• Sonuç bulunamadı

2.2. Sorun ve Çözüm Kavramı

2.2.3. Sosyal Sorun Çözme Kavramının Tanımı

Günümüzde başarı kriterlerine bakıldığında akademik göstergeler tek başına yetersiz görülmekte, sosyal yeterliliklerin rolü ön plana çıkmaktadır. Bu nedenle kişiler arası ilişkilerin önemi giderek artmaktadır. Birey, toplumsal yaşam içinde aile, okul, iş çevresinde başkalarıyla sosyal ilişkiler ağı içerisinde etkileşimde bulunur. Etkileşimin var olduğu sosyal ilişkilerde kişiler arası sorunların varlığı yadsınamaz. Bireyin, gündelik hayatta karşılaştığı sorunları algılaması ve bu sorunlarla başa etme biçimleri sosyal sorun çözme yeteneği olarak tanımlanmaktadır.

Ozankaya (akt. Duyan ve Gelbal, 2008) sorun çözmeyi, karmaşık bir durumla karşılaşan bireyin, bu durumun üstesinden gelip amaca ulaşabilmesi için göstermesi gereken girişim ve ansal bileştirme yeteneği olarak ifade etmektedir. Oğuzkan (akt. Duyan ve Gelbal, 2008) ise bireyin yeni olay ya da durumlar karşısında var olan ilişkileri ortaya çıkarma, yeni ilişkiler kurma ve güdülen amaca göre belli bir sonuç elde etme işi olarak açıklamakladır. Kapmaz ve Korkmaz (2002)’ın çalışmalarında sorun çözme ile ilgili olarak, belli bir amaca ulaşmak için karşılaşılan güçlükleri ortadan kaldırmaya yönelik bir dizi çaba şeklinde açıklanmalara yer verdiği görülmektedir Eskin (2009) çalışmasında sorun çözmeyi bilişsel-davranışsal bir beceri ve bireyin kişisel baş etme kaynağı olarak nitelendirildiği görülmektedir. Eskin’in çalışmasında sorun çözme becerisini ile ilgili bir diğer dikkat çekici noktada bireylerin bir dayanıklılık göstergesi olarak görülebileceği yönündeki açıklamalarıdır. Dayanıklı bireylerin karşılaştığı sorunları etkili bir biçimde ele alıp çözüme kavuşturabileceği vurgulanmaktadır.

Başka bir tanıma göre sosyal sorun çözme; bilinçli, mantıklı, çaba gerektiren ve amaca yönelik bir eylemi ifade etmektedir. Sorun çözme, sorun durumunu daha iyiye götürme ve/veya sorun nedeniyle ortaya çıkan duygusal baskıyı azaltma amacıyla gerçekleştirilir (D’Zurilla, Nezu ve Maydeu-Olivares, 2004).

Beş Boyutlu Sosyal Problem Çözme Modeli’ni geliştiren D’ Zurilla, Nezu ve Maydeu-Olivares (2004)’ e göre sosyal sorun çözme, “kişinin günlük yaşamda karşılaştığı problem durumlarla etkili başa çıkma yollarını bulmak üzere kendisinin oluşturduğu bilişsel-davranışsal bir süreç” olarak tanımlanmaktadır. . Burada söz

konusu sosyal sorun çözme kavramı araştırmacılar tarafından şu şekilde detaylandırılmaktadır; Temelde sağlık, davranışsal ve duygusal sorunlar gibi “kişi- içi sorunlar, evlilikteki çatışmalar, iş ortamındaki olumsuzluklar gibi “kişilerarası sorunlar”, arabanın bozulması, cüzdanın çalınması, anahtarı kaybetme gibi somut olan “kişisel olmayan sorunlar” ve siyasetteki sorunlar, trafik sıkışıklığı, suç oranının artması gibi “toplumsal sorunlar” gibi dört tür başlık altında toplanan ve insanın işlevselliğini etkileyen her tür sosyal içerikli sorunu kapsamaktadır (D’ Zurilla, Nezu ve Maydeu-Olivares, 2004).

D’Zurilla ve Goldfried (akt. D’Zurilla, Nezu ve Maydeu-Olivares, 2004) tarafından geliştirilen dört aşamalı sorun çözme modeline göre sorun çözme sürecinin aşamaları şunlardır;

Problemin Tanımlanması: kişinin problemleri anlaması, sorunu spesifik ve

somut bir biçimde tanımlanması aşamasıdır. Amaç ve kabul edilebilir sonuçlar belirlenir.

Alternatif Çözümler Üretme: bu problemlere etkili “çözümler” veya onlarla

baş etmenin yollarını bulması için çabaladığı bilişsel aktivitelere işaret eder, kişilerden alternatif çözümler üretmeleri istenir. Önerilen bütün çözümler dikkate alınır.

En İyi Çözümü Seçme (Karar Verme): Olası her çözümün bedeli ve ödülü

değerlendirilir. Ödül bedel oranı en iyi olan çözüm seçilir ve uygulama için plan yapılır.

Çözümün gerçekleştirimi ve doğrulaması: davranışsal aktiviteleri işaret eder.

Yapılan plan uygulanır ve değerlendirilir. Beklenen sonuca ulaşılmamış ise yeniden başa dönülür ve süreç tekrarlanır

Sorunla karşılaşan birey öncelikle sorunu bütün boyutlarıyla ele almalı, en doğru çözüm seçeneğini seçmeli ve uygulamalıdır. Sosyal sorun çözmede kişinin soruna ilişkin var olan düşünceleri, algılama şekli, tutumları ve duyguları sorun çözmeyi kolaylaştırabilir ya da engelleyebilir. Kişinin algısı ve tutumu kolaylaştırıcı yöndeyse sorun çözmeye yönelik davranışlar gerçekleşebilir. Ancak bunun aksine sorun çözme çabası içinde olmayan, sorunla başa çıkmak için harekete geçmeye motive olmamış kişiler, sorundan kaçma eğilimi gösterirler. Bu nedenle sorun çözme becerilerini geliştirmeye yönelik uygulamalarda sorun çözmeyi olumsuz etkileyen

bilişsel ve duygusal engeller saptanarak bunların yerine yeni davranış biçimleri kazandırılmaya çalışılır (D’ Zurilla ve Nezu, 2007).

Sorun çözme, bilişse1 becerilerin yanında duyuşsal ve davranışsal özellikleri de içine alan karmaşık bir süreçtir. Aynı zamanda sorun çözme, kişinin psikolojik uyumu (Maydeu-Olivares, ve D’Zurilla, 1997) özgüveni (Erden ve Akman, 1995), etkili iletişim becerileri, karar verme biçimleri (Hunsaker ve Alessandra, 1980) akademik ve sosyal özsaygı (McCobe, Randi ve ark., 1999) ile yakından ilişkilidir. Sorunun çözümündeki başarı soruna bakış açısına göre kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Burada bireyin sorun çözme becerisi yanında bireyin kişilik özellikleri, tutumları inançları, geçmiş deneyimleri ve yaşam koşulları da önemli rol oynar. Bireyin bir sorunu çözmede başarısız olması çevresinde gittikçe artan başka sorunlar, kaygı ve depresyon gibi sonuçlara da yol açabilmektedir (D’zurilla ve Goldfried, 1971).

Sosyal sorun çözme konusunda vurgulanan noktalardan biri, sorun çözme becerisi ve çözümü uygulama kavramlarının birbirinden farklı olduğudur. D’Zurilla ve ark (2004), bu iki sürecin hem kavramsal olarak farklı olduğuna hem de farklı beceriler gerektirdiğine dikkat çekerler. Sorun çözme var olan soruna çözümler bulma süreci iken, çözümü uygulama bu çözümleri söz konusu sorun duruma uygulamayı içerir. Sorun çözme becerilerinin genel olduğu varsayılırken, çözümü uygulama becerileri sorunun ve çözümün türüne göre çeşitlilik göstereceği düşünülmektedir.

Sorun çözme becerilerinin yaşam boyunca nasıl bir gelişim süreci izlediğini D’Zurilla ve ark. (1998) sorun çözme becerisinin gençlik yıllarından orta yaşa doğru arttığını ardından tekrar düştüğünü bulmuşlardır. Bir başka ifadeyle orta yaşlı kimseler, genç yetişkinlere ve yaşlı bireylere göre daha iyi sorun çözme becerisine sahiptirler. Sosyal sorun çözme de diğer beceriler gibi geliştirilebilen bir beceridir. D’Zurilla, Nezu ve Maydeu-Olivares sosyal sorun çözme becerilerini geliştirmeye yönelik olarak bir model geliştirmişlerdir. Bu modelin detayları aşağıda sunulmuştur.

Benzer Belgeler