• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: İŞ KAZALARI VE SEKTÖREL GÖRÜNÜMÜ

2.3 Metal Sektöründe İş Güvenliği Kültürü ve İş Kazaları

2.3.5 Sektörel Sorunların Genel Görünümü

Araştırmalar, işyerlerinde İSG ile ilgili konuların, başta ücret olmak üzere endüstri ilişkilerinin diğer konularından ayrılamaz nitelikte olduğunu göstermektedir (Levesque vd, 1995:217-231’den aktaran Yılmaz, 2009a:240). Bu durum üretim, işgücü ve sendikalaşma gibi unsurları, İSG kültürü oluşumu ve performansı üzerinde önemli birer kriter olarak ortaya çıkarmaktadır.

ÇSGB’ye göre metal işkolunda çalışan işçilerden gelen şikâyetler, tüm başvurular içerisinde önemli bir oranı oluşturmaktadır. Şikâyetlerin içeriğinin ağırlıklı olarak çalışma koşulları (fazla çalışmaların yasal düzenlemelere uyulmadan yapılması, yıllık ücretli izin hakkının tam olarak ve yasal düzenlemelere uygun olarak kullandırılmaması, diğer dinlenme haklarının mevzuata uygun olarak kullandırılmaması, ücrete ilişkin sorunlar, kayıt dışılık gibi konular) oluşturmaktadır. Söz konusu rapora göre, metal işkolunun programlı denetim kapsamına alınması, şikâyet dilekçelerinin artış göstermesinden kaynaklanmaktadır (ÇSGB, 2011:12).

Kayıt Dışı İstihdam

Seyyar (2007:561) kayıt dışı istihdamı, bazı kanuni mükellefiyetlerden kaçarak, kayda girmeksizin, yani sosyal sigorta primleri ve vergi vermeksizin yaptırılan-yapılan işlerin tümü olarak tanımlamaktadır. Kayıt dışılık, çalışanların SGK’ya hiç bildirilmemeleri ya da çalışma gün sayıları ve/veya aldıkları ücretlerin eksik bildirilmesi olarak karşımıza çıkmaktadır (Yereli ve Karadeniz, 2004; Karaarslan, 2010:22).

TÜİK verilerine göre Aralık-2013 döneminde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmadan çalışanların oranı %34,3 iken, tarım dışındaki sektörlerde sosyal

123

güvenlik kapsamında olmayan ücretli ve yevmiyeli çalışanların oranı %21’dir (TÜİK, 2014).

Kayıtdışı istihdamın yüksek olduğu ülkelerde çalışma koşulları kötüdür ve iş kazasına uğrayanlar için herhangi bir sosyal güvenlik programı bulunmamaktadır. İş kazaları ile ilgili sosyal koruma kapsamı da sadece kayıtlı istihdam ile sınırlıdır (Karadeniz, 2012:35). Buna göre; kayıtdışılık oranı yükseldikçe hem çalışanların iş kazasına uğrama ihtimalleri artacak, hem de sosyal sigorta programları kapsamında olmadıklarından dolayı uğramış oldukları zararın tazmin olanağından mahrum kalacaklardır. Bu durum İKMH vakalarının gerçekte, istatistiklere yansıyan rakamlardan daha büyük boyutta olduğuna işaret etmektedir. Kayıtdışı istihdam oranlarının düşürülmesi ile istatistiklere yansımayan İKMH’ler azaltılmış olacak, hem de bireylerde ortaya çıkan zararın tazmini sağlanmış olacaktır.

Çalışma Süreleri

ÇSGB’nin 2011 yılı metal sektörü teftiş raporuna göre en önemli iki sorundan biri çalışma sürelerinin uzunluğudur. 165 işyerinden 112’sinde günlük ve haftalık çalışma süresi sınırlarının aşıldığı, denkleştirme usul ve esaslarının uygulanmadığı ve çalışma sürelerinin belgelenmediği, 50 işyerinde işçilere hafta tatili kullandırılmadığı, 93 işyerinde işçilerden fazla çalışma onaylarının alınmadığı ve yıllık 270 saati aşan fazla çalışma yaptırıldığı, 79 işyerinde işçilere yıllık ücretli izinlerinin kullandırılmadığı, 31 işyerinde işçilere ara dinlenmesi verilmediği ya da eksik verildiği, 78 işyerinde gece çalışmasında aykırılık, 59 işyerinde postalar halinde çalışma modülünde aykırılık tespit edilmiştir (ÇSGB, 2011:39-40).

Söz konusu teftişte ayrıca, 67 işyerinde haftalık çalışma süresinin üstünde çalışma yapıldığı tespit edilmiş, teftiş sonunda 32 işyerinde haftalık çalışma süresi yasal sürelere çekilmiştir. 54 işyerinde hafta tatili kullandırma hükmünde muhalefete rastlanmış, bu işyerlerinden 27’sinde iyileşme sağlanmıştır. Ara dinlenme konusunda muhalif işyeri sayısı 46 iken, bu işyerlerinden 30’unda iyileştirme sağlanmıştır (ÇSGB, 2011:28-29). Alt İşverenlik

Küreselleşme ile birlikte düşük maliyet ve yüksek kaliteli mal ve hizmet üretimine yönelinmesi, gerek kamu gerekse özel sektör işverenlerini alt işverenlik uygulamasına sevketmektedir. İşin ve işyerinin bölünmesi İSG açısından risklerin bölünmesini ve

124

paylaşılmasını sağlamamakta, tersine aynı işyerinde iki ayrı işveren organizasyonu yüzünden İSG risklerini arttırmaktadır (Koca, 2014:3). Alt işverenlik, özellikle maden işlermelerinde meydana gelen iş kazalarının asli nedeni olarak ileri sürülmektedir. Bu uygulama neoliberal çalışma rejiminin temel taşlarından sayılmakta ve çalışanın sağlığı ve güvenliğinin yanı sıra, çalışma koşulları ve maddi hakları da tehdit etmektedir (Çelik, 2013:9).

Alt işverenlik, İSG açısından iki farklı tehdit ortaya çıkarmaktadır. İlk olarak işçiyi koruyucu mevzuatın doğrudan uygulanmasına engel teşkil eden bir fırsat olarak görülmesi ve bu yüzden işyerlerinde etkin olarak İSG’nin sağlanamaması; öte yandan çalışma koşullarını ve maddi hakları geriletmesi nedeniyle oluşan dolaylı etki yoluyla güvenlik kültürünün negatife evrilmesidir.

Ücretler Genel Düzeyi ve Ödemeleri

ÇSGB’nın 2011 yılı metal sektörü teftişinde ulaşılan 13905 işçiden %28’inin asgari ücret düzeyinde, %78’inin ise asgari ücretten fazla ücret aldıkları tespit edilmiştir (ÇSGB, 2011:36). Asgari ücretten fazla ücret alanların, ücret düzeylerine ilişkin herhangi bir bilgiye ulaşılamamıştır. Ancak 165 işyerinden 27’sinde ücretlerin zamanında ödenmediği ya da eksik ödendiği veya banka hesaplarına yatırılmadığı, 93 işyerinde fazla çalışma ücretlerinin ödenmediği ya da eksik ödendiği, 62 işyerinde ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma yapılmasına rağmen ilave ödeme yapılmadığı tespit edilmiştir (ÇSGB, 2011:40).

Sendikalaşma ve Sendikal Sorunlar

Akın’a göre (2012:101) sendikalar, İSG bilincinin yerleşmesi için, gerek örgütlendikleri işyerlerindeki pazarlık güçleri, gerekse bir sivil toplum kuruluşu olarak toplumu harekete geçirme kabiliyetleri nedeniyle büyük bir potansiyele haizdir. Bu potansiyeli oluşturan unsurlar ise toplu sözleşme özerkliği vasıtasıyla normatif hüküm koyabilme olanaklarının varlığı, üyelerini kolayca bir araya getirebilmeleri ve ekonomik güçleri olarak ifade edilmektedir. Hotaman (2014:414) sendikaların varoluş amacını işçilerin bireysel olarak yapamayacaklarını yapma amacıyla kurulmuş kurumlar olarak açıklarken, bireysel olarak savunulamayacak olan İSG haklarının da işçiler adına TİS yoluyla savunulması gerektiğini vurgulamaktadır. Bu açıdan ele alındığında,

125

işyerlerinde pozitif güvenlik kültürü tesis edilmesi için sendikaların işyerlerini ve işverenleri zorlayıcı; üyelerini ve çalışanlarını ise bilinçlendirici ve motive edici faaliyetlerde bulunması mümkündür.

Akın (2012:106)’ya göre sendikalar bir mesleki kuruluş olmanın yanısıra aynı zamanda önemli sivil toplum kuruluşları içinde yer almaktadır. İSG bilincinin tüm topluma yayılmasında, konunun herkes tarafından algılanması konusunda, sahip oldukları potansiyeli harekete geçirmeleri gerekmektedir. Çağdaş sendikacılık bu düzeyde bir hizmeti toplumun her kademesine sunabilmeli; tüketici hakları, enflasyon artışı gibi sorunlardaki duyarlılıklarını, İSG alanında da gözetmelidir.

Sendikaların açıklanan bu olanaklarına ve avantajlarına rağmen, metal işkolunda sendikalaşma oranları çok düşüktür. ÇSGB’nin metal sektörü teftiş raporuna göre, ulaşılan 165 işyerinde herhangi bir toplu iş sözleşmesi uygulanmadığı tespit edilmiştir (ÇSGB, 2011:27). ÇSGB’nin 2015 yılı Ocak dönemi verilerine göre işkolunda çalışan işçi sayısı 1.445.331 kişidir. Bu işçilerden 233.218’i, işkolunda faaliyette bulunan 11 sendikadan birinin kayıtlı üyesidir. Buna göre, metal işkolunda sendikalaşma oranı %16,13’dür. Başka bir anlatımla sektördeki her altı çalışandan biri sendikalıdır. Aynı istatistiklere göre Denizli ilinde metal işkolunda çalışan işçi sayısı 13.097 iken sendikalı üye sayısı ise 520’dir. Denizli İlinde sektörde çalışan her 25 kişiden ancak biri sendikalıdır. Bu verilere göre Denizli ilinde sendikalaşma oranı %3,26’dır (ÇSGB, 2015). ÇSGB’nin sendika istatistiklerine göre Denizli ilinde metal sektöründe sendikalaşma oranı, Türkiye ortalaması olan %16,13’ün oldukça altındadır (%3,26). Sendikalı işyerlerinde yukarıda sayılan avantajlara ek olarak, sendikal yapılanmanın varlığının, çalışanların İSG algısını pozitif olarak etkilemesi de söz konusudur. Yılmaz’ın (2009a:299) İSG kurullarının etkinliği üzerine yaptığı araştırmaya göre, İSG sorumluları üzerinde gerçekleştirilen uygulamada işyerinde bir sendikanın örgütlü olmasının işyerindeki İSG düzeyini olumlu etkilediğini düşünen katılımcı oranı %75,5’tir. Buna göre; işyerinde sendikal mevcudiyet, çalışanlarda güvenlik kültürü algısını diğer işyerlerine göre daha pozitife götürmektedir. Bu durum sendikalı işyerlerinde güvenlik kültürünün tesisini kolaylaştırıcı bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.

126

Sendikalar İSG alanındaki sorumluluklarını yerine getirmek için neler yapmalıdır? Karabulut (2011:44)’a göre sendikalar birimleriyle, eğitimleriyle, araştırmalarıyla iyi bir düzeye gelmeli, işkollarının gerektirdiği eğitimleri yaygınlaştırmalı, işçilerin hak ve özgürlüklerini koruyup geliştirmeye çalışırlarken; diğer taraftan İSG ile ilgili konuların da TİS’lerde yer alması için mücadele ederek işçilerin İSG haklarını/menfaatlerini geliştirmelidir. Hotaman’a göre (2014:415) ise bunun sağlanması için sendikaların biran önce asli görevlerine dönmeleri ve üyelerinin çıkarlarını ve yaşam hakkını korumaya odaklanmaları gerekmektedir.

Diğer Sorunlar

Ayers ve Kleiner’e göre (2000), iş kazalarının bir kısmı, çalışma süresinin bitimine doğru işçilerin ellerindeki işi mümkün olan en kısa zamanda bitirmek zorunda hissettiklerinde ortaya çıkmaktadır. Bacak (2002:80) ise işçilerin bir işin tamamlanmamasından endişe ettiklerinde, işi bitirmek için hızlı çalışma eğilimine girdiklerini ve bu nedenle kazaya uğradıklarını; bu nedene dayanan kazaların ortaya çıkmaması için işle ilgili planlamaların yapılmasında nezaretçi, şef, usta ve ustabaşılara (ilk amir) büyük sorumluluklar düştüğünü ifade etmektedir.

Hızlı çalışma, güvenlik önceliğinin ve güvenlik kurallarının terkedilmesine neden olabilecek önemli bir iş kazası riskidir. Hızlı çalışmanın güvenli davranışı engellememesi için ilk amirler bu konuda bilinçli olmalı ve sorumlu davranarak çalışanların güvenlikten uzaklaşmasını engellemelidir. Benzer olarak, üst yönetim tarafından “verimlilik” ya da “iş yetiştirme” amaçlı olarak yapılacak hızlı çalışma baskısı da, yönetim eliyle İSG’nin çalışanlarca terk edilmesi ve yönetimin güvenlik bağlılığına ilişkin algının zayıflaması sonucunu doğuracaktır.

Katma Değer Sorunu

Dünyada teknoloji yoğun demir-çelik üretimi yapan gelişmiş ülkeler, miktar olarak fazla üretim yapmaktansa; yassı, vasıflı, paslanmaz veya daha özel nitelikte, katma değeri yüksek çelik ürünlerinin üretimine yönelmeye başlamışlardır. Türkiye’de ise tam tersi olarak, miktar olarak fazla üretim yapma eğilimi devam etmektedir. Bu nedenle teknoloji kullanarak vasıflı çelik, paslanmaz çelik ve yassı ürünlerde üretim yapmak ülke ekonomisine sağlayacağı katkının yanında, sektör çalışanları içinde mesleki

127

tehlikeleri ve riskleri minimize edecektir (Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2013:10; TÇÜD, 2014:9).

Makine alt sektöründe ki kompozisyon da çok farklı görünmemektedir. Ülkemizde üretilen makinaların ortalama kilogram değeri 6 dolar iken, ithal edilen makinaların kilogram değerinin 12,55 dolar olduğu; Avrupa’nın gelişmiş ülkelerinde üretilen makinaların kilogram değerlerinin 20-80 dolar arasında değiştiği, havacılık sektörü için ise bu rakamların çok daha yüksek olduğu ifade edilmektedir (TÇÜD, 2014:13).

Sektörde üretim sistemlerinde nitelik yerine niceliğin öncelenmesi, “daha seri üretim” ve “işi daha çabuk bitirme gibi” üretimsel baskıları tetikleyeceğinden; bu tip işyerlerinde İSG’nin iyileştirilmesi paradoksal bir sorun alanı olarak ortaya çıkacak ve pozitif güvenlik kültürü oluşumuna engel teşkil edecektir. Bu nedenle sektörde katma değeri yüksek ürünlerin üretimi ile orta ve ileri teknoloji ürünlerinin üretimine öncelik verilmelidir. Bu durum iş tatmini ve pozitif güvenlik kültürü sağlama açısından önem arz etmektedir.

128

BÖLÜM 3: METAL SEKTÖRÜNDE İŞ GÜVENLİĞİ KÜLTÜRÜNÜN İŞ