• Sonuç bulunamadı

BALKAN HARBİ VE SONRASI GAYRİMÜSLİMLERE VE TÜRKLERE YÖNELİK YUNAN MEZALİMİ

1.1. Savaş Öncesi Balkanların Durumu

Yunanistan, Sırbistan, Karadağ, Romanya ve Bulgaristan’ın bağımsızlıklarını kazanmaları, bu devletler açısından sorunlarını bitirmemiş aksine yeni başlatmıştır. Balkanların kozmopolitik durumu sebebiyle hemen her devletin milletinden olan unsurlar, diğer devletlerin de içerisinde kalmıştı. Aynı zamanda hızla geri çekilen Osmanlı Devletinin boşalttığı veya boşaltacağı beklenen bölgeler hepsinin de rüyalarını süslemekteydi.35

Bağımsızlıklarını kazanmalarından itibaren Balkan devletleri çok hızlı bir şekilde silahlanmaya girişmişlerdir. 1878 Berlin Barışı ile aradığını bulamayan Bulgaristan, bağımsızlığını kazandıktan sonra Balkanlarda etkin bir politika izlemeye başlamıştı.36 Bulgar hükümeti, Avrupa silah üretiminin en büyük rakipleri olan Fransız Schneider-Creusot ve Almanya’nın Krupps şirketlerinden büyük miktarlarda top satın almaya başlamıştı. Bulgaristan yıllık bütçesinin üçte birinden fazlasını orduya ayırmıştı. Bulgaristan’da en yüksek ücret alanlar arasında subaylar önemli noktaya gelmişler ve

35 Akman, 2006: 81-82.

halk arasında orduya ilgi artmıştı.37 Bosna-Hersek’in ilhakı ise Sırbistan’ı aynı yönde bir politika izlemeye itmişti.38 Fransız Schneider-Creusot firmasından yüksek miktarlarda top alıyordu. Yunanistan ise askeri alanda diğerleri kadar hızlı değildi, ancak Balkan Savaşına kısa süre kala o da aynı çizgiye geldi. Bu devletlerin planları şöyledir: 39

Bulgaristan: Ayastefenos Antlaşmasındaki sınırlarını elde etmek istiyor, geniş

topraklar kazanıp, büyük bir Bulgaristan devleti haline gelmeyi planlıyordu. Ege denizine açılmak ise diğer bir istekti. Diğer Balkan devletlerinin de gözü üzerinde olan Makedonya, Bulgar ihtiraslarını süslemekteydi. Yapılan müzakerelerde Bulgar temsilciler, en sonunda Bulgaristan’a katılır umuduyla, özerk bir Makedon Devleti’nin kurulmasına taraftardı.40 Ayrıca, diğer taraftan bu bölgeyi ele geçirmek için Makedonya’da en fazla karışıklık çıkaran unsur Bulgarlar olmuştur. Dönemin Bulgar Başbakanı Stoyan Danev, “O dönemde halkın görüşüne göre Bulgar dış politikası yalnız bir sorun etrafında dönüyordu. O da Makedonya’ydı” demiştir.41

Sırbistan: Sırbistan’ın niyeti de “Büyük Sırbistan”ı kurmak olmuştu. Bosna-

Hersek’in Avusturya tarafından ilhak edilmesiyle, Sırbistan sıkışmış, Adriyatik denizine açılma ihtimali kapanınca, tek yol Makedonya üzerinden Ege denizine açılmak olmuştu. Fakat Avusturya da aynı niyettedir. Makedonya’da Sırp gizli örgütleri birleşip Kara El adıyla örgütlenmişler, bölgeyi Sırbistan kontrolüne almak için daha sistemli çalışmaya başlamışlardır. Ayrıca Sırbistan, Makedonya için bir paylaşma antlaşması istemiştir.42

Yunanistan: Yunanistan da mevcut durumdan fazlaca yararlanmak peşindedir.

Makedonya üzerinde tarihi hak iddia ediyor, Makedonya’daki huzursuzluğu arttırmada rol oynuyordu. Megali İdea peşinde olan Yunanistan için Makedonya yanında, Girit ve tüm Ege adaları da alınması gereken topraklardandı.

37 Akman, 2006: 82.

38 Sander, 2005: 324. 39 Akman, 2006: 82-83.

40 Barbara Jelavich, (2006): Balkan Tarihi 20.Yüzyıl, Çev: Zehra Savan, Hatice Uğur, Küre Yayınları, İstanbul: 102.

41 Akman, 2006: 82. 42 Jelavich, 2006: 102.

Balkan devletleri arasındaki ihtilafların ve savaşa götüren sebeplerin en önemli kısmını Makedonya meselesi oluşturuyordu.43 Buna ek olarak “kiliseler meselesi” de bu anlaşmazlıklardan biriydi. Bulgar kilisesinin, Rum Ortodoks kilisesinden ayrılmasından sonra, Makedonya’da mevcut olan kiliselerin ve okulların kime ait olduğu tartışması ve ihtilafları ortaya çıkmıştır.44 II. Abdülhamit, Balkan devletleri arasındaki bu ihtilafı, Osmanlı Devletine karşı birleşememeleri için çok iyi kullanmış ve sürekli gündemde tutmuştur. Ancak II. Abdülhamit’ten sonra yerine gelen İttihat ve Terakki yönetimi, Sırp, Bulgar ve Yunanlılarla işbirliği yapıp sorunu, 3 Temmuz 1910’da çıkarılan Kiliseler ve Okullar Kanunu ile çözüme kavuşturarak, bu kozu kaybetmişlerdir.

1905’teki Japonya yenilgisi ve 1909’da Avusturya’ya karşı diplomatik yenilgisi üzerine Rusya, Balkanlarda daha aktif rol oynama yolları aramaya başlamıştır. Balkan devletlerinin ihtilaflarının çözümünü en çok isteyen Rusya olmuştur. Zaten Rusya’nın siyaseti Slavları birleştirip, tüm Balkan topraklarını aralarında paylaştırmak ve üzerlerinde Rus hâkimiyeti kurmaktır. Balkanları Slavlara verdikten sonra Osmanlı’nın elinde kalan İstanbul ve Boğazları ele geçirmek niyetindeydiler. Balkan devletleri ise, Rusya’nın Balkanlar’da daha aktif politika yapması konusunda bölünmüşlerdi. Balkan devletleri, Rusya’nın öncülüğünde ve diplomatik yardımları ile özellikle Makedonya’nın paylaşılması konusunda anlaşmaya varmışlardır.45 Böylece, 13 Mart 1912’de Sırplar ve Bulgarlar anlaşmaya varmışlardır. 29 Mayıs 1912’de Bulgar-Yunan, Mayıs 1912 Karadağ-Yunanistan ve Ağustos 1912’de Bulgaristan-Karadağ ittifak antlaşması imzalanmıştır. Böylece ilk kez bir Balkan ittifakı kurulmuştur.46

Balkan devletleri, ittifaklarını kurdukları sırada Osmanlı Devleti zor durumdaydı. 1911 yılında başlayan Trablusgarp Savaşı devam etmekteydi. İtalya, Trablusgarp’taki direnişi kırmak için On İki Adaya yerleştikten sonra Çanakkale önlerine gelip İstanbul’u tehdit altında tutmaktaydı. Mayıs 1912’de Arnavutluk’ta çıkan ayaklanmayı, Balkan devletleri desteklemiş ve kışkırtmışlardır. Bu da, Osmanlı Devletine güçlük oluşturmuştur. 1908’den beri devam eden ayaklanmalar, karışıklıklar,

43 Akman, 2006: 83.

44 Cevdet Küçük, (1992): “Balkan Savaşları”, İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt:5, İstanbul: 25.

45 Akman, 2006: 83-84. 46 Jelavich, 2006: 102.

Trablusgarp Savaşı, Arnavutluk ayaklanmaları ve siyasi etkiler ordunun zayıflamasında etkili olmuştur.47

Osmanlı Devletinin sürekli karışıklıklarla uğraşması gerekiyordu ve tabii ki çok geniş olan sınırlarında asker ve askeri malzemenin sürekli yer değiştirmesi gerekiyordu. Tüm bunlara rağmen savaş öncesinde Osmanlı’nın galip geleceğine ilişkin ilginç bir inanış da mevcuttu.48