• Sonuç bulunamadı

1.2. KUVVET KULLANMA YASAĞI VE MEŞRU MÜDAFAA HAKKININ

1.2.2. Birleşmiş Milletler Döneminde Kuvvet Kullanma ve Saldırı

1.2.2.2. Birleşmiş Milletler Sonrası Kuvvet Kullanma Yasağına İlişkin

BM sonrası dönemde, uluslararası ilişkilerde hukuka aykırı kuvvet kullanılması ile ilgili en çarpıcı gelişme saldırı kavramının barışa karşı suç olarak104

değerlendirilerek ilgili kişilerin cezai sorumluluğunu gerektirdiği prensibinin Nüremberg ve Tokyo Mahkemeleri statülerinde açıkça kabul edilmesidir.105 Statüler,

barışa karşı suçlar kavramını, saldırı savaşı veya uluslararası antlaşmalara ve güvencelere aykırı bir savaş olarak nitelemektedirler. Ancak, buradaki sıkıntı da yine benzeri bir sıkıntıdır. Statüler, saldırı savaşı ya da uluslararası antlaşmalara ve güvencelere aykırı savaş kavramlarını tanımlamamışlardır. Özellikle saldırı ve saldırı savaşı kavramlarının ilerleyen yıllarda saldırı suçu açısından kazanacağı merkezi rol çerçevesinde düşündüğünde, bu belgelerin kavramları tanımlamamasının çok önemli bir eksiklik olduğu söylenebilir.

104 Yücel Acer, “Uluslararası Hukukta Saldırı Suçu”, Roma Yayınları, Ankara 2004, s.62. 105 Bakınız, Nüremberg Mahkemesi Statüsü, madde 5; Tokyo Mahkemesi Statüsü, madde 5(a).

BM statüsünün kabulünden sonraki yıllarda, uluslararası ilişkilerde kuvvete başvurulması ile ilgili kavramların tanımlanmasına yönelik gelişmelerin temel bir niteliği vardır. BM statüsün yukarıda belirtilen tartışmalı noktaları ile birlikte getirdiği sistemin açıklanmaya veya yorumlanmaya ihtiyaç gösteren unsurları özellikle BM öncülüğünde çok katılımlı uluslararası belgelerin düzenleme konusunu oluşturmuştur. Uluslararası ilişkilerde kuvvete başvurma ve saldırı eylemlerine ilişkin oluşturulmuş uluslararası belgeler, BM statüsünde bu konulara ilişkin hükümlerin kapsamını genişletmiş ya da daraltmış değildir. Bu durum, belgelerde özellikle vurgulanmış bir noktadır. Bu belgelerin, daha çok BM Antlaşması’nda kuvvet kullanmaya ilişkin hükümlerin daha detaylı tanımına yönelik olduğu belirtilebilir.106

Kronolojik olarak, BM kararları çerçevesinde ilk önemli gelişme 1965 yılında Genel Kurul’un aldığı ‘Devletlerin İçişlerine Karışmanın Kabul Edilemezliği

ve Devletlerin Bağımsızlıklarının ve Egemenliklerinin Korunması Deklarasyonu’dur.107 İçişlerine karışmama prensibinin hangi eylemlerce ihlal edildiğini düzenleyen Deklarasyon, hiçbir devletin, diğer bir devletin içişlerine ya da dışişlerine doğrudan veya dolaylı müdahale etme hakkına sahip olmadığını belirtmiştir. Bu bağlamda silahlı müdahale veya bir devletin kişiliğine karşı siyasî, ekonomik ve kültürel unsurlarına yönelik diğer herhangi bir şekilde müdahalenin ya da tehditlerde bulunmasının kınandığını belirtmiştir. Ancak bu Deklarasyon’da da, silahlı müdahale kavramının kapsamlı tanımlarını bulmak mümkün değildir.

Ancak, Deklarasyon’daki hükümler, bir ülkenin içişlerine karışmama prensibi ile kuvvete başvurmama prensibini ihlal eden eylemler arasında fark olduğunu göstermektedir. Silahlı müdahale ile diğer türden müdahaleler arasında ayrım yapıldığı belgenin ilk paragrafında açıkça görülmektedir. Ekonomik ya da

106 Yücel Acer, a.g.e., s.63.

107 Declaration on the Inadmissibility of Intervention in the Domestic Affairs of States and the

Protection of their Independence and Sovereignty 1965, (Adopted by 109 to 0, with 1 abstention (UK).) G.A. Res. 2131 (XX) 21 December 1965, 20th Session Supp 14. S. II, 60 American Journal

siyasal nitelikli kimi müdahale eylemleri dahi içişlerine karışmama prensibini ihlal edebilmektedir. Bir başka ülkenin egemenlik haklarından vazgeçmesini sağlamak için ya da bir çıkar elde etmek için ekonomik, siyasî veya başka herhangi bir tür tedbirlere başvurulması içişlerine karışma sayılacaktır. Oysa bu tedbirler yukarıda belirtildiği gibi kuvvete başvurmama prensibini ihlal etmeyecektir.108 Ancak silahlı müdahale niteliğindeki müdahaleler kuvvet kullanma yasağını ihlal edebilecektir.

Uluslararası hukukta kuvvet kullanma yasağına ilişkin daha önemli kararlar 1970’li yıllarda alınmıştır. Bunlardan ilki, 24 Ekim 1970 tarihinde BM Genel Kurulu tarafından kabul edilen ‘BM Antlaşması’na Uygun Olarak Devletler Arasında Dostça

İlişkilere ve İşbirliğine İlişkin Uluslararası Hukuk Prensipleri Üzerine Deklarasyon’dur.109 Belge, ‘uluslararası sorunların barışçı yollarla çözülmesi’, ‘içişlerine karışmama’, ‘BM Antlaşması gereğince devletlerin birbirleri ile işbirliği

yapma yükümlülüğü’, ‘halkların haklarının eşitliği’ ve ‘self-determinasyon’ ve

‘devletlerin egemen eşitliği’ prensiplerini konu almıştır. Deklarasyon, öncelikle BM Antlaşması’nın 2/4 hükmünü tekrar etmiştir. Bu bağlamda, her ülkenin, uluslararası sorunların çözümünde tehdit ya da kuvvet kullanmama yükümlülüğü altında olduğu belirtilmektedir.

Deklarasyon’un BM sisteminin kuvvete başvurulmasına ilişkin hükümlerinin açıklanması yönünde attığı önemli adımlardan birisi devletlere, diğer bir devletin ülkesine sızma maksatlı düzensiz güçleri veya paralı askerler de dâhil silahlı grupları desteklememe yükümlülüğü öngörmesidir. Bu türden bir desteğin, silahlı saldırı sayılıp meşru müdafaa hakkı gerekçesi olamasa da kuvvet kullanma

108 Nicaragua Davası kararında UAD, Kontra gerillalarının finansal olarak desteklenmesi içişlerine

karşımama prensibini ihlal ederken kuvvet kullanma niteliği kazanmadığını belirtmiştir. Nicaragua Davası Kararı, par. 228.

109 General Assembly Declaration on Principles of International Law Concerning Friendly Relations

and Co-operation among States in Accordance with the Charter of the United Nations. G.A. Res. 2625 (xxv) 24 Ekim 1970. Karar konsensus ile alınmıştır.

yasağı prensibini ihlal ettiği sonucu doğmaktadır.110 Ayrıca bir başka ülkedeki iç ayaklanmaları ya da terörist eylemleri organize etmek, başlatmak, yardım etmek veya katılmak eylemleri de devletlerin kaçınmakla yükümlü olduğu eylemler olarak nitelenmektedir. Dolayısı ile bu türden gruplara destek vermek kuvvet kullanma yasağını ihlal etmektedir. Ancak desteğin niteliği konusu Deklarasyon da açıklanmazken, bu konuda UAD’ın Nicaragua Davası Kararı’nda belirttiği gibi ekonomik ya da siyasî nitelikli destekler, kuvvet kullanma prensibini ihlal etmeyecektir.111 Kuvvet kullanma vasıtası ile bir başka devletin ülkesinin işgal edilmesi de kuvvete başvurmama prensibini ihlal eden bir eylem olarak nitelenmektedir.

Deklarasyon’un bir başka önemli katkısı da, kuvvet kullanmayı içeren misillemede (reprisal) bulunmamanın devletler için bir yükümlülük olduğunu belirtmesidir. Benzeri bir şekilde, devletlerin self-determinasyon hakkının kullanılması karşısında kuvvete başvurmama yükümlülüğünden bahsedilmektedir. Deklarasyon’un uluslararası ilişkilerde kuvvet kullanma yasağına ilişkin önemli bir ifadesi de saldırı savaşının barışa karşı suç oluşturduğu ve bu bağlamda uluslararası hukukta bir sorumluluk doğurduğunu belirtmesidir.

BM Antlaşması’nın VII. bölümündeki kimi kavramların muğlâk olması, bir başka deyişle bu bölümdeki anahtar kelimelerden birisi olan ‘saldırı’ kavramının tanımlanmıyor olması dolayısı ile BM içerisinde uzun yıllar bu kavramın tanımlanmasına ilişkin çalışmalar yürütülmüştür. Saldırı kavramının tanımlanması maksadı ile kurulun özel Komite, 20 yılı aşkın bir süre bu konu üzerinde çalışmalar yürütmüş ve bunun sonucunu almak, ancak 1974 yılında mümkün olabilmiştir. Özel komitenin kabul ettiği tanım 1974 yılında Genel Kurul tarafından ‘Saldırının

110 Rein Mullerson, “Self-Defence in the Contemporary World”, Damrosh, L.F. ve D.J. Scheffer,

(eds), “Law and Force in the International Order, Westview Press, 1991, Boulder 1991, s. 18.

Tanımlanması Kararı’112 olarak kabul edilmiştir. Karar, hem genel bir tanım getirerek, hem de örnekleme yöntemi ile saldırı kavramını tanımlamış ve bu nitelikleri ile de saldırı kavramını en detaylı tanımlayan uluslararası belge niteliğine sahip olmuştur.

BM Genel Kurulu, 3 Aralık 1986 tarihinde 41/46 Sayılı kararı ile ‘Uluslararası İlişkilerde Kuvvet Kullanmama Prensibinin Etkinliğini Geliştirme Özel

Komitesi’nin113, kuvvet kullanmama ve uyuşmazlıkların barışçı yolarla çözümü prensiplerinin etkinliğinin arttırılması üzerine taslak bir bildiri ve gerekiyorsa gerekli tavsiyeler oluşturmasını istemiştir. Hazırlanan bu taslak, Genel Kurul’un 18 Kasım 1987 tarihli kararının eki olarak ve ‘Uluslararası İlişkilerde Kuvvet Tehdidi ya da

Kuvvet Kullanmaktan Kaçınma Prensibinin Etkinliğinin Artırılmasına İlişkin Deklarasyon’114 başlığı ile ilan edilmiştir. Deklarasyon, genel olarak uluslararası sorunların barışçı çözümü yöntemleri ile çözümlenmesi gerektiğini ve ilişkilerde kuvvet tehdidi veya kuvvete başvurmaktan kaçınılmasına ilişkin prensipleri vurgulamıştır. 1970’1i yıllarda kabul edilen deklarasyonlara benzer bir biçimde, dolaylı nitelikli müdahalelerin, yani bazı gruplara ve bu arada terörist gruplara askerî, ekonomik, siyasal benzeri yardımların yapılmasının devletlerin yükümlülüklerini ihlal manasına geldiği belirtilmiştir. Ne türden yükümlülüklerin ihlal edildiği ise belirtilmemiştir. Ancak, silahlı yardımların kuvvete başvurmama yükümlülüğünün ihlali olduğu incelemelerimizden ortaya çıkmıştır. Deklarasyonda saldırı savaşı propagandasından kaçınmanın ve uluslararası terörizmi engelleyici tedbirlerin alınmasının da devletlerin yükümlülüğünde olduğu vurgulanmıştır.

Karar’ın ekinin 1. maddesinde ise, ilişkilerde tehdide ya da kuvvete başvurmanın hem uluslararası hem de BM Antlaşması’nın ihlali olduğu belirtilmiştir.

112 Resolution on the Definition of Aggression 1974 (G.A. Res. 3314 (XXIX) 14 December 1974, 2th

Session Supp 31. s. 142, 69 American Journal of International Law, (1975), s. 480. Karar Genel Kurul’da konsensus ile alınmıştır.

113 The Special Committee on Enhancing the Effectiveness of the Principle of Non-Use of Force in

International Relations.

Bu prensibin evrensel bir nitelik taşıdığı ve BM Antlaşması dışında da bütün ülkeleri bağlayan bir karaktere sahip olduğu vurgulanmıştır. Hiçbir gerekçenin, kuvvet tehdidinde ve kuvvete başvurmayı haklı kılmayacağının vurgulanması, BM sisteminin açıkça izin vermediği kuvvet kullanma durumlarının yasal kabul edilmediği intibaını vermektedir. BM Statüsü altındaki yükümlülüklerin devletlerin uluslararası hukuktan kaynaklanan diğer yükümlülüklerinden daha üstün olduğunun kabul edildiğinin ilan edilmesi, bu anlayışı daha da güçlendirmektedir.115

1.3. BM BELGELERİNDE KUVVET KULLANMA YASAĞI VE