• Sonuç bulunamadı

3. Sektörün Dış Ticaret Durumu

3.5. Sektörün Dış Ticaretteki Rekabet Durumu

İmalat Sanayi Ana Metal Sanayii

Tablo 18: Dış Ticaret Endeksleri ve Dış Ticaret Hadleri (2003=100)

2005 2010 Dönemsel Değişim (%)

İmalat

İhracat Birim Değer Endeksi 121.1 153.4 144.3 199.2 19.2 29.9

İthalat Birim Değer Endeksi 118.4 138.2 141.7 239.2 19.7 73.1

İhracat Miktar Endeksi 127.3 115.2 165.3 187.2 29.9 62.5

İthalat Miktar Endeksi 142.7 110.9 187.0 117.0 31.0 5.5

Dış Ticaret Hadleri 102.3 102.9 101.8 83.3 -0.5 -19.0

Kaynak: TÜİK

2005 – 2010 döneminde dış ticaret endekslerine de bakılmalıdır. Ana metal sanayiinde, ihracat birim değer endeksi %29.9 artarken, ithalat birim değer endeksi %73.1 artmıştır.

Miktar endeksleri açısından ise durum ihracatta %62.5, ithalatta ise%5.5’dir.

3.5. Sektörün Dış Ticaretteki Rekabet Durumu

Açıklanmış Karşılaştırmalı Üstünlükler olarak adlandırılan RCA kavramı8, sektörlerin dış ticaretteki rekabet gücünü tespit etmek amacıyla hesaplanan RCA değerlerini

8 Açıklanmış Karşılaştırmalı Üstünlükler olarak adlandırılan RCA kavramı hakkında daha geniş bilgi için bkz.

KAFALI, M. Ali, OZAN, Seher, EŞİYOK, B. Ali, KARACA, M. Emin (2006), İmalat Sanayii Ürünlerinin Dış Ticaretteki Rekabet Gücüne Göre Değerlendirilmesi (1995-2004 Dönemi), Türkiye Kalkınma Bankası, GA-06-06-07, Ağustos 2006, Ankara

KÜÇÜKKİREMİTÇİ, Oktay (2006), Dış Ticaretteki Rekabet Gücüne Göre Sanayi Sektörünün Değerlendirilmesi (1995-2005 Dönemi, ISIC Revize 3, Dört Haneli Düzey Sınıflamasına Göre), Türkiye Kalkınma Bankası, GA-06-04-04, Mayıs 2006, Ankara.

kapsamaktadır. RCA skorlarına göre ortalama skor değeri 50 ve üzerinde olan sektörler (RCA>50) “Rekabet Gücü Yüksek”, RCA skorları –50’den büyük, 50’den küçük olan sektörler (50>RCA>-50) “Rekabet Gücü Sınırda”, RCA skorları –50’den küçük sektörler (-50>RCA) ise “Rekabet Gücü Düşük” sektörler olarak belirlenmiştir.

Dış ticaret istatistikleri kullanılarak hesaplanan rekabet gücü endeksi (RCA) rakamları incelendiğinde, ana metal sanayine ait RCA değerlerinin 2005-2009 döneminde devamlı artış gösterdiği ve 2005’de -41 olan RCA değerinin 2009’da 18 düzeyine yükseldiği saptanabilir. 2009 yılında 18 olarak gerçekleşen RCA değeri, 2010’da -7 olarak gerçekleşmiştir. Sektörün 2005-2010 dönemi itibariyle ortalama RCA değeri -16 olup sektör, bu ortalama endeks değerleriyle sınırda bir rekabet gücüne (RCA skorunun –50’den büyük, 50’den küçük olması) sahiptir. Bununla birlikte sektörün rekabet gücünün artan bir eğilim gösterdiğine dikkati çekilmelidir.

Tablo 19: Ana Metal Sanayii RCA Değerleri

Sektörler 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2005-2010 RCA Ortalaması

Skor Değer Eğilim

İmalat Sanayi 12 14 14 19 14 12 14 Sınırda Sabit

27 -41 -29 -36 -2 18 -7 -16 Sınırda Artan

271 -16 -10 -18 0 -6 -10 -10 Sınırda Sabit

272 132 129 115 144 147 145 135 Yüksek Sabit

273 -93 -94 -76 -66 -67 -66 -77 Düşük Sabit

274 -134 -90 -94 -25 40 -24 -54 Düşük Artan

Kaynak: TÜİK dış ticaret verilerinden yararlanılarak ESAM tarafından hesaplanmıştır.

Ana metal sanayi sektörü, 2005–2010 dönemine ait ortalama RCA değeri, imalat sanayinin altında olup sektör bu RCA değeri ile imalat sanayi içinde 13. sırada yer almaktadır.

Alt sektörler itibariyle rekabet gücüne bakıldığında ise 2005-2010 dönemi itibariyle 272 kodlu boru imalatı sektörünün alt sektörler içerisinde sürekli pozitif eğilimli olarak en yüksek RCA skorunu (135) oluşturduğu belirtilmelidir. En düşük RCA skoru ise -77 ile 273 kodlu demir ve çeliğin diğer ilk işlemleri sektörüne aittir.

271 kodlu ana demir ve çelik ürünleri ile demir alaşımları imalatı sektör RCA skoru dönem ortalaması itibariyle -10 ve eğilimi sabit olarak belirlenirken, 274 kodlu demir-çelik dışındaki ana metal sanayi RCA skoru -54 ve fakat eğilim “artan” olarak hesaplanan yegâne alt sektördür.

Grafik 20: Rekabet Gücü Endeksinin Gelişimi

-50 -40 -30 -20 -10 0 10 20 30

2005 2006 2007 2008 2009 2010

RCA Skor İmalat Sanayi Ana Metal Sanayii

Sektörün dış ticaret durumuna ilişkin bölümünü tamamlarken, başta imalat sanayi ve ana metal sanayiinin de yüksek orandaki ara malı ithalatına bağımlılığının yarattığı gelecek endişesine ilişkin kimi gelişmelerden bahsetmek yerinde olacaktır.

Bu çerçevede, girişte değinilen Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi (2011 – 2014) AB Üyeliğine Doğru dokümanının yayınlanmasını takip eden süreçte, Dış Ticaret Müsteşarlığı’nca 23 Mart 2011 tarihinde açıklanan Girdi Tedarik Stratejisi’ne9 göz atılmalıdır. Hareket noktası, “ara malı ithalatı ve sanayi üretimi arasında %86 düzeyinde anlamlı bir ilişki vardır” olarak belirlenen Girdi Tedarik Stratejisi (GİTES) “Tüm tedarik zincirinde daha fazla katma değerin Türkiye’de bırakılması, ara malı ithalat bağımlılığının azaltılması, tedarik sürekliliği ve güvenliği ile ihracatta sürdürülebilir küresel rekabet gücü artışının sağlanması” tespitinde bulunmaktadır.

GİTES’de üç ana hedef, tedarikte güvenlik, maliyette etkinlik ve ihracatta rekabet olarak belirlenmiştir.

Strateji, kısa, orta ve uzun dönemli tedbirlerden oluşmaktadır. Kısa dönemde, ihracata dönük üretimde daha etkin ve düşük maliyetli girdi tedariki açısından izlenecek yol haritası oluşturmak olduğu belirtilmektedir.

9Stratejinin ana unsurlarının aktarıldığı sunumun geniş ilk taslağı için http://testweb.dtm.gov.tr/

upload/3C357972-D8D3-8566-4520D57BA85886C4/Girdi%20Tedarik%20Stratejisi%20Sunumu.pdf adresine basına açıklanan son biçiminin tam metni için aşağıdaki www.aso.org.tr/kurumsal/media/kaynak/TUR/.../13.

GundemSunum2.ppt bakılmalıdır.

Orta ve uzun dönemde ise ihracatın ara malı ithalatına olan bağımlılığını azaltacak, yurt içinde ara malını daha fazla üretecek, kaynak verimliliğini ve daha fazla katma değerin yurt içinde kalmasını sağlayacak nitelikte politikalar geliştirmenin hedeflendiği görülmektedir.

Değerlendirilmekte olan ana metal sanayi sektörü açısından GİTES’de yer alan, “Türkiye 2000-2010 yılları arasında Çin ve Hindistan’dan sonra çelik üretimini dünyada en çok artıran üçüncü ülke konumunda. Ülkemiz, 2010 yılı itibariyle ürettiği ham çelik miktarıyla dünyanın 10. büyük üreticisi konumuna gelmiş ve dünyadaki payını yüzde 1.7’den yüzde 2.1’e çıkarmıştır. Sektörün kronik sorunu olan yassı çelikteki kapasite yetersizliği, son yıllarda devreye giren ve yakın zamanda devreye girecek olan kapasitelere bağlı olarak ortadan kalkacak ve ülkemiz önümüzdeki dönemde net ihracatçı konumuna gelebilecektir” tespiti önemlidir.

Sektörün değer itibariyle en önemli girdisi konumundaki hurdanın bugün Türkiye’nin enerji hariç en önemli ithal ara malı kalemi olduğuna dikkat çekilen GİTES’de şunların altı çizilmektedir: “Türkiye, 2008 yılında 9 milyar dolarlık, 2010 yılında ise 7 milyar dolarlık hurda ithal etmiştir. Bu tutarlar 2008 ve 2010 yılları için Türkiye’nin dış ticaret açığının sırasıyla yüzde 13 ve yüzde 10, cari işlemler açığının ise yüzde 21 ve yüzde 15’ine denk gelmektedir. Dolayısıyla bu alanda sağlanabilecek küçük çaplı bir maliyet tasarrufu dahi yalnız sektör firmalarımızın rekabet gücüne büyük katkısı açısından değil, tek başına makroekonomik değerler açısından da son derece faydalı olacaktır. İzleyen dönemde devreye girmesi planlanan yeni yatırımlar ve kapasite artışları, hurda ihtiyacının artacağını ve yurt içi arzın sınırlı olması nedeniyle açığın büyüyeceğini göstermektedir.

Mevcut kapasite kullanım oranları üzerinden yaklaşık 23 milyon ton hurda kullanımının, 2015 yılında 34 milyon tona ulaşacağı tahmin edilmektedir. Sektörün rekabet gücü açısından bu denli önemli olan hurdada ülkemiz, dünyada demir-çelik hurda yeterlilik oranı en düşük, ithalata bağımlılığı ise en yüksek ülkedir. Hurda konusunda bir diğer çok önemli husus da iç kaynağın geliştirilmesidir”

GİTES’de yer alan ve yukarıda özetlenen hususlar, 27 kodlu ana metal sanayiine ait gelecek kestirimlerinde bulunurken ihmal edilmemelidir.

4. İstihdam ve Verimlilik

Benzer Belgeler