grubunun yaş ortalaması 22.12 (sd:2.14) olarak saptanmıştır. Depresyon grubu ile kontrol grubunun, yüksek risk grubu ile düşük risk grubunun yaş ortalamaları sayısal bir değişken olduğundan Bağımsız Gruplar t Testi ile karşılaştırılmış olup aralarında istatistiksel fark saptanmamıştır (p:0.564, p:0.805;
sırası ile).
Katılımcıların eğitim yılı ortalamalarına bakıldığında; depresyon grubunun eğitim yılı ortalaması 8.11
(sd:3.95), kontrol grubunun 10.03 (sd:5.00), yüksek risk grubunun 13.81 (sd:2.66) ve düşük risk
grubunun ise 14.65 (sd:3.11) olarak saptanmıştır. Depresyon grubu ile kontrol grubunun, yüksek risk grubu ile düşük risk grubunun eğitim düzeyi açısından karşılaştırmasında, eğitim düzeyi sayısal bir değişken olduğundan Bağımsız Gruplar t Testi kullanılmış olup gruplar arasında istatistiksel fark saptanmamıştır (p:0.075, p:0.242; sırası ile).
Katılımcıların gelir düzeyi açısından karşılaştırılmasında ise; depresyon grubunda 10 kişinin düşük
(%37), 17 kişinin yeterli (%63) gelir düzeyine sahip olduğu; kontrol grubunda 12 kişinin düşük (%46.2),
10 kişinin yeterli (%38.5) ve 4 kişinin yüksek (%15.4) gelir düzeyine sahip olduğu; yüksek risk grubunda 3 kişinin düşük (%11.1) gelir düzeyine sahipken 24 kişinin yeterli (%88.9) gelir düzeyine sahip oluğu ve düşük risk grubunda ise 8 kişinin düşük (%30.8), 15 kişinin yeterli (%57.7), 3 kişinin de yüksek (%11.5) gelir düzeyine sahip olduğu görülmüştür. Depresyon grubu ile kontrol grubu, yüksek risk grubu ile düşük risk grubunun gelir düzeyi açısından karşılatırmasında, ordinal bir değişken olduğundan Mann-Whitney U Testi kullanılmış olup gruplar arasında istatistiksel fark saptanmamıştır
(p: 0.968, p:0.446; sırası ile). (Tablo 3)
Tablo 3: Çalışmaya dahil edilen katılımcıların sosyodemografik özellikleri
DEPRESYON GRUBU (n=27) KONTROL GRUBU (n=26) P değeri YÜKSEK RİSK GRUBU (n=27) DÜŞÜK RİSK GRUBU (n=26) P değeri YAŞ 46.74 ± 3.97 47.5 ± 5.45 0.564 22.26 ± 2.08 22.12 ±2.14 0.805 EĞİTİM 8.11 ± 3.95 10.03 ± 5.00 0.075 13.81 ± 2.66 14.65 ±3.11 0.242 GELİR DÜZEYİ düşük yeterli yüksek 10 (%37) 17 (%63) 12 (%46.2) 10 (%38.5) 4 (%15.4) 0.968 3 (%11.1) 24 (%88.9) 8 (%30.8) 15 (%57.7) 3 (%11.5) 0.446
41
5.3. HASTALIK ÖZELLİKLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Çalışmaya dahil edilen katılımcıların hastalık durumları ayrıntılı psikiyatrik görüşme ve sonrasında uygulanan SCID-1, Hamilton Depresyon Ölçeği, Durumluk-Sürekli Anksiyete Envanteri ile değerlendirilmiştir. Ek olarak depresyon grubunda; geçirilen major depresif epizod sayısı ve hastalık başlangıcından itibaren geçen süre ile geçmiş hastalık öyküsü; ailede major depresyon öyküsü varlığı ile de genetik yüklülük değerlendirilmiştir.
Depresyon grubuna geçmişte en az 2 depresif epizod geçirmiş, çalışma esnasında tam remisyonda olan yineleyici depresyon tanılı annelerin alınması planlanmıştır. Ancak hasta alım sürecinde kalıntı belirtileri olmayan, tam remisyonda yineleyici depresyon hastası bulmayla ilgili güçlük yaşanmıştır. Bu nedenle; kullanmakta olduğu ilaç tedavisinden yarar gören, kendi ifadesiyle hastalık belirtilerinde % 50’ den fazla düzelme gösteren, işlevselliği iyi depresif anneler çalışmaya dahil edilmiştir. Bu grupta 2 kişi Hamilton Depresyon Ölçeği’ni, 2 kişi Durumluluk Anksiyete Envanteri’ni doldurmadığından bu veriler kayıp veri olarak ele alınmıştır. Bu gruptaki annelerin Hamilton Depresyon Ölçeği skor ortalaması 13 (n:25; sd:4.89), Durumluluk Anksiyete Envanteri skor ortalaması 43.4 (n:25; sd:10.68) ve Sürekli Anksiyete Envanteri skor ortalaması ise 50.63 (n:27; sd:8.45) olarak hesaplanmıştır. Bu gruptaki kişilerin ortalama 3 (değer aralığı:2-6) depresif epizod geçirdiği; hastalık başlangıcından itibaren geçen sürelerinin ortalama 12.25 yıl olduğu ve 17’ sinin 1.derece, 10’ unun ise 2. ve 3. derece akrabalarında olmak üzere hepsinin ailesinde depresyon öyküsü bulunduğu görülmüştür.
Yüksek risk grubundaki kızların hiçbiri henüz depresif bir atak geçirmemişti. Hepsinin annesinde depresyon öyküsü bulunduğundan aile öyküleri pozitif olarak değerlendirilmiştir. Bu gruptaki kızların Hamilton Depresyon Ölçeği skor ortalaması 4.18 (n:27, sd:4.40) olarak saptanmıştır. Bir kişi Durumluluk Anksiyete Envanteri’ni, 2 kişi Sürekli Anksiyete Envanteri’ni doldurmadığından bu veriler kayıp veri olarak ele alınmıştır. Durumluluk Anksiyete Envanteri skor ortalaması 37.8 (n:25 sd:8.87), Sürekli Anksiyete Envanteri skor ortalaması ise 42.84 (n:26, sd:8.76) olarak hesaplanmıştır. (Tablo 4)
42
Tablo 4: Gruplara göre hastalık özelliklerinin değerlendirilmesi
Kontrol grubundaki annelerin ve düşük risk grubunda yer alan kızların hiçbiri major depresif epizod geçirmemişti ve ailelerinde major depresyon öyküsü bulunmamaktaydı. Kontrol grubundaki annelerin 1 tanesi Hamilton Depresyon Ölçeği’ni, 1 tanesi de Sürekli Anksiyete Envanteri’ni; düşük risk grubundaki kızların ise yalnızca 1 tanesi Hamilton Depresyon Ölçeği’ni doldurmamıştı. Bu veriler kayıp veri olarak ele alınmıştır. Kontrol grubundaki annelerin Hamilton Depresyon Ölçeği skor ortalaması 0.8 (n:25, sd:1.55), Durumluluk Anksiyete Envanteri skor ortalaması 28.07 (n:26, sd:7.50) ve Sürekli Anksiyete Envanteri skor ortalaması ise 36.28 (n:25, sd:8.99) olarak saptanmıştır. Düşük risk grubundaki kızların ise Hamilton Depresyon Ölçeği skor ortalaması 0.96 (n:25, sd:2.09), Durumluluk Anksiyete Envanteri skor ortalaması 27.34 (n:26, sd:6.65) ve Sürekli Anksiyete Envanteri skor ortalaması 33.38 (n:26, sd:8.62) olarak hesaplanmıştır.
DEPRESYON GRUBU (n=27) KONTROL GRUBU (n=26) P değeri YÜKSEK RİSK GRUBU (n=27) DÜŞÜK RİSK GRUBU (n=26) P değeri AİLE ÖYKÜSÜ 27 - 27 -
DEPRESİF ATAK SAYISI
3 ± 1.07
(DA: 2-6)
- - -
HASTALIK BAŞLANGICINDAN İTİBAREN GEÇEN SÜRE (yıl)
12.25 ± 7.96
(DA: 1-28)
- - -
HAMİLTON
DEPRESYON ÖLÇEĞİ SKORU
13 ± 4.89 (n:25) 0.8 ± 1.55 (n:25) P< 0.001 4.18 ± 4.40 (n:27) 0.96 ± 2.09 (n:25) P:0.002 DURUMLULUK ANKSİYETE ENVANTERİ SKORU 43.4 ± 10.68 (n:25) 28.07 ± 7.50 (n:26) P< 0.001 37.8 ± 8.87 (n:25) 27.34 ± 6.65 (n:26) P< 0.001 SÜREKLİ ANKSİYETE ENVANTERİ SKORU 50.63 ± 8.45 (n:27) 36.28 ± 8.99 (n:25) P< 0.001 42.84 ± 8.76 (n:26) 33.38 ± 8.62 (n:26) P< 0.001
43
Depresyon grubu ile kontrol grubunun, yüksek risk grubu ile düşük risk grubunun Hamilton Depresyon Ölçeği, Durumluluk Anksiyete Envanteri, Sürekli Anksiyete Envanteri skorları Bağımsız Gruplar t Testi kullanılarak karşılaştırılmış olup gruplar arasında anlamlı istatistiksel fark saptanmıştır
(Hamilton:p<0.001,p:0.02;Durumluluk Anksiyete:p<0.001,p<0.001; Sürekli Anksiyete:p<0.001,p<0.001; sırası ile). (Tablo 4)
5.4. HİPOKAMPÜS HACİM ANALİZİ SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
Tüm katılımcıların MRG çekimleri aynı teknikle gerçekleştirilmiş; çekim sonrası görüntüler deneyimli bir nöroradyolog tarafından değerlendirilmiştir. Herhangi bir intrakraniyel patoloji saptanmayan kişilerin MR görüntüleri aynı kişi tarafından segmentasyona hazır hale getirilmiş ve sonrasında katılımcıların kimliğine kör olarak ITK snap programı ile manuel segmente edilerek sağ ve sol hipokampüs hacimleri elde edilmiştir. Total beyin hacimleri (TBV); MR görüntüleri kullanılarak SPM ve VBM 5 programları üzerinden hesaplanmıştır. Tüm gruplarda yaş, eğitim düzeyi, genetik yük, anne ya da kız olma, TBV, Hamilton Depresyon Ölçeği ve Durumluluk- Sürekli Anksiyete Envanteri skorları gibi faktörlerin sağ ve sol hipokampüs hacmi üzerine bağımsız etkisi Çoklu Doğrusal Regresyon Analizi (Multiple Linear Regression Analysis) kullanılarak değerlendirilmiş; model uyumu gerekli rezidüel ve uyum istatistikleri kullanılarak incelenmiştir. Analiz sonucunda yaşın, anne ya da kız olmanın ve Hamilton Depresyon Ölçeği skorlarının sağ hipokampüs hacmi üzerine (p:0.012 r:0.823; p:0.044
r:0.677; p:0.014 r:-0.454; sırası ile); TBV’ nin ise hem sağ hem sol hipokampüs hacmi üzerine etkisi
44
Tablo 5: Sağ hipokampüs hacmi üzerine etkisi olabilecek faktörlerle ilişkili regresyon analizi sonuçları
Tablo 6: Sol hipokampüs hacmi üzerine etkisi olabilecek faktörlerle ilişkili regresyon analizi sonuçları
Hipokampüs hacmi üzerine etkisi olabilecek depresif atak sayısı ve hastalık başlangıcından itibaren geçen süre gibi faktörlerin etkisi ise yalnızca depresyon grubunda değerlendirilmiştir. Depresyon grubunda depresif atak sayısı ve hastalık başlangıcından itibaren geçen sürenin sağ ve sol hipokampüs hacmi üzerine herhangi bir etkisi olmadığı görülmüştür (Sağ hipokampüs: p:0.70 r:-
0.354, p:0.183 r:-0.267; sırası ile; Sol hipokampüs: p:0.358 r:-0.184 p:0.703 r:-0.082; sırası ile). (Tablo
7- 8)
SAĞ HİPOKAMPÜS STANDART OLMAYAN KATSAYILAR STANDART
KATSAYILAR 4.
B Std. Hata Beta T Sig.
ANNE KIZ OLMA 403,239 197,183 ,677 2,045 ,044 YAŞ 18,661 7,267 ,823 2,568 ,012 HAMİLTON DEPRESYON ÖLÇEĞİ -22,248 8,845 -,454 -2,515 ,014 TBV 1,297 ,298 ,408 4,354 ,000
SOL HİPOKAMPÜS STANDART OLMAYAN KATSAYILAR STANDART
KATSAYILAR 4.
B Std. Hata Beta T Sig.
YAŞ 4,033 2,119 ,200 1,903 ,060 HAMİLTON DEPRESYON ÖLÇEĞİ -9,910 5,538 -,228 -1,789 ,077 DURUMLULUK ANKSİYE ENVANTERİ 5,192 2,957 ,211 1,756 ,082 TBV 1,028 ,282 ,365 3,645 ,000
45
Tablo 7: Depresyon grubunda depresif atak sayısı ve hastalık başlangıcından itibaren geçen sürenin sağ hipokampüs hacmi üzerine etkisi
Tablo 8: Depresyon grubunda depresif atak sayısı ve hastalık başlangıcından itibaren geçen sürenin sol hipokampüs hacmi üzerine etkisi
Gruplar arası hipokampüs hacimlerinin karşılaştırılmasında Genel Lineer Model (çok değişkenli kovaryans analizi - Multivariate Analysis Of Covariance; MANCOVA) uygulanmış; anne ya da kız olma ve genetik yük sabit faktör (fixed factor); yaş ve TBV ise eş değişken (covariate) olarak analize dahil edilmiştir.
Analiz sonucunda depresyon grubunun sağ hipokampüs hacim ortalaması 3072.59 mm3 (sd:390.55) sol hipokampüs hacim ortalaması 2799.44 (sd:369.02); kontrol grubunun sağ hipokampüs hacim ortalaması 3049.84 (sd:298.18), sol hipokampüs hacim ortalaması 2825.61 (sd:225.13); yüksek risk grubunun sağ hipokampüs hacim ortalaması 3034.92 (sd:233.43), sol hipokampüs hacim ortalaması
SAĞ HİPOKAMPÜS STANDART OLMAYAN KATSAYILAR STANDART
KATSAYILAR 2.
B Std. Hata Beta T Sig.
DEPRESİF ATAK SAYISI -128,633 68,014 -,354 -1,891 ,070
HASTALIK BAŞLANGICINDAN İTİBAREN GEÇEN SÜRE
-13,071 9,522 -,267 -1,373 ,183
SOL HİPOKAMPÜS STANDART OLMAYAN KATSAYILAR STANDART
KATSAYILAR 2.
B Std. Hata Beta t Sig.
DEPRESİF ATAK SAYISI
-63,267 67,533 -,184 -,937 ,358
HASTALIK BAŞLANGICINDAN İTİBAREN GEÇEN SÜRE
46
2792.03 (sd:229.77); düşük risk grubunun ise sağ hipokampüs hacim ortalaması 3071.11 (sd:253.64), sol hipokampüs hacim ortalması 2758.19 (sd:211.28) olarak hesaplanmıştır. Tüm gruplarda sol hipokampüs hacmi sağ hipokampüs hacmine oranla daha küçük saptanmakla birlikte, gruplar arasında sağ ve sol hipokmpüs hacimleri açısından istatistiksel fark saptanmamıştır (p:0.962, p:0.839;
sırası ile). Total beyin hacmi depresyon grubunda 1339.05 (sd: 111.82), kontrol grubunda 1270.01 (sd:83.16), yüksek risk grubunda 1334.98 (sd:81.30) ve düşük risk grubunda 1340.45 (sd:92.58)
bulunmuş; TBV açısından gruplar arasında istatistiksel fark saptanmıştır (p:0.018).
Yaş, anne ya da kız olma ve genetik yükün sağ ve sol hipokampüs hacmi üzerine herhangi bir etkisi saptanmazken (F(2,99)= 1,24 p:0.292; F(2,99)= 0.65 p:0.523; F(2,99)= 0.50 p:0.607; sırası ile); TBV’ nin sağ ve sol hipokampüs hacmi üzerine anlamlı etkisi olduğu görülmüştür (F(2,99)= 16,17 p:<0.001) (Tablo 9- 10)
Tablo 9: Multivaryans Testler
ETKİ Değer F Hipotez df Hata df Sig
YAŞ ,025 1,247 2,000 99,000 ,292 TBV ,327 16,171 2,000 99,000 ,000 ANNE/KIZ OLMA ,013 ,653 2,000 99,000 ,523 GENETİK YÜK ,010 ,502 2,000 99,000 ,607 ANNE/KIZ OLMA*GENETİK YÜK ,021 1,020 2,000 99,000 ,364
47
Tablo 10: Gruplarası etki testi
BAĞIMLI DEĞİŞKEN df ORTALAMANIN KARESİ F Sig YAŞ sağhipokampüs solhipokampüs 161909,622 80469,773 1 1 161909,622 80469,773 2,346 1,326 ,129 ,252 TBV sağhipokampüs solhipokampüs 2062519,724 1104550,432 1 1 2062519,724 1104550,432 29,882 18,208 ,000 ,000 ANNE/KIZ OLMA sağhipokampüs solhipokampüs 90551,911 27291,699 1 1 90551,911 27291,699 1,312 ,450 ,255 ,504
GENETİK YÜK sağhipokampüs
solhipokampüs 69404,528 22174,198 1 1 69404,528 22174,198 1,006 ,366 ,318 ,547 ANNE/KIZ OLMA*GENETİK YÜK sağhipokampüs solhipokampüs 12982,408 117927,811 1 1 12982,408 117927,811 ,188 1,944 ,665 ,166
48
5.5. HİPOKAMPÜS ŞEKİL ANALİZİ SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
Hipokampal yapının 3 boyutlu şekil analizi, SPHARM bilgisayar programı kullanılarak Genel Lineer Model (çok değişkenli kovaryans analizi - Multivariate Analysis Of Covariance; MANCOVA) ile yapılmıştır. Analizde genetik yük ve anne ya da kız olma sabit faktör (fixed factor); yaş ve TBV ise eş değişken (covariate) olarak alınmıştır. Ek olarak depresyon grubundaki annelerin hipokampüs yapıları ile hastalık süresi, depresif epizod sayısı ve hastalık şiddeti arasında Pearson Korelasyon Analizi yapılmıştır. Korelasyon analizinde hastalık şiddetinin etkisini araştırmak amacıyla HDÖ skoru kullanılmıştır. Analiz sonucunda yapısal farklılık saptanan alanların hipokampüsün hangi alt bölümlerine denk geldiği Şekil 8’ deki hipokampüs haritası kullanılarak tanımlanmıştır. (Şekil 8). Şekil analizinde p değerlerini değerlendirmek için kullanılan skala Şekil 9’ da verilmiştir. (Şekil 9)
Şekil 8: Hipokampüs haritası; sol şekilde hipokampüsün üstten görünümü, sağ şekilde alttan görünümü
üstten görünüm alttan görünüm
49
lk olarak genetik faktörlerin etkisini değerlendirmek amacıyla tüm çalışma popülasyonunda, genetik yük taşıyan depresyon grubu ve yüksek risk grubu ile genetik yük taşımayan kontrol grubu ve düşük risk grubu karşılaştırılmıştır. Genetik yük taşıyan grupta; sol hipokampüsün baş bölgesinin proksimalinde üst yüzden dış yüze uzanan kesimde(subiculum) büyüme yönünde, baş ve gövdenin birleştiği yerin medio-lateral kesiminde (CA1) küçülme yönünde, kuyruğun distal kesiminde üst yüzünde (CA1) büyüme yönünde; sağ hipokampüste ise başın iç yüzünd (subikulum) küçülme, gövdenin iç yüzünde (CA2-3, subiculum) büyüme yönünde yapısal değişiklikler olduğu saptanmıştır. (Şekil 10- 11- 12- 13)
Şekil 10: Genetik yükün hipokampüs yapısı üzerine etkisi; sol ve sağ hipokampüs üstten görünüm
sol sağ sol sağ
Şekil 11: Genetik yükün hipokampüs üzerine etkisi; sağ ve sol hipokampüs alttan görünüm
sağ sol sağ sol
Şekil 12: Genetik yükün hipokampüs üzerine etkisi; sol ve sağ hipokampüs içten görünüm
sol sağ sol sağ
Şekil 13: Genetik yükün hipokampüs üzerine etkisi; sol ve sağ hipokampüs dıştan görünüm
50
Daha sonra anne ya da kız olmanın hipokampüs yapısı üzerine etkisini değerlendirmek amacıyla tüm çalışma popülasyonunda, depresyon grubu ve kontrol grubundaki annelerle düşük risk grubu ve yüksek risk grubundaki kızlar karşılaştırılmıştır. Annelerin hipokampüslerinde sol hipokampüste yapısal farklılık saptanmazken, sağ hipokampüste üst yüzde gövde ile kuyruğun birleştiği bölgenin lateralinden dış yüze uzanan kesimde (CA1) büyüme yönünde, gövdenin lateralinden dış yüze uzanan kesimde (CA1) ise küçülme yönünde yapısal farklılık saptanmıştır. (Şekil 14- 15- 16- 17)
Şekil 14: Anne ya da kız olmanın hipokampüs yapısı üzerine etkisi; sol ve sağ hipokampüs üstten görünüm
sol sağ sol sağ
Şekil 15: Anne ya da kız olmanın hipokampüs yapısı üzerine etkisi; sağ ve sol hipokampüs alttan görünüm
sağ sol sağ sol
Şekil 16: Anne ya da kız olmanın hipokampüs yapısı üzerine etkisi; sol ve sağ hipokampüs içten görünüm
sol sağ sol sağ
Şekil 17: Anne ya da kız olmanın hipokampüs yapısı üzerine etkisi; sol ve sağ hipokampüs dıştan görünüm
51
Anne ya da kız olma ve genetik etkileşimin hipokampüs yapısı üzerine etkisinin değerlendirildiği interaksiyon analizinde ise; sol hipokampüste üst yüzde gövde ile kuyruğun birleştiği bölgenin lateral kesiminden başlayıp dış yüze ve alt yüze uzanan kesimde (CA1) büyüme yönünde; sağ hipokampüste ise üst yüzde gövde ve kuyruğun birleştiği bölgenin lateral kesiminde (CA1) küçülme yönünde yapısal değişiklikler saptanmıştır. (Şekil 18- 19- 20- 21)
Şekil 18: Anne ya da kız olma ve genetik etkileşimin hipokampüs yapısı üzerine etkisi, interaksiyon analizi; sol ve sağ hipokampüsün üstten görünümü
sol sağ sol sağ
Şekil 19: Anne ya da kız olma ve genetik etkileşimin birlikte hipokampüs yapısı üzerine etkisi, interaksiyon analizi; sağ ve sol hipokampüsün alttan görünümü
sağ sol sağ sol
Şekil 20: Anne ya da kız olma ve genetik etkileşimin birlikte hipokampüs yapısı üzerine etkisi, interaksiyon analizi; sol ve sağ hipokampüsün içten görünümü
sol sağ sol sağ
Şekil 21: Anne ya da kız olma ve genetik etkileşimin birlikte hipokampüs yapısı üzerine etkisi, interaksiyon analizi; sol ve sağ hipokampüsün dıştan görünümü
52
Gruplar arası saptanan yapısal değişikliklerin ileri değerlendirmesi için bir sonraki basamakta posthoc analizler yapılmıştır. İlk olarak genetik yük taşıyan depresyon grubu annelerle genetik yük taşımayan kontrol grubu anneler karşılaştırılmıştır. Depresyon grubunda; sol hipokampüs üst yüzünde baş ve gövdenin birleştiği bölgenin lateral kesiminde (CA1) küçülme yönünde, kuyruğun distalinde üst yüzden iç yüze uzanan bölgede (CA1) büyüme yönünde, gövde ile kuyruğun birleştiği bölgenin lateralinden dış yüze uzanan bölgede küçülme yönünde (CA1), alt yüzde gövdeyle kuyruğun birleştiği bölgenin lateral kesiminde (subikulum) büyüme yönünde yapısal değişiklikler olduğu; sağ hipokampüste ise başın (subikulum) iç yüzünde küçülme ve gövdenin iç yüzünde (CA2-CA3) büyüme yönünde ve alt yüz medial kesiminde (CA2-CA3) küçülme yönünde yapısal değişiklikler olduğu görülmüştür. (Şekil 22- 23- 24- 25)
Şekil 22: Depresyon grubu-Kontrol grubu; sol ve sağ hipokampüs üstten görünüm
sol sağ sol sağ
Şekil 23: Depresyon grubu-Kontrol grubu; sağ ve sol hipokampüs alttan görünüm
sağ sol sağ sol
Şekil 24: Depresyon grubu-Kontrol grubu; sol ve sağ hipokampüs içten görünüm
sol sağ sol sağ
Şekil 25: Depresyon grubu-Kontrol grubu; sol ve sağ hipokampüs dıştan görünüm
sol sağ sol sağ
53
Benzer şekilde genetik yük taşıyan yüksek risk grubu kızlarla genetik yük taşımayan düşük risk grubu kızlar hipokampüs yapıları açısından karşılaştırılmıştır. Yüksek risk grubunda sol hipokampüste başın proksimalinde üst yüz lateralinden dış yüze uzanan kesiminde (CA1) büyüme; sağ hipokampüste başın üst yüz medial kesiminde (subikulum) büyüme, başın iç yüzünde(subikulum) küçülme ve üst yüz orta kesiminde ise hem küçülme (CA2-3) hem büyüme(CA1) yönünde yapısal değişiklikler saptanmıştır. (Şekil 26- 27- 28- 29)
Şekil 26: Yüksek risk grubu- Düşük risk grubu; sol ve sağ hipokampüs üstten görünüm
sol sağ sol sağ
Şekil 27: Yüksek risk grubu- Düşük risk grubu; sağ ve sol hipokampüs alttan görünüm
sağ sol sağ sol
Şekil 28: Yüksek risk grubu- Düşük risk grubu; sol-sağ hipokampüs içten görünüm
sol sağ sol sağ
Şekil 29: Yüksek risk grubu- Düşük risk grubu; sol-sağ hipokampüs dıştan görünüm
sol sağ sol sağ
54
Daha sonra genetik yük taşıyan depresyon grubu annelerle genetik yük taşıyan yüksek risk grubu kızları karşılaştırılmış; depresyon grubunda sol hipokampüste anlamlı yapısal farklılık saptanmazken, sağ hipokampüste kuyruğun üst yüz lateral kesiminden dış yüze uzanan kesiminde (CA1) büyüme yönünde, başın alt yüz medial kesiminde ise küçülme yönünde yapısal değişiklikler olduğu görülmüştür. (Şekil 30- 31- 32- 33)
Şekil 30: Depresyon grubu- Yüksek risk grubu; sol ve sağ hipokampüs üstten görünüm
sol sağ sol sağ
Şekil 31: Depresyon grubu- Yüksek risk grubu; sağ ve sol hipokampüs alttan görünüm
sağ sol sağ sol
Şekil 32: Depresyon grubu- Yüksek risk grubu; sol ve sağ hipokampüs içten görünüm
sol sağ sol sağ
Şekil 33: Depresyon grubu- Yüksek risk grubu; sol ve sağ hipokampüs dıştan görünüm
55
Son olarak kontrol grubundaki annelerle düşük risk grubundaki kızları hipokampüs yapıları açısından karşılaştırılmıştır. Kontrol grubu annelerin sol hipokampüslerinde alt yüzde başın proksimal kesiminde (subikulum) büyüme, kuyruğun lateral kesiminde (subikulum) küçülme yönünde; sağ hipokampüslerinde ise üst yüzde gövdede (CA1,CA2-3)küçülme yönünde, gövdeyle kuyruğun birleştiği bölgenin lateral kesiminden başlayıp dış yüze uzanan bölgede (CA1) büyüme yönünde değişiklikler saptanmıştır. (Şekil 34- 35- 36- 37)
Şekil 34: Kontrol grubu- Düşük risk grubu; sol ve sağ hipokampüs üstten görünüm
sol sağ sol sağ
Şekil 35: Kontrol grubu- Düşük risk grubu; sağ ve sol hipokampüs alttan görünüm
sağ sol sağ sol
Şekil 36: Kontrol grubu- Düşük risk grubu; sol ve sağ hipokampüs içten görünüm
sol sağ sol sağ
Şekil 37: Kontrol grubu- Düşük risk grubu; sol ve sağ hipokampüs dıştan görünüm
56
Depresyon grubunda hipokampüs yapısı ile hastalık süresi, depresif epizod sayısı ve hastalık şiddeti arasındaki ilişkiyi incelemek için Pearson Korelasyon Analizi yapılmıştır. İlk önce hastalık süresinin hipokampüs yapısı üzerine etkisine bakılmış; hastalık süresi ile hem sağ hem sol hipokampüs gövdesinde üst yüz medial kesimden iç yüze uzanan bölgeler (CA2-3) arasında korelasyon saptanmıştır. (Şekil 38)
Şekil 38: Depresyon grubu; hastalık süresi ile korelasyon analizi, sol ve sağ hipokampüs üstten ve alttan görünüm
sol sağ sağ sol
Daha sonra epizod sayısı ile hipokampüs yapısı arasında korelasyon analizi yapılmış; depresif epizod sayısı ile sol hipokampüs üst yüzünde, gövdenin medialinden iç yüze uzanan bölgeyle (CA2-3, subikulum) ve gövdeyle başın birleştiği yerin medial kesimiyle (CA2-3); sağ hipokampüste ise üst yüzde gövdenin medial kesimiyle (CA2-3) arasında korelasyon saptanmıştır. (Şekil39)
Şekil 39: Depresyon grubu; depresif epizod sayısı ile korelasyon analizi, sol ve sağ hipokampüs üstten ve alttan görünüm
sol sağ sağ sol
Hipokampüs yapısına hastalık şiddetini etkisinin değerlendirilmesi için HDÖ skoru ile hipokampüs yapısı arasında korelasyon analizi yapılmıştır. HDÖ ile sol hipokampüsün üst yüzünde baş bölgesi (subikulum, CA1) ve kuyruk bölgesiyle (subikulum, CA1), alt yüzde gövdenin medial kesimi (subikulum) arasında; sağ hipokampüsün ise üst yüzünde baş bölgesiyle (subikulum, CA1) ve alt yüzünde baş bölgesi ve gövdeyle başın birleştiği yerlerde (subikulum) korelasyon saptanmıştır. (Şekil 40)
Şekil 40: Depresyon grubu; HDÖ ile korelasyon analizi, sol ve sağ hipokampüs üstten ve alttan görünüm
57
6. TARTIŞMA
Duygudurum bozuklukları içerisinde ele alınan MDB toplumda en yaygın görülen hastalıklardan biridir. Erken erişkinlik döneminden itibaren kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha fazla görülmekte; birinci derece akrabalarında MDB olan kişilerde 1.5 ile 3 kat daha fazla oranda görülme riski bulunmaktadır (Sullivan et al., 2000; Gottesman et al., 2010). Ailesel risk; özellikle annede olmak üzere ebeveynde depresyon öyküsü varlığı, gençlerde depresyon gelişimi açısından önemli bir risk faktörüdür. Ailesel yüklülükle ilişkili ikiz ve aile çalışmaları; depresyon risk faktörlerinin %31-42’ sinin genetik faktörler olduğunu, genetik faktörlerin yanısıra bireysel-çevresel faktörlerin etkisinin bulunduğunu ve ailede yineleyici depresyon öyküsü varlığının en önemli öngörücülerden biri olduğunu göstermektedir (Sullivan et al., 2000). Klinik pratikte henüz major depresyona yatkınlıkla ilişkili genetik değerlendirme yapmak mümkün olmadığından; aile öyküsünün varlığı MDB gelişimi açısından en önemli öngörücülerden biri haline gelmektedir (Quinn et al., 2014).
MDB’ nin ailesel geçiş gösterdiği ve ailesel yüklülüğün genetik faktörlerle ilişkili olduğunu destekler nitelikte çok sayıda çalışma bulunmaktadır. Yapılan çalışmalarda; ailesel depresyon için en karakteristik özelliğin çocukluk ve ergenlik döneminde ortaya çıkan erken başlangıçlı MDB olduğu (Williamson et al., 1995; Weissman et al., 1984; Weissman et al., 1987; Orvaschel et al., 1988; Kovacs et al., 1997; Keller et al., 1986; Hammen et al., 1990) ve riskli bireylerde genellikle ergenlik öncesi dönemde ortaya çıkan anksiyete bozukluklarının, ergenlik süreciyle birlikte ortaya çıkacak bir depresif epizod için predispozan rol oynadığı öne sürülmektedir (Cole et al., 1998; Kovacs, et al., 1989; Lewinsohn et al., 1995; Rohde et al., 1991). Weissman ve ark.’ nın yaptığı; 3 jenerasyonu içeren bir aile izlem çalışmasında; orta-ağır derecede depresyonu olan bireylerle sağlıklı kontrolleri, çocukları ve torunlarıyla birlikte 20 yıldan uzun süreyle izlenmiştir. Çalışmanın sonunda MDB’ nin nesilden nesile net şekilde bir aktarımının olduğu; yüksek riskli bireylerde, özellikle kızlarda, puberte öncesi dönemde başlayan anksiyete bozukluklarının puberteyle birlikte ortaya çıkan duygudurum bozukluklukları için predispozan rol oynadığı, ebeveynde görülen duygudurum bozukluğunun şiddeti arttıkça sonraki nesillerde MDB’ nin ortaya çıkma riskinin arttığı görsterilmiştir (Weissman et al., 1997; Weissman et al., 2005; Weissman et al., 2006).
Weissman ve ark’ nın çalışması dışında bu alanda yapılan çalışmaların çoğu; ya hasta bireyler, riskli