• Sonuç bulunamadı

2.17. İşbirliğine Dayalı Öğrenme

2.17.6. Sosyal Bilgiler, Zihin Haritası ve İşbirlikçi Öğrenme İlişkisi

Sosyal Bilgiler ile zihin haritası tekniği arasında sıkı bir ilişki vardır. Sosyal bilgiler disiplinler arası bir yapıya sahiptir ve diğer disiplinlerle de ilişkisi mevcuttur. Bu disiplinler arası yapıyı öğrencilere öğretmenin en etkili yolu zihin haritası tekniği ile sosyal bilgiler dersinin alt boyutları olan Tarih, Coğrafya, Vatandaşlık, Siyaset gibi disiplinlerle aktarılabilir. İyi hazırlanmış bir zihin haritası öğrencilerde kalıcı bir öğrenme sağlar. Sosyal bilgiler dersinin etkili ve verimli bir şekilde öğretilmesinde, zihin haritasının yeri şüphesiz inkar edilemez. Sosyal Bilgiler dersinde zihin haritası tekniğinin kullanılması, öğrenme ortamında olumlu yöndeki etkileri yadsınamaz. Öğrenciler için öğrenme ortamları daha somut hale gelmekte ve kalıcı öğrenme sağlanmaktadır. Aynı zamanda temel bir kavram çerçevesinde ilgili olduğu diğer konu alanlarını da bir bütün halinde ilişki kurup öğrenmek mümkündür. Öğrenciler ezber öğrenmeden kurtulup, daha kalıcı bir öğrenme elde ederler.

Son zamanlarda sosyal bilgiler öğretiminde sıkça kullanılan yöntemlerden biri de İşbirlikli Öğretim yöntemidir. Sınıf ortamında öğrenme- öğretme sürecini daha

84

olumlu hale getirmek için öğretmen ve öğrenci etkileşiminin, öğrenci-öğrenci etkileşiminde işbirlikli öğretim yönteminin önemi büyüktür. Öğrenme ortamındaki öğrenci-öğrenci arasındaki etkileşim, öğrencilerin öğrenme seviyelerini, öğretmene ve okula olan yaklaşımlarını, karşılıklı olarak birbirleri hakkındaki düşüncelerini ve öz saygılarını önemli bir biçimde etkilemektedir (Ekinci, 2005, s.93).

Öğretilecek olan konuya dikkat edilmeksizin, öğretmenler sınıflarını genellikle 3 şekilde yapılandırmaktadırlar. Bunlar;

1. Rekabetçi sınıf ortamı 2. Bireyselci sınıf ortamı 3. İşbirlikçi sınıf ortamı

İşbirliğine dayalı öğretim yöntemi, 1970’ li yıllardan günümüze değin önem kazanmaya başlamıştır. Özellikle eğitim sosyologların araştırma konuları olan küçük grup teknikleri ve grup içindeki öğrencilerin birbirleriyle olan etkileşimleri, işbirliğine dayalı öğretim tekniklerinin gelişiminde önemli katkılar sağlamıştır (Erden, Tarihsiz, s,126). Olumlu bir sınıf ortamında öğrenciler, olumlu bir rekabet içerisinde kendilerinin ve diğer arkadaşlarının da öğrenmelerine katkı getirecek şekilde öğrenme ortamlarına katılırlar (Saban, 2004, s.81).

İşbirlikli öğrenme (Kubaşık), Vygotsky, Piaget, Bruner ve Slavin tarafından geliştirilmiş bir öğretim yöntemidir. Bu öğretim yöntemi, öğrencilerin küçük (heterojen), gruplar oluşturarak, bir sorumluluğu yerine getirmek, bir konuyu kavramak, bir soruna çözüm getirmek ya da problemin çözümünü bulmak amacıyla ortak bir amaç doğrultusunda bir arada çalışmaları yoluyla oluşturdukları bir öğretim yaklaşımdır. Bu yaklaşım geleneksel sınıflardaki öğrencilerin yarışma ve rekabet içerisindeki öğrenmelerine karşın, öğrencilerin işbirliği içerisinde beraberlik durgusu ile öğrenmelerini hedef alır (Dilci, 2011, s.130). İşbirliğine dayalı öğrenme yaklaşımının en önemli özelliği öğrencilerin ortak bir amaç doğrultusunda küçük heterojen gruplar oluşturarak bir arada öğrenmeleridir. Bu yaklaşım bu özelliğiyle bazen geleneksel küme çalışmasıyla karıştırılabilmektedir. Küme çalışması bir grup etkinliğidir ki bu yönüyle işbirliğine dayalı öğretim yaklaşımına benzetilebilir. Mesela, öğrencilerin yetenek ya da başarılarına göre gruplandırılmaları işbirliğine dayalı öğretim değildir. Bir grup

85

çalışmasının işbirliğine dayalı öğretim olabilmesi için grup üyelerinin hem kendilerinin hem de diğerlerinin öğrenmelerine öğrenmelerini en üst seviyeye yükseltmeyi amaçlamaları gerekir. Yani grup içerisindeki her bir üye, diğer üyelerin başarmadan kendisinin de başaramayacağını bilir. Ortaya çıkan başarı, grup üyelerinin tek tek katkılarıyla ortaya çıkmıştır (Büyükkaragöz, Çivi, 1999, s.125).

Yapılan araştırmalara göre, birey öğrenme sürecine duyu organlarını ne kadar çok kullanarak katılırsa, öğrenme de o kadar çok kalıcı hale geldiği sonucuna varılmıştır. Bu bakımdan, öğrencilerin bizzat öğrenme ortamlarına katılıp çok sayıda duyu organlarının kullanmalarına fırsat veren işbirlikli öğrenme bunun dışında da birçok avantajlar sağlamaktadır. Öğrenciler bu öğrenme metodunda bir amaç doğrultusunda birleşirler ve ortak çıkarlar söz konusudur. Oluşturulan öğrenci grupların yetenekleri, güçleri, seviyeleri bakımından birbirinden farklı özellik taşırlar. Bir öğrenci sadece kendi öğrenmesinden değil diğer öğrencinin de öğrenmesinden sorumludur. Değerlendirme bireysel olduğu gibi, grup değerlendirmesi de söz konusudur. İşbirlikli öğrenme yaklaşımının temel felsefesi “ Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz içindir.” anlayışına dayanmaktadır. Bu yöntemde grubu oluşturan öğrenciler arasında zorunluluktan doğan bir bağ söz konusu değildir, gönülden gelen bir arkadaşlık bağı vardır (Yel, Taşdemir, Yıldırım, 2011, s.53).

İşbirliğine dayalı öğrenme eğitim alanında son zamanlarda ortaya çıkmış bir yaklaşım değildir. Bu öğrenme yaklaşımın tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Çok eski dönemlerde, öğretmenler, öğrencilere grup projeleri, grup tartışmaları, grup çalışmaları ve akran öğretiminde birlikte çalışmalarına izin vermiş ya da bu yönde onları desteklemişlerdir. Ancak bu yöntemler, belli bir plan dahilinde değil gelişigüzel yapılmaktaydı. 1970’li yıllarda yaşanan bazı önemli gelişmeler nedeniyle bu yöntemler önemini yitirmiş, bunların yerine modern yöntemlerden biri de sayılan işbirlikli öğrenme yönteminin çok çeşitli öğrenme ortamlarında geliştirilerek uygulanmaya başlanmıştır.

Yapılan çok sayıda araştırmalar ve öğretmen uygulamalarının bir sonucu olarak işbirlikli öğrenme yönteminin günümüzdeki her türlü öğretimsel amaca yönelik (fen ve matematikten okuma- yazmaya, temel becerilerden karmaşık problem çözmeye), çok çeşitli seviyelerdeki öğrencilere kolaylık derecesi farklı konuları öğretmek için

86

geliştirilmiştir. Günümüz sınıf ortamlarında işbirlikçi öğretim yöntemini, öğretmen ara sıra başvurmakta, sık sık bu yöntemi öğretim amaçlarını gerçekleştirmek ve öğretim sürecini verimli kılmada, sınıfın düzenlenmesinde kullanılmaktadır.

İşbirlikli öğretim yönteminin en önemli özellikleri şu şekilde sıralanabilir:  Öğrencilerde güdülenme ve dikkat en üst seviyededir.

 Başarı ve başarısızlık bireye değil tüm üyelere aittir.  Öğrencilerin sosyal becerilerini geliştirir.

 Öğrencilerin psiko-sosyal ve duyuşsal gelişimlerine katkıda bulunur, özsaygı ve öz yeterliliği geliştirir (Dilci, 2011, s.130).

Yeni öğretim programların öngördüğü amaçların gerçekleşmesi daha çok işbirlikli öğrenme ortamlarında gerçekleşebilir. Bu yöntemi kullanan birçok öğretmen, bu yöntemin özünü tam olarak kavrayamamaktadırlar. Öğrencileri masanın etrafında toplayarak çalışmalarını sağlamak, işbirlikli öğretim yönteminin uygulanması anlamına gelmez. Yani bu yöntem, öğrencilerin kendi bireysel çalışmalarını sürdürmek diğer öğrencilerle bir arada oturması anlamına gelmez. Ya da bir öğrencinin grup içinde tüm sorumluluğu üzerine aldığı diğer öğrencilerin de isimlerinin yazılı olduğu bir grup raporu sunmak da değildir.

İşbirliğine dayalı öğrenmenin olabilmesi için;

 Grupların belirlenmiş olan pozitif bağlılıklara sahip olmaları,

 Grubu oluşturan üyelerin birbirlerinin öğrenmelerini ve başarılarını desteklemeleri,

 Üyelerin, birbirlerini üzerlerine düşen görevler için sorumlu tutmaları,  Küçük grup becerilerini üyelerin uygun olarak kullanmaları,

 Üyelerin birbirlerini çalışma sürecinde düzenli olarak değerlendirmeleri,

Bu öğeler, grup çalışmalarında amaçlanan öğrenci işbirliğini gerçekleşmesini ve tüm grupların etkili ve verimli bir şekilde çalışmalarını sağlamaktadır.

87

İşbirlikli öğretim yöntemi, sosyal bilgiler dersinde sıkça başvurulan yöntemlerden biridir. Özellikle konular, öğrenciler arasında paylaştırılır ve ortak bir amaç doğrultusunda birbirlerinin de öğrenmelerine katkıda bulunarak, kendilerine verilen konuları sunmaları istenir. Bu yöntemde öğrenciler birbirleriyle rekabet etmektense olumlu bir öğrenme ortamı içerisine girerek, karşılıklı olarak öğrenmelerinden sorumlu olurlar.

88

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM