• Sonuç bulunamadı

Akmaz (2009), bildirdiğine göre, Sullivan kişilerin, yaşanan anksiyeteden kaçmak için öfkeyi kullandıklarını belirtmiştir Kızgınlık, anksiyete ile ortaya çıkan bir

2.2.2.4. Sosyal ÖğrenmeKuramı

Psikologların hemen hemen tümü, öğrenmenin insanlarda doğuştan gelen faktörlere indirgenemeyeceğini, öğrenmenin saldırganlık davranışının türü ve miktarı üzerinde önemli etkisi olduğunu savunur. Engellenme duygusuna en tipik davranışlardan biri saldırganlıktır. Kişii engelleyen nesne ya da kişiye yapılan saldırganlık, bazen duruma uyum yapmaya, bazen de uyumsuzluğa götürür. Bizi engelleyen kişi ya da olay gücümüzün dışında ise, engellenme sonucunda ortaya çıkan kızgınlık yer değiştirir ve gücümüzün yettiği kişi ve nesnelere yönelir.       

115 Hülya Şahin, “Öfke: O Sizi Kontrol Edeceğine Siz Onu Kontrol Edin. (Apa’nın Aynı Adlı Broşüründen

Çeviri)”, Türk Psikoloji Bülteni, 1997, Cilt:7, 79- 85.

116 Karslı, a.g.e., s.27

117 Ece Havva Cömert, Depresif Bozukluklarda Anksiyete Şiddetine Göre Sürekli Öfkenin ve Öfke

İfade Tarzlarının İncelenmesi, İstanbulÜniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2004, s. 34

Saldırganlık davranışının öğrenmenin etkisi altında kaldığı gösteren araştırmalar vardır; ne zaman, nerede,kime karşı, ne derece,ne tür saldırganlık yapılacağını öğreniriz.

Modern öğrenme ya da sosyal öğrenme kuramcılarının görüşlerine göre öfke davranışları, ifade ediliş bakımından model alma, taklit, özdeşleşme ve pekiştirmelerle öğrenilen tepkilerdir. Çocukluktan itibaren anne ve babasını görerek ve onlardan davranışlarına ilişkin geribildirimler alarak, çocuk toplumca doğru bulunan davranışları tekrar etmeyi ve bu davranışları benimsemeyi öğrenir. Ayrıca çevresinde gördüğü, onay alan davranışları da taklit yoluyla içselleştirir. Toplumca onay gören ifade biçimlerini özümseyen çocuk, öfkesini sağlıklı yollarla ifade etmeyi başaramazsa, yine yoğun öfke duygularını hep taşır ve içsel çatışmalarını çözmek için saldırgan ve aşırı uyarılmış davranışlar seçebilir.118

İmamoğlu’nun (2003) bildirdiğine gore, Bandura (1973), öfke davranışının, sembolik süreçler aracılığı ile gözlem yolu ile öğrenildiğini iddia eder. İnsanların pekiştireç almadan da öğrenebilecekleri,bir davranışın öğrenilmesi ile uygulanmasının ayrı şeyler olduğu ve televizyonda şiddet içeren film seyretmenin de saldırgan davranışları artırdığını vurgulamaktadır. 66 okul öncesi ile yaptığı deneyde, üç gruba ayırdığı çocuklara farklı zamanlarda aynı film seyrettirilmiş ancak birinci grubun izlediği filmin sonunda saldırgan davranış ödüllendirilmiş, ikinci grubun filminde saldırgan davranış cezalandırılmış, son grubun izlediği filmde de saldırgan davranışa herhangi bir tepki verilmemiştir. Deneyin sonuçları, saldırgan davranışın ödüllendirildiği birinci gruptaki çocukların saldırgan davranışlar gösterdiği ve davranış repertuarlarına yenileri ekledikleri, her üç grubunda oyuncaklarına kaba davrandıkları gözlemlenmiştir. Sonuç olarak saldırgan davranış pekiştirilmese bile, çocukların davranışı gözlemleyip, model alma ve istenmeyen davranış bir şekilde öğrenilmiştir.119

Sosyal Öğrenme Kuramı saldırgan davranışı, çevresel faktörlerle açıklamaya çalışmaktadır. Kuramcılara göre saldırgan davranışın gelişmesinde aile ilişkilerindeki yanlış uygulamaları model alma ve aile içi süreçlerdeki ödüllendirme ve cezalandırmanın önemli rolü olduğu ileri sürülmektedir. Bunun yanı sıra aile dışındaki saldırgan modellerin de saldırgan davranışın gelişimi için önemli olduğu savunulmaktadır.120

      

118 Akmaz, a.g.e., s.43 119 İmamoğlu, a.g.e., S.22

120 Raşit Avcı, Şiddet Davranışı Gösteren ve Göstermeyen Ergenlerin Ailelerinin Aile İşlevleri, Öfke ve

Öfke İfade Tarzları Açısından İncelenmesi, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Adana,2006, s. 20(Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi).

Sosyal öğrenme kuramı açısından bakıldığında; bizler her zaman kendi kendimizi pekiştirerek değil, başka insanların davranışlarını ve bu davranışların sonuçlarını gözlemleyerek dolaylı pekiştirmeler aracılığıyla da öğreniriz. Bu doğrultuda; kişinin içinde bulunduğu kültür ve çevresel faktörler öfke ifadesinin ve davranışının oluşmasına önemli katkılarda bulunmaktadır.

Tüm kültürlerde çocuklar duygusal ifadeleri, etkili rol modelleri gözleyerek öğrenmektedir. Karslı(2018), bildirdiğine göre, Bandura, insanların korku, öfke, öfori gibi duygusal uyarılma yasadıklarında bu durumun, belirli somatik ipuçlarına değil, bir dizi dışsal tanımlayıcı etkilere dayandığını ileri sürmektedir. Diğer duygularda olduğu gibi öfke de; geçmiş olayları hatırlatan belirli durumların olmaması halinde de ortaya çıkabilir. Geleneksel cinsiyet rolü erkeklerin üzüntü ve incinebilirlik duygularını bastırırken, öfkelendiklerinde saldırgan davranışlar sergilemeleri için cesaretlendirmektedir. 121

İmamoğlu’nun (2003) bildirdiğine göre, Bandura (1977), öğrenmenin sosyal bir ortamda oluştuğunu ve çocukların en önemli öğrenme yaşantılarının diğerlerinin hal ve hareketlerinin gözlemleyerek oluştuğunu savunur. Çocuk öğrendiği davranışı sürekli yapmak durumda değildir. Hatta ödüllendirilmiş olması da şart değildir. Kişinin öğrenebilmesi için tek şart başkalarını belirli bir davranışı yaptıklarında onları gözlemlemesidir.122

Sosyal öğrenme kuramına baktığımızda her türlü davranış, insanların çevrelerindeki gözlemleri ve davranışları taklit yoluyla öğrenmeleri ile kazanılmaktadır. Öğrenilmiş olan öfke ve saldırganlık davranışları sadece bir kişii değil çevresel faktörleri de etkilemektedir. Kişi gözlemlediği ve taklit yoluyla öğrenmiş olduğu öfke içeren davranışları uygulama noktasında, kişinin kendi benliğini algılaması ve çevresel faktörler ile ilişkilidir. Kişinin karar vermesi gereken nokta, bütün bu faktörler varlığında öfke davranışlarını gösterip göstermemesidir.123İmamoğlu

(2003), bildirdiğine göre, Badura (1973) öfke

davranışının gözlem yolu ile sembolik süreçler aracılığıyla öğrenildiğini vurgulamıştır. İnsanların bir davranışı pekiştireç almadan da öğrenebileceklerini ve bir davranışın öğrenilmesi ile uygulanmasının ayrı şeyler olduğunu söylemektedir. İstenmeyen davranışlardan olan saldırgan davranışlar da hiç pekiştirilmese bile sadece gözlem yolu ile model alma şeklinde öğrenilebilmektedir.124

      

121Karslı, a.g.e., s.26 122 Korkut, a.g.e., s.34 123Tanış, a.g.e., s.26 124 İmamoğlu, a.g.e., S.23

Benzer Belgeler