• Sonuç bulunamadı

• Kanalda artık bırakmaz,

• Kanala yerleştirilirken, patın aksine giriş kavitesine yayılmaz,

• Kanal kurvatürünü takip edebilecek kadar esnek bir yapısı vardır,

• Kullanım sırasında zaman kazandırır, çünkü kullanıma hazırdır, karıştırma gerektirmez, presel

yardımıyla kolaylıkla yerleştirilip çıkarılabilir,

• Apekse kadar rahatça yerleştirililebilir,

• KHP’ye oranla 3 kat daha fazla Ca iyonu salım kapasitesine sahiptir,

• Hem dış hem de iç dentinde pH’yı yükseltebilir.

Dezavantajları ise şunlardır (Bezgin ve ark. 2012):

• Kök kanallarında etkisi kısa sürer (ortalama 3 hafta),

• Uzun süreli aynı kapasitede iyon salımı yapamaz,

• Radyoopak değildir.

KH içerikli gutaperkalar apeksifikasyon tedavisinde kabul edilebilir sonuçlar sağlamış ve KH

apeksifikasyonunun endike olduğu vakalarda bir apeksifikasyon ajanı olarak başarıyla

kullanılmıştır (Bezgin ve ark. 2012). Ancak, bu medikamanın en önemli dezavantajı iyon

salımının 3 hafta içinde bitmesidir. Bu nedenle, daha uzun süreli iyon salımı elde etmek için

üründe geliştirmeler gerekli olduğu rapor edilmiştir. (Bezgin ve ark. 2012). Bu nedenlerle KH

içerikli gutaperkalar rutin klinik kullanıma geçmemiştir.

3.6. Tek Seans Apeksifikasyon

Bu teknikte, kök apikali biyolojik bir materyalle kapatılır ve kanal dolgusunun yapılabilmesi

için bir bariyer oluşturulur. Böylece daimi kök-kanal dolgusunun hemen yapılabileceği

34 Bu tedavi yönteminde; eski dönemlerde trikalsiyum fosfat (Roberts ve Brilliant 1975, Coviello

ve Brilliant 1979, Harbert 1996), dondurulmuş kurutulmuş dentin (Rossmeisl ve ark. 1982a)

veya kortikal kemik (Rossmeisl ve ark., 1982b) gibi ajanlar kullanılmıştır. Son yıllarda ise,

mineral trioksit agregat (MTA) gibi kalsiyum silikat içerikli ajanlar başarıyla kullanılmaktadır. MTA, hidrofilik partiküller içeren ve trikalsiyum silikat, dikalsiyum silikat, trikalsiyum

aluminat, kalsiyum sülfat dehidrat ve bizmut oksitten oluşan bir tozdur. Bu ajanlar genel olarak

şu özelliklere sahiptir: Nem varlığında sertleşen ince hidrofilik partiküller içerirler. Materyalin

pH’sı yaklaşık olarak 12,5’tir. Biyouyumlu ve antibakteriyel olan bu materyallerin en önemli

fiziksel özellikleri sızdırmaz olmalarıdır. Bu özelliklerine ek olarak, sert doku oluşumunda rol

alan sitokin sentezini uyardıkları, osteokalsin ve alkalen fosfataz düzeylerinin materyal varlığında arttığı bildirilmiştir. Materyal osteoblastlar için biyolojik bir substrat sunmaktadır.

(Gaitonde ve Bishop 2007, Parirokh ve Torabinejad 2010).

3.6.1. Tek Seans Apeksifikasyon Tekniği

Kalsiyum silikat içerikli ajan kullanılan tek seans apeksifikasyon tedavisinde (Witherspoon ve

Ham 2001, Patel 2016);

 Uygun anestezi sağlanır, rubber dam uygulaması yapılır ve giriş kavitesi açılır.

 %2,5 sodyum hipoklorit irrigant olarak kullanılarak kanal kemomekanik olarak temizlenir ve şekillendirilir.

 Smear tabakası etilen diamin NaOCl, EDTA ve steril salin kombinasyonu kullanılarak uzaklaştırılır.

 Mekanik temizliğin ardından kanala 1 hafta süreyle KH patı yerleştirilir. Bunun nedeni, kalsiyum silikat içerikli ajanın kanalda enfeksiyon nedeniyle oluşan asidik pH’da

sertleşme reaksiyonunu gerçekleştirememesidir. KH, nötralizasyon sağlanmasını

35

 KH patı uzaklaştırıldıktan sonra, çalışma boyunun yaklaşık 1,5 mm gerisine gevşek bir biçimde oturan plugger(lar) seçilir.

 Kalsiyum silikat içerikli ajan üretici firmanın önerilerine uygun olarak kalın kremsi bir pat elde etmek için karıştırılır.

 Hazırlanan kalsiyum silikat içerikli ajan amalgam fulvarı ya da özel taşıyıcılar yardımıyla kanalın apikal 3-4 mm’lik kısmına yerleştirilir ve önceden kök kanal

sistemine uyumlanan plugger(lar) ile sıkıştırılır. Kalsiyum silikat içerikli ajan çalışma boyundan 1 mm kısa olacak şekilde yerleştirilmeli, daha sonra uygun boyuttaki kağıt

konlar/pluggerlar ile minimal basınç uygulanarak çalışma boyuna doğru kondanse

edilmelidir.

 Kalsiyum silikat içerikli ajanın adaptasyonu ultrasonikler yardımıyla arttırılabilir.

 Kalsiyum silikat içerikli ajan tabakası çalışma boyuna yeterince sıkıştırıldıktan sonra, kanal duvarlarına bulaşan artık materyal geniş kağıt konlar yardımıyla temizlenir. Aksi takdirde gutaperka ve kanal dolgu patı kanal duvarlarına iyi adapte olmaz.

 Oluşturulan apikal tıkaç radyografi ile kontrol edilir. Eğer apikal tıkaç istendiği gibi değilse, kalsiyum silikat içerikli ajan tıkama işleminin tekrarlanması için salin

irrigasyonuyla uzaklaştırılabilir.

 Üretici firmanın tavsiyesine göre kanal ağzına ıslak bir pamuk pelet yerleştirilir ve kalsiyum silikat içerikli ajanın sertleşmesine izin vermek amacıyla en az 24 saat süreyle

kavite geçici kanal dolgu maddesi ile kapatılır. Değişik markalarda bekleme süresi

değişebilir, ürünün prospektüsü okunmalıdır.

36

 Daha sonra servikal kanal boşluğunda mine-sement birleşiminin altından başlanarak cam iyonomer siman ve kompozit yerleştirilerek diş daha da güçlendirilir ve kırılmaya direnci arttırılır.

 1. ay, 6. ay ve 12. aydaki rutin takipler tedavinin başarısını değerlendirmek amacıyla gerçekleştirilir.

Tedavi kanal içi medikaman (örneğin; 1 haftalık KH tedavisi) kullanılmadan tek seansta (Simon

ve ark. 2007, Mente ve ark. 2009) ya da kanal içi medikaman kullanılarak iki veya daha fazla

seansta (Mente ve ark. 2009, Alobaid ve ark. 2014) bitirilebilir. Bildirilen çalışmaların %13’ünde tedavi tek seansta, %75’inde iki seansta ve %20’sinde ikiden fazla seansta

tamamlanmıştır (Agrafioti ve ark., 2017). Seans sayısının tedavinin klinik sonuçlarını

etkilemediğini bildiren çalışmalar mevcuttur (Weiger ve ark. 2000, Peters ve Wesselink 2002).

Tek seans apeksifikasyon, yeni geliştirilen bu ajanlarla birlikte kısa tedavi zamanı sağlaması

nedeniyle klinisyenler tarafından sıklıkla tercih edilen bir yöntem olmakla beraber, bu teknik

kök gelişiminin devam etmesini sağlayamamaktadır. Bu nedenle, kısa köklü dişlerde kullanımı

uygun görülmemektedir (Wigler ve ark. 2013, Moreno-Hidalgo ve ark. 2014). Kısa raf ömrüne Biyouyumlu tıkaç materyali (Ör/MTA) (3-4 mm kalınlıkta) Gutaperka Cam iyonomer siman + kompozit

37 sahip kalsiyum silikat içerikli ajanların pahalı olması ve klinik uygulamada apikal bölgeye

yerleştirilmesinin zor olması sahip olduğu diğer dezavantajlarındandır(Steinig ve ark. 2003, El

Meligy ve Avery 2006, Sarris ve ark. 2008, Witherspoon ve ark. 2008, Srinivasan ve ark. 2009). Kalsiyum silikat içerikli ajanların açık apeksli dişlerde bariyer oluşturmak için

kullanılmasındaki diğer bir dezavantaj ise; kondansasyon basıncının bu işlem sırasında tam

olarak sağlanamamasıdır. Materyal iyi kondanse edilmediğinde yapısına istenenden fazla giren

su yüzey sertliğini azaltmaktadır. Kondansasyon basıncının fazla arttırılması ise, kalsiyum

silikat içerikli ajanın periapikal dokulara taşmasına neden olacağı için önerilmemektedir

(Erdem ve Sepet, 2008). Bu işlemi kolaylaştırmak amacıyla kalsiyum silikat içerikli ajandan önce destek materyallerinin (Ör; kollajen) kullanılması denenmiş olsa da, bu durumun kalsiyum

silikat içerikli ajanların tıkama özelliğini olumsuz etkilediği belirtilmiştir (Zou ve ark. 2008,

Srinivasan ve ark. 2009). Bu materyalle uygulanan apeksifikasyon tedavisi sonrasında, kalsiyum hidroksit apeksifikasyonuna benzer şekilde, dişlerin ince kanal duvarları nedeniyle

artan kırılma riski de diğer önemli bir dezavantajıdır (Huang, 2009).

İmmatur daimi dişlerin apeksifikasyonunda mineral trioksit agregat ile kalsiyum hidroksiti

karşılaştıran bir meta analizde her iki materyalin benzer klinik başarı oranları, radyografik

başarı oranları ve apikal bariyer formasyonu oranları sergilediği bulunmuştur. Yine de MTA

apikal bariyer formasyonunun elde edilmesinde kalsiyum hidroksite göre belirgin olarak daha kısa bir zaman gerektirmiştir (Lin, 2016).

Benzer Belgeler