içerecek şekilde, topluluk içerisinde daha fazla rekabetin desteklenmesi, taraflar arasında işbirliği sağlamak ve avlanma bölgeleriyle kaliteye ilişkin daha iyi bilgilendirme yapmak suretiyle pazarın şeffaflığının ve bütünleşmesinin teşvik edilmesi, su ürünlerinin kalitesinin artırılması için yeni yöntemlerin bulunması, ürün güvenliği ve kaynağına ilişkin kurallar göz ardı edilmeksizin, işleyişlerin ve tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde topluluk pazarını açık tutmak suretiyle rekabetin sürdürülmesi, üretici ve ihracatçıların eğilimlerini saptamıştır.

Düzgüneş ve Okumuş (2000), “Avrupa Birliği Ortak Balıkçılık Politikası”

bildirilerinde,Türkiye’nin 2000 yılında itibaren Avrupa Birliği’ne aday ülke konumunda, olduğunu, AB kurallarının irdelenmesi, uygulamasının ülkemiz için son derece önemli bir durum arz ettiğini, özellikle sürdürülebilir balıkçılık ve yetiştiriciliğinin gelişiminin, insanlarımıza daha kaliteli ürünler sunulması, az gelişmiş yörelerde istihdam sağlanması, verimliliğin artırılması ve bu konuda AB’nin sağladığı bazı fonların ülkemize yönlendirilmesi, Ortak Balıkçılık Politikası’nın sürdürülebilir veya diğer bir kaynaktan geldiğini belirleyerek seçim imkanı tanıyacak herhangi bir

6

sistem geliştirildi mi? Sorusuna yanıt aradığı önemli konulardan biri olduğunu ifade etmektedir. Bu eksikliği gidermek içinde sertifika ve etiket sistemi geliştirilerek sorumlu işletme ve ihracatçıları belirleme imkanının oluştuğunu, tüketiciler için ise, su Politikaları Beklenen Gelişmeler Sorunlar ve Çözüm Önerileri” isimli araştırmalarında Türkiye’de kaynak yönetimi ile gerekli kontrol ve denetim kapasitesinin güçlendirilmesine ilişkin çabaların artırılması, balıkçılık ve su ürünleri faaliyetlerinin lisanslama ve tescil işlemleri geliştirilmesi mevcut balıkçılık tekne kayıtları ile veri toplama ve istatistik kayıtlarının gözden geçirilmesi ve Avrupa birliği standartlarıyla uyumlu hale gelmesi için güçlendirilmesi gerektiği konularında araştırmalar yapmıştır.

Yıldırım (2002), “Türkiye ve Avrupa Birliği Ülkelerinde Su Ürünleri Yetiştiriciliği ve Su Ürünleri Yemi Sektörünün Bugünkü Durumu, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile Entegrasyonu” isimli bir araştırma yapmıştır. Bu araştırmada son on yıl içerisinde önemli gelişmeler kaydedildiğini seksen bin ton’luk yıllık balık üretimi göz önüne alındığında,

7

balık unu ve 14-15 bin litre balık yağı üretilmektedir.ihtiyaç duyulan balık ununun önemli bir kısmı kısmının ithal edildiğini ifade etmektedir.

Memiş ve ark (2002), “Türkiye de Su Ürünleri Yetiştiriciliği” makalesinde, su ürünleri üretiminde kendine yeterli ve az da olsa dış ticaret fazlası veren bir ülkedir. Dünya kıyılarına sahip olduğu konularında bilgi vermiştir.

Atay ve Korkmaz (2002), “Avrupa Birliği ve Türkiye Su Ürünleri Sektörleri Arasında İhracat ve İthalat düzenlemeleri” adlı bildirisinde, 1999-2008 yılları için deniz ürünleri sektöründeki sorunların ivedilikle çözülmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Su ürünleri ihracatının artırılabilmesi için; girişimcilerin yetiştiriciliğe, av filosunun açık deniz balıkçılığa yönlendirilmesi, işlem ve değerlendirme sektöründeki kapasite kullanımının yükseltilmesinin maliyeti düşüreceği, kalite kontrolüne itina gösterilerek, standardizasyona gidilmesi, ambalaj sanayinin geliştirilmesi ve ihracatın devlet ekonomik incelenmesinde ekonomik ve biyolojik etkenlerin beraberce dikkate alınması gerektiğini, aksi halde büyük hatalar yapılabileceğini, su ürünlerinde, ürünlerin

8

belirleyeceğini, eğer fiyat yeterli düzeyde yüksekse uzun dönemde üretici av teknesi teşvik edilmiş olacağını, kısa dönemde ise ürünün daha elastiki olacağını belirtmiştir.

Yıldırım ve Okumuş (2004), “Muğla ilinde su ürünleri yetiştiriciliği ve Türkiye Su Ürünleri Yetiştiriciliğindeki Yeri” araştırmasında, Muğla ilindeki Türkiye su ürünleri yetiştiriciliğindeki tartışmasız başat konumunu ortaya koymaktadır. Ancak, Muğla ili aynı zamanda bir turizm ili olup, tarihi ve kültürel değerler ile doğal çevre koruma açısından da büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle su ürünlerinin sürdürülebilir gelişimi ile ilgili ciddi sorunları olduğunu, bu sınırlayıcı faktörlerin aşılabilmesi için kısa orta ve uzun vadede önemli tedbirler alınarak kıyı kullanım planlaması gibi kısa vadede alınması gereken tedbirlerle ilgili bazı öneriler sunulmuştur.

Yetiştiriciliğin görsel ve ekolojik olası çevresel etkilerin azaltılması amacıyla mevcut işletmelerin kafes tiplerinin, yerleşim şekillerinin ve taşıma kapasiteleri gözden geçirilmesi gerektiğini, kullanılan yem miktar ve kalitesi irdelenerek ekstra da yem kullanılarak rasyonel yemleme teşvik edilmelidir. Kıyı ötesi yetiştiricilik sistemleri geliştirilmeli ve kullanımı özendirilmesi konusunda bilgi verilmiştir.

Karataş (2005), “Avrupa Birliğine Uyum Sürecinde Türkiye’de Su ürünlerinin Durumu” isimli çalışmasında, Türkiye’nin su ürünleri potansiyeli bakımından oldukça önemli bir konuma sahip olduğunu, insan beslenmesi için mükemmel bir besin kaynağı olduğunu, sanayiye hammadde temini ve yüksek ihracat potansiyeli nedeniyle ülke ekonomisine olan katkısını Ortak Balıkçılık Politikası’na uyum sürecinde yapılması gereken; Koruma Politikası, Yapısal Politika, Balıkçı Gemileri Kayıt Yönetmeliği, Ortak Pazar Organizasyonu konularında bilgi vermiştir.

Ünlüsayın,M.,Bilgin,Ş.,Günlü,A.,İzci;L.,(2005), “Türkiye’nin AB’ne Katılım Sürecinde İşleme Tesislerimizin Mevcut Durumuna Bir Bakış” çalışması ile su ürünleri işleme sektörüne ilişkin ülkemizin içinde bulunduğu durum ve Avrupa Birliği’nin konuyla ilgili yaptırımları v.b konulara yer verilmiştir. Ayrıca işleme tesislerindeki kaliteli üretim ön plana çıkmakta ve bu durum gerek hükümetler gerekse işletmecileri, önlemler almaya yönelttiğini, işleme tesislerimizin modernizasyonu ve yeniden yapılandırılması gerekliliği hakkında bilgi vermiştir.

9

İşgören-Emiroğlu (2005), “Su Ürünleri Dış Ticareti” adlı çalışmasında Türkiye’nin dış ticaretinde önemli bir paya sahip olan Avrupa Birliği ülkelerinin son yıllarda Türkiye’nin yerine getirmesini istediği standartlar, Türkiye’nin dış satımı açısından olumlu gelişmeler sağladığını, özellikle su ürünleri işleme ve değerlendirme sanayinde uygulanan denetim ve kontrol prosüdürü, ürünlerin güvenliğinin ve kalitesinin artırılması, mevcut pazarın sürekliliğinin sağlanması gibi konularda bilgi vermiştir.

10

Benzer Belgeler