• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM

4. TÜRKÇENİN MAKEDON DİLİNE ETKİSİ

4.7. MAKEDON DİLİNDEKİ TÜRKÇE ÖYKÜNMELER(CALQUE)

4.7.3. D EYİM , K ELİME G RUBU Ö YKÜNMELERİ (F RAZEOLOJİK Ö YKÜNMELER )

4.7.3.2. Selamlamalar

Makedon halk ağızlarında önemli sayıda Türkçe dinî kelimeler, eğlence ile alâkalı kelimeler, argo kelimeler, değişik form ve kalıplar kullanılmaktadır. Bunlardan birçoğu Makedoncaya öykünülmüştür. Fakat bu alanda aynen alınan Türkçe kelimelerden ziyade öykünülenler dilde daha uzun ömürlü olmuşlardır (Nasteva, 2001: s.147) .

ne var eski yeni > што има ново ветво[şto ima novo vetvo]: (ne var 'што има', eski 'старо', yeni 'ново'): "...кажи нешто, што има ново ветво!” (konuşma dili).

Türk kültüründe misafir yolcu edilirken, uğurlanırken “iyilikle git ” denilmekte, buna karşılık cevaben “kal sağlıcakla” ifadesi kullanılmaktadır. Kültür ve dilin bu kalıp ifadeleri Makedon diline de öykünüldüğünü ve ikisinin de aynı şekilde kullanıldığı görülmektedir.

iyilikle git > оди со здрав'е[odi so zdrave]: со здравје : (git 'оди, иди' , gitmek, iyilik 'добро'): "Toraj кинисуват за нивјаста сички да јодат. Кумот вели: ајди создрави, добар пант, добро касмет!" (Верков. 249), "Ходите су

здравје, херген Димитрија / Халал да ви je..." (Охрид, Шап. I, 126)

kal sağlık ile > седи со здравjе[sedi so zdrave] :"...и - седи со здравје, домакине! -му рекла..." (СбНУ, XII, 158), "А сега, седете ми со здравје!" (Блокада, 30), "Сполај ви, cejтe су здравје..." (Шап. VII, 209)

gözün aydın > светло ти око[svetlo ti oko] (göz 'око', aydın 'светло') "

Светло ти око, невесто, па ич не кажуваш..." (konuşma dili)

sen sağ ol, siz sağ olunuz (başın sağ olsun)> ти биди жив, вие да сте живи[ti bidi jiv ] (sen 'ти', sağ 'жив, здрав', ol 'биди' olmak): " Ej, Kaja, колку за овците и

123

бравите многу арни се, иља за бравот - ти биди жив, го изгубивме" (Прик. 262)

çoğu gitmiş, azı kalmış > многу било малку останало[mnogo bilo malku ostanalo] (çok 'многу', gitmiş 'отишло', az 'малку', kalmış 'останало'): " Aj, не плачи госпбдарке, не бери гаjле, многу било, малку останало, ако не умрам нокеска от пустиов котек што го jaдoв, ке видиш утре, оти еден тоар пари ке добиете" (Прилеп, СбНУ, IX, 152).

4.7.4. Kısmi Öykünmeler

Makedon dilinde öykünülen kelimeler, kelime grupları, deyimlerin yanında; kısmi öykünmelere de rastlanmaktadır. Kısmi öykünmelerde öykünmenin yarısı Türkçe yarısı Makedoncadır. Kısmi öykünmelerde unsurlardan sadece biri öykünülür diğeri Türkçede kullanıldığı şekliyle alınır.

Sıfat ve zarfların öykünülmesinde edat unsuru öykünülmektedir. Fiillerin öykünülmesinde Türkçe yapılardaki isim+fiil yapısının fiil kısmı öykünülmekte isim olduğu gibi kalmaktadır. Deyimlerde iç anlam öykünülmektedir. Kısmi öykünmeler genellikle halk öykünmeleridir, yani halk tarafından yapılmaktadır (Nasteva, 2001: s.149) .

4.7.4.1.İsimler

arslanağzı > арcланаусти [arslanausti]: (bir cins çiçek) (arslan 'лав', ağız 'уста') Bu öykünme Üsküp’te “арсланаусти” şekliyle tespit edilmiştir. (MJ II, 6, 142)

hanım eli > анамска рака[anamska raka]: (bir cins çiçek) (hanım 'анама', el 'рака')

menkuş çiçeği > убетче[ubetçe] (bir cins çiçek) (menkuş 'обетка', çiçek 'цвеке'). Ayrıca “мингуши”, “мингушки” kullanışları da vardır.

mahalle karısı > маалуша[maaluşa], (karı 'жена'), ( “маалуша” öykünmesi, evde durmayan kadın, evden eve gezerek laf taşıyan kadın için kullanılmaktadır.) :

124

“Золво, ле, зоре, золво, / гиди ле, маалушо.” (М. н. песни, 164); “махаљанка” kullanışı da vardır.

sabır taşı > сабур камак [sabur kamak],(sabır 'трпение', taş 'камен'). Bu öykünme bir halk masalında rastlanmıştır. (СбНУ, XIII, 223)

cep harçlığı < џеп трошок[cep troşok] (harçlık 'трошок'): " Џеп-трошок ке си задржам а другите пари ги давам на мајка ми" (konuşma dili). Öykünmenin yanında Türkçe alıntısı da kullanılmaktadır: “...таа да работи и куката да ja гледа, на мажа je џеп арчлак да му дава, царската вергиа да плака..." (Цеп. 2, 151). “џеппари” ve “трошок параси” kullanışları da vardır.

aşağı mahalle > долно маало [dolno maalo] "Во горна мах'ла, во долна” ( Шап. V-VI) Bu kısmi öykünmelerden “горномаалец” и “долномаалец” kısmi öykünmeleri türetilmiştir. "Ти да кажеш Томшо од ергените / Ергените

горномалци" – (Мелоддф, 41).

mum makası > мум-ножици[mum nojitsi] “Özellikle kiliselerde mumları söndürmek için kullanılan bir tür makas” (Етн. Муз. Ск.)

4.7.4.2.Fiiller

Makedon diline olduğu gibi geçen Türkçe fiillerin yanında, Türkçeden öykünülen fiillerde bulunmaktadır. Öykünme sırasında [ isim (veya sıfat)+fiil] kalıbı öykünülmektedir. Bu kalıpta isim muhafaza edilmekte, fiil tercüme edilerek öykünülmektedir. İsme Makedonca ek gelerek Makedoncada fiil türetilmektedir. İsim değişmeden kalmakta, fiil tercüme edilerek öykünülmekte ve Makedon dilinin hususiyetlerini almaktadır (sayı ve cinslik ekleri) (Nasteva, 2001: s.150) . Öykünülen fiilin ve ismin yeri her zaman belli değildir, isim fiilden önce veya sonra gelebilir. Türkçede bu yapılar en çok etmek, olmak fiilleriyle kullanılmaktadır. En fazla kısmi öykünmeler bu fiillerle (стори, чини, прави, дава) yapılmaktadır. Bu tür öykünmelerin sayısı oldukça fazladır. Aşağıda daha sık kullanılanları göstereceğiz (Nasteva, 2001: s.151) .

hazır olmak > стори азар [stori azar] “Манастиро азар му се сторил / И требало за да си го светат" (Прилеп, Сб. Мин. II, 120);

125

hazır etmek > стори азар[stori azar] "Беше му пратил абер жабарот на свети Петра да ja стори азар керка си" (Прилеп, СбНУ, VII, 174)

aşık olmak > стори (се) ашик[stori (se) aşik] "Го пречека и в образ го баци / И го баци, и ашик се стори / Ашик се стори на муштулџија" (Милад. 221), "...Koj да го види ашик на него да се сторит" (Прилеп, СбНУ, VII, 171);

dava etmek > стори дава[stori dava] : "...откоа беше испитал здраво, оти свети Тома ништо не праел, ами само го лажел, сторил дава и го клал апс..." (Прилеп, СбНУ, XIV, 110)

defetme > стори деф[stori def] "...da се сториш деф..." (Маз. Doc. 108) dikkat etmek > стори дикат[stori dikat] "Стопанот на таа круша сторил

дикат оти еднаш, кога си jaделe млеко и го оставиле ваганчето со млеко,

излегла една змија..." (Охрид, СбНУ, XIII, 182), "Така еднуш, два пати,

сториле сетне дикат, и царот рекол..." (Охрид, СбНУ, XIII, 216), "Михалчо,

синко Михалчо / Стори си дикат невестата" (Д. Каписко, Фол. 1264)

alal etmek > чини алал [çini alal] "...a некојако ви и стори инкар, алал не

му и чинам, на тој век ке му и сакам; а на тие луге што му имам за

даваше,немој пара да му дайте, чунки jac алал му и чинам и на oboj и на другио век." (Цеп. 3, 136)

gayret etmek > чини гајрет [çini gayret] " Кошулата арамијска / Не je прана три години / Три години шес месеци! / Чини гајрет испери ja" (Beлес, СбНУ, X, 44)

dava etmek > чини дaвuja [çini daviya] "Шчо е ова чудо от тебе / Со Taja пуста тамбура? / Трй села чинат давија, / Четфарто село, мартири" (Охрид, Шап. V-VI, 334), се срекава и стори дава (cf. бр. 176)

zaptetmek > чини запт[çini zapt] "Имаш сина, што зап не го чиниш / Тук' го пушташ сина по сокаци / По сокаци, на новите чешми / На чешмите моми задирае" (Милад. 495)

126

harç etmek > прави арџ[pravi arc] "...насобра покрај себе чапк'ни, му даваше набрго вечери, ручеци и друзи от мерата надвор арџои по нив

правеше" (Цеп. 3, 116)

idare etmek > прави идаре[pravi idare] “Во врека со оваа употреба е и

прави економија:" Спечали што ке спечалиш, прави економија, пак дојди си да

те земиме" (Парите, 43)

müşavere yapmak > прави мушавере[pravi muşavere] " ...се збирале сите гаоли ceкoja нок и праеле мушавере, кој какво зло напраил дента" (Прилеп, СбНУ, VIII, 164), " Се собрале седумдесет кралои / Jaдaт, пијат мушавере

праат / Еден други сите ми се валат / Со јунаство koj како што имал"

(Прилеп, Сб. Мин. II, 116)

keyfetmek > прави кеф[pravi kef] "Е jади ме, бре волчко, туку барем да ти напраам еден кеф, да ти посвирам со гајдава, да не ми ет жиг (мака)..." (Прилеп, СбНУ, VI, 145)

4.7.4.3.Diğer Kelimeler

Diğer kelimeler grubunda, kısmi öykünmeler daha az bulunmaktadır. Diğer kelimelerin veya farklı kelimelerin öykünülmesinde göze çarpan bir hususiyet Türkçe morfolojik unsurlarının öykünülmesidir. Bunların içinden mesela ile, için edatlarının öykünülmektedir. Bunun yanında edatlara gelen “–саз” ve isimlere gelen “-лак” eki kullanılır. “ile, için, -sız, lık” ekleri “со, за, без, -ство” eklerine karşılık öykünülmektedir.

Türkçe sıfat ve isimlere bu eklerin kattığı anlam, Makedoncaya öykünülmesiyle de aynı anlamı Makedonca kelimeler katmaktadır. Burada fark, Türkçede bu eklerin ikinci unsur olarak, yani isim ve sıfattan sonra gelmesi; Makedon dilinde ise öykünülen kelimenin önüne gelmesidir. Fakat “–lık> -ство” eki bu kuralın dışındadır (Nasteva, 2001: s.160) . Aşağıda bazı örnekleri göstereceğiz.

kısmet ile > со касмет[so kasmet] ,mukkayet ile > со мукает[so mukaet], namus ile > со наму[so namuz]

127

Sıfatlarda “-li” ekinin “со” öykünülmesi daha az rastlanmaktadır:

mühürlü > со муур [so umur], şüpheli > со шубе [so şube], biçimsiz >

безбичим [bez biçim], lezzetsiz > без лезет [bez lezet], kusursuz > без кусур [bez

kusur], teklifsiz > без теклиф [bez teklif], merak için > за мерак [bez merak], kısmet için > за касмет [za kasmet], abacılık > абаџиство [abacistvo], bahçıvancılık> бафчанџиство [bafçanсistvo], ergenlik > ергенство [ergenstvo]

Zamirlerde buna benzer oluşumlar az görülür. Burada kısmi öykünme olarak şunların kullanımı gösterilebilir: хер кој< her kim, хер каде < her nerede, хер колку < her ne kadar

4.7.4.4.Deyimler ve selamlamalar

Allah sabır versin > Господ сабар да даде[gospod sabar da dade] " Госпот

сабар да ти даит" (СбНУ, XII, 250)

hayrını görmek > аир да види[air da vidi] " Фала ти, и ти аир да видиш од парите" (konuşma dili) " Аирот да му видиш" (СбНУ, XII, 250)

hayrını görmemek > аир да не види[air da ne vidi] " Коja не лажи, аир да не

види" (Прилеп, СбНУ, XII, 241), " Еве jac ти го дадоф чивитот со се срце и ич

око не ми остануат, ако те лажам, аир да не видам от коприната, што ке ми ja даиш" (Прилеп, СбНУ, XII, 189)

helal olsun > алал да е [alal da e] " Алал ти крфта, Кузмане" (СбНУ, XII, 92), “..на, сега уште овес појади и алал нека ти бидиш..." (Прилеп, Сб. Мин. 191);

haram olsun > арам да е [aram da e] " Арам ти било млекото" (Гламји, 39), " Арам да му е, цело прасе што изеде и па гладен си отиде" (Прилеп, СбНУ, XII, 242)

nalet olsun > налет дa е [nalet da e] “Налет да je сета Moja стока / Ког ке немам мое мило брате!" (Милад. 288)

128

eksik olsun > ексик да е[eksik da e] " Ексик да му je и богасто и се кога је онолку болен и неолен" (Цеп. 2, 202), " Ексик да е и вакоф живот, што живеам јас кога немам нито еден ден да се оскрбам и да не се јадосам" (Цеп. 2, 203). Öykünmenin yanında Tsepenkov’un alıntı biçimini de kullandığı görülmektedir. "

Ексик олсун ваков живот, што живеам jac!" (Цеп. 2, 202)

yazık olsun > јазак да е[yazak da e] " Jазак да ни биде - си рекле едниот на другиот..." (Прик. 221)

kabil olsa > да е кабил[da e kabil] " Да е кабил, и низ уши да гнети" (Прилеп, СбНУ, XII, 242)

çare değil > не е чаре[ne e çare] " Колку за гемија, Сиљане околу нашава земја не е чаре да може да дојде, чунки бијат талазите во брегоите и околу наоколу..." (Прилеп, СбНУ, XIV, 117), " Ja знам оти чудно ви е ова што го кажувам, ама не е чаре да ве излажам, чунки најпосле испат ке ви го сторам, и ке ве уверам" (Прик. 162)

başka çare yok > друго чаре нема[drugo çare nema] : "...ja за да се исчепам од неа, треба да ja супраам и друго чаре нема" (Прилеп, СбНУ, XV, 87)

ziyan yok > нема зијан[nema ziyan] "...нема зијан, друго ке земеме ..." (konuşma dili)

kabil değil > не е кабил[ne e kabil] “Тога je рекла: не je кабил да и пушчиме..." (Охрид, СбНУ, XIII, 198)," А пак на таа мандра не беше кабил чувек да прапаре ут ного кучијна" (Верков. 295)

laf yok > лаф да нема[laf da nema] " Лаф да нема, ке ти ja свршам таа работа, биди сигурен..." (konuşma dili)

iki laf > два лафа[dva lafa] "Ке ти кажам до два лафа / До два лафа, до три збора" (Тиквешко, с. Бесвица, Фол. 1464), "...почeкај, два лафа да ти речам" (konuşma dili)

129

halın nasıl, ne haldesin > каков ти е алот[kakov ti e alot] " Денес ка гу маш

ало шчо се заеме четири пата?" (Маз. Doc. 152), “ ...што ти е алот, мори

душко, што туку бвкаш?" (СбНУ, X, 132).

Dil etkileşiminin en önemli safhalarından biri olan öykünmeler Türkçenin Makedon dili üzerindeki etkisinin göstergesidir.

Bir dil kelime düzeyinde sözcük verebilir fakat öykünme aşamasına geçilmesi, iki dilin etkileşiminin zirveye çıktığını göstermektedir.

Öykünmelerin yapılabilmesi için, öykünme yapılacak dilin bilinmesini gerektirmektedir. Makedon dilindeki sayıca çok fazla öykünme bu topraklar üzerinde yaşamış olan insanların Türkçeyi iyi seviyede bildiklerini göstermektedir.Yazılı ve sözlü kaynaklarda tespit edilen öykünmeler bunun kanıtı niteliğindedir.

Öykünmeleri tespit etmek zor ve meşakkatli bir iştir. Özellikle ilgili dilleri bilmeyi gerektirmektedir. Aynı zamanda Türkçeyi de bilmek gerekmektedir. Balkan dillerinde sayıca çok fazla Türkçeden öykünülen unsurlar bulunmaktadır. Bunlar, kültürün taşıyıcısı konumunda olan dilin bu coğrafya üzerindeki önemli izleridir.

Kelime düzeyindeki alıntılara büyük yer ayrılmasına rağmen öykünmeler üzerinde yeterince durulmamıştır. Özellikle 18. yüzyılda başlayarak 20. yüzyılın ilk yarısına kadar yazılan Güney Slav dillerindeki eserler üzerinde kapsamlı bir çalışma yapılacak olursa Türkçenin Balkan dilleri üzerindeki etkisinin önemli göstergesi olan öykünmelerle ilgili zengin bir malzemeye ulaşılacaktır.

130

4.8.MAKEDONCAYA GEÇMİŞ TÜRKÇE DEYİMLER, ATASÖZLERİ,

Benzer Belgeler