• Sonuç bulunamadı

Somut Olayın Kanun Boşluğu Bulunup Bulunmadığı

Belgede ANKARA Sayı: 12 / Aralık 2018 (sayfa 56-60)

GREVİN MAHKEMECE SONA ERDİRİLMESİNİN

2. HUKUK GENEL KURULU KARARI

2.8. Somut Olayın Kanun Boşluğu Bulunup Bulunmadığı

Bakımından Değerlendirilmesi

Davacı şirket vekili davalı sen-dikanın aldığı grev kararını uygu-lamaya başladığı tarihte mevcut üyelerinin dörtte üçünü (3/4’ünü) kaybettiği için uygulamaya ko-nulan grevin mahkeme kararı ile sona erdirilmesini ve yetkisini

kaybettiğinin tespitine karar veril-mesini talep etmiştir.

Davalı sendika vekili ise yetki belgesinin geçersiz olacağına dair kanunda bir hüküm bulunmadı-ğından bu talebin reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece davalı sendikanın yetki tespit başvuru tarihindeki üyelerinin dörtte üçünü kaybetti-ği için uygulamaya konulan grevin sonlandırılmasına ve yetki belge-sinin de geçersizliğinin tespitine karar verilmiştir.

Özel Daire ile mahkeme arasın-da grevin sona erdirilmesi gerekti-ği konusunda uyuşmazlık bulun-mamaktadır.

Uyuşmazlık, yetki tespit baş-vuru tarihindeki üyelerinin dört-te üçünü kaybettiği için mah-keme kararı ile uygulamaya başladığı grevin sona erdirilme-sine karar verilen sendikanın bu nedenle yetki belgesinin geçersiz hâle gelip gelmeyeceği noktasında toplanmaktadır.

Yukarıda da belirtildiği üzere 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 75/6’ıncı maddesinde yetki tespit başvuru tarihindeki üyelerinin dörtte üçünü kaybettiği tespit edilen sendikanın uygulamaya koyduğu grevin sona erdirilmesine mahkemece karar verileceği hüküm altına alınmış-tır. Ancak Kanun maddesinde bu durumda yani yetki tespit başvuru tarihindeki üyelerinin dörtte

üçü-nü kaybeden, bu nedenle uygu-lamaya koyduğu grev, mahkeme kararı ile sonlandırılan sendikanın yetkisinin devam edip etmeyece-ği, yetki belgesinin hükümsüz hâle gelip gelmeyeceği konusunda bir düzenleme yapılmamıştır.

6356 sayılı Kanunun çeşitli hü-kümlerinde işçi sendikasının yet-kisinin hangi hallerde düşeceğine veya yetki belgesinin hükümsüz kalacağına dair düzenlemeler ya-pıldığı görülmektedir.

Bu durumda Kanunun 75/6’ıncı maddesinde bu yönde bir düzenle-me yapılmamış olmasının kanun koyucunun “bilinçli susması” mı olduğu yoksa ortada kanun ko-yucu tarafından düzenlenmesi unutulmuş bir “açık boşluk” mu bulunduğu hususunun açıklığa kavuşturulması gerekir.

Bilinçli boşluk bulunduğunun kabulü hâlinde sendikanın yetki belgesinin hükümden düşmeye-ceği başka bir anlatımla yetkisinin devam edeceği benimsenmelidir. Ancak yetkinin devam edeceğinin kabulü durumunda bundan son-raki aşamada ne yapılacağını, yet-kinin daha ne kadar süre devam edeceğini Kanunun sistematiğine bakarak belirlemek olanaklı değil-dir.

Kanunun 75’inci maddesinin gerekçesinde de “Maddede grev ve lokavtın sona erdirilmesi düzen-lenmiştir. Ancak grevin sona erdi-rilmesinin lokavtı sona

erdirmeye-ceği hükmü getirilmiştir. Lokavtın devam edebilmesi imkânı, lokavtı saldırı lokavtına dönüştürmeye-cektir. Çünkü menfaat uyuşmaz-lığı çıkarılmadan ve işçi sendika-sının grev kararı alması koşuluna bağlı olarak kullanılan bu hakkın, grevi sona erdirilmesine rağmen devam etmesini haklı kılan olgu, menfaat uyuşmazlığı bitmemiş ol-masıdır.

İşçi sendikasının veya işveren sendikasının tüzel kişiliğinin sona ermesi, grev ve lokavtıda sona er-direcek ve yetki belgesi hüküm-süz kalacaktır. Ayrıca yetki tespi-ti tarihindeki üye işçilerin dörtte üçünün sendika üyeliğinden ay-rılmaları hâlinde iş mahkemesinin tespit kararı ile grev sona erecek-tir.” şeklinde açıklamalara yer ve-rilmiştir.

Şu hâlde maddenin gerekçesin-den yola çıkarak bir sonuca ulaş-mak mümkün değildir.

Sendikanın yetkisinin daha ne kadar süre devam edeceğini ve böyle bir durumda ne yapıl-ması gerektiğini mevcut hüküm-ler uyarınca belirlemek mümkün olmadığına göre, burada kanun koyucu tarafından düzenlemesi unutulmuş açık bir kanun boşluğu olduğunu kabul etmek zorunlu-dur. Nitekim sendikanın yetkisinin devam edeceğini belirten dokt-rindeki görüşler dahi bu durumda kanunda bir boşluk bulunduğunu kabul etmekte ancak kanuni bir

düzenleme yapılması gerektiğine dikkat çekmektedir.

Başka bir anlatımla doktrin görüşleri değerlendirildiğinde, ka-nunda düzenleme olmaması ne-deni ile işçi sendikasının yetkisinin düşmemesi gerektiğini belirten görüşler de grevin mahkeme ka-rarı ile sona erdirilmesi hâlinde yetkinin de düşmesi gerektiğini, ancak bunun için kanuni düzenle-me yapılmasına ihtiyaç olduğunu belirtmektedirler.

O hâlde ortada bir açık kanun boşluğu bulunduğu ve bunun dol-durulması gerektiğine göre Kanu-nun sistematiği ile benzer hukuki durum ve olguların düzenlendiği hükümlerden yararlanılmalı başka bir deyişle kıyas yapılmalıdır.

6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun siste-matiğine bakıldığında Kanunun esas itibari ile sendikanın yetkisi-nin düşeceği hâlleri ikili bir ayrım içinde düzenlediği görülmektedir.

Birinci gruptaki yetkinin düşe-ceği veya yetki belgesinin hüküm-süz kalacağı kabul edilen hâller toplu görüşme aşamasına ilişkin olup sendikanın Kanunda öngörü-len belirli süreler içinde beliröngörü-lenen yükümlülükleri yerine getirme-mesinin sonucu olarak öngörül-müştür. Bunlar sendikanın belir-lenen süreler içinde işvereni ya da işveren sendikasını toplu görüş-meye çağırmaması, ilk toplantıya katılmaması, uyuşmazlığı görevli

makama bildirilmemesi hâlleridir. İkinci gruptaki hâller ise, grev yasaklarında; grev oylaması so-nucu grev yapılmaması yönünde karar çıkması ya da Bakanlar Ku-rulu kararı ile grevin ertelenmesi durumlarında Kanunda öngörülen süreler içerisinde Yüksek Hakem Kuruluna başvurulmaması, sü-resinde grev kararı alınmaması, süresinde alınan grevin bildirilen tarihte uygulamaya konulmaması hallerini kapsamaktadır.

İkinci gruptaki yetkinin dü-şeceği ya da yetki belgesinin hü-kümsüz sayılacağı hâllere ba-kıldığında; esas itibari ile grevin yapılamaması ya da yapılamaz hâle gelmesine bağlanan sonuç ol-duğu açıktır. Yetkili sendika işve-reni ya da işveişve-renin üyesi olduğu sendikayı toplu görüşme masası-na oturmaya zorlayacak elindeki tek ve en etkin aracı başka bir de-yişle silahı kaybettiğine göre artık yetkisinin devamında fayda kal-madığını öngören kanun koyucu bu durumlarda sendikanın yetki-sinin düşeceğini, yetki belgeyetki-sinin hükümsüz kalacağını, geçerliğini yitireceğini kabul etmiştir.

Belirtmek gerekir ki, iş yerinde grev uygulaması sonucu dörtte üç oranında üyesini yitiren sendika-nın işçiler adına hareket gücü or-tadan kalkar. Kanun işçilerin hak-larına bir an önce ulaşabilmelerini sağlamak üzere, yetki belgesi alan sendikanın toplu iş

sözleşme-si yapmak üzere gerekli işlemleri bir an önce yapması zorunluluğu getirmiş, aksi takdirde yetki bel-gesinin geçersiz sayılmasını ön-görmüştür. Kısaca, kanunda yetki belgesinin hükümden düşmesine, grevin uygulanamaz hâle gelme-sinin zorunlu bir sonucu olarak yer verilmiştir.

Görüldüğü üzere ikinci grupta sayılan ve işçi sendikasının yetki-sinin düşmesi ya da yetki belgesi-nin hükümsüz kalması sonucunu doğuran hâllere ilişkin kanun hü-kümlerinin düzenlediği olay ve hu-kuki durum yetki tespit başvuru tarihinde sahip olduğu üyelerinin dörtte üçünü kaybettiği için uy-guladığı grev mahkeme kararı ile sonlandırılan başka bir anlatımla grev yapamaz hâle gelen sendi-kanın hukuki durumu ile benzer-lik göstermektedir. Bu nedenle bu hükümlerin kıyasen uygulanması sureti ile yetki tespit başvuru ta-rihinde sahip olduğu üyelerinin dörtte üçünü kaybeden, artık işçi-lerin çoğunluğunu temsil gücünü yitiren, tabanı kalmayan işçi sen-dikasının uyguladığı grev mahke-me kararı ile sonlandırıldığına göre yetki belgesinin hükmünün de kalmayacağını, yetkisinin düşece-ğini kabul etmek gerekir.

Aksi durum yeni bir sendikanın örgütlenerek sağladığı çoğunlukla işçileri temsil etmesi, işçilerin sos-yal ve ekonomik durumları düzelt-mek için işverenle toplu pazarlık

masasına oturarak toplu iş sözleş-mesi yapmasını giderek işçilerin Anayasa ve uluslararası sözleşme-lerle güvence altına alınan ve ko-runan sendikal hak ve özgürlükle-rini kullanmasını engelleyecektir.

Aynı zamanda uyguladığı grev, mahkeme kararı ile sonlandırılan sendikanın yetkisinin daha ne za-mana kadar devam edeceği konu-su askıda kalacağından bu durum toplu iş sözleşmesi düzeninin tı-kanmasına, işleyemez hâle gelme-sine yol açacaktır.

Somut uyuşmazlığa tekrar dönecek olursak; davalı sendi-kanın başvurusu üzerine Ça-lışma ve Sosyal Güvenlik Ba-kanlığınca 21.05.2015 tarih ve 74038328/103.02.-10348 sayılı yazı ile 14.05.2015 başvuru tarihi itibari ile davacı şirkete ait Gaziler Mah. Deniz Sok. No:11 Kartepe/KOCAELİ ve Gaziler Mah. Elem Cad. Karte-pe/KOCAELİ adreslerinde kurulu 1102414.041 ve 1122704.041 SGK sicil numaralı işyerlerinde çalışan 614 (altıyüzondört) işçiden 457 (dörtyüzelliyedisi)’sini üye kayde-derek kanunun aradığı çoğunluğu sağladığı belirtilen davalı sendika lehine olumlu yetki tespiti yapıl-mış; 10.06.2015 tarih ve 74038328-103.03-E-12291 sayılı yazı ile de yetki tespitinin itiraz edilmeden kesinleşmesi nedeni ile davalı sen-dikanın işletme toplu iş sözleşme-si yapmaya yetkili olduğuna dair yetki belgesi verilmiştir.

Bu aşamadan sonra davalı sen-dika yönetim kurulunun 11.11.2015 tarih ve 68 sayılı kararı ile davacı şirkete ait Kartepe ilçesinde bulu-nan iki adet iş yerinde toplu iş söz-leşmesi müzakerelerinde anlaşma sağlanamaması nedeni ile 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleş-mesi Kanunu’nun 60’ıncı madde-sinde öngörülen sürede grev kararı alınmasına, grevin 04.12.2015 tari-hinde uygulanmasına, prosedürün ikmali konusunda Kocaeli Şube-sinin yetkilendirilmesine karar verilmiş; davalı sendika 13.11.2015 tarih ve 001528 yevmiye numaralı Ankara 43. Noterliğinden keşide ettiği ihtarname ile davacı şirkete ve Kocaeli Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne sendika yönetim kurulunun 11.11.2015 tarih ve 68 sayılı kararı ile grev kararı alındığı ve grevin 04.12.2015 tarihinde uy-gulanacağını bildirdiği, davacı iş-verence alınmış veya uygulamaya konulmuş bir lokavt kararının ol-madığı görülmüştür.

Bununla birlikte Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı-nın mahkemeye hitaben yazdığı 11.01.2016 tarih ve 74038328-103-E-697 sayılı yazıda ise 23.12.2015 tarihinde iş yerinde 617 (altıyüzon-yedi) işçinin çalıştığı, 16 (onaltı) iş-çinin davalı sendikaya üye olduğu, 04.12.2015 günü ve sonrasında ise toplam 622 (altıyüzyirmiiki) ça-lışan işçiden 33 (otuzüç) işçinin davalı sendikaya üye olduğunun

sistemdeki verilerden anlaşıldığı belirtilmiştir.

Sonuç olarak yetki tespit baş-vuru tarihinde sahip olduğu üye-lerinin dörtte üçünü kaybeden ve bu nedenle uygulamaya başladığı grevin mahkeme kararı ile sona erdirilmesine karar verilen davalı sendikanın yetkisinin düştüğünü kabul etmek gerekir.

Hâl böyle olunca, mahkemece davalı sendikanın yetki tespit baş-vuru tarihinde sahip olduğu üyele-rinin dörtte üçünü kaybettiği için 04.12.2015 tarihinde uygulamaya koyduğu grevin sonlandırılmasına ve buna bağlı olarak yetki belgesi-nin geçersizliğine karar verilmesi-ne ilişkin direnme kararı yerinde-dir.

Bu nedenle direnme kararı onanmalıdır.

2.9. Sonuç

Davalı sendika vekilinin tem-yiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış ol-duğundan başkaca harç alınması-na yer olmadığıalınması-na, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 22.11.2017 gününde oy birliği ile karar verildi.

Belgede ANKARA Sayı: 12 / Aralık 2018 (sayfa 56-60)