• Sonuç bulunamadı

2.2. Akılcı Olmayan İnançlar

2.3.3. Sosyal Kaygı İle İlgili Araştırmalar

2.3.3.1. Sosyal Kaygı İle İlgili Yurt İçinde Yapılan Araştırmalar

Demir (1997) tarafından yapılan araĢtırmada, 4. ve 8. sınıflarda okuyan sosyal fobiye sahip çocuk ve ergenlerin benlik saygılarının daha düĢük olduğu sonucuna varılmıĢtır. Ayrıca bu öğrencilerin daha fazla depresyon ve kaygı belirtisi gösterdikleri ve anneleriyle yaĢadıkları iliĢkilerini daha az iyi olarak niteledikleri saptanmıĢtır.

Lise 2. Sınıfa giden ergenlerin sosyal kaygı düzeyleri farklı değiĢkenlere göre olma çalıĢması Erkan (2002) tarafından araĢtırılmıĢtır. Bu araĢtırmanın inceleme sonucunda, koruyucu-istekçi ve otoriter anne-baba tutumlarına maruz kalan öğrencilerde sosyal kaygının yüksek olduğu ve bu kaygıya sahip olan öğrencilerin sosyal ortamlarda sıkıldıklarını ve böyle ortamlardan kaçınma davranıĢları gösterdikleri sonuçları bulunmuĢtur.

Ergenlerde sosyal kaygı belirtilerini azaltmaya yönelik biliĢsel davranıĢçı müdahale programının etkililiği çalıĢması Aydın (2006) tarafından araĢtırılmıĢtır. Bu incelemenin sonuçlarında, kontrol grubuna kıyasla deney grubunda sosyal kaygı ve biliĢsel hata düzeylerinin anlamlı Ģekilde azaldığı ortaya çıkmıĢtır.

Koçak (2001) tarafından sosyal kaygı ile ilgili yapılan çalıĢmanın bulgularına göre, deney grubunun sosyal kaygı düzeyinde anlamlı derecede azalma olduğu

38

saptanmıĢtır. Bu durumla birlikte sosyal beceri temelli biliĢsel davranıĢçı grup programlarının sosyal kaygıyla baĢa çıkmada olumlu etki oluĢturduğu saptanmıĢtır.

Aydın (2006) tarafından 44 öğrenci ergen bireyin katılımıyla yapılan araĢtırmada, bireylerde sosyal kaygı belirtilerini azaltmaya yönelik biliĢsel davranıĢçı müdahale programının etkililiği incelenmiĢtir. Bu çalıĢmanın bulgularına göre, kontrol grubuna kıyasla deney grubunda sosyal kaygı ve biliĢsel hata düzeylerinin anlamlı Ģekilde azaldığı ortaya çıkmıĢtır.

Kılıç (2005) tarafından ilköğretim 7. ve 8. sınıf öğrencilerinin sosyal kaygıları incelenmiĢtir. AraĢtırmanın bulgularına göre, erkekler ile kızların, atılganlık puanlarını yordayan değiĢkenler yönünden farklılaĢtıkları ortaya çıkmıĢtır. Ayrıca kız öğrencilerin atılganlık puanlarını, sosyal kaçınma ve huzursuzluk, algılanan anne reddediciliği, olumsuz değerlendirilmekten korkma, baba mesleği, anne mesleği ve algılanan baba duygusal sıcaklığı yordarken, erkek öğrencilerde atılganlık, sosyal kaçınma ve huzursuzluk, anne eğitimi, anne mesleği ve algılanan baba duygusal sıcaklığı tarafından açıklanmaktadır.

Erözkan‟nın(2011) çalıĢmasında; sosyal kaygının kaygı duyarlığı, benlik saygısı ve kiĢilerarası duyarlık ile olan iliĢkisi incelenmiĢtir. Bu araĢtırmanın sonuçlarında, üniversite öğrencileri için kaygı duyarlığının sosyal ortamlarda fark edilebilen kaygı belirtilerinden korkma alt boyutu; benlik saygısı ve kiĢilerarası duyarlığın kiĢilerarası farkındalık, onaylanma ihtiyacı ve çekingenlik alt boyutlarının sosyal kaygının önemli yordayıcıları olduğu saptanmıĢtır.

2.3.3.2. Sosyal Kaygı İle İlgili Yurt Dışında Yapılan Araştırmalar

Scholing ve Emmelkamp(1996) tarafından 16-65 yaĢ arası katılımcılarla yapılan araĢtırmada, sosyal kaygı belirtilerinde görülen vücut semptomlarında „titreme,kızarma ve terleme‟ Ģikayetlerinden yakınan danıĢanlar için biliĢsel davranıĢçı terapilerin uzun dönemli etkililiklerine bakılmıĢtır. Bu araĢtırma bulgularında, katılımcıların sosyal kaygı düzeylerinde anlamlı bir düzelme olduğu saptanmıĢtır.

Warren, Good ve Velten (1985) tarafından, 12 ve 14 yaĢ grubundaki ortaokul 7., 8., ve 9. sınıf öğrencilerinin sosyal kaygıları araĢtırılmıĢtır. Bu inceleme

39

sonucunda, sosyal değerlendirilme kaygısında, cinsiyete ve yaĢa göre anlamlı bir farklılık bulunamadığı ortaya çıkmıĢtır (Akt: Kılıç, 2005).

Summerfeldt, Kloosterman, Antony ve Parker (2006) tarafından 629 üniversite 1. Sınıf öğrencisinin katılımıyla yapılan araĢtırmada, sosyal kaygı ve duygusal zekâ iliĢkisini ve bunların kiĢilerarası uyuma etkilerini incelemiĢlerdir. Yapılan bu araĢtırmanın bulgularına göre, duygusal zekâ ve sosyal etkileĢim kaygısı arasında anlamlı iliĢki çıkarken duygusal zekâ ve performans kaygısı arasında bir iliĢki ortaya çıkmamıĢtır.

Festa ve Ginsburg (2011) tarafından 7-12 yaĢ arası bireylerin katılımıyla yürüttükleri araĢtırmada, sosyal kaygının nedenlerini araĢtırmak için aile faktörleri ve arkadaĢ faktörlerine bakılmıĢtır. Bu inceleme sonucunda, yüksek ebeveyn kaygısı, reddedici ebeveyn tutumu ve aĢırı koruyucu tutum ile sosyal kaygı arasında pozitif yönde anlamlı bir iliĢkili olduğu ortaya çıkmıĢtır. Ayrıca yüksek sosyal destek ve kabul ile sosyal kaygı arasında negatif yönde anlamlı iliĢki olduğu yönünde bulgular ortaya çıkmıĢtır. Sosyal kaygı semptomlarının en güçlü yordayıcılarının ebeveyn kaygısı ve arkadaĢ kalitesi olduğu yönünde tespitler vardır.

Üniversite öğrencilerinin internet kullanma sıklığı ile sosyal kaygıları arasındaki iliĢkiyi Shepherd ve Edelman (2005) yaptıkları araĢtırmada incelemiĢ ve bu araĢtırma bulgularında, üniversite öğrencileri arasında internet kullanım zamanlarının fazlasıyla uzun olduğu ve bu sürenin çoğunun da sosyal iletiĢim kurma ile geçtiği ortaya çıkmıĢtır. Bu kiĢilerin internet kullanım zamanları ile sosyal kaygıları arasında anlamlı bir iliĢki saptanamamıĢtır. Bu araĢtırmaya göre, öğrencilerin internet aracılığıyla sosyal iliĢkiler kurmalarında, sosyal denetim yokluğunun, kendilerini daha rahat ve güvenli hissetmelerinin etkili olduğu ortaya çıkmıĢtır. Ayrıca bir grup sosyal kaygılı öğrencinin, internet üzerinden sosyal iliĢkiler kurarak, sosyal korkularının ve kaçınma tutumlarının azaldığı ortaya çıkmıĢtır.

Dannahy ve Stopa (2006) tarafından yapılan araĢtırmada; sosyal kaygılı bireylerin, sosyal etkileĢim sonrası sosyal kaygı durumları incelenmiĢtir. Bu araĢtırmanın bulgularına göre; sosyal kaygılı bireylerin, birinci konuĢmadan sonraki ilk haftada sosyal kaygı düzeylerinde ve kaçınma davranıĢlarında artıĢ görülmüĢtür.

40

Daha sonraki haftalarda da, katılımcıların aynı konuĢma davranıĢını yapmaları istenmiĢ ve ilerleyen haftalarda sosyal kaygı düzeyinde anlamlı düzeyde azalma olduğu bildirilmiĢtir.