• Sonuç bulunamadı

3. BÖLÜM ADALET VE KALKINMA PARTİSİ DÖNEMİ

3.1. TÜRKİYE İSRAİL İLİŞKİLERİ

3.1.6. Savunma Sanayi Alanında Gelişmeler

İsrail-Filistin sorununa dair olumlu gelişmelerin olduğu 2005’in son aylarında, Türkiye’ye ziyarette bulunan İsrail Genelkurmay Başkanı Korgeneral Dan Halutz, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’le bir araya gelmiştir. İran, Suriye ve Irak’taki gelişmelerin ayrıntılı olarak ele alındığı görüşmelerde, savunma

sanayinin yanı sıra ortak askerî eğitim projeleri de gündeme gelmiş, Dan Halutz, ortak askerî eğitim kapsamında İsrail silahlı kuvvetlerine bağlı seçkin dağ komandolarının Türkiye’de eğitim yapmalarını önermiştir. İsrail’de ağır kış şartları olmamasına dikkat çeken Dan Halutz, İsrailli komandoların eğitimini “komandolarımız kar yüzü görür ve daha iyi yetişir” diyerek, özellikle terörle mücadelede uzmanlaşmış Hakkâri ve Bolu Dağ Komando Tugaylarının yanı sıra Özel Kuvvetler Komutanlığı birimleriyle yapmaları teklifinde bulunmuştur.316

Türkiye askerî makamları, İsrail’den gelen bu öneriye olumlu yaklaşmış, önceki dönemlerde İsrailli pilotların Türkiye hava sahasını kullanarak eğitim yapmaları yönünde anlaşma yapıldığını ve bu programın başarıyla yürütüldüğünü hatırlatmıştır.

Gözlemcilerin de yakından takip ettiği, İsrail Genelkurmay Başkanı Dan Haultz’un Türkiye’ye yaptığı son ziyaret, bölgede özellikle de İran ve nükleer programı yanı sıra, Kuzey Irak’taki İsrail varlığı konularında yaşanan gelişmelere yönelik Türkiye ve İsrail arasındaki ortak ilginin yoğunlaştığı bir zamanda gerçekleşmiştir.

Türkiye’nin İsrail’e yönelik politik tavrının AK Parti iktidarı döneminden önceki dönemlerde olduğu gibi, özellikle askerî ve savunma alanlarında işbirliğine gidilmesinden ve bu işbirliğinin uzun vadeli stratejik anlaşmalarla desteklendiğinden ötürü, siyasal ilişkilerde dalgalanmalar yaşansa da, askerî ilişkilerle belli bir paralellikte gitme zorunluluğundan ötürü, değiştiği görüşü de çeşitli uzmanlar tarafından ortaya atılmıştır.

Bu bağlamda yetkili kaynaklar, İsrail ve Türk savunma yetkilileri, Türk savaş uçaklarının modernizasyonu ve Ankara’ya uzun menzilli casus uçaklar tedarik etme planlarını ele aldıklarını bildirmiş ve bu görüşmelerin geçmişteki siyasî gerginliklere Karşın iki ülke arasındaki güçlü savunma ilişkilerini pekiştireceğini

316 “İsrael Genelkurmay Başkanı Dan Halutz askerlerinin Bolu ve Hakkari'de eğitim yapmalarına izin

verilmesini istedi”, KeHaber Turkish Media Watch, 25.12.2005, http://kehaberler.blogspot.com/ 2005/12/israel-genelkurmay-bakan-dan-halutz.html. (05.06.2007)

ifade etmişlerdir. Türkiye Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün, Tel Aviv yakınlarındaki İsrail Uçak Endüstrisi Merkezini ziyareti sırasında İsrail Savunma Bakanlığı Genel Direktörü Amos Yaron, iki ülkenin savunma kuruluşları arasındaki ilişkilerin “mükemmel” olduğunu söyleyerek bu ilişkilerin daha da güçleneceğini belirtmiştir. Yaron, “İsrailli pilotlar Türkiye’ye gidiyor ve orada eğitim alıyor ve bazen de

Türkler buraya geliyor… Biz bu işbirliğini güçlendirmek için elimizden geleni yapacağız” demiştir.

İsrail Uçak Endüstrisi Merkezi sözcüsü Doron Suslik de, Türkiye’nin savunma alanında, Hindistan’ın ardından ikinci en büyük müşterileri olduğunu kaydettiği konuşmasında, Türkiye’nin daha fazla F-4 uçağını modernleştirmek istediğini belirtmiştir. İsrail’in, hali hazırda uçakların 54’ünü modernize ettiğini söyleyen İsrailli yetkililer ise varılacak anlaşma ile 44 uçağın daha, 400 milyon dolar karşılığında modernizasyonunun amaçlandığını ve uzun menzilli Heron casus uçaklarının satışının da hazırlık aşamasında olduğunu söylemişlerdir.

2005’in Temmuzunda Türkiye Milli Savunma Bakanlığı, altı yıl süren müzakerelerin ardından, İsrail’in pilotsuz çalışan Heron adlı uçağında karar kılmıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri ana branşlarına, anlaşma tutarı 200 milyon dolar olan, 10 adet Heron tipi uçak alınması öngörülmüştür.

Bu anlaşma, Türkiye ile İsrail arasında stratejik işbirliğinin yararı konusunda yaklaşık iki yıl süren bulantılı bir dönem sonrası imzalanabilmiştir. AK Parti hükümetinin iktidara geldiği günden beri, Ortadoğu’da stratejik haritayı altüst eden Türk-İsrail işbirliğinin yararını inkâr edecek boyutlarda tartışmalar yaratan bir siyaset izlemesiyle, askerî alandaki ilişkilerin nasıl bir seyir izleyeceği merak konusu olmuş, sonuç olarak uzun vadeli stratejik askerî ortaklık AK Parti’nin politikalarına üstün gelmiştir. Daha önceki dönemlerde, Refah-Yol hükümetinde de olduğu gibi, İsrail-Türkiye politik sürtüşmeleri askerî çevrelerde yakınlaşmalar sonucu seyrini değiştirmek zorunda kalmış, AK Parti’nin önce Dışişleri Bakanlığı düzeyinde, daha sonrada Başbakanlık düzeyinde temaslar kurarak, İsrail ile ilişkilerini yumuşatmasına ve yoğunlaştırmasına sebep olmuştur. Zira bu işbirliği Ortadoğu’nun stratejik haritasını; görüşlerin, amaçların, menfaatlerin ve politikaların çatıştığı bir logaritma haline getirmiş, böylece Ortadoğu’ya özgün stratejiler de tarafları, isteseler de

istemeseler de, belirli çıkar ve amaca hizmet eden ani, programsız, plansız ve uzun vadede içerikten yoksun duruma düşürmüştür.

Bölgedeki birçok sorun ve krize ilişkin Türkiye ve İsrail’in görüşlerinde uyum ve mutabakat bulunmamasına rağmen, aralarındaki anlaşma veya ittifakın, uzun vadede her iki ülkenin yüksek çıkarlarına hizmet edebileceğini ve bölgede bulunan veya bulunacak olan zıt eksenlere karşı bir eksen oluşturabileceğini, askerî alandaki yakınlık ve bunun diğer alanlara yansıması göstermekte, bu sebeple, İsrail ile stratejik ittifakın sağlamlaştırılması konusunda Türkiye’nin zaman zaman sergilediği kararsızlık, Türk yönetim mekanizmasında askerler ile politikacılar arasında başka türden bir iç çekişme olarak yorumlanmıştır. Buna karşın İsrail’in Türk ordusunun, içeride ve dışarıda savunma ve güvenlik alanında, sorumluluk ve gereksinimlerini karşılayacak şekilde modernizasyon ihtiyaçlarını yerine getirme konusunda, Türkiye’nin kedisine olan bağımlılığını artırmaya çalışması gözden kaçmaması gereken bir unsur olmuştur.

Türk tarafı ise, özellikle İsrail’i ortak düşman Suriye’yi oyalamada kullanabileceği büyük bir müttefik olarak görmekte, İsrail ile ittifakı, Şam’ı Golan’ın kaderini belirlemek için Tel Aviv ile görüşme masasına itebileceği gibi, Suriyelileri Türkiye’nin bölgede Arap komşuları hesabına bölgesel rolünü artırma girişimlerine sürekli karşı koyma çabalarından caydırabilecek bir ortam oluşturmaya çalışmıştır.

İsrail ile imzaladığı, gece veya gündüz, sürekli uçuş yapabilecek ve gözden uzak kalan geniş bir bölgeyi tarayıp anında bilgiler toplayabilecek, pilotsuz uçak alımı anlaşması Türkiye’nin, özellikler Suriye ve Irak’ta olan ortak sınırını gözetleme ve denetleme alanında savunma gücünü artırarak, Kürtlerin mevzilerini insan kaybı vermeden ve tam isabet elde ederek vurmada kullanılması öngörülmüştür.