• Sonuç bulunamadı

2. MİLLİ MÜCADELE VE CUMHURİYET DÖNEMİ

2.1.2. Sevr ve Lozan Antlaşmaları

Osmanlı devleti’nin savaştan yenik ayrılmasıyla imzalanan Sevr antlaşması, Ermeniler için yeni bir umut kaynağı olmuştu. Bu antlaşmada Ermenistan’ın özgür ve

165 Gürün, a.g.e., s. 386 166 Gürün, a.g.e., s. 388 167 Gürün, a.g.e., s. 391 168 Gürün, a.g.e, s. 391 169 Uras, a.g.e, s. 704

bağımsız bir devlet olarak tanınması öngörülmekte, sınırın tespiti ise ABD başkanı Wilson’un takdirine bırakılmaktadır.170

Londra Konferans’ında, Sevr Antlaşması’ndaki hür ve bağımsız bir Ermeni Devleti yerine ortaya ne olduğu belirsiz bir “ocak” sözcüğü çıkmıştır. Bu değişik sözcük, Türklerin yönetimi altındaki Ermenistan özerklik sağlamak amacıyla ABD’li misyonerler tarafından önerilmiştir. Milletler cemiyeti 21 Eylül 1921’de bu ocağın Türkiye’den ayrı ve bağımsız olmasına karar vermiştir.171

Ermeni delegeleri, “ocak” kararına karşı çıkmışlar; bağımsız, birleşik ve bütün bir Ermenistan kurulmasını istemişlerdir.1922 yılında Paris’te toplanan, İngiltere Fransa ve İtalya dışişleri bakanları 1921 yılı Mart ayında Londra’da toplanan konferansta kurulacak olan Ermeni yurdu hakkında görüşmüşlerdir.172

Milletler Cemiyeti’nin de bu konudaki kararına uyulacaktır, kararına varılmıştır. Ancak bu tarihten önce, 16 Mart 1921’de Moskova Antlaşması; 13 Ekim 1921’de Kars Antlaşması; Fransızlarla da 20 Ekim 1921’de Ankara Antlaşması yapılmıştır. Böylece Kilikya’nın Türklerden alınamayacağı anlaşılmıştır.173

Paris’te toplanan itilaf devletleri dışişleri bakanları Sevr Barış Antlaşması ve Londra Konferansı isteklerinden ayrılarak işi en sonunda Milletler Cemiyeti’ne aktarmışlardır.174

Türk Ordusu’nun Batı Cephesi’nde elde ettiği başarılar ve kazanılan zafer sonucu 11 Ekim 1922 tarihinde, Mudanya Antlaşması imzalanmış ve Büyük Millet Meclisi Hükümeti delegeleri itilaf devletleri tarafından 22 Ekim 1922’de İsviçre’nin Lozan kentinde yapılacak Barış Konferansında davet edilmiştir. Davet İstanbul Hükümetine de yapılmıştır. Bu çift başlılığa son vermek için Saltanat kaldırılacak, halifelik her türlü hâkimiyet yetkilerinden arındırılarak, sadece sembolik bir makam olarak kalacaktır.175

Ermeni Sorunu Lozan’da “Azınlıklar Sorunu” arasında görüşülmüştür. Azınlıklar için ileri sürülen maddeler:

170 Gürün, a.g.e, s.354

171 Berna Türkdoğan, 1915’ten Günümüze Tehcir, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul Eylül 2006, s.177 172 Türkdoğan, a.g.e., s.177

173 Uras, a.g.e., s.709 174 Uras, a.g.e, s.712 175 Uras, a.g.e, s.713

a.Türkiye’de azınlıklara dil, din ve benzeri konularda bazı haklar sağlanmalı ve bu haklar Milletler cemiyeti tarafından denetlenmeli.

b.Hıristiyanlar askerlik yapmamalı, buna karşılık para olarak bedel vermeli. c.Azınlıklar için genel af çıkarılmalı.

d.Seyrüsefer serbestliği tanınmalı.

e.Yerlerinden göç ettirilen Ermenilerin eski yerlerine tekrar dönmelerine izin verilmeli.

f. Din ve Mezhep ayrıcalıkları aynen kalmalı. 176

Konferansın Azınlıklar Alt Komitesi’nin 15–30 Aralık 1922 ve 3–11 Ocak 1923 tarihlerindeki toplantılarında, Türk heyetinin itirazlarına rağmen, Ermenilerin durumu görüşülmüştür. Fakat itilaf devletlerinin Lozan’da Ermeniler için gösterdikleri gayretler uygun bir sonuç vermemiş ve bu girişimlerin uygun bir zamanda tekrarlanması için politik ilkelerin sürdürülmesine karar alınmıştır. Bu gelişmeler karşısında Ermeni delegeler hayal kırıklığına uğramışlardır.177

Oysa I.Dünya savaşı sonunda Avrupa’da ortaya çıkan yeni devletler gibi Ermeniler de kendilerine Wilson ilkelerine uygun olarak bir yurt verileceğini düşünmüşlerdir. Ulusların kendi kaderini tayin ilkesi uyarınca, Doğu Anadolu’da bağımsız bir devlet statüsü kazanacaklarını düşünmüşler ve gerçekleşmeyince hayal kırıklığı yaşamışlardır. Türklere karşı savaşmaları karşılığında kendilerine toprak vaadinde bulunulmuş ve daha önce verilen sözlerin yerine getirilemeyeceği anlaşılınca girişimlerine başka yollardan devam etmişlerdir. Fakat bu konu bir daha Lozan Konferansında görüşülmemiş ve Antlaşma metninde yer almamıştır.178

Lord Curzon’un Yaptığı Konuşma

“Şimdi Ermenilerden söz edeceğim. Bunlar yalnız birkaç asırdan beri karşılaştıkları, medeni âlemi dehşete düşüren zulümlerden dolayı değil, fakat gelecekleri hakkında kendilerine verilmiş olan güvence nedeniyle göz önüne alınmaya layıktır.

Şimdi bir Sovyet cumhuriyeti olan Erivan’da bir Ermeni hükümeti vardır. Bana söylediklerine göre burada 1.250.000 nüfus mevcuttur. Her taraftan gelen göçmenlerle

176 Uras, a.g.e., s.722 177 Gürün, a.g.e., s.434 178 Gürün, a.g.e., s. 437

sıkışıklık artmış ve artık kimseyi alamaz bir hale gelmiştir. Diğer taraftan Kars, Ardahan, Van, Bitlis, Erzurum’daki Ermeniler zarar görmüşlerdir.

Fransızlar Kilikya’yı boşaltırken buradaki Ermeni halkı da korkudan Fransız ordusunu izlemiştir. Şimdi bunlar İskenderun, Halep, Beyrut şehirlerinde ve Suriye’nin Türkiye sınırı boyunca dağınık bir haldedir. Sanıyorum ki, evvelce üç milyon olan bu Ermenilerden şimdi Anadolu’da 130.000 kişi kalmıştır. Pek çoğu Kafkasya’ya, Rusya’ya, İran’a ve diğer komşu ülkelere dağılmışlardır.(…) Her halde geleceğin Türkiye’sinde gerek Anadolu’da ve gerek Rumeli’de pek fazla bulunacak Ermenilerin güvenlik ve korunmaları için antlaşmaya özel maddeler konulması gerekecektir

Şimdi bir Ermeni yurdu kurulması için gerek Ermeniler, gerekse Ermenileri sevenler tarafından yapılan isteklerden söz edeceğim. Ermenilerin kendi topraklarında oturmak istemeleri çok doğaldır. Ermenistan Cumhuriyeti toprakları, buna yetmez. Bu nedenle Türkiye’deki Ermeniler için ister kuzeydoğu ve ister Kilikya’nın güneydoğusunda bir arazi verilmesi isteniyor. Durum bu isteklerin yerine getirilmesini evvelkinden daha zor bir hale getirmiştir. Fakat biz Türk delegelerinin bu konudaki görüşlerini öğrenmekle mutlu olacağız”. Lord Curzon, bundan sonra bu sorunun ayrıntılarıyla incelenmesi ve kesin önerilerin bildirilmesi için bir tali komisyon kurulmasını önermiştir.179

Türk delegasyon başkanı İsmet İnönü, diğer konular hakkında ayrıntılı belgelere dayanan açıklamalar yaptıktan sonra, özellikle şu hususlar üzerinde durmuştur:

“Türk milleti ve Türk Hükümeti, çıkarılan isyanları daima sabrı tükendikten sonra bastırma önlemlerine başvurmuş ve isyancılara karşılık vermiştir. Ermenilerin Türkiye’de karşılaştıkları bütün kötülüklerin sorumluluğu, kendi hareketlerine aittir.1909 yılındaki Adana olayları ve yine Dünya savaşında Anadolu’nun birçok vilayetlerinde çıkarılan isyanlar aynı trajedinin korkunç bir devamıdır. Belirtilen olaylardan da anlaşılacağı gibi Osmanlı Devleti içindeki gayri Müslim unsurlar, yüzyıllardan beri rahat ve refah içinde yaşadıkları memleketin yöneticilerinin iyi duygularını suistimal etmedikçe Türkler bunların haklarını hiçbir zaman inkâr etmemişlerdir.180

179 Tahir Tamer Kumkale, Soykırım Yalanları, s. 31 180 Saray, a.g.e., s. 105

Türk hükümeti ve Milletinin insanlığa uymayan hiçbir hareketinden bu güne kadar bir şikâyet nedeni bulamamış olan Musevi cemaatinin gösterdiği örnek, Rum ve Ermeniler hakkındaki üzücü olayların suçunun bizzat bunlara ait bulunduğunu ispat etmeye yeter. Bu nedenle tarih, azınlıklar sorununun iki esaslı etkenin gözden uzak tutulmasını örgütlüyor. Evvela bazı devletlerin azınlıkları korumak bahanesiyle içişlerine karışma arzusu konusundaki dış politik etki ve bu suretle arzulanan karşılığın kışkırtmalar yapmak ve karışıklıklar çıkarmak suretiyle meydana gelmesi; ikincisi böylece cesaret verilen azınlıkların bağımsız devlet kurmak için kurtulmaya karşı eğilim ve isteklerinin bilinmesi üzerine meydana gelen iç politik etkenler.181

Ermenilere gelince; Türkiye’yle Ermeni Cumhuriyeti arasında yapılan antlaşmalarla güçlendirilmiş olan ikili ilişkiler, Ermeni hükümeti tarafından yapılabilecek her hangi bir kuşatma olanağını ortadan kaldırmıştır. Diğer taraftan Türkiye’de kalmaya karar vermiş Ermeniler, iyi vatandaş olarak yaşamanın kesin lüzumunu artık göz önünde bulundurmalıdır. Sonuç olarak TBMM delegeleri şu düşüncededirler:

a. Türkiye’de azınlıkların durumunun düzeltilmesi her şeyden evvel her nevi yabancı karışmasıyla gelecek kışkırtmaların giderilmesiyle mümkündür.

b. Bu amaca ulaşabilmek için her şeyden evvel Türk ve Rum halkının

karşılıklı değiştirilmesi gerekir.

c. Karşılıklı değiştirme önlemlerini uygulanmasından hariç tutulacak olan azınlıkların güvenlikleri ve ilerlemeleri için en iyi güvence; gerek kanunlardan ve gerekse Türk vatandaşlığından ayrılmış olan bütün cemaatler hakkında Türkiye’nin vereceği garanti olacaktır.”

Lozan Barış Antlaşmasında Ermeni sorunlarına değinilememiş olması Ermenilerde hayal kırıklığı yaratmıştır. Ermeniler Lozan Barış Antlaşması’nda, Ermenilerin göz ardı edildiğini ve yok sayıldığını öne sürerek, bu antlaşmanın ne barışa ne de hak ve adalete yaramayacağını savunmuşlar ve Lozan Antlaşmasına karşı olduklarını dile getirmişlerdir.182

181 Uras, a.g.e., s. 729 182 Ürer, a.g.e., s. 239

Ermeni sorununu tamamen ortadan kaldıran Lozan Antlaşması’nda itilaf devletleri yüz üstü bırakılan ve Türkiye’deki taleplerini gerçekleştirme şanslarını kaybettiklerini anlayan Ermeniler, yeniden Rusya’ya dönmüşlerdir.183

Benzer Belgeler