• Sonuç bulunamadı

2.4 Paftaların Sayısallaştırılması Yoluyla Sayısal Kadastroya Geçiş Çalışmaları

2.4.4 Sayısal yöntem

Jeodezi alanında teknolojide yaşanılan gelişmeler koordinat üretimini kolaylaştırmış GPS aletleri ve elektronik takeometreler ile bu adım kuvvetlenmiştir. 1988 BÖHYY ve 15 Temmuz 2005 tarihinde yürürlüğe giren BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Harita ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) haritaların ülke nirengi ve nivelman ağına dayalı ve ülke pafta sisteminde yersel ve fotogrametrik yöntemle günün gelişmiş teknolojilerinden de yararlanarak topografik nitelikli sayısal , çizgisel yada fotogrametrik olarak yapılmasını öngörmüştür.

Yükseklik bilgilerini içeren, dolu pafta sistemine göre açılmış, saydam plastik altlıklar üzerine açılmış olan sayısal paftalar kadastronun başlanmasından günümüze yaklaşık % 12 lik bir oranda kalmıştır. Şekil 2.13 buna bir örnektir.

Şekil 2.12 Fotogrametrik pafta örneği

Koordinat kadastrosunun dayandığı temel ilkelerden biri olan kadastro ölçümlerinin ülke jeodezi ağına dayalı olarak nokta koordinatlarının bulunması yani kadastro ayrıntı noktalarının ülke yüzeyinde tanımlanmış üç boyutlu koordinat sisteminde koordinatlarının hesaplanması amaçlanmıştır. Koordinat hesabına geçişe elverişli sayısal ölçme verilerinin jeodezi, fotogrametri ve kartoğrafya verileri ile üretilmesi gereklidir. Günümüzde teknik gelişmeler, gerek duyulan verileri sayısal olarak elde edebilme ve bu sayısal verileri arazide ve büroda hızla koordinata çevirme olanağı vermektedir.

Hızlı teknolojik gelişmeler, modern kadastro için koordinat üretimin de kadastronun etkinliğini kuvvetlendirmekte ve uygulanabilirliğini kolaylaştırmaktadır(Baz 1990).

Koordinata dayalı üretim yapılan sayısal paftaların dışında kalan diğer paftaların ve bunlara dayalı mülkiyet bilgilerinin günümüzün koordinata ve bu değerlerle oluşturulmuş veri yapısına uyum sağlaması düşünülemez. Mülkiyet tanımlamasının koordinata dayandırıldığı günümüzde çizgisel olarak üretilmiş veya grafik paftaların koordinata dayalı olarak günümüz teknolojilerine uygun hale getirilmesi, bilgi sistemi çalışmaların da altlık olarak kullanılması hedeflenmiştir. Bu çalışma eski de olsa mülkiyet yapısının sistem içerisin de olmasını sağlamaktan öteye gidememektedir.

Parsel köşe noktalarının sayılarla ifade edilmesi yani koordinatlandırılması, günümüz bilgi sistemi çağı içinde çok önemli yer tutar. Çünkü çağdaş bir Kadastro Bilgi Sisteminin oluşturulması için tüm parsellerin tek bir jeodezik datumda köşe koordinatlarının elde edilmesi gerekmektedir. Tek bir datumda elde edilen köşe koordinatlarıyla hesaplanan yüzölçümleri değişken değildir. Zira bir parselin koordinatlarıyla hesaplanan yüzölçümü kişiden kişiye değişiklik göstermez. Böylece sayısal olarak oluşturulan parsel yüzölçümleri için bir tecviz değeri (hoşgörü değeri) tanımlanması da ortadan kalkacaktır. Ancak sayısal olarak oluşturulan haritalar dışında kalan haritalardaki yüzölçümleri için bir tecviz değeri tanımlamak zorunludur. Çünkü planimetre okumaları kişiden kişiye değişiklik göstereceği gibi, aynı kişi farklı zamanlardaki planimetre çevirmelerinde aynı sonucu elde edemeyebilir. Geçmiş zamanın şartlarında kullanılan planimetreler artık teknolojinin çok gerisindedir ve aynı parsellerin sayısallaştırma sonucu bulunan koordinat

değerlerine göre hesaplanan yüzölçümleri, daha önce planimetrik olarak bulunan yüzölçümü değeri ile büyük bir farklılık göstermektedir. Günümüzde çağdaş çok amaçlı bir kadastro bilgi sisteminin oluşturulmasındaki en büyük sorun da grafik olarak elde edilen ve tapuya tescili yapılan parsel yüzölçümleridir. Geçmiş zamanlarda klasik olarak oluşturulan haritalar bilgi sistemine entegre edilmek üzere çeşitli metotlarla sayısal hale getirilmekte ancak yeni elde edilen sayısal değerlerle hesaplanan yüzölçümleri ile tapuda tescilli yüzölçümleri arasında BÖHYY madde 259’da belirtilen hoşgörü sınırını aşan farklar çıkmakta ve bu durumda da tapu sicilindeki tescilli yüzölçümlerinin düzeltilmesi zorunlu olmaktadır. Ancak tapu bilgileri mahkeme kararı veya ilgililerinin rızası olmadıkça değiştirilemediğinden hukuki zorluklar yaşanmakta ve yapılan çalışmalar aksaklığa uğramaktadır.(Sarı 2006)

Ülkemizde kadastro tabanlı bilgi sistemleri için temel altlık olarak kabul edilen sayısal kadastro altlıklarını oluşturma çalışmaları yapılmaktadır. Sayısal kadastro altlıklarının oluşturulması,

- Kadastro paftaları üzerinde sayısallaştırma ile, - Kadastro orijinal verilerinden hesaplama ile, - İmar uygulaması sonucu elde edilen değerler ile, - 2859 sayılı kanun uygulamaları ile oluşturulmaktadır.

Kadastro orijinal verilerinden hesaplama, imar uygulaması ve 2859 sayılı Yenileme kanunu uygulamaları koordinat üretimine dayalı direkt yöntemler olması sebebi ile dolaylı yoldan koordinat üretimini sağlayan paftaların sayısallaştırılması yöntemin de kadastronun yapılmaya başlanmasından günümüze kadar yaklaşık 325000 adet pafta işlem görecektir. Bu paftaların % 11 lik dilimi sayısal olarak üretilmiştir. Geriye kalan % 89 luk oranın, % 39 luk kısmı prizmatik veya kutupsal olarak koordinat hesaplama imkan vermekte; % 35 lik grafik yöntem ve % 15 lik fotogrametrik yöntemle üretilen paftalardan direkt koordinat üretimi sağlanamamaktadır. Grafik yöntemle koordinat bütünlüğüne bağlı kalınmadan üretilen paftaların koordinat hesaplamaları uygun dönüşüm noktalarının bulunması ile affin dönüşümü yapılarak sağlanmaktadır. Bölgesel dönüşüm değerlerinin birbiri

içindeki uyumsuzlukları, dönüşüm için ortak nokta bulunmasında yaşanılan zorluklar grafik yöntem paftaları için koordinat üretimini zorlaştırmaktadır.

Fotogrametrik yöntemle üretilmiş kadastro paftaları ise ülke koordinat sistemine ve dolu pafta esasına göre saydam altlıklar üzerine üretilmiş olması sebebi ile sayısallaştırma işlemleri için en uygulanabilir altlıklardır.

Sayısallaştırma işlemlerinde genel olarak günümüze kadar • Elle (manuel) Sayısallaştırma,

• Otomatik (Raster Tarama) Sayısallaştırma, yöntemleri kullanılmıştır.