• Sonuç bulunamadı

Sosyal Politika Çalıştayları Anket Sonuçlarına Göre Bölgenin Öne Çıkan Sosyal Sorunları

4. SOSYAL YAPI ANALİZİ

4.2 Sosyal Politika Çalıştayları Anket Sonuçlarına Göre Bölgenin Öne Çıkan Sosyal Sorunları

Bölge Planı hazırlıkları kapsamında Ocak-Şubat 2013 tarihlerinde Diyarbakır’da ve Şanlıurfa’da il merkezi ve ilçelerde gerçekleştirilen sosyal politika çalıştaylarında uygulanan anket çalışmasından elde edilen sonuçlar, Bölgenin önemli sosyal sorunlarına ve sosyal hizmet sunumundaki eksikliklerine işaret etmektedir. Diyarbakır il merkezi ve ilçelerinden 91, Şanlıurfa il merkezi ve ilçelerinden 129 olmak üzere toplam 220 kişi tarafından yanıtlanan anket sonuçlarına göre; Bölgenin en önemli sosyal sorunlarının başında istihdam olanaklarının yetersizliği ve işsizlikten kaynaklı yoksulluk ile gelir eşitsizliği gelmektedir.

Ankete katılım sağlayan sosyal politika geliştiren ve sosyal hizmet alanında faaliyet gösteren resmi kurum temsilcilerinin % 88’i, özel sektör kuruluşu temsilcilerinin % 80’i, STK temsilcilerinin % 90’ı, üniversite temsilcilerinin % 87’si istihdam olanaklarından kaynaklı işsizlik ve yoksulluğu bölgenin en önemli toplumsal sorunları arasında belirtmiştir. Tüm katılımcılar Bölgede işsizlik ve yoksulluğun önemli boyutlarda yaşandığına dikkat çekmektedir.

İşsizlik ve istihdam sorunlarının yanında göç ve beraberinde gelen toplumsal sorunlar gelir eşitsizliğini ortaya çıkarmaktadır. Gelir eşitsizliği, barınma, sağlık, eğitim alanlarındaki eşitsizliği arttırmakta, yani sosyal hizmetlere erişimde de eşitsizliği tetiklemektedir. Gelir eşitsizliği, sosyal politika geliştiren ve sosyal hizmet alanında faaliyet gösteren temsilcilerinin yine büyük çoğunluğu tarafından Bölgenin önemli toplumsal sorunu olarak belirlenmiştir.

Bölgenin bir diğer önemli sorunu mevsimlik işçiliktir. Bölgede yaşanan istihdam sorunları ve yüksek orandaki işsizlik, nüfusu geçici-güvencesiz olan mevsimlik işçiliğe itmektedir.

Bölgede mevsimlik işçilik denildiğinde ilk akla gelen grup mevsimlik tarım işçileridir.

Mevsimlik işçiler, tarım işçiliği dışında inşaat ve turizm alanlarında da güvencesiz çalışmaktadırlar. Mevsimlik işçilik, sıhhi olmayan koşullarda ağır ve güvencesiz çalışma koşullarına işaret ederken, özellikle genç nüfusun eğitimini sürdürmesinin önünde de engel teşkil etmekte ve ne yazık ki Bölge nüfusunun işsizlik ve yoksullukla başa çıkma sürecinde önemli bir gelir kapısı olarak işlev görmektedir. Bölgede sosyal politika alanında hizmet sağlayan katılımcılar büyük çoğunlukla mevsimlik işçiliğini önemli toplumsal sorun olarak nitelemektedir.

Resmi kurum temsilcilerinin % 90’ı, özel sektör kuruluşu temsilcilerinin tamamı, STK temsilcilerinin % 83’ü ve üniversite temsilcilerinin % 64’ü mevsimlik işçiliği önemli toplumsal sorunlar arasında ifade etmiştir.

Anket aracılığıyla tespit edilen bir diğer sosyal sorun alanı olan gençlerin ekonomik, sosyal ve kültürel hayata yeterince dâhil olamaması, vasıfsız işgücü olarak kırdan kente göç eden nüfusun iş ve istihdam olanaklarına ulaşamaması, eğitim düzeyinin düşük olması ve genç nüfusun eğitiminin işsizlik, yoksulluk gibi nedenlerle yarıda kalması gibi sebeplere

65

dayanmaktadır. Gençlerin ekonomik, sosyal ve kültürel hayata dahil olamaması, bir yandan gençlerin atıl duruma düşmesine neden olurken, öte yandan gençleri tehlikeli, güvencesiz ve geçici kazanç sağlayan alanlara, formel alanlar yerine enformel iş piyasasına itmektedir.

Tablo 4-2: Bölgenin Temel Sosyal Sorunları ve Sosyal Hizmet Sunumuna İlişkin Eksiklikler Sıralaması

Sorun Alanları

Kesinlikle Katılmıyorum (%) Katılmıyorum (%) Fikrim Yok (%) Katılıyorum (%) Kesinlikle katılıyorum (%)

İstihdam olanaklarının yetersizliği ve işsizlikten kaynaklı

yoksulluk 4 5 3 30 58

Gelir eşitsizliği 2 3 7 42 46

Mevsimlik işçilik 3 6 5 40 46

Gençlerin ekonomik, sosyal ve kültürel hayata yeterince dâhil

olamaması 2 7 7 43 41

Kadınların ekonomik, sosyal ve kültürel hayata yeterince dâhil

olamaması 4 8 5 41 42

Öğretmen sayısının ve okulların teknik kapasitesinin yetersiz

olması nedeniyle eğitim kalitesinin düşük olması 4 6 8 31 52

Kırdan kente doğru yaşanan göç 1 8 9 48 34

Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı fazlalığı nedeniyle

eğitim kalitesinin düşük olması 5 9 6 27 54

Sosyal Hizmet sunan kurumlardaki personel sayısının ve

niteliğinin yetersiz olması 5 7 9 38 40

Engellilerin ekonomik, sosyal ve kültürel hayata yeterince

dâhil olamaması 4 9 9 39 39

Kaynaklara ve hizmetlere erişimdeki fırsat eşitsizliği 4 12 8 37 40

Okuma yazma oranının ve eğitim düzeyinin düşük olması 5 12 7 39 38

Sağlık personeli eksikliği ve teknik donanım yetersizliği

nedeniyle hizmet kalitesinin düşük olması 5 11 9 36 40

Kız çocuklarının okullaşma oranın düşük olması 5 16 6 45 28

Yaşlılara yönelik bakım hizmetlerinin yetersiz olması 6 12 10 39 34

Kayıt dışı istihdam sorunu 2 9 18 39 32

Sokakta çalışan çocuk sorunu 7 13 11 42 28

Bölge dışına verilen göç ile beşeri sermayenin azalması 6 17 15 35 27

Nüfus artış hızının fazla olması 7 19 12 34 28

66

Anket katılımcılarının büyük çoğunluğu kadınların ekonomik, sosyal ve ekonomik hayata yeterince dâhil olmamasını önemli bir sorun olarak ifade etmiştir. Bölgenin feodal kültürel yapısının kadını ev içinde tutması, çok çocuklu hane yapısının yaygın olması, Bölge istihdam olanakları içinde kadına yer verilmemesi ve işsizliğe, yoksulluğa rağmen kadınların işgücüne katılımında ilerleme kaydedilmeyişi Bölgede önemli bir toplumsal sorun alanına işaret etmektedir. Bölgenin işgücü yapısı içinde özellikle yoksulluk ve kronik işsizlikle mücadele eden hanelerde, çocukların sokak işlerinde çalışmasına rağmen kadınların işgücüne katılmaması bu sorunun önemli boyutlarda olduğuna işaret etmektedir. Kadınların ekonomik, sosyal ve kültürel hayata yeterince dâhil olamaması aynı zamanda kadınların sosyal bilinç ve farkındalığının yeterince gelişememesine, yeni kuşaklara kültürel ve sosyal farkındalığın aşılanamamasına neden olmaktadır.

Öğretmen sayısının ve okulların teknik kapasitesinin yetersiz olması nedeniyle eğitim kalitesinin düşük olması, resmi kurum temsilcilerinin % 82’si, özel sektör kuruluşlarının tamamı, STK temsilcilerinin % 80’i ve üniversite temsilcilerinin % 93’ü tarafından toplumsal sorunlar içerisinde sıralanmıştır. Eğitime ilişkin veriler değerlendirilirken, toplumsal, ekonomik ve kültürel sorunların zincirleme bir ilişki içinde olduğu ve bir alandaki sorunun diğer alanları olumsuz etkilediği dikkate alınması gereken önemli hususlardan biridir. Göç, nüfus artışı, kız çocuklarının okullaşma oranlarının düşüklüğü, mevsimlik işçilik, yoksulluk, beşeri sermaye düşüklüğü de en az teknik kapasite kadar eğitim kalitesini düşürücü etki yapmaktadır.

Kırdan kente doğru yaşanan göç özellikle Diyarbakır’da 1990 sonrasında hızlanan güvenlik sorunları nedeniyle yaşanan göçle birleştiğinde bölgenin kentsel alanlarında travmatik toplumsal sorunlara yol açmıştır. Elinde birikimi olmadan kente göç eden nüfusun barınma sorununa;

eğitimsiz-vasıfsız işgücü olarak formel iş olanaklarına ulaşamama sorunu da eklenince göçle gelen nüfus en dezavantajlı kent yoksulu halini almıştır. Bu göç dalgası, özellikle ekonomik düzeyi düşük nüfusun kayıtsız istihdamını, güvencesiz geçici enformel işlerde çalışmasını, eğitim olanaklarına yeterince ulaşamamasını tetiklemiş, yoksulluğun artmasına ve insani yaşam koşullarının kötüleşmesine yol açmıştır. Güvenlik sorunları nedeniyle yaşanan göç dışında, ekonomik nedenlerle kırdan kente göç eden nüfus da zaman zaman benzer sorunlarla karşılaşmış, bu haneler de kent yaşamına ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan adapte olmakta güçlükler yaşamışlardır.

Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı fazlalığı nedeniyle eğitim kalitesinin düşük olmasını, resmi kurum temsilcilerinin % 59’u, özel sektör temsilcilerinin tamamı, STK temsilcilerinin % 83’ü, üniversite temsilcilerinin % 74’ü önemli bir sosyal hizmet eksikliği olarak tespit etmiştir.

Bölgede okul çağındaki genç nüfus oldukça fazla iken derslik sayısının yetersiz olması, öğretmen başına düşen öğrenci sayısını arttırmaktadır. Bu soruna öğretmen sirkülasyonunun fazla olması ve Bölgede ağırlıklı olarak yeni mezun ve tecrübesiz öğretmenlerin görev yapıyor olması da eklendiğinde eğitim kalitesi oldukça düşmektedir.

Pek çok sosyal sorunun ileri boyutlarda yaşandığı Bölgede sosyal hizmet sunan 67

kurumlardaki personel sayısının ve niteliğinin yetersiz olması, sosyal hizmet sunumunda kaliteyi düşürmesi bakımından başlı başına önemli bir sorun alanına işaret etmektedir. Bölgedeki sosyal sorunların çözümüne katkı sağlayarak toplumsal, kültürel ve ekonomik gelişmeyi tetiklemesi beklenen kurumsal yapıların personel sayısı ve niteliğinde (kurumsal kapasite) yaşadığı sorunlar hizmet kalitesini etkilemekte, kurumlardan beklenen çıktıların elde edilememesine ve sosyal sorunların derinleşmesine yol açmaktadır.

Engellilerin ekonomik, sosyal ve kültürel hayata yeterince dâhil olamaması Bölgenin bir diğer sosyal sorunudur. Bölgenin kültürel yapısından kaynaklanan yüksek orandaki akraba evlilikleri, düşük farkındalık gibi nedenlerle özellikle hamilelik döneminde yaşanan dengesiz ve yetersiz beslenme ile yoksulluk olgusu Bölgede engelli sayısının fazla olmasının başlıca nedenleridir. Bu koşullar, TRC2 Bölgesi için engelli nüfusa yönelik sosyal politika ve sosyal hizmet çalışmalarını önemli bir noktaya taşımakta ve sosyal hizmetlerin yaygınlaştırılması gerekliliğine işaret etmektedir.

Kaynaklara ve hizmetlere erişimdeki fırsat eşitsizliği, resmi kurum temsilcilerinin % 77’si, özel sektör kuruluşu temsilcilerinin tümü, STK temsilcilerinin % 73’ü, üniversite temsilcilerinin

% 73’ü tarafından önemli bir toplumsal sorun olarak değerlendirmiştir. Fırsat eşitsizlikleri, özellikle genç nüfusun eğitim hakkına ve iş olanaklarına yeterince ulaşamamasına; nüfusun eğitim-sağlık gibi temel sosyal hizmetlere erişiminde sorunlar yaşamasına neden olmaktadır.

Bölgedeki okuryazarlık oranı ülke ortalamasının oldukça altında yer almakta ve özellikle kadınların okuryazarlık oranı oldukça düşük olarak ulusal verilere yansımaktadır. Okuma yazma oranının ve eğitim düzeyinin düşük olması resmi kurum temsilcilerinin % 76’sı, özel sektör kuruluşu temsilcilerinin % 80’i, STK temsilcilerinin % 74’ü, üniversite temsilcilerinin tümü tarafından önemli toplumsal sorun olarak değerlendirilmiştir.

Sağlık personeli eksikliği ve teknik donanım yetersizliği nedeniyle hizmet kalitesinin düşük olması sorunu da eğitim alanında olduğu gibi pek çok diğer sorunla bağlantılı olarak ortaya çıkmaktadır. Eğitimde olduğu gibi sağlık alanında da göç, nüfus artışı, doğurganlık oranının yüksekliği, mevsimlik işçilik, yoksulluk ve altyapısı hazırlanmadan sağlık sisteminde yapılan değişiklikler en az teknik kapasite kadar sağlık hizmetlerinin kalitesini düşürücü etki yaratmaktadır. Resmi kurum temsilcilerinin % 78’i, özel sektör temsilcilerinin % 60’ı, STK temsilcilerinin % 72’si ve üniversite temsilcilerinin % 67’si sağlık personeli eksikliği ve teknik donanım yetersizliği nedeniyle hizmet kalitesinin düşük olmasını önemli sorun alanları arasında değerlendirmiştir.

Bölgedeki feodal kültürel yapının, işsizlik ve yoksulluğun ortaya çıkardığı en önemli sorunların başında kız çocuklarının okullaşma oranının düşüklüğü gelmektedir. Eğitim konusunda kız çocuklara eşit fırsat sağlanmaması, Bölgede özellikle kadın nüfusun okuryazarlık oranının düşük olmasına yol açmaktadır. Resmi kurum temsilcilerinin % 74’ü, özel sektör kuruluşu temsilcilerinin % 80’i, STK temsilcilerinin % 71’i ve üniversite temsilcilerinin % 67’si

68

kız çocuklarının okullaşma oranının düşüklüğünü toplumsal sorun alanları arasında belirtmiştir.

Yaşlılara yönelik bakım hizmetlerinin yetersiz olması, resmi kurum temsilcilerinin % 72’si özel sektör kuruluşları temsilcilerinin % 80’i, STK temsilcilerinin % 72’si ve üniversite temsilcilerinin % 67’si tarafından toplumsal sorunlar arasında belirtilmiştir. Geleneksel aile yapısının korunduğu, hane halkı büyüklüğünün fazla olduğu, yoksulluk ve işsizlik sorununun yaşandığı Bölgede yaşlılara yönelik bakım hizmetlerinin yetersiz olması, kadının üzerindeki bakım yükünü arttıran bir etken olarak gündeme gelmektedir.

Yoksulluğun ve işsizliğinin yüksek olmasına bağlı olarak Bölgede kayıt dışı istihdamın da oldukça yüksek olduğu bilinmektedir. Kayıt dışı istihdam sorunu yalnızca ekonomik sorun değil, aynı zamanda sosyo-kültürel bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bölge için böylesine önemli bir sorunun 19 temel sorun başlığı içerisinde anket sonuçlarına göre 16. sırada yer alması, kayıt dışı istihdamın Bölgede işsizlikle ve yoksullukla mücadele strateji olarak değerlendirildiğini göstermektedir. Kayıt dışı istihdam Bölge ekonomisini olumsuz etkilemenin yanında, güvencesiz, kayıtsız ve gündelik işlerde çalışan nüfusun iş ve sağlık güvencesinin olmamasına, ağır koşullarda düşük ücretlerle çalışmasına yol açmaktadır. Kayıt dışı istihdam edilen nüfus, geçici ve güvencesiz çalıştığından her an işsiz kalma sorunu ile karşı karşıya kalmakta ve yoksullukla mücadele aracı olarak geliştirilen bu yöntem aslında uzun vadede yoksulluğun kronikleşmesine yol açmaktadır. Bu nedenle, kayıt dışı istihdamın da en az işsizlik kadar Bölgenin önemli sorunları arasında görülmesi gerekmektedir.

Çok çocuklu hanelerin yoksulluk ve işsizlikle mücadelesi en fazla çocukları etkilemekte;

çocuklar eğitimlerini erken yaşta bırakmakta, sokakta güvencesiz ve her türlü tehlikeye açık işlerde çalışmaktadır. Genç kuşakları kronik yoksulluğa ve eğitimlerinin yarıda kalması ile vasıfsız işsizliğe iten bu sorun, Bölgenin ekonomik-sosyal kalkınmasının önündeki en önemli engeller arasında yer almaktadır. Sosyal politika geliştiren ve sosyal hizmet alanında faaliyet gösteren katılımcılar arasında resmi kurum temsilcilerinin % 70’i, özel sektör kuruluşu temsilcilerinin % 80’i, STK temsilcilerinin % 70’i, üniversite temsilcilerinin % 73’ü sokakta çalışan çocuk sorununu bölgenin toplumsal sorunları arasında belirtmiştir.

Bölgede özellikle nitelikli ve eğitimli işgücü daha gelişmiş bölgelere göç etmektedir. Beyin göçü olarak yaşanan bu göç Bölgenin beşeri sermayesinin azalmasına yol açmaktadır. Bölgede her sektörde öncelikli sorun alanları arasında yer alan nitelikli işgücü eksikliği böylelikle tetiklenmekte, Bölgede katma değeri yüksek ürünlerin üretilmesi, Ar-Ge ve inovasyonun gelişmesi ve hizmet kalitesinin artması zorlaşmakta, bu da Bölgenin kalkınması önünde önemli bir engel teşkil etmektedir. Dışarıya verilen göç ile beşeri sermayenin azalması, resmi kurum temsilcilerinin % 66’sı, özel sektör temsilcilerinin % 80’i, STK temsilcilerinin % 79’u tarafından toplumsal sorun olarak ifade edilmiştir. Üniversite temsilcilerinin % 40’ı fikri olmadığını ve % 27’si beşeri sermaye göçünü önemli bir toplumsal sorun olarak görmediğini belirtmiştir. Bu verilerden hareketle kalifiye eleman göçünden en fazla etkilenen kurumların resmi ve özel kurumlar olduğu; bu toplumsal sorundan en düşük düzeyde üniversitelerin etkilendiği

69

değerlendirilebilir.

Anket sonuçlarına göre Bölgenin sosyal sorunları arasında en son sırada nüfus artış hızının fazla olması gelmektedir. Bölgede negatif göç hızına rağmen, nüfus artış hızının yüksek olması yüksek doğurganlık oranına işaret etmektedir. Bölgede genç bağımlılık oranı ve genç işsizliği Türkiye ortalamasının oldukça üstündedir. Bu durum, başta eğitim ve sağlık hizmetleri olmak üzere istihdam politikalarının iyi planlanmasını gerektirmektedir. Pek çok sosyal sorunun ve sosyal hizmet sunumundaki eksikliğin temel nedenlerinden biri olmasına rağmen, yüksek nüfus artış hızının Bölge aktörleri tarafından en son sırada tanımlanmış olması, bu durumun olağan kabul edildiğini ve öncelikli sorun alanı olarak değerlendirilmediğini göstermektedir.

4.3 Sosyal Politika Çalıştayları Anket Sonuçlarına Göre Sosyal Hizmet Kalitesinin Artırılmasının ve Sosyal Sorunlara Çözüm Üretilmesinin Önündeki Engeller Bölgenin sosyo-ekonomik ve kültürel yapısından kaynaklanan, siyasi ve toplumsal sorunlarından ortaya çıkan pek çok konunun sosyal hizmet kalitesinin arttırılması ve sosyal sorunların çözülmesi önünde engel teşkil ettiği görülmektedir. Sosyal politika çalıştayları anket sonuçlarına göre; sosyal hizmet sunum kalitesinin artırılmasının ve sosyal sorunlara çözüm üretilmesinin önündeki engelleriki ayrı kategoride değerlendirilmektedir. Birincisi; sosyal hizmet ve politika alanında hizmet veren kurumların yetersizlikleri ve kurumlar arası sorunlar olarak tanımlanabilen kurumsal ve yönetimsel engeller; ikincisi bölgenin ekonomik, siyasal ve kültürel sorunlarından kaynaklı engellerdir.

Kurumsal ve yönetimsel engeller arasında özellikle; maddi kaynak sıkıntısı, kurumlar arası koordinasyon sorunları, sürdürülebilir sosyal politikalar üretememe, nitelikli insan kaynağı sıkıntısı, sosyal hizmetlerin her kesime eşit-doğru koşullarda ulaşamaması ve kurumların nitelikli hizmet verme kapasitesi olmaması belirtilmiştir.

Bölgenin ekonomik, siyasal ve kültürel sorunlarından kaynaklı engelleri arasında ise yoksulluk, işsizlik, kültürel yapıdan kaynaklanan nüfus içi eşitsizlikler, Bölgenin içe dönük yapısı, Bölgenin altyapısının yetersiz olması ve yaşam kalitesinin düşük olması belirtilmiştir.

4.4 Bölgenin Kurumsal Yapısı ve İşbirliği İlişkileri

Taslak Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisinde belirtildiği üzerei Türkiye genel olarak ülkeler arası güven ve sosyal sermaye ölçümünde son sıralarda yer almaktadır. Bölge düzeyinde ele alındığında ise, TRC2 Bölgesi sosyal sermaye açısından en az gelişmiş bölgelerden biridir.

2000-2010 yılları sosyal sermaye endekslerine göre Bölgenin endeks değeri daha da gerilemiştir.

Sosyal sermayeye ilişkin en önemli göstergelerden biri kurumlar arası güven ve işbirliğidir.

Bir toplumda kurumlar, insanlar arası etkileşim için istikrarlı bir yapının kurulmasını sağlayarak toplumda ve piyasada var olan belirsizliği azaltmaktadır. Farklı kesimler arası iletişim kanallarının gelişmediği, birlikte iş yapabilme kültürünün yerleşmediği ve genel manada ise güvenin hâkim olmadığı topluluklarda başarılı kurumların tesis edilmesi güçleşmektedir.

70

Kurumlar arası ilişkiler bu açıdan bir bölgedeki sosyal sermayeye katkıda bulunmaktadır.

Günümüzde sosyal sermaye, kalkınmayı etkileyen önemli unsurlardan biri olarak kabul edilmektedir (Tüysüz, 2011).

4.4.1 TRC2 Kurumsal Yapı ve İşbirliği İlişkileri Ağ Analizi

Sosyal sermaye ile ekonomik kalkınma arasında güçlü bağ olması sebebiyle bölgemizde az gelişmişliğe sosyal sermaye düşüklüğü de eşlik etmektedir. Bölgede işbirliği kültürünün ve kurumsal koordinasyonun istenen düzeyde olmadığı 2010 yılında gerçekleştirilen Bölge Planı çalıştaylarında bölgedeki aktörlerce ifade edilmiştir (BPÇR, 2011). Bölgenin önemli sorunlarından biri olan konunun tespiti için 2014-2023 Bölge Planı çalışmaları kapsamında TRC2 Kurumsal Yapı ve İşbirliği İlişkileri Ağ Analizi çalışması gerçekleştirilmiştir. Bu çalışma ile Diyarbakır ve Şanlıurfa illerinde kurumsal ilişkilerin yapısının anlaşılması, kurum ve kuruluşlar arasındaki işbirliği ağının analiz edilmesi ve ilişki ağındaki sorunların tespit edilmesi hedeflenmiştir.

4.4.1.1 TRC2 Kurumsal Yapı ve İşbirliği İlişkileri Ağ Analizinin Amaç ve Kapsamı Araştırmanın kapsamı bölgede kamu kaynaklarının yönetim süreçlerini etkileyen aktörler olarak belirlenmiştir. Analiz çalışması, TRC2 Bölgesi il ve ilçelerinde faaliyet gösteren; merkezi idarenin yerel örgütleri (müdürlükler vd.), yerel yönetimler (belediyeler vd.), meslek odaları ve birlikler, sendikalar, diğer sivil toplum örgütleri (dernekler, vakıflar vd.) ve benzeri kuruluşları kapsamaktadır. Çalışmada özel sektör meslek odaları aracılığıyla temsil edilmiş, araştırma içerisinde doğrudan yer almamıştır.

4.4.1.2 TRC2 Kurumsal Yapı ve İşbirliği İlişkileri Ağ Analizi Metot ve Uygulaması TRC2 Bölgesinde Ağ Analizi, Diyarbakır ve Şanlıurfa illerinde belirlenmiş yaklaşık 480 kurum temsilcisine yüz yüze mülakat yöntemiyle “Kurumlar Arası İşbirliği Anketi” ve

Kurumlar Arası İlişkiler Ağ Analizi” bölümlerinden oluşan uygulama formunun doldurulması yoluyla gerçekleştirilmiştir. Her kurum için bir kurum kodu verilerek uygulama formunda tüm kurumlar listelenmiş, anket yapılan kurum temsilcisinden listedeki kurumlarla olan ilişkilerini tanımlaması istenmiştir. İlişki türleri kanunlara dayanan zorunlu ilişkiler, gönüllü ilişkiler ve ikisini de aynı anda içeren ilişkiler olarak üçe ayrılmıştır. İşbirliği türü, işbirliği yönü ve bağlantıların ağırlıklandırılması için işbirliği derecesi olarak 1, 2 ve 3 rakamları kullanılmıştır. Bu veriler esas alınarak ağ görselleştirmesi yapılmıştır.

Derlenen veriler GEPHI sosyal ağ analizi görselleştirme yazılımına (Bastian M., Heymann S., Jacomy M., 2009) aktarılmış, ağın temel ölçü birimleri hesaplanmıştır. Ağdaki kümelerin belirlenmesi için ilgili analizler uygulanmış, ağ yapısındaki bileşenler ilişki türü, merkezilik dereceleri vb. niteliklerine göre görselleştirilmiştir. Veriler, ağın temel elemanları olan düğüm ve bağlantılar tanımlanacak şekilde düzenlenmiştir.

71

Çalışmada elde edilen bağlantılara ilişkin veriler gönüllü-zorunlu ilişki türlerine göre ayrılmıştır. Zorunlu ilişkiler yasalarla belirlenen bağlantılardır. Bu çalışmada tüm ilişkileri gösteren TRC2 ağı ve yalnızca gönüllü ilişkilerin olduğu ağ görselleştirilmiştir. Görselleştirmeye ilişkin parametreler ağ elemanlarının büyüklük ve rengi ile ağ mizanpajı (layout) için bir algoritma belirlenmesi şeklinde gerçekleştirilmiştir.

4.4.1.3 TRC2 Kurumsal Yapı ve İşbirliği İlişkileri Ağ Analizi Sonuçları

TRC2 Bölgesinde kurumsal ilişkilerin yapısının anlaşılması, kurum ve kuruluşlar arasındaki işbirliği ağının analiz edilmesi amacıyla yapılan bu çalışmayla bölgede kamu kaynaklarının yönetimini etkileyen kurumsal aktörlerin ortaklık ve işbirliğine ilişkin düşünceleri alınmış, işbirliğine ilişkin ağ yapısı analiz edilerek grafik ortamına aktarılmıştır. Anket ve ağ analizi olarak iki bölümden oluşan çalışma sonucunda aşağıdaki değerlendirmeler yapılmaktadır.

Ortaklık ve işbirliği kültürünü değerlendiren katılımcılara göre; Bölgede işbirliği kültürü zayıf olarak tanımlanmıştır. Şanlıurfa'ya göre Diyarbakır'da işbirliği kültürünün daha da zayıf olduğuna dair olumsuz bir algı göze çarpmaktadır. İllerdeki ortaklık ve işbirliği kültürüne ilişkin soruya Diyarbakır’daki anket katılımcılarının % 24'ü "hiç bulunmamaktadır" ve % 33'ü "biraz bulunmaktadır" yanıtını vermiştir. Aynı soru için Şanlıurfa'daki oranlar % 11 ve % 39 seviyesindedir.

Katılımcı kurumlar, Bölgede işbirliği kültürünün zayıf olduğu düşüncelerine karşın kendi kurumlarını ortaklık ve işbirliği kültürü açısından genelde olumlu değerlendirmekte (Diyarbakır

Katılımcı kurumlar, Bölgede işbirliği kültürünün zayıf olduğu düşüncelerine karşın kendi kurumlarını ortaklık ve işbirliği kültürü açısından genelde olumlu değerlendirmekte (Diyarbakır