• Sonuç bulunamadı

TÜKETİM SIKLIKLAR

6. SONUÇLAR VE ÖNERİLER

Ana hedefi sosyoekonomik düzeyi birbirinden farklı okul çocuklarında fazla kiloluluk ve obezite prevalansının ve etiyolojik etmenlerinin saptanması, uygulanan anket formuyla öğrencilerin sosyodemografik, fizik etkinlik ve beslenme özelliklerinin belirlenerek fazla kiloluluk ve obezite ile bağlantılarının incelenmesi olan bu araştırma Ankara il merkezindeki üç ilköğretim okulunda gerçekleştirilmiştir.

Atıfbey İO, Alpaslan İO ve Ayşe Abla Koleji’nde 2006-2007 eğitim-öğretim döneminde öğrenim görmekte olan ve çalışmaya katılan 6-14 yaş grubu 1881 öğrencinin ölçümleri ve anket bilgilerinin değerlendirilmesiyle elde edilen sonuçlar şöyledir:

Çalışma kapsamında incelenenlerin %52,3’ü erkek, %47,7’si kız öğrencilerden oluşmakta olup, incelenenlerin okullara göre cinsiyet dağılımlarına baktığımızda dağılımın okullar arasında da farklılık göstermediği görülmüştür

Aylık toplam gelir düzeyleri açısından öğrencilerin ailelerinin, Atıf Bey İO’nda %66,1’i ≤749 YTL, Alpaslan İO’nda %52,5’i 750-1999 YTL ve Ayşe Abla Koleji’nde %75,9’u ≥2000 YTL aylık toplam gelire sahip oldukları saptanmıştır.

Yüksekokul-üniversite eğitimi olan anne;baba oranları Atıf Bey İO’da %3,8; %8,5, Alpaslan İO’nda %31,2; %39,6 ve Ayşe Abla Kolejinde %83,1; %89,3 olarak saptanmıştır.

Ailede birlikte yaşanılan birey sayılarına baktığımızda, öğrencilerin ailelerinin Atıf Bey İO’da %40,47’si, Alpaslan İO’da %28,22 ‘si ve Ayşe Abla Koleji’nde %8,02’sinin 5 veya daha fazla kişiyle birlikte yaşadıkları saptanmıştır.

Ailelerin aylık gelir düzeyi, anne-baba öğrenim durumları ve ailede birlikte yaşanılan birey sayıları göz önüne alınarak belirlenen sosyoekonomik düzey bakımından, Atıf Bey İO düşük, Alpaslan İO orta ve Ayşe Abla Koleji yüksek sosyoekonomik düzeyi temsil eden bir okul olarak kabul edilmiştir.

Bu araştırmada haftalık en az 20 dakikalık terleten fiziksel aktivite yapılma sıklığı bakımından üç okul arasında istatistiki olarak anlamlı fark saptanmıştır. Bu açıdan bakıldığında, haftada 3 kez yada daha fazla fiziksel aktivite yapma oranları sosyoekonomik düzey düzeldikçe artmaktadır.

İncelenen öğrencilerin son bir yılda 4-5 defadan daha sık hastalanma ve en az iki hafta ve daha uzun süreli hastanede yatarak tedavi görme öyküleri bakımından ise okullar arasında istatistiki olarak anlamlı fark saptanmamıştır.

Yaptığımız araştırmada öğrenciler arasında günlük 3 veya daha az öğün yemek yeme oranı %86,1, düzenli olarak sabah kahvaltısı yapma oranı %78,9, düzenli olarak öğle

yemeği yeme oranı %85,4 olarak saptanmıştır. Ayrıca en sık atlanan öğünün sabah kahvaltısı, en sık dışarıda yenilen öğünün öğle yemeği olduğu ve sosyoekonomik düzey arttıkça öğrencilerin daha düzenli beslendikleri anlaşılmıştır. Düzenli sabah kahvaltısı yapmayan öğrenci oranı en fazla Atıfbey İO’da (%27,5), düzenli öğle yemeği yemeyen öğrenci oranı ise en fazla Alpaslan İO’da (%20,6) saptanmıştır. Düzenli sabah kahvaltısı yapmayanların %50,5’i, düzenli öğle yemeği yemeyenlerin ise %53,6’sı bunun nedenini iştahının olmaması veya acıkmaması olarak belirtmiştir.

İncelenen öğrenciler arasında balık, kırmızı et gibi hayvansal kökenli protein kaynaklarının ve taze sıkılmış meyve suyunun yüksek sosyoekonomik düzeyde daha sık tüketildiği ve tavuk, yumurta gibi edinimleri görece daha ucuz olan protein kaynaklarının, tahıl ürünleri ve ekmek tüketiminin ise düşük ve orta sosyoekonomik düzeyde. daha sık olduğu saptanmış, ancak süt ürünleri açısından bir fark saptanamamıştır. Ayrıca çalışmamızdan elde edilen sonuçlara göre düşük sosyoekonomik düzeydeki öğrencilerde cips, patates kızartması, kola, gazoz v.b. gazlı içeceklerin, orta ve yüksek sosyoekonomik düzeydeki öğrencilerde ise hamburger, cheeseburger ve pizza tüketim sıklıklarının yüksek olduğu görülmüştür.

Araştırmamızda, sırasıyla Z-skor, persentil ve median yüzdesi yöntemleri kullanılarak, YGA değerlerine göre düşük kilolulu olarak tanımlananların oranı %0,7; %1,1; %1,0, YGB değerlerine göre bodur (kısa / stunted) olarak tanımlananların oranı %1,1; %1,5; %0,9 ve BGA değerlerine göre zayıf (kavruk / wasted) olarak tanımlananların oranı %0,4; %0,5; %4,6 olarak saptanmıştır. Okulların sosyoekonomik düzeyi düştükçe düşük kiloluluk, bodurluk ve zayıflık oranlarının anlamlı olarak artma eğiliminde olduğu görülmüştür.

IOTF referans değerleri kullanılarak araştırmamızda %19,5 oranında fazla kiloluluk, %7,5 oranında obezite ve toplamda %27,0 oranında fazla kiloluluk ve obezite sıklığı saptanmıştır. Ayrıca sosyoekonomik düzey yükseldikçe fazla kiloluluk ve obezite oranlarının artma eğiliminde olduğu görülmüştür.

Fazla kiloluluk ve obezite oranlarının anlamlı olarak yüksek olduğu gruplar : • Yaş grupları açısından, erkeklerde 9-11, kızlarda 6-8 ve her iki cinsiyet birlikte

değerlendirildiğinde ise 9-11 yaş grubunda

• Cinsiyetler açısından, erkek öğrencilerde kız öğrencilere göre

• Ailede birlikte yaşadıkları birey sayıları açısından, ≤4 kişiyle birlikte yaşayan öğrencilerde, ≥5 kişiyle birlikte yaşayan öğrencilere göre

• Yüksekokul/üniversite öğrenim düzeyine sahip ebeveynlerin çocuklarında, lise ve altı düzeyde öğrenime sahip ebeveynlerin çocuklarına göre

• Haftalık, en az 20 dakika süren ve terleten fizik aktivite sayısı ≥3 kez olan çocuklarda, <3 kez olan çocuklara göre,

• Doğumdan sonraki ilk altı ay yalnızca mama ile beslenen çocuklarda beraberinde ya da tek başına anne sütü alan çocuklara göre,

• Ebeveyn obezitesi açısından, anne veya babası obez olan çocuklarda, ebeveyn obezitesi saptanmayan çocuklara göre,

• Tüketim sıklığı açısından kırmızı et, hamburger, cheeseburger, meyve suyu, yoğurt tüketimi ≥2 kez/ ay olan çocuklarda, <1 kez/ ay tüketen çocuklara göre fazla kiloluluk ve obezite sıklığının anlamlı olarak yüksek olduğu saptanmıştır.

Araştırmamızda İncelenen öğrencilerin fazla kiloluluk ve obezite açısından, günlük TV izleme süreleri, TV izlerken atıştırma, son bir yılda 4-5 defadan daha sık hastalanma, günlük yenilen ana öğün sayısı, düzenli sabah kahvaltısı yapma, düzenli öğle yemeği yeme, dışarıda yenilen öğün, en az iki hafta ve daha uzun süreli hastanede yatarak tedavi görme öyküleri bakımından, fazla kiloluk ve obezite durumlarına göre yapılan değerlendirmelerde istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmamıştır.

Benzer Belgeler