• Sonuç bulunamadı

II.2.MELANOM VE BİYOBELİRTEÇLER

II. 2.1.3.5.RGS1; (G protein sinyalini düzenleyici protein 1 ); G protein ailesinin düzenleyici bir üyesini kodlayan gendir Primer kutanöz melanomlu 301 hastada

II.2.2. Serolojik belirteçler

Serolojik belirteçler tümör progresyonunu göstermede serum örneklerinin elde edilme kolaylığı, tümör yükü ile ilişkili küçük moleküller ya da proteinlerin tespitinde sayısız yöntemlerinin kullanılabilirliği gibi çeşitli avantajları içerir (105).

II.2.2.1.Laktat dehidrogenaz; LDH hücrelerin enerji üretiminde yer almaktadır, yüksek düzeyleri anaerobik metabolizma ile ilişkilidir. Çoğu zaman tümörler içinde hızlı büyüme ve nekroz nedeni ile hipoksik alanların meydana gelmesi nedeniyle, glikozdan oksidatif fosforilasyon yoluyla ATP üretmek mümkün değildir. Bu koşullar altında enerji alternatif yolla LDH ile katalize edilen laktat

46

piruvat dönüşümü ile sağlanır (4). Yüksek kan LDH seviyesinin kaynağı hem upregülasyona hem de nekroza bağlı hücre hasarı sonucu enzimin kana geçmesinden dolayıdır. LDH önemli prognostik değeri nedeniyle AJCC evreleme sistemine dahil edilen geçerli tek biyobelirteçtir. Yüksek LDH aktivitesi olumsuz prognoz ile tutarlı bir şekilde ilişkilidir ve düzeyler doğrudan Evre IV hastalığı olan hastalarda sağkalım ile ters koreledir (68). Serum LDH artışı sadece kanserlere özgü değildir, aynı zamanda, hemoliz, enfeksiyon, enfarkt ve inflamasyon gibi bir çok başka durumlarda da görülür. Bu nedenle enzimin melanomdaki pozitif prediktif değeri, yol açabildiği bu yanlış pozitiflik oranı nedeni ile sınırlıdır (69).

II.2.2.2.S100; 21 kDa ağırlığında α veya β olmak üzere 2 alt üniteden oluşan 3 farklı izomeri olan dimerik asidik kalsiyum bağlayıcı proteindir. Melanom hücrelerinden αβ izoformu eksprese edilir (106). Yüksek S100 serum düzeyleri ile melanomda ileri evre ve kötü prognoz arasında ilişki gösterilmiştir (4). Yine ileri evre melanom hastalarında yüksek S100B düzeyleri metastaz, tedaviye yanıt, relaps ve genel sağkalım ile ilişkilendirilmiştir. Ancak S100B'nin iskemik strok, serebrovasküler hastalıklar ve kardiyak bypass komplikasyonlarının olduğu durumlarda da yükselebildiği gösterilmiştir (68).

II.2.2.3.C-reaktif protein (CRP); Enfeksiyon, travma, malign hastalıklar tarafından uyarılan doku hasarına, inflamatuar tepkinin bir parçası olarak, hepatositler tarafından sentezlenen CRP duyarlı ancak özgül olmayan bir inflamasyon ve doku hasarı için serum biyobelirtecidir. Birçok çalışmada CRP'nin melanomu da içeren çeşitli malignitesi olan hastalarda, progresif hastalık ve daha kötü sağkalım ile ilişkili olduğu gösterilmiştir (107). Melanomlu hastalarda yapılan başka bir çalışmada ise yüksek CRP düzeyleriyle daha şiddetli hastalık gelişimi arasındaki ilişki gösterilmiştir (108).

II.2.2.4.Melanom-inhibe edici aktivite (MIA); melanom hücrelerinden eksprese ve sekrete edilen 11 kD ağırlığında otokrin büyüme faktörü olarak tanımlanan çözünür bir proteindir (68). MIA melanom hücreleri ve ekstraselüler matriks arasındaki hücre-hücre temasını etkiler ve adezyonda azalmaya neden olarak artmış hücre migrasyonuna ve metastatik potansiyele neden olur. Çalışmalar ileri evre hastalık ve kötü prognozun yüksek MİA değerleri ile korele olduğunu göstermiştir (4). Yakın zamanda erken evre melanomlu hastalarda yapılmış başka bir

47

çalışmada MİA'nın evre I-II hastalıkta yüksek olduğu ve lokalize melanomu olan hastalar için bağımsız bir prognostik faktör olduğu saptanmıştır (109).

II.2.2.5.Vasküler endotelyal büyüme faktörü (VEGF); VEGF endotelin proliferasyonu, farklılaşma ve sağkalımını düzenleyen anjiyogenik sitokindir. Anjiyogenezis solid tümör büyümesi, migrasyonu ve metastaz ile ilişkidir. Yüksek VEGF'ün melanomlu hastalarda genel sağkalım, hastalığın ilerlemesi ve metastaz ile ilişkili olduğu gösterilmiştir (68).

II.2.2.6. YKL-4; Tümör çevresindeki vasküler formasyon ve matris degradasyonuna neden olan peritümoral makrofajlarda bulunmuştur. 40 kDa ağırlığında heparin bağlayıcı bir glikoproteindir. Fizyolojik olarak aktif makrofajlar, nötrofiller ve kanser hücreleri dahil olmak üzere farklı hücre çeşitleri tarafından eksprese edilmektedir. (110). Melanomla ilgili çalışmalarda serum YKL-4 seviyelerinin hastalığın evresi ile güçlü şekilde korele olduğu gösterilmiştir (110). Ortalama 66 ay takip edilen toplam 234 evre I ve II melanomlu hastalarda yapılan bir çalışmada serum YKL-40 düzeylerinin AJCC Evre I ve II melanom hastalarında nüks ve sağkalım açısından bağımsız prognostik faktör olduğu bulunmuş ve erken bir biyolojik belirteç olabileceği belirtilmiştir (111). Başka bir çalışmada ise adjuvan IFN tedavisi veya rutin melanom izlemi sırasında serum YKL-40 artışının kötü sağkalım ile ilişkili olduğu gösterilmiştir (112).

II.2.2.7.Melanin Sentez Yolu Metabolitleri; Melanositler ve melanom hücreleri feomelanin (sarı/kırmızı) ve eumelanin (kahverengi/siyah) olmak üzere iki farklı türde melanin pigmenti sentezler. Melanomda melanin sentezi ve metabolik yolunda onun öncülerinin/metabolitlerinin (5-S-sisteinil-DOPA, L-dopa, 6-Hidroksi- 5-metoksiindol-2-karboksilik asit) sentezi/atılımı artar (4) (113).

Yapılan çalışmalarda feomelanin sentezinde ara ürün olan 5-S-sisteinil- DOPA'nın yüksek düzeylerinin kısa sağkalımla ilişkili olduğu ve tedavi takibinde kullanılabileceği gösterilmiştir (114). Başka bir çalışmada 5-S-sisteinil-DOPA'nın hem serum hem de idrar düzeylerinin hastalık evresi ile korele olduğu saptanmıştır (115). Diğer bir çalışmada ise 5-S-sisteinil-DOPA'nın yüksek serum düzeylerinin evre artışı ile korele olduğu bulunmuş ve hasta takibinde oldukça yararlı olduğu belirtilmiştir (116).

48

Melanin sentezindeki ilk basamak olan tirozinazın katalizlediği reaksiyonla L- tirozinden oluşan L-Dopa ile ilgili yapılan çalışmada L-Dopa/Ltirozin oranının evre III ve özellikle evre IV hastalarında belirgin yüksek olduğu, metastaz gelişiminin yüksek L-dopa, azalmış L-Tirozin, yüksek L-Dopa/Ltirozin oranı ile ilişkili olduğu ve L-Dopa/Ltirozin oranının tümör yükü ve hastalık progresyonu ile korele olduğu gösterilmiştir (117). S100, MIA, LDH ve L-Dopa/Ltirozin oranının birlikte değerlendirildiği başka bir çalışmada sadece L-Dopa/Ltirozinin artmış oranının evre progresyonu ile kuvvetli ilişkili olduğu bulunmuştur (118).

Sağkalımla ilgili bir çalışmada eumelanin sentezinde ara ürün olan 6-Hidroksi- 5-metoksiindol-2-karboksilik asitin yüksek idrar düzeyleri sadece bazı melanomlu hastalarda tespit edilmiştir. Bu çalışmada S100 ve 5-S-sisteinil-DOPA'nın sağkalımı öngörmede daha değerli oldukları bulunmuştur (113).

II.2.2.8.Melanom ile ilişkili antijen ve Sirküle (Dolaşımdaki) Melanom Hücreleri; Melanomun ilerlemesi hücre içi ya da hücre yüzeyi protein ve karbonhidrat türevi moleküllerin aşırı ekspresyonu yanı sıra, normal gen ve mutasyona uğramış proteinlerin ektopik ekspresyonunu içerir. Melanom tümör hücreleri tarafından salgılanan belirli bir molekül, hastanın serumunda tespit edilebilir. Bu antijenlerin bazılarına karşı oluşturulan antikorlar, hastalık teşhisinde ve derecelendirilmesinde kullanılabileceği gibi prognozu, tedavi etkinliğini değerlendirme için de kullanılabilir (119). Melanom ile ilişkili antijenler (MAA'lar) klasik serolojik biyobelirteçler olarak kabul edilmezler (65).

Ters transkriptaz-PCR (RT-PCR) ve gerçek zamanlı kantitatif PCR (qPCR) teknikleri DNA ve RNA ekspresyonlarını tespit etmek ve ölçmek için kullanılan yöntemlerdir. RT-PCR periferik kan örneklerinde melanosit spesifik gen tirozinazın mRNA'sının tespiti yoluyla dolaşımdaki melanoma hücrelerinin varlığını değerlendirmek için kullanılmaktadır. MIA, gp100, melan-A/MART1, p97, N- acetylgalactosaminyltransferase 1 (GalNAc-T), paired box homeotic gene transcription factor 3 (PAX-3), melanoma antigen A3 (MAGE-A3) ve serum BRAF V600e DNA seviyeleride bu yöntemlerle periferik kan örneklerinde tespit edilen diğer melanom belirteçleridir. Bu belirteçlerle ilgili yapılan çalışmalarda bunların tanısal olmadıkları hastalık progresyonu ile ilgili oldukları ve hastalığın evresi ile korele oldukları saptanmıştır. Doku örneklerinde miRNA'ların ekspresyonunun tanı

49

ve prognoz ile korelasyon gösterdiğide bilinmektedir. Son zamanlarda ise bu miRNA'ların kanda, çeşitli kanserlerde tanı ve prognostik yarar gösterdiği saptanmış isede melanomda araştırılmaları gerekmektedir (68).