• Sonuç bulunamadı

2.1 Psikolojik Sahiplenme Kavramı

2.1.2 Sahiplenme İle İlgili Kavramlar

Bu kısımda sahiplenmeyle ile ilgili bazı kavramlar ve bu kavramların sahiplenme üzerindeki etkileri açıklanmaya çalışılacaktır.

Kişilik ve Kimlik Oluşmasında Sahiplenme

Paton ve Cram (1993) sahiplenmeyi kişinin benliğinin bir parçası ve uzantısı olarak ifade etmişlerdir. Psikologlar “ benim” duygusuna sahip olmanın, “ben” duygusu ve kişinin karakterinin gelişmesinde önemli bir yeri olduğunu vurgulamışlardır. Hatta bu duyguların çocukluk çağlarında oluştuğunu ifade etmektedirler. Oyun oynama çağındaki çocukların kendi aralarında ki kavgaları genellikle bir çocuk diğer çocuğun arabasını aldığında arabası alınan çocuğun “o benim arabam” şeklinde karşılık vermesi de bu düşünceyi destekler niteliktedir.

Bireyin kimlik oluşmasında sahiplenmenin rolünü ortaya çıkarmak için ise Belk ve Dittmar çeşitli araştırmalar yapmışlardır. Dittmar (1992) “Bireylerin psikolojik tecrübelerinin benlik gelişiminde önemli olduğu ve sahiplenme tecrübelerinin bu psikolojik tecrübeler içerisinde en önemlilerinden biri olduğuna dikkat çekmiştir.” (Pierce ve diğerleri, 2003). Belk (1988) ve Dittmar (1992)’ e göre sahiplenme bireyin kimliğini meydana getirmesinde hâkim rol oynar ve bu roller bireyin kişiliğini (karakterini) meydana getirmesinin bir uzantısıdır (Pierce ve diğerleri, 2003). Ayrıca sahip olunan mülkiyetin kişinin kimliği ile ilgili bazı benzerlikler gösterdiği Cram ve Paton (1993:19) tarafından ifade edilmiştir. Bu benzerliklere; kitaplar, hatıralar, günlükler ve diğer insanlardan alınan armağanlar örnek olarak gösterilebilir. Sartre (1969)’ a göre bireyin hayatta olduğunu veya olmadığını gösterdiği kanıtlayabildiği üç

39

öğeden biri kişinin sahip olmasıdır (Alp, 2007:6). Bireyler ve toplum tarafından sahipliğe çok önem verilmesi yüzünden kişinin kendini tanımasında ve öz kimliğinin meydana gelmesinde mülkiyetin çok önemli bir değişken olduğunu Mead (1934) ve McCracken (1986) vurgulamışlardır (Pierce ve diğerleri, 2003).

Motivasyon ve Sahiplenme

Sahiplenme konusunun kişinin davranışlarına ve motivasyonuna etki ettiğine dair araştırmalar Etzioni (1991), James (1890, 1950, 1963) tarafından yapılmıştır. Sahiplenme hissinin kişinin kimliği, uyumu, kendini iyi hissetmesi ile ilişkisinin olduğunu (Kasser ve Ryan, 1993) yaptıkları çalışmalarla ifade etmişlerdir (Dyne ve Pierce, 2004:440). Sahiplenme kişiyi motive eder kişiliğine pozitif davranışlar olarak yansır (Cohen, 1997). İşgörenlerin, sahiplik davranışları arttıkça motivasyon düzeyleri yükselecek bununla beraber verimde artacaktır. Örgütte işgörenlerin verimliliklerinin artması örgütsel amaçlara ulaşmak için çok önemlidir. İşgörenlerin veriminin artmasıyla örgütsel amaçlara daha kolay ulaşılabilmektedir.

Somut – Soyut Nesneler, Bireysel Mekân ve Toplumsal Etkileşimde Sahiplenme Somut soyut nesneler ve bireysel mekânlar hakkında sahiplenme ile ilgili araştırmalar Isaac (1933) ve Rochberg-Halton (1980), Baeglehole (1932) ve James (1890) tarafından yapılmıştır (Dyne ve Pierce, 2004:440). Isaac (1933) araştırmada anasınıfı çocuklarının soyut nesneler üzerinde yaptığı araştırmada ritim ve şarkıların sahiplenme ile ilişkisini araştırmış çocukların söyledikleri şarkıları sahiplendiğini kendilerinden başka birinin aynı şarkıyı söylemesine tahammül edemediklerini gözlemlemiştir. Bu durumun sadece anaokulu sınıfı öğrencilerinde olmadığını daha büyük çocuklar için de geçerli olduğunu çocukların kendilerine ait olan bir şeyi “ kullanmış veya ilk kez kendileri söylemişse” o şeyin “kendilerine” ait olduklarını düşündükleri yine Isaac tarafından ifade edilmiştir (Pierce ve diğerleri, 2003).

Somut nesnelere ve bireysel mekânlara sahiplenme (ev, yurt, araç, mekân) insan ruhunun ihtiyacıdır (Pierce ve diğerleri, 2003). Sahip olunacak bireysel mekânın ev mi yoksa başka bir alan mı olacağı Porteous tarafından incelenmiş, tercih edilenin; etrafında insanların olduğu ve yaşayabildiği ev biçiminde bir mekân olarak anlaşıldığını ifade etmiştir (Kron, 1983:23). Porteous (1976)' a göre bireysel mekân kişiye manevi ve

40

fiziksel güven hissi aşılar (Pierce ve diğerleri, 2003). Bu durumun doğru olup olmadığını araştıran çalışmacılara göre, göçmenler yeni bir yerde oturmaya başladıklarında içinde bulundukları yeni topluma uyum sağlarken evi bir güvenlik battaniyesi olarak ikame ettikleri anlaşılmaktadır. Dreyfus (1991), bir yerde yaşamaya başlanıldığında o yerin kişi için bir nesne olmaktan çıktığını ve kişinin bir uzvu haline geldiğini vurgulamıştır (Pierce ve diğerleri, 2003).

Toplumsal etkileşimde ise mülkiyetin çok önemli olduğunu (Dittmar, 1992) ve McCracken (1992) ifade etmişlerdir. Dittmar (1992)'a göre kişi toplumdaki statüsünü ve şanını sahip olduğu mülkiyet ile oluşturur. Bu sahip olduğu nesneler kişiyi toplum içinde sembolleştirir. Sahiplenmenin ortadan kalkması veya kaybolması durumunda neler olabileceği Formanek tarafından araştırılmış (1991), sahiplenmenin kaybolması halinde kişiliğin azalacağı ve hatta kısmı kaybolmalar sonucu zamanla ortadan kalkacağı da Pierce ve diğerleri tarafından ifade edilmiştir. (Pierce ve diğerleri, 2003). Kişiye ait olan nesneler ile başka kişilere ait olan nesneler arasındaki sahiplenmede kişinin hangi nesneyi seçeceğine dair yapılan araştırmalarda Horwicz (1878), bireyin kendisine ait olan nesneleri daha iyi tanıması ve o nesneye karşı daha içten duygular hissetmesi nedeniyle diğer kişilerinkini seçmeyeceğini ifade etmiştir ( Aktaran Pierce ve diğerleri, 2003). Bu da demek oluyor ki bilgi ile sahiplenme arasında doğrusal yönde bir ilişki vardır. Ayrıca sahiplenme de birey toplumda sahip olduklarıyla beraber bir statü kazanmaktadır.

Biyolojik ve Toplum Açısından Sahiplenme

Biyolojik açıdan sahiplenmeye bakacak olursak yapılan bilimsel çalışmalarda kişinin doğasından gelen genetik bir özelliği olduğu ifade edilmiştir (Pierce ve diğerleri, 2003). Örneğin bir annenin yavrusunu sahiplenmesinin biyolojik özelliğinden kaynaklanan bir sahiplenme olduğu ifade edilmiştir. Dittmar (1992)’ a göre gen ve biyoloji önemli bir şekilde rol oynar (Pierce ve diğerleri, 2003). Fakat bu biyolojik kuramlarla ilgili yeterli bilgi toplanamamıştır.

Sahiplenmenin toplumdaki yeri McCracken' e (1986) göre; alışmışlık ve sosyal hayattaki karşılıklı iletişimle meydana gelmektedir. Sosyal ve kültürel değişkenler, kişilerin kendilerine ait olan objelerle ilgili ilişkilerine yön vermektedir. Kişiye ait olan nesnelerin sembolik anlamlarının kişin benliğinin bir uzvu olduğu Dittmar (1992)

41

tarafından ifade edilmiş ve sahip olunan evler, arabalar, ödüller, başarıların diğer kişilerinde görebilecekleri şekilde sergilenmesinin, benliğin bir parçası olduğunu ifade etmişlerdir. Kişinin herhangi bir nesneyi koruma ve kullanma yetkisi verilmesi kişide o nesneye karşı sahiplenme duygusunu ortaya çıkarır (Rochberg-Halton, 1980). Örneğin bir çalışanın kullandığı araç gereci sahiplenmesi gibi (Beaglehole, 2015). Akademisyenlerin ortaya koydukları eserlere sahip çıkması, girişimcilerin elde ettikleri işlere sahip çıkması, politikacıların tasarladıkları kanunları sahiplenmesi bu sahiplenme çeşitlerine bir örnek olarak gösterilebilir (Pierce ve diğerleri, 2003).

Benzer Belgeler