• Sonuç bulunamadı

bilim tarafýndan da kanýtlanmýþtýr. Doktorlar, hastalar üzerinde ki gözlem ve araþtýrmalarý ile onlarýn zihinsel tutum ve düþüncelerinin

hastalýðýn gidiþatýyla yakýndan ilgili olduðunu vurgulamaktadýrlar. Bizde sýkýntýya ve strese neden olan; olaylar deðil, bizim onlara bakýþ açýmýzdýr. Bir olayý iki ayrý insan tamamen farklý algýlaya-bilir. Günlük yaþan-týmýzda gösterdiðimiz reaksiyonlarýn,

kendimize içimizde

yaptýðýmýz yýkýmlarýn, çektiðimiz acýlarýn tek sorumlusu bize bu his-leri yaþatan salgýlarýn aktive olmasýný saðlayan düþünce ka-lýplarýmýzdýr. Salgýlar, olaylar karþýsýndaki algýlamalarýmýzýn bir sonucudur. Vücut kim-yasýndaki deðiþiklikler ise bizim ruh halimizi oluþturur. Keyifli anlar yaþayan kiþilerden alý-nan kan örneklerinde; kendimizi iyi hisset-memize neden olan beta-endorfin grubu nöropeptidlerin daha yüksek çýktýðý, baðýþýk-lýk sistemimizi güçlendiren büyüme hormonunun da yük-selmiþ olduðu, stres sýrasýnda salgýlarýn cor-tisol ve epinephrine seviyelerinin düþtüðü gözlemlenmiþtir. Ýnançlarýmýzýn biyolo-jimizi salgýlar yolu ve nöropeptidler aracýlýðýy-la etkilediðine artýk aþi-nayýz. Ancak önemli olan bu inançlarýmýzý kendi saðlýk ve mutlu-luðumuzu öne alarak deðiþtirmeyi saðlamak-týr. Bunu baþarmak

Zihnin vücudu, vücudun zihni etkilediði

artýk herkes tarafýndan bilinmektedir.

Kiþiliðimizin ve davranýþlarýmýzýn

saðlýðýmýz ve kendimizi iyi hissetmemizle

doðrudan iliþkili olduðu bilim tarafýndan

da kanýtlanmýþtýr.

mümkündür. Fransa bisiklet þampiyonu Lance Armstrong gibi çok aðýr hattâ ümitsiz gibi görünen hastalarýn, hastalýklarýný bu sayede tamamen yendiklerini biliyoruz.

NG- Yaþamý seven, pozitif düþünen insan-larýn hastalýklarý daha kolay yenebildiðine kimi zaman hepimiz þahit olabiliyoruz.

Bunun bir tesadüf olmadýðý yapýlan klinik çalýþmalarla da ispat edilmiþ durumda. Psikonöroimunoloji alanýndaki araþtýrmalar, farklý duygusal dene-yimler esnasýnda farklý kimyasal maddelerin salgýlandýðýný ortaya koyuyor. Bu kimyasal maddeler baðýþýklýk hücresinin yüzeyindeki alýcýlara baðlanarak

hücrenin bünyeyi koru-ma kabiliyetini artýrkoru-ma ya da azaltma

yeteneðine sahip. Bu sebeple yýkýcý duygular baðýþýklýk sistemini zayýflatýrken, yapýcý duygular bunu güçlendiriyor. Depresif reaksiyonla ve haya-týmýzdaki deðiþikliklere verilen olumsuz tepki-lerin ise hücre etkinliði-ni düþürdüðü "San

1953 yýlýnda Ýstanbul'da doðdu. Orta ve lise öðrenimini English High School'da, yük-sek öðrenimini Fransa Grenoble Güzel Sanatlar Akademisi'ni bitirdi. 1976-1995 yýllarý arasýnda çeþitli firmalar-da (American Express Bank, Manufacturer's, Hanover

Bank) yöneticilik yaptý. Bu arada 1990 yýlýnda tamamlayýcý tedavi yöntemleri ve insan saðlýðýný etkileyen faktörler ile ilgili araþtýrmalara baþladý. Fransa'ya taþýnmasýyla tamamen bu konulara odaklandý. 1999 yýlýnda Dr. Claude Sabbah'ýn öðrencisi oldu. Dr. Christine Dieutegard ve Patrick Brastain ile de çalýþmalarýna devam ederken yeniçað týbbýnýn Fransa'daki yayýcýlarýndan olan Dr. Gerard Athias, Dr. Salamon Sellam, Chiristian Fleche ve Jacques Martel'in çalýþmalarýna eþlik etti. Halen

Fransa'da bilimsel týp ve psikolojisinin birleþtirilerek týp fakültelerince de ders

kapsamýna alýnan yeni ve 21 yy'ýn týbbý olarak kabul edilen "kendi kendini tedavi yöntem-leri ve insan saðlýðýnýn temel-leri ile biyolojik çözümleme" üzerine çalýþmalarýný sürdürüy-or. Hastalýklarýn oluþumlarýný içeren konularda týp uzmanlarý, hasta ve yakýnlarý ile bu konu-da bilinçlenmek isteyen kiþilere

Türkiye'de seminerler ve konferanslar veriyor. Ayrýca teþhis konmuþ vakalar-da hastalýðýn aþýlmasýnvakalar-da en önemli faktörlerden biri olarak kabul edilen "hastanýn kendine ve bedenine olan inancýnýn kuvvetlendirilmesi" için birey-sel terapi seanslarý veriyor. Dünya çapýnda ünlü, yaptýðý araþtýrmalarla Amerikan kanser cemiyetinin ödülünü alan Amerikalý onkolog Dr. Carl Simonton'un öðrencisi oldu.

Psikonöroimunoloji'ye dayalý Simonton Metodu'nun Türkiye'de tanýnýp yayýl-masý için çalýþmaktadýr.

Diego VAME'den Micheal Irusin'in" araþtýrma sonuçlarýnda yer alýyor. Lee Berk ve Stanley Tan'ýn araþtýr-malarý ise olumlu ve uyumlu bir ruh halinin doðal öldürücü

hücrelerin sayýsýný ve etkinliðini artýrdýðýný ortaya çýkarmýþtýr.

Böyle olunca, geriye bu ruh durumunu ve davranýþ etkinliðini nasýl baþaracaðýmýz konusu gündeme geli-yor. Siz, bu konuda hangi metotlarý öneri-yorsunuz?

ÝA-Varlýðýnýn farkýn-da olmayan, kapa-sitesinin farkýnda olmayan kiþi varlýðýný kaybetme endiþesi duyar. Öncelikle hastaya veya sorunu olan bireye kendi varlýðýný ve var-lýðýnýn gücünü tanýtmak gerekiyor. Kendi bede-nimizin ve bio

kimyamýzýn mükemmel-liðinin farkýna var-mamýz nasýl bir teknolo-jinin üzerinde oturduðu-muzu bilmemiz ve kul-lanmamýz gerekiyor. Bunun için önemli

basamaklardan biri, kendimize odaklanmak, dýþarýdaki baþka herhan-gi bir þeye deðil.

Kendimizden ve gücümüzden yararlan-mayý talep etmek. Paradigmalarýmýzý ve sýnýrlý inançlarýmýzý deðiþtirmek gerekiyor. Kendimizi birtakým kalýplar içine sokarsak önümüze sýnýr koyarýz ve akýþkan olamayýz. Çözüme odaklanarak ve inanarak eylem içinde olmalýyýz.

NG- Bu "kendimize odaklanmak" cümlesini biraz açýklayabilir misiniz? Yöntem olarak nasýl kullanýyorsunuz?

ÝA- Dýþarýdan içeriye doðru, merkeze kadar varabilmek. Kiþinin kendini tanýyabilmesi ve

kendi güçlerini devreye sokabilmesi için gerekli olan süreç.

Herkesin kendinin merkezi ve kendinden sorumlu olduðunu ama bütüne karþý da misyo-nunu yerine getirmek durumunda olduðunu öðrendiði bir süreç ve daha sonrasýnda da bir yaþama biçimi.

Dýþýmýzda ve içimizde büyük bir düzen var, uyum içinde iþleyen bir düzen. Eðer içimizdeki düzenle, içinde olduðu-muz düzen arasýnda bir uyumsuzluk veya çatýþ-ma varsa hastalýk mey-dana geliyor.

Kendinizi düþünün, hücrelerinizi; hepsi bir-biriyle uyum içinde çalýþarak bütünü ayakta tutuyorlar. Biri veya bir grup hücre uyumsuz olarak çalýþmaya baþladýðýnda, doktorlar o hücreleri sizin genel saðlýðýnýz için almak zorundadýrlar. Çünkü bütünün akýþýný bozarlar.

Bizler de, içinde bulunduðumuz evrenin bir parçasý olarak o

evrenin düzeniyle uyum içinde olmak zorun-dayýz. Evrenin de bedenimiz gibi muhteþem bir düzeni vardýr. Bizim fizik

yasalar dediðimiz, bu ritim ve düzenin ta ken-disidir. Doða olgularý arasýnda gözle

görülmeyen ancak ana-lizci ve bilimsel

metot-larla fark edilebilen bir iletiþimdir bu. Bu mekanizma doðal bir hiyerarþi içinde iþlev görür. Amaç bozulan düzeni tekrar eski haline getirip týkanýklýðý

açmaktýr, yani doðal akýþý ve iþlerliði tekrar saðlamaktýr. Aksi takdirde "kaos" olurdu ne evren, ne de bizler olamazdýk. Ýþe öncelikle bu bütünü ve bütünün birliðini anlatýp þuuru

Her þey, her an oluþan yeni deðerlere

Benzer Belgeler