• Sonuç bulunamadı

Sosyal ve Ekonomik Görevler

Belgede Konya Belediyesi (1868-1923) (sayfa 191-200)

II. BÖLÜM

3.4. Sosyal ve Ekonomik Görevler

Bir toplumda devletin en önemli görevlerinden birisi de, halkın yararına sosyal ve ekonomik politikaları hayata geçirmektir. Bu durum, toplumda bakıma muhtaç ve yoksul kimselerin yararına olduğu gibi toplumda dayanışma, birlik ve beraberliğin oluşmasına da katkı sağlayacaktır. Osmanlı Devleti’nde taşrada bu görevi vakıflar, esnaf dernekleri ve devletin memurları üstlenmiştir.

Yıkılan bu kurumların yerini modernleşen toplumun şartlarına göre doldurmak mümkün olamıyordu. Geleneksel sadaka usulü ise toplumda terk edilmeye başlanmıştı. Osmanlı yöneticileri ve halkın ileri gelenleri bu konuda tutarlı fikir ve planlara sahip değildi. Belediyelerin kurulmasıyla birlikte belediyelerin bu görevi ne kadar yerine getirip getiremedikleri tartışma konusu olmuştur. İmparatorluğun bu dönemdeki yani belediyelerin kurulduğu zaman dilimindeki siyasi durumunu düşündüğümüzde, bilhassa Konya Vilayeti’nin büyük oranda göç aldığı, sosyal politikalara her zamankinden daha çok ihtiyaç duyulduğu açıktır. Konya Vilayeti’nin belirli dönemlerde kuraklık yaşaması başta çiftçi olmak üzere halkı zor durumda bırakmış halk temel ihtiyaçlarını karşılamada zorluklar yaşamıştır.

Konya Vilayeti dâhilindeki belediyeler, sosyal politikalar açısından ne gibi çalışmalar yapmışlardır? 1877’de Meclis-i Mebusan’da Belediye Kanunu müzakere

561

BOA, DH. MUİ, Nu. 135/11, Safer 1328/Mart 1910, lef 1. 562 BOA, DH. İ.UM, Nu. 1905/193, Recep 1337/ Nisan 1919, lef 1-2.

bir öneri getirememişlerdir. Bazıları, dilencilere, padişahın maaş bağlamasını teklif ediyorlardı. Belediye idarelerinin bu sorunun çözümü için bir görevi yoktu. Zaten belediyelerde, mütevazı bütçe ve kanunlarıyla bu işi yapacak güçte değillerdi. Bütün bu olumsuzluklara ve kıt imkânlara rağmen Konya’da sosyal alanda belediyenin önemli çalışmalar yaptığı söylenilebilir.

Konya’da yoksulların, kimsesizlerin çokluğu ve şehrin çok göç alması, Konya halkının ekonomik şartlarını zorlaştırmıştır. Bu kişilerin çok zor durumda kalmaması için belediyenin maddi desteğine ihtiyaç duyulmuştur. 16 Kasım 1887 tarihi itibariyle, Konya’daki muhacirlerden; dul kadın, yetim ve düşkünlerden iskân edilebilmiş olanların geçimlerinin belediye yardımları ile sağlanıldığı, iskân edilememiş olanlara da iyiliksever halkın yardım ettiği Konya Belediyesi tarafından Muhacir Komisyonu’na bildirilmiştir. Daha önceden merkezî hükümetin yapmış olduğu uyarılar doğrultusunda, bunların isteklerine rağmen Dersaadet’e salıverilmedikleri, Konya’daki göçmenlerden

hiç kimsenin yerlerinden bırakılmadığı Konya Belediyesi tarafından bildirilmiştir.563

1877-1878 yılları sonrasında Anadolu’ya büyük bir göç dalgasının olduğu söylenmişti. Bu göç edenlerin masrafları için belediye gelirlerinden belirli bir kesinti yapılıyordu. Yüzde beş bir kesinti de Konya Belediyesi’nden yapılmış, Konya Belediyesi dört bin yüz on dokuz kuruş otuz parayı 23 Temmuz 1888 tarihinde, Dâhiliye Nezareti’ne

göndermiştir.564

17 Şubat 1892 tarihinde, Dâhiliye Nezareti, Konya’da, Ahmed Dede Mahallesi’nde ikamet eden Ekmekçi İbrahim oğlu Mustafa Efendi’nin durumunun iyi olmadığı gerekçesiyle, belediyece bir işte istihdam edilmesini istemiştir. Ahmed

Efendi’ye bu istek üzerine belediye tarafından iş imkânı sağlanmıştır.565

Belediyenin fakir, âciz, kimsesiz ve göç edenlere harcadığı iaşe bedeli, sağlık masrafı ve barınma yardımları gibi harcamalar toplamda on bin kuruşu geçmiştir. Bu harcanan para, belediyenin gelirlerinin kırkta birini aşmıştır. Konya Belediyesi, harcamaların devamı için Dâhiliye Nezareti’nden izin istemiştir. Dâhiliye Nezareti, belediyenin gelirinden fazla harcanmasının genel uygulamalara ve diğer yerlerdeki belediyelerin uygulamalarına aykırı bulmuş olsa da Konya’nın şartlarının farklılığı, yani

563 BOA, DH. MKT, Nu. 1460/ 34, Safer 1305/Kasım 1887, lef 1. 564

Dâhiliye Nezareti de paranın alındığına dair makbuz senedini Konya Vilayeti’ne göndermiştir BOA,

DH. MKT, 1540/ 98, Muharrem 1306/Ekim 1888, lef 1.

gerekli harcamaları yapabilmesi için Konya Belediyesi’ne izin vermiştir.566

1895-1896 yıllarında Anadolu Bağdat Demiryolu’nun Konya’ya ulaşması ve bazı göçler nedeniyle Konya’da bir hareketlenme başlamasıyla, çarşı düzeninde büyük değişiklikler olmuştur. Balkan Savaşı’ndan sonra da 1915 yılından itibaren Konya’ya göç artarak devam etmiştir. Balkanlardan gelen göçmenler arasında bulunan çeşitli meslek erbapları, geçimlerini devam ettirebilmek için Konya Çarşısı’nda belediyenin denetiminde dükkânlar açmaya başlamıştır. Bu esnaflar arasında lokantacıları, tatlıcıları,

berberleri ve kitapçıları sayabiliriz.567

Belediye, fakir-fukara ve kimsesizlere de destek olmaya çalışmış, yoksulluk ile belediye bütçesinin imkânları ölçüsünde mücadele etmiştir. Bu mücadeleyi yaparken sosyal sorumluluğu gereği toplumdaki kimsesiz ve yoksullara ayrım yapmadan destek olmaya çalışmıştır. 4 Mart 1895 tarihinde Süleyman Hocaoğlu Ahmed sülalesinden dünyaya gelen ikisi erkek biri kız üç çocuğun ailesinin durumunun iyi olmayıp, annesinin de çocukları emzirecek durumda olmaması nedeniyle aile kendilerine yardım edilmesi için müracaatta bulunmuştur. Dâhiliye Nezareti, bu aileye, belediyenin gelirlerinden aylık altmış kuruş maaş bağlamıştır. Fakat validelerinin emzirmekten aczi olması ve çocukların süt masrafının artması nedeniyle bu para yetmemiştir. Aile, paranın yetmediğini belirterek tekrar müracaatta bulunmuştur. Dâhiliye Nezareti, her çocuk için belediye gelirinden ellişerden yüz elli kuruş bağlanmasını Konya

Belediyesi’nden istemiştir.568

Konya Belediyesi’nden Dâhiliye Nezareti, 17 Kasım 1905 yılında, Konya Vilayeti dâhilinde muhtaç ve çalışabilecek durumda olanların belediyece uygun bir işte istihdam edilmesini, çalışamayacak durumda muhtaç kişilere de belediye sandıklarınca veya hayır kurumlarınca gerekli iaşenin sağlanması istenmiştir. Şura-yı Devlet Maliye Dairesi Odacısı Mustafa Cafer’in uzun süre odacılık görevinde bulunarak devlete hizmet ettiği, şimdi ise çeşitli hastalıklara yakalanması sebebiyle çalışamadığı, çocuğunun çok olması ve bunlara bakamayıp ve sefalet içinde olmasından, devlete uzun

566

BOA, DH. MKT, Nu. 2057/ 11, Şaban 1310/Mart 1893, lef 1. 567

Odabaşı, 20. Yüzyılda Başlarında Konya, s. 118.

verilmesi istenmiştir.569

Belediyelerin sosyal yönden yardım çalışmaları, diğer belediyelerle yardımlaşma ve onların sıkıntısının çözümüne katkı sağlanmaya çalışılmıştır. 15 Kasım 1915 tarihinde Bandırmada un sıkıntısı hat safhaya çıkmıştır. Binlerce asker, şehit yakını ve muhacir zor durumda kalmıştır. Yemek ihtiyaçlarını karşılayabilmek için belediyeye müracaat etmişlerdir. Belediyenin elinde bu şekilde bir imkân olmadığından dolayı, Reis Vekili Şükrü Bey, Dâhiliye Nezareti aracılığıyla acilen 10 vagon buğdayı Konya

Belediyesi’nden istemiştir ve gerekli yardımlar yapılmıştır.570

1918 yılında, Ankara’dan Konya’ya gelen rahibelerden olan Konya’nın çifte Nerdüban mahallesinde oturan, Ares Haçaduryan’ın eşi Mari Saryan rahim kanserine yakalanmıştır. Üç dört senedir aynı hastalıktan mustarip durumdadır. Dört sene önce Çiftehan Kaplıcalarına gitmiş, bu kaplıcalar kendisinin hastalığına iyi gelmiştir. Doktor raporuyla tekrar gitmek istemektedir. Bu sefer yedi yaşındaki kız kardeşi ile gitmek istemiştir. Belediye tarafından bu kişilere gerekli yardımlar yapılmış ve kaplıcalara

gitmesi sağlanmıştır.571

Türk Milleti merhametli bir millettir. Fakir ve fukaraya her zaman sahip çıkmış, bu gibi kişilerin zorluklarla karşı karşıya kalmaması için gerekli önlemleri devlet büyükleri almaya çalışmıştır. Bu gibi sosyal projelerde ön plana çıkan kişi ise Mehmet Muhlis Koner’dir. Mehmet Muhlis Koner, belediye başkanı olmadan önce, Belediye Meclis azâsı olarak da birçok faaliyette bulunmuştur. Bu faaliyetlerden biri de İş Yurdu Komisyonu’na katılması olmuştur. İş Yurdu, Vali Muammer Bey’in teşebbüsleriyle işsizlere iş olanağı sağlayarak sefalet ve dilenciliğe son vermek, yerli mahsulâtı işletmek

amacıyla açılmıştır.572

Bu amaçla, yurdun ihtiyaç duyduğu esasları hazırlamak ve biran önce oluşumunu sağlamak için Vali Muammer Bey’in başkanlığında bir komisyon oluşturuldu. Bu komisyona Mevki Kumandanı Miralay Ziya Bey, Mebus Şakir Bey, Duyun-ı Umumiye Müdürü Osman Bey, Ahz-ı Asker Şûbesi Reisi Vasıf, Şûbe Kâtibi Osman, İaşe Memuru Sadeddin ve belediye azâsı sıfatıyla da Mehmet Muhlis Beyler de

569 BOA, DH. MKT, Nu. 2735/87. 15, Şevval 1323/Kasım 1905, lef 1. 570

BOA, DH. İ.UM. EK, Nu. 97/19, Muharrem 1334/Aralık 1915, lef 1. 571

BOA, DH. EUM.2Şb, Nu. 62/10, Zilhicce 1336/Ekim 1918, lef 5. 572 Turgut, Konya’da Türk Sözü Gazetesi, s. 42.

faaliyet ise Konya’da kimsesiz ve bakıma muhtaç çocuklar için Öksüz Yurdu’nun açılışıydı. Vali Muammer Bey’in yanı sıra Miralay Ziya Bey, Konya Mebusu Şakir Bey, Duyun-ı Umumiye Müdürü Osman Bey, Askerlik Şûbesi İaşe Subayı Sadeddin Beyler gibi önemli şahsiyetlerin yanında Mehmet Muhlis Bey’in de yardımları olmuştur. Bu

dönemdeki çalışmalara da Mehmet Muhlis Bey, belediye azâsı olarak katılmıştır.574

3.4.1. Ekonomik Alanda Yapılan Çalışmalar ve Piyasa Düzenlemeleri

Ticaret, insanoğlunun ihtiyaç duyduğu ama elinde olmayan bir mala sahip olma etkinliğidir. İhtiyacını giderebilmek için elbette elinde olanlardan verecektir. Elinde olanlarsa, tarım ürünleri veya evcilleştirdiği hayvanlardır. Sonra, takas türü dönüşüm; kıymetli maden ve kâğıtlara yerini terk etmiştir.

Osmanlı belediye idarelerinin, değişen toplumun bünyesi için gerekli olduğu hâlde, yerine getirip getiremediği tartışılan bir fonksiyon da; sosyal yardım alanındaki isteklere cevap vermek ve şehrin kültürel hayatını düzenleyecek girişimlere ne kadar katkı sağladığıdır. Geleneksel şehirde ihtiyaç maddeleri ve fiyatlarını, şehir yöneticileri, yani kadı ve yanındaki yetkili kurul tespit ederdi. Kısacası narh tespiti denen bu işlem yaz ve kış başlangıcında yılda iki kere tekrarlanırdı. Gerçekte ulaşım teknolojisinin gelişmediği ve ticaretin bütünüyle kontrol edilemediği; zaruri ihtiyaç maddelerinin zor temin edildiği bir ekonomik sistemde; narh gerekli ve makul bir işlemdir. Ekonomik yapının değişmeğe, ulaşım şartlarının ve ticaretin gelişmeğe başladığı Tanzimat’tan sonraki dönemde ise; narh uygulaması artık fiyatlar ve ticarî faaliyet üzerinde olumsuz

etkilerde bulunmaya başlayacaktı.575

Belediyelerin kurulmasıyla birlikte, ekonomik hayatı düzenleyici tesislerin oluşmasına dair çalışmalar yapılmıştır. Ekonomik şartlar gereği halkın temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için belediyeler gerekli önlemleri almıştır. Pazar yerleri kurmanın merkezî hükümetin izni olmadan yapılamayacağı, Tanzimat’tan sonra da

573

Özdinç, Mehmet Muhlis Koner, s. 15. 574

Turgut, Konya’da Türk Sözü Gazetesi, s. 88. 575 Ortaylı, Mahalli İdareler, s. 204.

olmuştur.576

Osmanlı Devleti’nde daha önceden esnaf teşkilatları, sonradan ihtisap Ağaları tarafından kontrol edilen pazarlardaki fiyatlar; modern belediyelerin kurulmasıyla birlikte pazarlardaki fiyat kontrolü ve sosyal işlerdeki sorumluluklar belediyelere ağır görevler yüklemişti. Vilayet dâhilinde toplanan vergilerin önemli bir kısmının belediye tarafından toplandığını hesaba kattığımızda belediyenin ekonomik faaliyetleri kontrol etmesi, düzenlemesi ve yerelde ekonominin gelişmesi için büyük çabalar sarf etmesini gerektirmiştir.

Belediyenin piyasayı kontrol edebilme araçlarından biri kantar ve çeki rüsumudur. Şehirde alım ve satımı yapılan mallar belediyeye ait kantarlarda tartılmak zorundaydı. Belediyeler bu hizmet karşılığında “kantar resmi” veya “çeki resmi” almaktaydılar. Bu sayede piyasadaki fiyat dalgalanmaları kontrol edilmekteydi. Bu konudaki ilk düzenlemeye Dersaadet Belediye Kanunu’nun Altmış üçüncü maddesi ile gidildi. II. Meşrutiyet’in ilanından sonra Şura-yı Devlet tarafından malların belediye kantarında tartılması yoktur gibi bir karar verilmesi, beraberinde bazı ihtilaflara ve karışıklıklara

yol açmıştır.577

Bu durum 1915’te çözüme kavuşturulmuştur. Rûsum-ı Belediye Kanunu ile şehre getirilecek malların belediye kantarında tartılması zorunluluğu getirilmiş, bu

gelirler, belediyenin gelir kaynaklarından sayılmıştır.578

Yeni Rüsûm-ı Belediye Kanunu’nda kile ve kantarlarda tartılması serbest ve mecburi olan mallar tespit edilmiş olunduğundan, Konya’daki mültezimler ise; bu tartı meselesindeki karışıklıktan dolayı zarara uğradıkları gerekçesiyle şikâyette bulunmuşlardır. Şura-yı Devlet’in yaptığı tahkikat neticesinde parça parça satılan eşya ve zahirenin perakende satışa dâhil olup belediye kantarının kullanımının da zaruri

576 Konya Çarşısı 1868 yılındaki yangında tamamen yok olmuştur. 1870 yılından itibaren kârgir olarak iki katlı şekilde inşa edilmiştir. Bugün küçük bedesten olarak adlandırılan ve hükümet meydanından Attarlar içine giden yol üzerindeki bu tip mağazalar 35-40 bin Konyalıya hizmet vermiştir. Konya’da bu caddeler arasında aynı türden mesleklerin etkinlik gösterdiği sokaklara mesleklerin ismi verilmiştir. Pazar yerleri günü birlik kurulup ve dağıtılırdı. Pazarlar genellikle tarımsal faaliyetlere dayalı olarak kurulmuştur. Buğday Pazarı, Kadınlar Pazarı, Odun Pazarı ve Saman Pazarı gibi. Odabaşı, 20. Yüzyıl başlarında

Konya, s. 85-86.

577 Esnafın Şura-yı Devlet’in kararını gerekçe göstererek vergi vermek istememesi, belediyelerinde Dersaadet Belediye Kanunu gerekçe göstererek vergi almak istemesi üzerine, belediyeler bu konuda Dâhiliye Nezareti’ne görüş sormuştur. Sadrazamlıktan gelen yazıda belediyelerin sadece gelirlerinin bu vergiler olmadığı, diğer vergilere yönelmesi gerektiği söylenmiştir. Ergin, Belediye, C. I, s. 445;Oktay,

Şehremaneti, s. 248,

Maddesi gereği; alınıp ve satılan mallar, belediye kantar ve kilesiyle ölçülmesi mecburidir. Mağazalardaki ve dışarıdaki mallar, kıyye ile ölçülmeyerek, muayyen kaplar içerisine konularak satılmaktadır. Genellikle ziraat ile uğraşan bayilerin hukukunun korunması gerekmektedir. Ayrıca, tüccarlar arasında meydana gelen alım ve satışlarda, çuvalla satılan kahve, sabun, şeker ve un gibi malzemelerde, bir satıcının diğerini aldatma ihtimali olduğundan belediyenin keyl ve kantarına müracaat edilmelidir. Yine çuval ve çeki ile satılacak odun ve kömürde vezn (tartı) şarttır. İstanbul’da bu konu ile ilgili Rüsûm-ı Belediye Kanunu’nun on yedinci maddesinin uygulamasında bir sorun yaşanmadığından, Konya’da da bu konuda bir sorun

yaşanmaması istenmiştir.579

7 Mart 1905 tarihinde Konya Vilayeti’nde, belediye başkanının esnaf ile işbirliği yaptığı, piyasayı denetlemediği ve fiyatların aşırı derecede arttığı konusunda şikâyetler olmuştur. Buğday piyasası ve bazı hayvan etlerinin fiyatlarında dalgalanmalar yaşanmıştır. Belediye ve merkezî yönetimin müdahaleleri sonucu fiyatlar belirli seviyede tutulmaya çalışılmıştır. Konya Vilayeti’nde kıyye-i cedide kullanılmayıp, hâlâ kıyye-i atikanın kullanılmaya devam edildiği de şikâyet konularından biridir. Tüm memlekette olduğu gibi Konya Vilayeti’nde de zahire fiyatı bir buçuk kat artmış, bu artışa rağmen alınan önlemler sonucunda da ekmeğin fiyatında cüz’i bir artma meydana gelmiştir. Bir önceki sene kanun-ı evvel ve şubat ayında ekmeğin her kıyye-i atikası otuz altı paradır. İkinci hâs kırk ve birinci hâs elli paradır. Bu sene aynı zamanda umuma mahsus ekmeğin her kıyye-i atikası kırk altı ve ikinci hâssı elli iki para olmuştur. Birinci hâssı da altmış paraya satılmıştır. Bir önceki şubat ayından itibaren sığır ve tiftik keçisi etinin kıyyesi dört buçuk, koyunun altı ve erkek koyunun yedi kuruş iken bugün itibariyle (1908) sığır ve tiftik keçi eti dört ve erkek tiftik keçi ve koyun eti beş, erkek koyun eti ise altı kuruşa satılmıştır. Ekmekçi ve kasap esnafının zaten cümleten fakir olduğu belirtilmiştir. Belediye reisinin görevini yapmadığı, esnaf ile işbirliği içerisinde olduğu haberi ise tamamen iftira ve garazdır. Bunun en önemli delili belediye veznesidir. Belediye veznesine bakıldığında; ceza-yı nakdinin yarısının yolsuzluklar ile ilgili kesilen cezalar olduğudur. Et, ekmek ve pişirilmiş yemeği narhtan fazla satanlara defalarca ceza yazıldığı, bu durumlar göz önüne alındığında belediye

579

BOA, DH. UMVM, Nu. 108/39, Rebiyülahir 1334/Mayıs 1916, lef 1-6; Seyitdanlıoğlu, Tanzimat

alınmalıdır, denmiştir.580

Alım satımlarda, tartı meselesinden kaynaklanan sorunlar Vilayet’ten merkezî yönetime aktarılmaya devam edilmiştir. 11 Haziran 1919 tarihinde de Şura-yı Devlet, Konya’dan Aşar oğlu Hacı Mehmed ve arkadaşları tarafından yapılan müracaat üzerine; belediye kantarı ve çekisiyle tartılarak umumi yerlerde satılan, odun ve kömürlerin ikinci ve üçüncü kişilere satışlarından vergi alınmaması ve alıcının talebi olmaz ise

tekrar tartmaya gerek olmadığı konusunda karar vermiştir.581

Ayrıca, dışarıdan veya esnaftan, devletin çeşitli kurumlarına alınan malzemeler belediyenin belirlediği “rayiç” üzerinden olmuştur. 1918 yılında, Konya Vilayeti Polis Müdüriyeti’nde süvari polislerin hayvanlarının yem ve saman bedeli için on dokuz bin kuruş, Dâhiliye Nezareti tarafından gönderilmiştir. Kasım ayından şubat ayının sonuna kadar, yem, saman bedeli belediyenin belirlediği fiyattan; arpanın kilosu on iki, saman ise beş kuruştan alınmıştır. Beş memur için on iki bin kuruşluk bedel gönderilmemiştir. Bu işle ilgilenen kişiler çok mağdur olduğundan bu paranın gönderilmesi Dâhiliye

Nezareti’nden istenmiştir.582

Vatandaşlardan belirlenen fiyatın veya piyasa değeri üzerinden para alan esnaf hakkında gerekli çalışmalar yapılmıştır. 24 Mayıs 1919 tarihinde, Konya’nın Mahkeme Hamamcısı Mevlüd Usta’nın belirlenen miktardan fazla ücret almasından dolayı, ceza

kanunun iki yüz altmış üçüncü maddesine göre583

kendisine, belediye meclisi tarafından

yüz kuruş para ve bir hafta hapis cezası verilmiştir.584

Mevlüd Usta’nın itirazı üzerine, dava Konya İstinaf Müdde-i Umumîliğinden, Dâhiliye Nezareti’ne intikal etmiştir. Adliye Mezahib Nezareti’nin Umur-i Cezaiye Müdireyeti bu konudaki görüşünü şu şekilde açıklamıştır: Belediye meclisinin kanun yetkisi; belediye ile ilgili işler olduğundan, ceza maddesinin, nakdi para almanın, ceza maddesinin ilgili özel

580 BOA, BEO, Nu. 3263/ 244675, Safer 1326/Nisan 1908, lef 4. 581

BOA, DH. UMVM, Nu. 108/52, Recep 1338/Nisan 1920, lef 1-7.

5824 Mart 1918 tarihinde on iki bin kuruşluk bedel 779/22 numrolu havale-name ile postaya verilmişti BOA, DH. EUM. MH, Nu. 171/17, Cemaziyülahir 1336/Nisan 1918, lef 1-2-3-4.

583 Nizâmen tayin edilen narhtan fazla fiyatla ekmek sattıklarından dolayı simitçi esnafından bazı kesânın kanun-i cezânın iki yüz altmış üçüncü maddesine tevfikan yirmişer beşlik cezâ-yı nakdi ahz ve üçer gün hapislerine dâir Fatih dairesinin uygulaması sonucu, İstanbul’da konu temyiz mahkemesine gitmiştir. Temyiz mahkemesi, iki yüz üçüncü maddede geçen hapis cezasını belediye meclisinin uygulayamayacağı hükmünü verir. Ayrıca bu konuda Şura-yı Devlet’in de bir uygulamasının olmadığından belediyelerin hapis cezası veremeyeceği üzerinde durulmuştur. Bkz. Ergin, Belediye, C. VIII, s. 4336.

ilgilendirdiğinden para cezasıyla cezalandırılması uygun görülmüştür. Hapis cezasına gelince, bu durumun uygulanamayacağı ve ona göre muamele edilmesi gerektiği belirtilmiştir.585

Pazarların denetimi ve kontrolü belediyelerin sorumluğu altındadır. Konya Vilayeti’nde mevcut pazarlar şunlardır: Ağaç Pazarı, At Pazarı, Buğday Pazarı. Buğday Pazarı, ilk önceleri Türbe Önü’ndedir. 1901 yılında Vali Ferid Paşa tarafından oradan kaldırılarak Yeni Buğday Pazarı’na nakledilir. Günümüzde büyüyen Konya’ya yeterli gelmediği için oradan da kaldırılmıştır. Cumhuriyet devrinde Buğday Pazarı esnafı, Ticaret Odası esnafına kayıtlıdır. Dellâl Pazarı, Kadınlar Pazarı, Koyun Pazarı, Muhacir

Pazarı, Odun ve Kömür Pazarı, Saman Pazarı, Sipahi Pazarı’nı sayabiliriz.586

Pazarların çeşitlerine bakıldığında da büyük çoğunluğunun tarım ürünleri alanında olduğu görülmektedir.

Konya’nın imarı ve gelişimi hususunda Muhlis Koner büyük gayret sarf etmiştir. Koner’in gayretleri sadece bir alanda değil pek çok alanda kendisini belirgin bir şekilde göstermiştir. O, Konya’nın ekonomik faaliyetlerinin gelişimini ve büyümesini ön planda tutmuştur. Tarım ürünlerinden özelikle sebze ve meyveler çabuk bozulduğu için çiftçi zarara uğramaktaydı. Hem üreticinin üründen zarar etmemesi hem de tüketicinin daha taze ve hijyenik ürünlere istediği zaman ulaşabilmesi için bugünkü Mevlâna civarındaki Mevlâna Çarşısı’nın yerine köylünün hukukunu muhafaza edecek bir hal binası yaptırmıştır. Bu aynı zamanda Konya’da bir ticaret merkezinin tesisi sağlanması demekti. Ayrıca buranın dışında satılan sebze alım satımını engelleyerek ürünün halka eşit dağıtılması yoluna gidilmiştir. Bununla beraber sebze ve meyvelerin belediyenin belirleyeceği fiyata göre satılması sağlanarak karaborsanın önüne geçilmeye çalışılmıştır.587

Ayrıca zeytinyağı fiyatının nispetsiz bir dereceye yükseldiğine dikkat eden belediye, halkın istifadesini temin etmek ve ihtikâra iktisadi bir darbe vurmak üzere İzmir’den dokuz bin okka zeytinyağı getirtmiş ve çarşı fiyatının yarısına satılmasını sağlamıştır. Öte yandan belediye soğuk kış günlerinde fakir halkın olmuş

585

BOA, DH. EK, Nu. 52/99, Şaban 1337/Mayıs 1919, lef 2.

Belgede Konya Belediyesi (1868-1923) (sayfa 191-200)

Benzer Belgeler