• Sonuç bulunamadı

Sovyetler’in Uluslararası Politikalarının Genel Perspektif

Resnick ve Wolff, Sovyet sosyalizmini tanımlarken onun politik ve ekonomik yönlerine dikkat çekerler ve Sovyetler dağıldığında başarısızlığa uğrayan modelin sosyalizm değil, kapitalizmin bir versiyonu olduğunu dile getirirler71. Cox

ise bu tür yaklaşımların sadece kaçınma argümanı olduğunu ve Sovyet sosyalizminin mutsuz bir sonla ortadan kalkmasının nedeni olarak belirtilen gerçek sosyalizmin hiç yaşanmadığı veya sosyalizmin sadece kötü ve beceriksiz uygulayıcıları nedeniyle

70 Şenol Kantarcı, "Soğuk Savaş Sonrası Uluslararası Sistem: Yeni Sürecin Adı “Koalisyonlar Dönemi mi?”." Güvenlik Stratejileri Dergisi, Sayı:8 (16), 2012, s. 52.

71 Stephen Resnick ve Richard Wolff. "Between state and private capitalism: what was Soviet “socialism”?." Rethinking Marxism, Sayı: 7(1), 1994, s. 9.

hayatını devam ettiremediği savlarına katılmaz72. Bu iki sav da, Sovyet

sosyalizminin başından itibaren kusurlu olarak kurgulanmış olduğunu anlamsızca yok sayma amacı taşımaktadır.

Teorik olarak sosyalizminin üç ögesi bulunmaktadır ve bunlar ortak mülkiyet, demokratik yönetim ve bireyler arasında eşitlik olarak dile getirilse de Sovyetlerin hiçbir döneminde bu ögelerin neredeyse hiçbiri uygulanmamıştır73.

Sovyetler’in sosyalizm modeli, Lenin tarafından işçilerin ve halkların oligarşik diktatoryası olarak belirlenmişken, Stalin tarafından adeta nasyonal sosyalizm haline dönüştürülmüştür. Sonrasında Gorbaçov’a kadar gelen süreçte, demokratik yönetim hiç gündeme gelmemiş ve ulusal yönetimin en önemli parçası, hukuka ve kanunlara değil de, elit bir seçilmiş tabakasına hizmet eden polis ve istihbarat devleti olmuştur74. Uluslararası alanda da Sovyetlerin politikalarını bu altyapı etkilemiştir.

Cox, Sovyetler’de iki farklı sosyalist sistemin zaman zaman dönüşümlü olarak birbirleri aleyhine değişen oranlarda kullanıldığını aktarır75. Bunlardan ilki savaş komünizmi, diğeri ise yeni ekonomik politikadır. Savaş komünizmi, Sovyetler’in ayakta durması için düşmanlarına karşı sahip olması gerekli olduğu düşünülen askeri gücün oluşturulması için gündeme gelmiştir. Yönetimin zorba bir tavırla totaliter bir rejimi oluşturduğu ve hapishanelerle toplama kamplarının büyük nüfusları besler hale getirdiği bu sistem, halkların sosyalizme karşı hala tepkili olmasının nedenlerinden biridir. Yeni ekonomik politikalar ise özellikle taşradaki vatandaşların iaşesinin sağlanması için geliştirilen tedbirler bütünüdür tarımsal siyasaların ortaya çıkmasına neden olmuştur76.

72 Cox, Robert W. "'Real Socialism'in Historical Perspective." Socialist Register, Sayı: 27(27), 1991, s. 169.

73 Cox, a.g.m., s. 191. 74 Cox, a.g.m., s. 174. 75 Cox, a.g.m., s. 172. 76 Cox, a.g.m., s. 173.

İki farklı ulusal politikanın izdüşümleri olarak oluşan uluslararası ilişkiler politikaları da benzer bir yol takip etmiştir. Savaş komünizminin uluslararası ilişkilere yansıması, rejim ihracı şeklinde gerçekleşmiştir ve bütün dünyanın Sovyetler’in varlığına karşı birlik olarak davrandığını ve buna karşılık topyekun varlık savaşı verilmesini gerektirmektedir77. Neredeyse Stalin zamanına kadar ayakta

kalan ve sonrasında da dönem dönem kullanılan savaş komünizmi, Sovyetler’in etki edebildikleri bölgelerde saldırgan bir tutum takınmalarına neden olmuştur.

Yeni ekonomik politikalar olarak adlandırılan siyasa ise, özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında farklı uydu cumhuriyetler arasında ekonomik politikalara yer verir78. Halkın refahını nispeten yükselten bu politikalar, uydu devletlerin yeteneklerine ve kaynaklarına göre değerlendirilmesiyle kapitalist bir sistem ortaya çıkarmıştır. Stalin’in komünizme ihaneti olarak değerlendirilmesinin nedeni de tam olarak budur çünkü rejim ihracından vazgeçerek tarımsal ve finansal politikalarla aslında kapalı devre bir kapitalist sistem oluşturularak sosyalizmin içi boşaltılmıştır79.

Yeni ekonomik politikalar ve bunların izdüşümündeki uluslararası politikalar gerçekte uydu devletler için diğer dönemlerdekinden farklı bir hüviyete sahip olmamıştır. Ulusal bağlamda katı ve uyduları başarıyla sömürebilen bir devletçilik sayesinde gelişim ve ilerleme sürdürülemez bir şekilde de olsa sağlanabilse de, uydu devletlerde bu politikaların savaş komünizmindeki politikalardan önemli farklılıkları olmamıştır. Sovyetler’in uydu devletlerde görevlendirdiği teknikerler vasıtasıyla sömürü gerçekleşmiş ve kendi kaynaklarını değerlendirmek için yeterli bilgi ve birikimden bilinçli olarak uzak tutulmuş uydu devletlerin bölgeleri, bu politikalar çerçevesinde sömürüye açık hale getirilmiştir80.

77 Cox, a.g.m., s. 172. 78 Cox, a.g.m., s. 173.

79 Resnick ve Wolff, a.g.m., s. 15. 80 Resnick ve Wolff, a.g.m., s. 18.

Komünizmin uzun sürmesi ve etki altındaki uydu devletlerde önemli oranda etkin bir baskıcı otoritenin kurulması, günümüzde dahi etkisini sürdürmekte ve eski komünist ülkeler zaman zaman nispeten baskıcı hükûmetlerin etkisine girerek uluslararası sisteme entegre olmaktan uzaklaşabilmektedirler81.

Yeni ekonomik politikaların uydu devletler haricindeki ülkeler için ise anlamı kapitalizmin gerektirdiklerinden farklı olmamıştır. Dolayısıyla, dünya düzeninde Sovyetler, özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında kapitalist devletler gibi ticari anlaşmalara girmiş, farklı ürünlerin ihracatını ve ithalatını yapmış ve uluslararası pazar arama ve bulma çalışmalarına girmiştir82. Uydu devletlerdeki

kaynaklar da, bu bağlamda uluslararası pazarlara girebilmişler ve kısmen de olsa bu şekilde, uydu devletler özerk davranabilme yeteneği kazanmışlardır83. Üçüncü

bölümde daha detaylı olarak inceleneceği gibi özellikle doğal kaynakları zengin olan Romanya gibi ülkelerin bu ekonomik politikalardan önemli oranda fayda ve özerklik elde ettiği anlaşılmaktadır.

Özetlenecek olursa, Çarlık Rusya’sının yerine bir komünist devrimle kurulan ve ilk başlarda bu devrimi başka ülkelere ihraç ederek kapitalist küresel sermaye ile mücadele edebileceğini düşünen kadroların yönettiği Sovyetler, sonrasında bu ideolojik yönelimlerini daha realist ve ulusal kalkınma politikalarıyla değiştirmiştir. Farklı perspektif sahibi teorisyenlerin lehte ve aleyhte tepkilerini çeken bu paradigma değişimi, Sovyetler’i daha normal bir devlet haline getirse de, totaliter yönetim tarzında ve uydu devletlere dayatılan sömürü politikalarında köklü değişimler meydana gelmemiştir.

81 Huseyn Aliyev, "Post-Soviet informality: towards theory-building." International

Journal of Sociology and Social Policy, Sayı: 35 (3/4), 2015, s. 4-5.

82 Cox, a.g.m., s. 173.

İKİNCİ BÖLÜM

2. BALKANLAR