• Sonuç bulunamadı

3.5. KAR YÖNETİMİNİN NEDENLERİ

3.5.4. Sahiplik Yapısı

Sahiplik yapısı firma performansını ve dolayısıyla firma değerini etkileyen önemli faktörlerden biridir. Sahiplik yapısı hem yöneticiler ve hissedarlar hem de azınlık ve çoğunluk hissedarlar arasında vekalet maliyetlerinin oluşmasına neden olabilmektedir (Yılgör ve Yücel, 2012). Vekalet teorisine göre sahiplik ve kontrol ayrımı yöneticilerin kendi menfaatleri doğrultusunda davranmalarına neden olabilir. Yöneticiler hissedarlara rağmen faydalarını maksimize etmek için fırsatçı davranışlarda bulunabilirler. Hissedarlar ve yöneticiler arasındaki menfaat farklılığı yönetici kararlarının optimal olmamasına neden olabilir. Bu nedenle yönetimsel kararları izlemek hissedarların çıkarlarını korumak, güvenilir ve eksiksiz bir finansal raporlamayı sağlamak için şarttır. Vekâlet teorisine göre izleme mekanizmaları yönetici ve hissedar çıkarları uyumunu artırmakta ve böylece çıkar çatışmalarından kaynaklanan fırsatçı davranışları azaltmaktadır (Alves, 2012). Yönetici ve hissedarlar arasındaki çıkar çatışmaları yöneticileri Uluslararası Finansal Raporlama Standartları ve Genel Kabul Görmüş Muhasebe Standartları tarafından sağlanan belirli esneklikleri kullanarak finansal tabloların sunulmasında kar yönetimi kullanmaya teşvik edebilir (Jiraporn ve diğerleri, 2008).

Yönetici sahipliği ve kar yönetimi arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmalarda birbirinden farklı sonuçlar ortaya çıkmıştır. Jensen and Meckling (1976) yöneticilerin şirket hisselerinde sahiplik payları olmadığı zaman hissedarların servet maksimizasyonu amaçları dışında faaliyet gösterebileceklerini belirtmektedirler. Bu nedenle sahiplik ve kontrol ayrı olduğu zaman yöneticilerin hisse senetlerinin değerini düşüren davranışlarını azaltmak amacıyla genellikle muhasebe tabanlı

99

kısıtlamaları kapsayan sözleşmeler yapılır. Yönetsel sahipliğin az olduğu durumlarda yöneticiler bu sözleşmelerde belirtilen kısıtları azaltmak için kar yönetimine yönelirler. Yöneticiler kısa vadeli hisse senedi fiyatlarını etkilemek amacıyla kazançları manipüle etmek veya daha iyi ve daha istikrarlı finansal sonuçlar göstermek amacıyla kar değişimlerini en aza indirgemek için de kar yönetimi uygulayabilirler. Ayrıca yatırımcıların yöneticiler tarafından sağlanan finansal bilgilere güvenmeleri firma performansını daha iyi göstermek isteyen yöneticileri kar yönetimi uygulamaya teşvik edebilmektedir.

Yöneticilerin hisse sahibi olması ise yönetici ve hissedarlar arasındaki menfaatlerin yakınlaşmasına yol açabilir. Bir firmanın sermayesinde önemli bir paya sahip olan yöneticiler raporlanan finansal bilgileri manipüle etme konusunda daha az istekli olacaktır. Dolayısıyla yönetici sahipliğinin kar yönetimi üzerinde negatif bir etkiye sahip olduğu söylenebilir (Warfield, Wild ve Wild, 1995).

Bununla birlikte yöneticiler kişisel servetlerini en üst düzeye çıkarmak amacıyla da karı yönetebilmektedirler. Yöneticilerin pay sahibi olması yöneticilere cezalandırma korkusu olmadan kendi amaçlarını gerçekleştirme konusunda daha fazla güç verebilir. Hisse payı fazla olan yöneticiler hisse senedi fiyatlarını yüksek tutmak ve kendi paylarının değerini artırmak amacıyla kar yönetimi uygulayabilirler (Yang, Lai ve Tan, 2008). Bu nedenle yönetsel sahipliğin fazla olması durumda yöneticiler kazançlarını ve hisse senedi değerini artırmak amacıyla takdir yetkisini kullanmaya yönelebilir.

Kurumsal sahiplik ile kar yönetimi arasında da bir ilişki söz konusudur. Finansal raporlama açısından kurumsal yönetimin rolü finansal muhasebe sistemine uyum sağlamak ve finansal tabloların güvenilirliğini sağlamaktır. Doğru yapılandırılmış kurumsal yönetim mekanizmalarının finansal raporlama sürecinde yönetimi etkin bir şekilde izlemesi durumunda kar yönetiminin azalması beklenir (Donnelly ve Lynch 2002). Bu nedenle yöneticilerin faaliyetlerinin izlenmesi hissedar çıkarlarının güvence altına alınması ve güvenilir bir finansal raporlamanın sağlanması konusunda önem taşımaktadır (Alzoubi, 2015).

100

Kurumsal sahipliğin kar yönetimi uygulamalarını azalttığı yönünde literatürde birçok çalışma bulunmaktadır (Bange ve De Bondt, 1998; Chung, Firth ve Kim, 2002; Cornett, Marcus ve Tehranian, 2008; Ebrahim, 2007; Koh, 2003). Ancak bununla birlikte bazı çalışmalarda ise kurumsal yatırımcıların yönetim faaliyetlerinin izlenmesinde etkin bir rol oynamadığı iddia edilmektedir. (Claessens ve Fan, 2002; Porter, 1992).

Chung ve diğerlerine (2002) göre kurumsal sahiplik sermaye piyasalarında bilgi yetkinliğini artırmada ve yöneticinin faaliyetlerini izlemede etkin bir rol oynadığı için fırsatçılığı kısıtlar ve vekâlet maliyetlerini azaltır.

Balsam, Bartov ve Marquardt (2002) yapmış oldukları çalışmada kurumsal yatırımcıların kurumsal olmayan yatırımcılara göre kar yönetimini daha iyi tespit edebildiklerini belirtmektedirler.

Lakhal (2015) çalışmasında kurumsal yatırımcılar tarafından uygulanan baskılar nedeniyle yöneticilerin kar yönetimi uygulamalarına daha az yöneldiği sonucuna ulaşmıştır.

Kurumsal sahiplik ve firma performansı arasındaki ilişkiyi inceleyen Duggal ve Millar’a (1999) göre kurumsal yatırımcılar kötü performans gösteren firmalarda hisselerini satma ihtimali daha yüksek olan pasif yatırımcılardır.

Bunun yanında kurumsal yatırımcılar firma ile olan ticari ilişkilerinin etkilenmemesi için izleme görevini yerine getirmeyebilir. Ayrıca kurumsal yatırımcıların aşırı derecede kısa vadeli finansal sonuçlara odaklandıkları ve bu nedenle yöneticileri izleyemedikleri iddia edilmektedir (Porter, 1992). Bu nedenle kurumsal yatırımcılar kar yönetimini engellemekten ziyade kısa vadeli beklentilerini karşılamak amacıyla yönetici üzerinde baskı oluşturacaklardır.

Çoğunluk pay sahipleri de önemli yatırımları korumak adına şirket yönetimini etkin bir şekilde izlemek ve etkilemek için önemli bir güce sahiptir (Shleifer ve Vishny, 1986). Bu nedenle kar yönetimi uygulamak için yönetsel fırsatlara sahip olan yöneticilerin faaliyetlerinin büyük hissedarlar tarafından etkili bir şekilde izlenmesi beklenmektedir ( Dechow, Sloan ve Sweeney, 1996). Bu

101

bağlamdabüyük hissedarlar yöneticilere müdahale edebilir ve özel çıkarlarını en üst seviyeye çıkarmak için yöneticileri kar yönetimine teşvik edebilir. Ayrıca büyük

hissedarların ortaklık payları çok yüksek seviyede olduğunda özel fayda sağlamak amacıyla kontrol haklarını kullanarak azınlık hissedarların menfaatlerine önem vermeyebilir. Büyük hissedarlar şirket yönetimine dahil olabilirler ve refahlarını artırmak için yöneticilere kar yönetimi uygulanması yönünden baskıda bulunabilirler (Habbash, 2010).

Aile sahipliğinin bulunduğu şirketlerde ise kar yönetimi uygulamaları azalmaktadır. Aile itibarı, uzun vadeli performans ve kazanılan servete zarar verebileceği için aile şirketlerinde kar manipülasyonları daha az olmaktadır (Wang, 2006). Aile şirketlerinde aile üyeleri genelde yönetim kurulu ve yönetim ekibinde önemli görevler üstlenirler. Dolayısıyla bu şirketlerde kurumsal yönetim düzeyi düştüğü için gerçekleştirilen izlemeler etkin olamayabilir. Bunun yanında aile sahipliği olan şirketlerde diğer hissedarlar ile ailesel sahipler arasında daha fazla bilgi asimetrisi söz konusu olabilir (Alzoubi, 2015). Bu durum ise azınlık pay sahiplerinin yasal korumalarının zayıflamasına ve finansal raporlama şeffaflığının azalmasına neden olabilir (Fan ve Wong, 2002).