• Sonuç bulunamadı

Sanatçılar, Devlet Adamları ve Askerler

Lefkoşa’nın otantik havası içinde nevi şahsına münhasır yerlerden birisi olan dükkanı bugün tam anlamıyla yaşayan bir müze haline gelen ve yıllarca teknolojik altyapı ve dijital makinelerle değil gönül gözü, tecrübeleri ve duygularıyla fotoğraf çeken Mehmet Şık fotoğrafçı olarak da pek çok insanla bir araya gelmiş, fotoğraflarını çekmiştir;74

“...Dr. Fazıl Küçük deyince aklıma doktorun Girne Kapısı’nda, kapısının önünde oturup sigarasını içmesi geliyor. Bizler de o yoldan geçerken ‘Büyük abi gönlümüzdesin.’ derdik. Makarios ile fotoğraflarını çektim. Kendi bana fotoğraf çektirmeye gelirdi bazen. Çoğu kez de ben onun fotoğraflarını çekmeye giderdim. Beni tanırdı, fotoğraflarımı bilirdi. Bana fotoğraf çekmeye geldiğinde bile sigarası elinde gelirdi, sigarası elinden düşmezdi. Doktor benim büyük abimdi. Sevilen, sayılan, çok büyük bir başkandı. Çok uğraştı bizim için. Sürekli Türkiye’ye gider gelirdi. Bu Kıbrıs için çok uğraştı. Küçük yaşasaydı gene mücadelesini sürdürürdü, gene herkesin derdine çare olurdu. Hepimizin üzerinde hakkı var. Kıbrıs meselesi için çok çaba harcadı, evinde rahat uyuyamayan, çok çalışkan ve fedakâr bir liderdi…”

Onun fotoğraf stüdyosu çok işlevli bir merkez olarak adaya gelen çeşitli sanatçıların, meraklı ziyaretçilerin ve dünyanın farklı ülkelerinden gelmiş turistlerin uğrak yeri haline gelmiş olmazsa olmaz mekanlardan birisidir esasında. Bu arada Mehmet Şık yeni bir girişimcilik örneği vererek

73 Aynı yıl ayrıca Altay Sayıl’la birlikte Lefkoşa Atatürk Kültür Merkezi’nde bir fotoğraf sergisi de açacaktır.

daha önce kovboy fotoğraflarıyla yaptığı işi bu sefer Türkiye’den gelen artistlerin, ses ve film sanatçılarının fotoğraflarını çoğaltıp satarak yapmaya başlar;75

“... Dr. Küçük gelirdi daha evvelden ailesiyle fotoğraf çektirmeye. Bir seferinde yalnız davet ettim kendisini. Geldi. 1960’larda 3-4 poz fotoğrafını çektim kendine. Hala kitaplarda, gazetelerde, devlet dairelerinde hep benim çektiğim o fotoğrafı vardır ama benim ismimi koymadılar oraya. Sonra Denktaş Bey’i çektim. 1970’lerde birçok Türk artistlerini, Muhterem Nur, Eşref Kolçak, Abdullah Yüce, Pervin Per, Neşe Karaböcek, Tarık Akan ve daha birçok artistler vardı. Birçok sanatçının fotoğraflarını satar, dağıtırdım. Hülya Koçyiğit, Türkan Şoray, Cüneyt Arkın, Ediz Hun da geldiler ama çekmedim bazılarını. O zaman Lefkoşa’da otel yoğudu. Sadece Saray Otel’in karşısında Mısırlı Apartmanı varıdı ve orası otelidi. Bütün artistler orada kalırlardı. Orası (Mehmet) Can Kardeşlerin oteliydi. Cem Karaca, Barış Manço da geldi. Barış Mançoı Lefkoşa’da ‘işte hendek işte deve.’ diyerek devenin üstünde Girne Kapısı’ndan Atatürk Meydanı’na yürüyüş yaptı. Onların bu fotoğraflarını da çektim ama bu filmleri verdiğim birisi maalesef geri getirmedi bana. Sonralkarı dansöz Özcan Tekgül geldi. Bindi motora ve reklam için adayı dolaştı. Şarkıcılar, artistler gelirdi hep ama o zamanlar bu tarafta (Türk tarafında) sinema yoğudu. Sinemalar Rum tarafındaki Magic Palace, Papadopulous Sineması idi Uzunyol’da. Hep ora giderdik. Ondan sonra Beliğ Paşa Sineması varıdı. Bedeviler varıdı. Onlar film getirirlerdi. Gazeteci Cemal Bozkurt da film getirirdi. Onlar başlattı sinemacılığı Türk tarafında. Limasol’da Evliya ve Şahinler Sineması vardı. Sonra Beliğ Paşa Sineması yandı ve yerine Zafer Sineması yapıldı. Yazları herkes Çağlayan bölgesinde yıldızlara giderdi. O zamanlar İngiliz dönemiydi ve koyuyorlardı saat 3-4 gibi suları araca ve serinletirdi etrafı (arazöz.) Nere gidecen başka? Ne zaman güneş batacak vakıt nere gidecen? Herkes ‘Yıldızlara gideceyik.’ derdi. O yolda yürüyüş yaparlardı ve beş tane sinema vardıdı orada. Saat sekizde sinemalar açılırdı ve herkes giderdi. Ben de girerdim içeriye. Sinemada yabancı artistlerin, Türk artistlerin fotoğraflarını satardım. Herkes meraklıydı ve alırdı. Şarkı defterleri ve şarkı sözleri de satardım sinemalarda. Ondan kazandım, arttırdım ve işte şimdi bu mertebedeyim.”

Fotoğrafçı kimliğinin yanında 1960’larda başladığı ve yarım asrı geçen efemera koleksiyonculuğu, filatelist76 kimliği, nümizmatik77 kimliği ile koleksiyoncu, derlemeci78,

75 Mehmet Şık ile 118 Eylül 2016 tarihinde Lefkoşa’da yapılan görüşme

76 Bugün pul koleksiyonculuğunun bütün dünyada kabul gören ismi filatelidir. Koleksiyonculuk ise posta pulları ve bununla ilgili postadan geçmiş normal, taahhütlü, iadeli taahhütlü zarf, gazete gönderi bandı, antiye, hava mektubu, posta kartları, posta damgaları ve benzeri filatelik malözemeleri belli bir plan çerçevesinde bir araya toplamaktır.Bu işle uğraşan kişi de filatelisttir.Pulun ilk defa İngiltere’de kullanıldığı 1840 yılından 25 sene sonra Fransız koleksiyoncu Herpin tarafından bulunan bu kelime eski Yunanca Philos ve atelia kelimelerinin birleşiminden ortaya çıkmıştır. Filatelinin ayrılmaz bir parçası olan pul ise posta gönderilerinde ücretin alındığını gösteren, ön yüzünde ait olduğu egemen devlete ait bir figür, resim vs bulunan, arka yüzüne zamk sürülmüş, ayrılması kolay olsun diye dantellerle birbirine bağlanmış, üzerinde fiyat da yazılı olan bir makbuzdur esasında.

77 Nümizmatik yada nümismatik bir bilimdir. Bilim dalları üzerlerinde çalıştıkları materyalleri incelerler. Nümizmatik; Eski metal paraları, sikke ve madalyaların tarihini ve bunların tanımlanıp sınıflandırılması ile ile uğraşan bilim dalıdır. Nümismatik ayrıca Sikkecilik olarak da adlandırılır. Madeni para anlamına gelen Latince numisma

100

bişriktirmeci ve iyi bir arşivci olan Foto Şık Kıbrıs tarihinin özellikle son 65 yılın adamga vuran her şeye bire bir şahit olmuş, bunları çeşitli koleksiyon parçalarıyla ölümsüzleştirmiş ve kendi çabalarıyla dükkanını bir arşiv-müze haline getirmiştir;79

“...Her gün gelirim buraya. Kira ödemeye devam ediyorum. Her ne kadar artık iş yapmıyor olsam da buradaki küçük krallığımın havasını solumam, kokusunu koklamam gerekiyor. Emekli olduğum günden bu yana hep aynı fotoğraflarla dolu bu dört duvarın ortasında oturmazsam rahat etmem. Zaman benim için durmuş gibi ve ben bunu değiştirmek istemiyorum...”

1972 yılında evlenen bilgisayar mühendisi bir kız ile mimar bir erkek evlat sahibi olan Mehmet Şık Kıbrıs Türk fotoğrafçılığının farklı bir rengidir. “Mehmet Şık bir fotoğraf sanatçısı mıdır?” sorusu tartışılabilir. 1960’lı yılların zor şartlarında yapmaya çalıştıkları günümüz estetiğiyle pek bağdaşmıyorsa da veya kimilerince estetikten yoksun olarak eleştirilse de onun Kıbrıs fotoğrafçılığına yeni bir hava, enerji ve soluk getirdiği inkar edilemez. İnsanların doğumlarından başlayarak 1950'li yılların kaos ortamından siyasi ve askeri olaylara, nişan, nikah ve düğünlere binlerce fotoğraf çeken, yaşanmışlıklara şahitlik eden ve derlemecilik özellikleriyle iyi bir arşiv tutan Mehmet Şık bu özelliğiyle de Kıbrıs Türklerinin ayaklı tarih bankası ve etnoğrafya müzesi gibidir. Bu bağlamda onun kişiliğinde vücut bulan yaratıcı düşünce ve ticari zeka, inisiyatif, cesaret ve işbilirlik ise her türlü takdirin üstündedir. Bugün artık sabahları ve saat 10.00-11.30 arasında dükkanında bulunan Mehmet Şık nostalji kokan mekanında tarihle ziyaretçilerini buluşturmaya devam ediyor.

kelimesinden türemiştir. Nümizmatikle uğraşanlara nümizmat denir. Bu bilim dalı madeni ve kağıt paralar, madalyalar, nişanlar ve hatıra madalyonları ile ilgilenir. Nümismatiğin insanlığa faydaları ise paranın basımında kullanılan madenin türüne göre o toplumun ekonomik durumu konusunda ipuçları sağlaması, kaybolmuş uygarlıkların, kentlerin ve yerleşim yerlerinin kesin olarak belirlenmesine katkı sağlaması, soyu tükenmiş bitki ve hayvanların varlıklarını bildirmesi ve kanıtlaması, özellikle tarihsel süreçte egemenliği elinde tutmuş kişilerin ve ailelerin soylarını bildirmesi, yazılı tarihlerde anlatılan olayların kanıtlanmasına yardım etmesi, çeşitli nedenlerle tarihsel süreç içinde yok olmuş anıt ve yapılara ilişkin kanıtlar sunması, sikkeyi basan devletin egemenlik alanlarının tespitinde ciddi delil niteliği taşıması, yerleşim yerlerine, yönetenlere verilmiş ad ve unvanları göstermesi, sikkenin basıldığı dönemin dinsel inançları konusunda bilgi vermesi, hükümdarların saltanatlarının başlangıç tarihlerinin, almış oldukları unvanların ve sanların, dönemleri boyunca yaptıkları işlerin, kazandıkları zaferlerin ya da yenilgilerin kesin biçimde belirlenmesidir. http://www.nedir.com/n%C3%BCmizmatik

78 Derlemecilik filateli ve nümismatikte olduğu üzere spesifik ayrımlar yapılarak toplama değil, aksine bir araya getirme, toplama ve biriktirme olarak adlandırılabilir. Mehmet Şık’ın dükkanında ilk yaptığı şey toplama ve derlemecilik olarak ifade edilirken daha sonra bunların daha kategorize yapılmasıyla yığma ve bir araya getirme faaliyeti koleksiyon değeri kazanmaya başlar

Fotoğrafla 69 Yıl Faik Atlas (Foto Atlas)