• Sonuç bulunamadı

SAİD B ZEYD’İN TARAFSIZLIK SEBEPLERİ

D- SAİD B ZEYD

2- SAİD B ZEYD’İN TARAFSIZLIK SEBEPLERİ

Hz. Peygamber (as.), ümmetin her an teyakkuz halinde olması için kendisinden sonra ortaya çıkacak bazı mühim hadiseleri haber vermiştir.195 Bunlardan biri de kendisinden sonra Müslümanlar arasında vuku bulacak olan fitnedir. Hz. Peygamber’in, fitne esnasında savaşmamak gerektiğine dair ashabına olan telkinleri, Said b. Zeyd üzerinde de oldukça etkili olmuş, bu sebeple Said, büyük fitne olarak adlandırılan Cemel ve Sıffin Savaşlarında yer almayıp tarafsız kalmış ve bu tarafsızlığına sebep olabilecek şu hadisi bizzat Hz. Peygamber’den rivayet etmiştir:

Biz Rasulullah (as.)’ın yanında idik. Efendimiz, fitneden ve onun büyük hallerinden bahsetti. Bunun üzerine:

- “Ya Rasulallah, eğer bu fitne bize yetişirse bizi mahveder.” dedik veya dediler. Rasulullah:

- “Hayır, şüphesiz orada öldürülmek size yetecektir.” buyurdu. Said: - “Ben kardeşlerimi (hep) öldürülmüş gördüm.” dedi.196

Said b. Zeyd İslam’ın ilk zamanlarında bir çok savaşa katılmıştı. Ancak özellikle Hz. Osman’ın şehit edilmesiyle ortaya çıkan fitneden uzak kalarak dinini koruma yoluna gitmişti. O bu dönemde herhangi bir grup içerisinde yer almanın, bir Müslümana kılıç çekmenin, onu öldürmenin ne kadar günah olduğunu bizzat Hz. Peygamber’den duymuştu. Said b. Zeyd için Cemel ve Sıffin Savaşlarının

194 Ebu Nuaym, Hılye, I, 95.

195 Canan, Ahir Zaman Fitnesi ve Anarşi, 40. 196 Ebu Davud, Sünen, s.139, (Fiten ve Melâhim, 7).

yapıldığı dönemde hayatta olan ve aşere-i mübeşşereden olduğu riveyet edilen sahabîlerden adı şaibeye karışmayan ya da en az karışan kişidir denilebilir.

Said her ne kadar bu savaşlarda fiilen herhangi bir gruba dahil olmamışsa da Hz. Ali’yi övüyor ve: “Rasulullah, ashabını hayırlı bir amele davet ettiğinde onun etrafında toplanan dört kişiden biri mutlaka Ali olurdu.”197 diyor ve Hz. Ali’ye karşı tavrından dolayı “Talha’yı kınayarak: Bu, (sonunun ne olacağı belli olmayan) kör bir fitnedir ve ona fitne ehli dalar buyurmuştu. Bunun üzerine Talha da ona: Amca oğlun (Hz. Ömer) seni şûradan çıkarıp beni şûraya dahil ettiğinde beni senden daha iyi biliyordu. O sana ihanet etmiş beni ise emin görmüştür.”198 diyerek cevap veriyordu.199

Said, Hz. Ali’ye baş kaldırmayı uygun görmediğinden olsa gerek ona karşı çıkan Talha’yı eleştiriyor ancak fitne ehli olmamak için karşı tarafta yer almadığı gibi Hz. Ali’nin yanında da yer almıyordu. Ayrıca o, Hz. Ali’ye karşı aşırı sevgileri nedeniyle gözleri kör, kulakları sağır olan Rafızîlerin hilâfet konusundaki itikatlarını eleştirmekten de geri durmuyor ve: “Allah Rafızîleri rahmetinden uzaklaştırsın. Onlar ne kadar da sapıtmışlardır. Nasıl olur da onlar bir kişinin faziletini kabul ederken dokuz kişinin faziletini ihmal etmişlerdir. Hz. Ali’nin halife olduğuna dair nassı gizlediklerini iddia ederek onlara iftirada bulunmuşlardır. Vallahi böyle bir şey olmamıştır. Onlar iddia ediyorlar ki bu dokuz kişi Hz. Peygamber tarafından işaret edildiği üzere, Ali’nin hakkı olan hilafeti ondan alıp Benî Temim’den bir adama biat etmek suretiyle Nebilerine muhalefet etmişlerdir. Oysa onların iddia ettikleri gibi bir şey meydana gelmemiştir.”200 diyerek yanlışı doğrudan ayırmayı ihmal etmiyor ve Hz. Peygamber’in emrine muhalefet etmediklerini dile getiriyordu. Son olarak diyebiliriz ki, dindar bir sahabî olan Said’in Cemel ve Sıffin Savaşlarında tarafsız kalmasının en önemli sebebi, şüphesiz fitneden bahseden ayet ve hadislerdi.

197 İbn Esir, el-Kâmil, III, 221. 198 Câhız, el-Osmaniyye, 175.

199 Talha b. Ubeydullah gibi Said b. zeyd de şûra üyelerindendi. (Bkz. İbn Habîb, Muhabber, 66)

Ancak Hz. Ömer oğlu Abdullah ve Zeyd’in halife olmasını engellemişti. Bunun sebebi hilafetin saltanata dönmesini engellemek olduğu kadar, yapı itibariyle onları bu göreve uygun görmemesinden de kaynaklanmış olabilir. Aynı zamanda aralarında yukarıdaki konuşma geçen Said ve Talha hicretten önce Hz. Peygamber tarafından kardeş ilan edilmişti. (Bkz. İbn Habîb, Muhabber, s. 71).

Onun gibi Rasulullah’ın terbiyesinde yetişmiş, Kur’an’ın “fitneyi katilden daha tehlikeli” kabul eden ayetlerini okumuş bir sahabînin fitnede yer almaması şaşılacak bir durum değildir.201

b) PSİKOLOJİK SEBEPLER

Said, yapısı itibariyle mal, mülk ve saltanat gibi şeylere meyilli değildi. Nitekim kendisine idarecilik teklif edilmiş ancak o bundan yüz çevirmişti. O, İslam’ı korumak için elinden gelen çabayı sarf etmişti. Dünya namına mücadele etmemiş, aksine uzlet hayatını tercih etmişti. O, idari işlerden ve dünya mertebelerinden uzak duran, ibadetle çokça meşgul olan, nefsinin isteklerine kayıtsız kalan biriydi. Ayrıca o, henüz dünyada iken cennetle müjdelendiğine inanılan on sahabîden biriydi.202 “Osman’ın şehadetinden sonra yeni halifeyi seçecekler Bedir’de bulunan ashab olunca, halife seçilecek kişinin Mübeşşere’den olacağı tabiiydi. O zaman da Aşere-i mübeşşere’den olduğu rivayet edilenlerden hayatta olan Ali, Talha, Zübeyr, Sa’d b. Ebî Vakkas ve Said b. Zeyd idi. Said esasen bir köşeye çekilmiş ve böyle bir dönemde milletin başına geçmekten sakınan bir adamdı.”203 Bununla birlikte hilafet için gerekli olan atılganlığa sahip de değildi.

Nitekim “Hz. Ömer yaralanınca vefat edeceğini anlayıp yanındakilere yeni halifeyi seçmeleri için yedi kişinin adını vermiş, bunlardan Said b. Zeyd’i öbürlerinden ayırmıştı.”204

Esasen Hz. Ömer’in bu tutumunun sebebi, Said’e ihanet etmek değil, kendi soyundan olduğu için meydana gelebilecek şaibeyi engellemek,205 belki de Said’i halkı yönetebilecek kabiliyette bulmamaktan kaynaklanıyordu. Halkla yeterince iç içe olamayan ve daha çok uzlet hayatı yaşayan bir adam halifelik yapamazdı.

Sonuç olarak denilebirlir ki, Said’in Cemel ve Sıffin’den uzak durmasında onun hassas bir yüreğe sahip olmasının, insanların acılardan

201 Kurucan-Mercan, Cennetle Müjdelenen On Sahabi, s. 372. 202 Ebu Nuaym, Hılye, I, 95.

203 Cevdet Paşa, Kısâs-ı Enbiyâ, III, 2.

204 Zehebî, Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ, 138; Ali b. Ebî Talib, Nehcü’l Belaga, s. 171.

205 Zehebî, Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ, 138; Ali b. Ebî Talib, Nehcü’l Belaga, s. 171; İhsan Süreyya

muzdarip olmasının,206 siyasi bir polimiğe girmemeye özen göstermesinin ve kendisini toplumdan soyutlamış karakterinin etkisi oldukça büyüktü.

C) ABDULLAH B. ÖMER