• Sonuç bulunamadı

Sokak Đyileştirme Çalışmalarının Önemi ve Gerekliliği

Sokak iyileştirme çalışmalarının sosyal, kültürel ve psikolojik açılardan önemi yadsınamaz.Davranışçı psikolojinin önemli bir kuramcı olan William Skinner, insan davranışlarına bilincin değil çevre etkilerinin yön verdiğini ve bu davranışın fizik bilimlerde olduğu gibi önceden kestirilemeyeceğini, kullanıcının iyi davranışının, tasarımcı tarafından iyi tasarlanmış çevre ile sağlanabileceğini söylemektedir (aktaran Kaplan, 1991, s. 218).

Sokak iyileştirme konsepti, modern şehir yaşamı hakkında birçok kritik tartışma konusunu da açmaktadır. Örneğin araçların sokaktaki özgürlüğünü, toplum ve güvenlik kelimelerinin anlamlarını, yerel yönetimler ile konut sahipleri arasındaki ilişkiyi, kamusal ve özel mekânlar arasındaki dengeyi, bireysel ve toplumsal refah

ilişkisini yeniden sorgulatmaktadır. Valentine (2004), çocukların sokaktaki güvenliği hakkında bir ikilik olduğundan bahsetmektedir. Sokağın, hem çocukların kolay incinebilir, hem de sürekli korunmaya ihtiyaçları olmalarından dolayı tehlikeli olduğundan bahsetmektedir. Ona göre incinebilirlik ve tehlike sokak kullanımını etkileyen risk faktörleri arasında gösterilmektedir. Bu durumu da çocuğun zarar görme ihtimali ve çocuğun diğer çocuklara zarar verme ihtimali olarak açıklamaktadır (child as victim, child as villain). Bu iki duruma ebeveynler ve karar verme yetkisine sahip meslekler tarafından önerilen cevap ise, çocuğu kamusal açık alandan uzak tutmak şeklinde olmaktadır. Bu yolla risk minimuma indirilmeye çalışılmaktadır. Risk yönetiminde de bilindiği gibi sadece bir faktörü düzeltmek, sorunun çözümü için yeterli olmamaktadır. Çocukları fiziksel çevreden bu şekilde soyutlamak onların gelişimine de olumsuz yönde etki etmekte ve kamusal mekân deneyimlerini ve bu yolla edinecekleri iletişim şanslarını da ortadan kaldırmaktadır. Bu anlamda homezone-woonerf uygulamaları, sokak mekânını çocuklara yeniden kazandırmaktadır. Paylaşımlı bir yol düzenlemesi çocukların sokakta daha az riskle ve tüm diğer sokak kullanıcıları ile birlikte ve iletişim halinde bulunmasına yardımcı olur. Bu anlamda sosyal ve kültürel bir bağlam oluşmasına destek olur. Yaşayan bir sokakta denetim daha fazla olacağı için çocuk kazalarının azalacağı, sosyal iletişimin artması ile de daha sağlıklı bir toplum oluşacağı bilinmektedir (Gill, 2005).

Sokak iyileştirme çalışmalarının en büyük getirisi günümüzde oyun alanı işlevini kaybeden sokaklara çocuk dostu yeni bir kimlik kazandırmasıdır. Çocuk dostu sokaklar kentin tamamını çocuklar için yaşanabilir hale getirir. Uluslararası birçok kuruluş çocuk dostu kent teması hakkında çalışmalar yürütmektedir. UNICEF’in “Çocuk Dostu Kentler” (Child Friendly Cities) çalışması ve UNESCO’nun “kentlerde büyümek” konulu girişimi bu çalışmalardan bazılardır. Bu çalışmalarda genel amaç kentlerdeki problemleri tespit edip çözmeye yönelik girişimlere yol açmak ve çocukların sağlıklı şekilde büyüyebileceği, çocuk dostu kentler oluşturmaktır. “Çocuk dostu kent, çocukların seslerinin, gereksinmelerinin, önceliklerinin ve haklarının kamu politikalarının ve uygulamalarının ayrılmaz bir parçası olduğu kenttir” (Gökmen, 2008, s. 50). Çocukların kent içinde serbest ve

özgürce hareket etmesi bakımından çocuk dostu kent teması büyük önem taşımaktadır. Günümüzde serbestliğin ölçülmesinin yolu, çocuklara ebeveynleri tarafından izin verilmesi ile ölçülebilmektedir. Okula tek başına yürüyerek gidebilmek, sokakta güvenle oyun oynayabilmek, günün pek çok saati sokağı kullanabilmek açısından çocuk dostu sokakların önemi büyüktür. Çocuk dostu kentlerde çocukların fiziksel, sosyal, algısal ve duygusal gelişimi olumlu yönde artar, ebeveynler çocuklarını güvenle sokakta oyuna yönlendirebilir. Sokak iyileştirme çalışmalarının önemi bu bağlamda bir kez daha düşünülmeli ve dikkate alınmalıdır.

Sokak iyileştirme çalışmalarının diğer bir önemli getirisi mahalle sakinleri ile birlikte ortak aktiviteler yapılmasından dolayı birlikteliği ve sosyalliği arttırmasıdır. Sokakların çeşitli elemanlarla (kaldırım, bank, sokak lambaları vb.) yeniden düzenlenmesi estetik açıdan bir güzellik yaratmakta ve daha fazla ilgi duyulur hale getirmektedir. Trafik hızının düşürülmesi sokakları daha canlı ve güvenli bir hale getirme ve böyle bir çevre insanları yürümeye, bisiklete binmeye ve sokağa dâhil olmaya teşvik etmektedir. Kullanıcılarının katkısı ile şekillenen bir paylaşılmış alan çalışması, insanları özellikle de çocukları sosyal birer katılımcı haline getirmektedir (Alan M. Voorhees Transportation Center, 2004).

Bugün, CABE (Commission for Architecture and Built Environment), UIA (Uluslararası Mimarlar Birliği), London Play, Engaging Places gibi pek çok organizasyon çocukların sokak hakkındaki düşüncelerini almaya yönelik çalışmalar yapmaktadır. Kent gezileri yapılarak çocuklara yapılı çevre eğitimi verilmektedir. Bunun yanı sıra atölye çalışmaları ile çocuklar fikir üretmeye ve grup çalışması yapmaya alıştırılmaktadır. Bu çalışmalarda amaçlanan çocukların gözünden kent mekânlarını anlamak ve onların saptadıkları sorunları onlarla birlikte çözmeye yönelik fikirler geliştirmektedir. Sokağın en önemli kullanıcısı olan çocukların ve tüm kentlinin, sokak tasarımı hakkındaki görüşlerini almadan, sadece mühendislik yaklaşımları ile mevcut trafik problemlerini çözmek yeterli bir çözüm olamamaktadır.

Çalışmada sözü edilen, Hollanda, Batı Almanya, Đngiltere ve Brezilya, Amerika uygulamaları incelendiğinde, çocukların sokak konusundaki görüşlerinin ne kadar önemli bir tasarım kriteri olduğu görülmüştür. Aynı amaç doğrultusunda Türkiye’de de Đzmir özelinde ilköğretim öğrencileri ile “sokak” konulu bir alan çalışma yapılması gerektiği düşünülmüştür. Çalışmada çocuk katılımının önemi büyüktür. Çünkü çocukların bakış açısı yetişkinlerden farklıdır ve büyüklerin gözü ile tasarlanmış mekânlar onların hayal gücünü sınırlamaktadır. Çocuklar kendi istek ve gereksinmelerini ifade ederse, oyunun kentteki sürekliliği sağlanabilmektedir. Aksi takdirde yapılan çalışmalar sadece pratikte fayda sağlamamaktadır.

Diğer Avrupa ve dünya ülkelerindeki trafik kaynaklı sorunlar, ülkemizde de sokağın kullanımını zorlaştırmaktadır. Bu çalışmada çocuklarla birlikte, sokağın oyun alanı olarak işlevine eleştirel bir bakış açısı geliştirmek istenmektedir ve bu çalışma sonuçlarının, mimarlara ve planlamacılara gelecek nesiller için yaşanabilir, çocuk dostu sokakları tasarlamada esin kaynağı olacağı düşünülmektedir. Çalışma kapsamında bu bağlamda, günümüz sokaklarını değerlendirmek, sokaklardaki sorunları saptamak ve çözüm önerileri geliştirmek amacı ile, Đzmir ili özelinde, üç farklı sosyo-ekonomik çevrede bulunan ilköğretim okulu 5. sınıf öğrencileri ile sokak kavramı üzerine çalışılmıştır.

ALAN ÇALIŞMASI

“SOKAĞIN ÇOCUKLARIN GÖZÜNDEN DEĞERLENDĐRĐLMESĐ” “SOKAK VE OYUN” KONULU ATÖLYE ÇALIŞMALARI