• Sonuç bulunamadı

Semâya KarĢı Yapılan EleĢtiriler ve Bunların Delilleri

E) Şifâ-i Kulûb’de Semâa KarĢı Yapılan EleĢtirilerin Değerlendirilmesi

1. Semâya KarĢı Yapılan EleĢtiriler ve Bunların Delilleri

Seyyidî‟nin eserinde semâa karĢı yaptığı eleĢtirilerini değerlendirirken onun ve bu konuda aleyhte fetvâ veren diğer fukâhanın tepkilerini açıklamak için

191 Koca, a.g.m. , s. 35. 192 Serrâc, a.g.e. , s. 338.

161 dayandıkları esasları ele almamız konunun anlaĢılması açısından önemlidir. Çünkü Kur‟ân-ı Kerîm‟de musikinin leh ve aleyhinde açık bir hüküm yoktur. Fakat sahabe ve tabiîn tarafından nakledilen hadislerin bazısı semâ ve musikinin cevazını, diğer bazısı da haramlığını ifade edecek mâhiyettedir. Bu yüzden mutasavvıflar da Seyyidî gibi mutasavvıflara muhalif olanlar da, bu hadisleri kendi fikir ve kanaatlerini teyid edecek Ģekilde yorumlamıĢlardır.193

Bu yüzden aynı hadisin bile mutasavvıflar ve fukâha tarafından kendi görüĢlerini kanıtlamada bir delil olarak kullanıldığını görmekteyiz.

Seyyidî‟nin on yedinci yüzyılda eserinde yaptığı gibi her asırda raks ve semâ yapmaya karĢı çıkan din adamları bulunmuĢ ve zaman zaman da bu âlimlerin görüĢleri itibar görmüĢtür. Umumiyetle fıkıh âlimleri istisnalar dıĢında kalan her nevi musiki, eğlence ve oyunu yasak sayarken, hadis âlimleri dini bir gaye gütmeyen raks ve musikiyi müsamaha ile karĢılamıĢlardır. Fakat onlar da dini tasavvufî musikiyi ve deverânı en az fıkıh âlimleri kadar ağır bir dille eleĢtirmiĢlerdir.194

Semâın sufiler arasında yaygınlığı ve buna karĢı düĢkünlükleri arttıkça Seyyidî‟nin eserinde de örneklerini gördüğümüz gibi diğer ulema da musiki ve semâ aleyhinde verdikleri fetvâları giderek ağırlaĢtırmıĢlardır. Fakat semâ ile ilgili tartıĢma konularının ilk baĢında, semânın Kur‟ân-ı Kerim‟den çok müzik içermesi dolayısıyla, müziğin dinen kabul edilebilirliği açısından bir ibadet Ģekli olup olamayacağı gelmektedir. Zaten Seyyidî‟nin de eserinde vurgulayarak eleĢtirdiği noktalardan biri de def ve neylerle sadâ edilmesiydi. Öncelikle söylememiz gerekmektedir ki, def çalmak genel anlamda caizdir, çünkü haramlığı hakkında herhangi bir nass yoktur.195 Fakat semâ esnasında Kur‟ân yerine musikinin tercih edilmesinin bazı sebepleri vadır. Bu sebepleri Ģu Ģekilde sıralayarak bu durumun anlaĢılmasını sağlayabiliriz. a) Kur‟ân‟ın her ayeti dinleyenin haline münasip düĢmeyebilir, o anda anlayıĢına uygun gelmeyebilir. b) Semâ yapanların birçoğu Kur‟ân‟ı ezberlemiĢlerdir. Tekrar okunan Kur‟ân‟a kulaklar ve kalpler alıĢmıĢtır. c) ġiir zevkiyle okunan ölçülü sesler ruha tesir eder, bu yüzden ölçülü olmayan hoĢ

193 Yılmaz, Ana Hatlarıyla Tasavvuf ve Tarîkatlar, s. 70. 194 Uludağ, İslâm ve Musiki, s. 333.

162 sesler, ölçülü ve hoĢ olan sesler gibi değildir. d) ġiirin kalpteki tesirinde beste adı verilen nağmelerin çeĢitli olmasına göre değiĢik gösterir. e) Boğazdan çıkan ölçülü seslerin ve nağmelerin tesirine, ayrıca def ve ney gibi aletlerin çıkardığı ölçülü ses ve nağmeler de takviye edilir ve böylece etkisi pekiĢtirilir. f) Bazen hanende; dinleyicinin hâline uygun gelmeyen ve hoĢuna gitmeyen bir Ģeyler söyler. Dinleyici hanenden onu bırakıp baĢka bir Ģey söylemesi ricasında bulunur. Her söz, her hâle münasip düĢmez. g) Kur‟ân Allah‟ın kelâmı, bu ise O‟nun sıfatlarından biridir. Kur‟ân haktır, onun gibisini yazmaya beĢeri varlığın gücü yetmez. Çünkü o mahlûk değildir, ona mahlûk sıfatlar tahammül edemez. Kalpler onun manasından ve heybetinden zerre miktarına vâkıf olsa periĢan olur, hayret ve dehĢet içinde kalır.196

Bu sebeplerden semâ meclislerinde Kur‟ân‟dan ziyade daha çok Ģiir, vaaz, ilahiler tercih edilmiĢtir.

Seyyidî‟nin semâ esnasında Kur‟ân yerine baĢka Ģeylerle vecde gelmek hakkında yaptığı eleĢtirilere cevap verirken Ģu Ģekilde de izah edebiliriz: Havassa soruldu, Kur‟ân‟dan baĢka bir Ģey dinlerken hareket ve vecde gelen insanlar, Kur‟ân dinledikleri zaman neden bu hâli bulamazlar? ġöyle dedi: Çünkü Kur‟ân dinlemek, öyle bir sadme ve sarsıntı meydana getirir ki, hiçbir kimse kıpırdamaya imkan bulamaz, herkes bu Ģiddetli sadmeye mağlub olur. ġiir dinlemek ise rahatlatıcı bir tesir meydana getirdiği için hareket ve vecde sebep olur.197

Bu yüzden Seyyidî gibi âlimlerin bu konuda yapmıĢ oldukları eleĢtiriler nefsin bu hâllerini anlayamamalarından dolayıdır.

Seyyidî‟nin de eserinde eleĢtirdiği semâ ile ilgili bir diğer konu ise semâın toplu ve hatta bazen kadın-erkek karıĢık yapılmasıdır. Toplu halde yapılan semâya karĢı çıkma sebeplerinden birisi ibadetlerin nafile kısmının, insanın kendisi ve Rabbi arasında kalması gerektiği, gösteri ve gösteriĢe dönmemesi gerektiğidir. Fakat bu durumu Ahmed b. Ebu‟l-Havârî (v. 246/860)‟nin Ebu Süleyman‟a semâ hakkında sorduğu soru karĢısında aldığı Ģu cevabla açıklayabiliriz: “Semâyı iki kiĢiden dinlemek bir kiĢiden dinlemekten daha çok hoĢuma gider. Semâı toplu olarak

196 Uludağ, İslâm ve Musiki, ss. 276-280.

197 Abdülkerim KuĢeyrî, Kuşeyrî Risalesi, trc. Süleyman Uludağ, 8. baskı, Dergah Yayınları, Ġstanbul,

163 yapılmalı çünkü böylesi daha tesirli olur.”198

Ġnsan nefsinde meydana getirdiği tesirin yanı sıra semâın toplu halde yapılmasını eleĢtiren Seyyidî‟ye Ģu Ģekilde de cevap verilir: “Bu Ģekilde toplanmak bid‟attır” diyen kimseye: “Mahzurlu ve yasaklı olan bid‟at, emredilen bir sünnete aykırı olan bid‟attır. Böyle olmadıkça bunda bir sakınca yoktur.”199

Yani Seyyidî‟nin de ifade ettiği gibi semâ yapmanın bid‟at olabilmesi için naslar tarafından yasaklanması yada çirkinliğinin bildirilmesi gerekirdi. Fakat böyle bir Ģey olmadığı için insanı Rabbine yakınlaĢtıran bir Ģeyin bid‟at olduğunu söylemek asılsız bir söz olmaktan öteye gitmez.

Fakat Seyyidî‟nin ve diğer âlimlerin semâ hakkında bu kadar sert eleĢtiriler yapmalarında sûfîlerin de yanlıĢ anlaĢılarak, kötüye yorumlanabilecek sebepler yaratmaları buna etki etmiĢtir. Semâ yapılacak yerde, zamanda ve kiĢilerde Ģeriâte muhalif bir durumun olmamasına dikkat edilmelidir. Semâ‟nın haram olduğu durum ve yerleri Gazâli kendisine sorulan soruya Ģu Ģekilde cevap vererek açıklamıĢtır: ġu gelecek beĢ arızdan dolayı semâ haram olur; 1. Dinletenden olan arız, 2. Dinletme aletinden olan arız. 3. Sesin nazmındaki arız. 4. Dinleyenin nefsinde veya devamındaki arız. 5. ġahsın avam halk tabakasından olmasındaki arız.200

Ayrıca mutasavvıfların öne çıkan isimlerinden olan Ebu Talib Mekkî de Ģöyle demektedir: “Semâda haram, helâl ve Ģüphe vardır. Kim onu Ģehvet gören ve hevâsına tabi olan nefisle dinlerse Ģüphelidir, çünkü içine oyun ve eğlence girmiĢtir. Kim de onu delile götüren ve yüce Rabbin yollarını gösteren manaları müĢahede eden kalp ile dinlerse, mubahtır.”201

ĠĢte bunlardan dolayı Seyyidî ve diğer ulemâ semâ hakkında yaptıkları eleĢtirilerinde dayanak bulmuĢlar bunlara riayet etmeyen sûfîler yüzünden diğer mutasavvıf ehlini de ağır eleĢtirilerinin hücumuna magruz bırakmıĢlardır.