• Sonuç bulunamadı

EÐÝTÝMLE ÝNSAN, ÝNSAN OLURPSÝKOMETRÝNÝN ÝZAHIBu dünyada bir nesneye, Yanar içim göynür özüm Yiðit iken ölenlere, Gök ekini biçmiþ gibi.Yunus Emre

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "EÐÝTÝMLE ÝNSAN, ÝNSAN OLURPSÝKOMETRÝNÝN ÝZAHIBu dünyada bir nesneye, Yanar içim göynür özüm Yiðit iken ölenlere, Gök ekini biçmiþ gibi.Yunus Emre"

Copied!
51
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

NE MUTLU KALBÝ TEMÝZ OLANLARA

EÐÝTÝMLE ÝNSAN, ÝNSAN OLUR PSÝKOMETRÝNÝN ÝZAHI

Bu dünyada bir nesneye, Yanar içim göynür özüm Yiðit iken ölenlere, Gök ekini biçmiþ gibi.

Yunus Emre

(2)

Aylýk Kültürel ve Siyasi Dergi

Sevgi Yayýnlarý Tic.Ltd.Þti. adýna Sahibi ve Genel Yayýn Müdürü:

Dr. Refet Kayserilioðlu Yazý Ýþleri Müdürü:

Güngör Özyiðit Yayýn Kurulu:

Güngör Özyiðit Nelda Bayraktar Özenç Kayserilioðlu

Hale Ürkmezgil Haberleþme Sorumlusu ve

Okur/Abone Ýliþkileri:

Kazým Erdemoðlu 0212 252 85 85 Faks: 02122491828

Yönetim Yeri:

Oba Sok. Sýlla Ap. No: 7/1 Cihangir/Ýstanbul

Baský:

Ýnkýlap Kitabevi San. Tic. A.Þ.

100. Yýl Matbaacýlar Sitesi 4.Cad.

No: 38 Baðcýlar/Ýstanbul Fiyatý: 3.5 YTL Yýllýk Abone: 40 YTL

Yurt Dýþý: 50 YTL

Psikometri

Hadiselerinin Ýzahý ... 2

Dr. Refet Kayserilioðlu

Ne mutlu Kalbi Temiz OlanIara ... 7

Ahmet Kayserilioðlu

Son Bir Kez ... 19

John Edwards

Çocuklarýn geçmiþ yaþamlarý ... 23

Carol Bowman

Kanserin Penceresinden

Bir Yaþam Sentezi - II ... 28

Özer Baysaling

Simonton Metodu ... 36 Söyleþi ... ... 38

Nihal Gürsoy

Eðitimle Ýnsan, Ýnsan Olur ... 45

Güngör Özyiðit

Cilt: 39 Sayý: 458 Þubat 2007

(3)

Sevgili Dostlar

Bu dünyada bir nesneye Yanar içim göynür özüm Yiðit iken ölenlere Gök ekini biçmiþ gibi.

Yunus Emre

Evet, aslan gibi bir yiðit daha öldürüldü bu ülkede; adýný bildiðimiz ya da bilmediðimiz, haberini duyduðumuz ya da duymadýðýmýz niceleri gibi. Akýllý, yaptýðý, söylediði her þeye inançlý, can gibi yemyeþil, geniþ bir yüreði vardý. Attýðý adýmlarda taraf tutmaktan çok, gerçeðin ortaya çýkmasýný istediðine, doðrunun ve hakkýn peþinde olduðuna,

samimiyetine, insanlarý seven, saðduyulu herkesi inandýrmýþtý. Çocukluk yýllarýnda içine düþtüðü sevgisizlik ve yalnýzlýk ortamý bile onu

katýlaþtýrýp dondurmamýþ, sýcacýk kalbine iþleyememiþti. Hangi þart altýnda olursa olsun, sosyalliðini, insancýllýðýný, sevecenliðini

yitirmeyen nadir, örnek insanlardandý o. Hrant Dink, Ermeni kardeþ, güzel vatandaþ… Þehadet mevkiinin sadece Müslümanlara ait bir kat olduðunu zannedenler, sýrf bu ayrýlýklarýn, ikiliklerin üstünde

düþünemedikleri için bile olsa, belki de fena halde yanýlmaktadýrlar.

Bizim ülkemiz gibi insan kýyýmýnýn, can almanýn çok kolay gerçekleþtiði ülkelerde bunun için gösterilecek, ileri sürülecek her neden zayýf, basit ve önemsiz kalmaktadýr. Çünkü asýl önemli olmasý gereken, insanýn ken- disidir. Bütün insanlar Hepimizi Sevgisinden Vareden'in kullarýdýrlar.

Ve insan, insana farksýzdýr.

Sevgili dostlarýmýz, matbaamýzýn taþýnmasý, dergimizin çýkýþ zamanýna rastladýðýndan ve yeni geçilen yerde düzenin tam kurulmasý epey zaman aldýðýndan Ocak sayýmýz çok geç yayýmlanmýþtýr. Elimizde olmayan bu nedenden ötürü üzgünüz. Ocak sayýmýzý almak isteyenler adreslerine teslim için dergimizi arayabilirler.

En Derin Sevgilerimizle SEVGÝ DÜNYASI

(4)

Aslýnda hepimizin bedeni kendi

ruhumuzun kendini belli etme,

ortaya koyma aracý deðil midir? Özden ile Erdem’in

diyologlarýndan

oluþan dizimizin bu bölümünde ana tema olan Psikometri olayý ile ruhun

varlýðýnýn kanýtlarýný incelemeye devam ediyoruz...

Dr. Refet Kayserilioðlu

PSIKOMETRI

HADÝSELERÝNÝN ÝZAHI

(5)

Erdem- Psikometri hadiselerinden bahsediliyor. Bunda medyum olan þahýs, bir kimsenin eþyasýna dokunup onun karak- teri, ruh hali, þimdiki durumu, hattâ geçmiþi hakkýnda bilgi vere- biliyormuþ. Bu nasýl olabilir?

Özden- Bu yapýlmakta bulunan bir hadisedir.

Bunu yapan þahýs bir medyumdur. Yani onda alýcý bir takým antenler çok geliþmiþtir. Normal insanlarýn alamadýklarý bir takým ince tesirleri bu medyumlar almak- tadýrlar.

Erdem- Peki ama dos- tum, bir eþyadan ne tesiri alacak? Elektrikî bir tesir desek bu yok.

Manyetik tesir desek, bu da deðil, radyumdan çýkan alfa, beta, gama þualarýna benzer bir takým tesirler desek, bu hiç olamaz. Çünkü bir mektup, bir kravat veya bir kalemde radyo aktivite ne gezer?

Öyleyse bu nasýl bir tesirdir?

Özden- Bu tesir tanýdýðýmýz maddi tesir-

ler cinsinden deðildir.

Onun için ölçü aletle- rimizle tespit ede- memekteyiz. Bu tesirler insanlardan çýkýp eþyalara sindiði için hayati tesirlerdir. Yani yapýlarý itibariyle daha ince ve daha üstün ve kompleks (birleþik) tesirlerdir. Bunlarý da ancak onlarla uyuþa- bilen canlý varlýklar ala- bilmektedirler.

Erdem- Madem ki medyumlarýn aldýðý bu tesirler ince ve üstün

tesirlerdir diyorsunuz, bunlar kaba maddelerin içinde nasýl tutuna- bilmektedir? Kaba mad- denin atomlarý ile o ince tesirin titreþimleri uyuþamazlar ki...

Esasen bu ikisinin tâbi olduklarý kanunlarýn da baþka baþka olmasý icap etmez mi?

Özden- Evet, gayet doðru söylüyorsunuz. O üstün tesirin titreþimleri ile atomun tesirleri uyuþamazlar ve

aralarýnda bir bað kura-

(6)

mazlar. Fakat bu, o tesirlerin madde içinde tutulmalarýna mâni deðildir. Bunun benzeri- ni biz günlük hayattan biliyoruz. Ses alma makinelerinde bir manyetik þeride bir deðil, birçok sesler ve tesirler kaydoluyor.

Hattâ bir þeridin gidiþ istikametine ayrý ayrý iki yol halinde konuþmalar, geliþ istikametine de keza iki ayrý yol halinde konuþmalar veya müzik zaptediliyor. Böylece 1 santimden daha dar bir þeridin her milimetre- sine dört ayrý konuþma sýðýyor ve bunlar ayný þahsýn konuþmalarý bile olsalar katiyen birbirine karýþmýyorlar.

Erdem- Evet ama, ses makinelerinde elektro- manyetik bir saha (alan) hasýl ediliyor ve ses adeta elektriðe çevri- lerek orada tutuluyor.

Halbuki kaba maddede böyle elektro-manyetik sahayý hasýl edecek bir tertip (mekanizma) yok- tur.

Özden- Benim size ses makinesi misalini veriþim, bir takým tesir-

lerin madde içinde, madde ile birleþmeden tutulabildiðini göster- mek içindir. Burada ses veya elektro-manyetik tesir, atom aralýklarýnda veya atom sahalarý içinde tutuluyor. Ýþte buna benzer (ayný deðil) bir mekanizma ile insanlardan çýkan bir takým hayati tesirler de onlarýn kullandýklarý eþyalara siniyor ve bu sinmiþ tesirlerle bütün- leþen yani bir anlaþma köprüsü kuran þahýslar da o tesirleri eþyadan almaya ve okumaya veya mahiyeti hakkýnda bilgi sahibi olmaya baþlýyorlar.

Erdem-Yani bu tesir- ler ses bantlarýnda olduðu gibi atom aralýk- larýnda tutulur diyor- sunuz. Peki bu tesir yýl- larca orada bozulmadan nasýl kalabilir? O madde etraftan daima birçok tesirleri alýp durmakta deðil midir? Öyleyse bu tesirler birbirlerini boz- mazlar mý?

Özden- Bu tesirler yalnýz atom aralýklarýn- da deðil, atomlarýn kendi sahalarý içinde de tutulabilir. Mesele orada kendisini tutacak bir ortam hasýl etmektedir.

Yýllarca bozulmadan kalmasýna gelince, bir

(7)

tesirin karakterinin deðiþmesi için ona tesir edebilecek vasýfta veya yakýn frekanslarda tesir- lerin ayný ortama ulaþa- bilmesi icap eder. Bu olursa tesir kýsmen veya tamamen bozulabilir.

Olmadýðý taktirde yýllar- ca deðil, asýrlarca da kalabilir.

Erdem- Ayný þahsýn yýllarca taþýdýðý eþyaya kendi tesirleri devamlý olarak geçip durmak- tadýr. Bu tesirler ayný þahýstan çýktýðýna göre birbirini bozmazlar mý?

Özden- Ayný þahýstan da hep ayný karakterde tesir çýkýp durmaz.

Þahsýn ruh hallerine göre deðiþen ve belli frekans hudutlarý arasýn- da bulunan çeþitli tesir- ler çýkabilir. Bunlardan birbirine uyanlarýn bir- birlerini bozup silecek- leri gayet tabiidir.

Erdem- O halde bir psikometri medyumu eþyasýný eline aldýðý bir þahsýn bütün geçmiþini ve karakterlerini nasýl söyleyebilir? Bunlarýn bir kýsmýnýn silinmiþ olmasý icap etmez mi?

Özden- Psikometri

medyumu ancak irtibat kurduðu tesirleri alýp söyleyebilecektir.

Almadýklarýný söyleye- mez.

Erdem- Peki ama böyle medyumlarýn þahýstan senelerce önce ayrýlmýþ bir eþyayý tutarak onun bugünkü durumu hakkýnda da bilgi verebildiði söyleniyor. Eþyada adamýn bugünkü duru- munu gösterecek bir tesir yoktur. Bu nasýl olur?

Özden- Bu sor-

duðunuz husus bugünkü spirit ilim adamlarýnýn çözemediði bir husustur.

Ben Meþale isimli büyük bedensiz varlýðýn bu konuda verdiði bil- gilerden faydalanarak sorunuzu cevaplandýra- caðým.

Burada psikometri medyumu elinde tuttuðu eþyadaki hayati tesirleri alýrken, onlarýn sahibi olan þahýsla da derhal ve otomatik bir irtibat kurmaktadýr. Bu irtibat ruhi bir irtibat olduðun- dan þahýs nerede

bulunursa bulunsun, ister sað olsun, ister

ölmüþ bulunsun. Ýster uykuda olsun, ister uyanýk bulunsun süratle olmaktadýr. Bundan da irtibatta bulunulan þah- sýn beyin þuuru habersiz kalmaktadýr. Çünkü bu

ruhi bir irtibattýr. Ruhi irtibattan beyin þuuru en son safhasýnda haberdar olur. Bu izahattan ve burada verilen bilgiler yardýmýyla

psikometrinin bütün tezahürlerini kolaylýkla izah edebiliriz. Mesela ölmüþ bir adamýn ölüsünün nerede

olduðunu söyleyen, ölen þahsýn kendi cesedine de sinmiþ olan tesirlerle irtibata geçmekte ve böylece cesedin duru- mu, yeri hakkýnda ruhi bir görüyle cevap ver- mektedir. Eðer medyum ölen þahsýn kimler tarafýndan ve nasýl öldürüldüðünü de

(8)

söyleyebiliyorsa bu takdirde ayný zamanda ölenin ruhundan bilgiler almaktadýr. Ölenin ruh âlemindeki durumunu bildirebiliyorsa bu ruhi irtibat daha kuvvetli demektir.

Erdem- Evet þimdi mesele daha iyi aydýn- lanmýþ oluyor. Demek

ki burada ayný zamanda eþyanýn sahibi ile ruhi bir irtibat oluyor. O halde psikometri medyumluðu entüvitif (sezgisel) medyumlukla karýþýk halde bulunuyor.

Özden- Esasen birçok medyumluk þekilleri arasýnda daima geçiþler ve iþtirakler vardýr.

Hattâ hipnotizma ile medyumluðun münase- beti vardýr. Ondan dolayý bütün ruhi olay- lar "Metapsiþik" tabiri altýnda toplanmýþ bir haldedir.

Þunu da ilâve etmek isterim, psikometri medyumluðunda eþyasý ele alýnýp geçmiþi

hakkýnda bilgi verilen þahýs toplantýda bulu-nursa daha iyi netice alýnýr. Bunun sebebinin medyumla o þahýs arasýnda- ki ruhi irtibat olduðu

aþikârdýr.

(9)

NE MUTLU KALBÝ TEMÝZ OLANLARA

Psikolog Ahmet Kayserilioðlu

(10)

Çok yaþlanmýþ, elleri ve bacaklarý titremeye baþlamýþ ihtiyar adam, durumuna aldýrýþ etmeden habire çalýþýp durmaktaydý. Bahçesinin topraðýnda yer yer çukurlar kazýyor, deðiþik meyve fidanlarýný itinayla yerleþtirip, çukurlarý dolduruyordu.

Bir kenarda, aðaçlarýn serin göl- gesinde tembel tembel oturan delikanlý sonunda dayanamadý:

- Hey babalýk, fidanlar geliþip büyüyecek meyveye duracak ve sen de onlarý afiyetle yiyeceksin, öyle mi sanýyorsun? Kaç yýllýk ömrün kalmýþ ki þurada?!..

Ýhtiyar sükûnetle cevap verdi:

- Evlâdým, seninle ayný fikirdeyim.

Zaten bunlarý kendim için deðil, sizler için dikiyorum. Nasýl ki bizden öncekilerin yetiþtirip bizlere býraktýk- larýný afiyetle yiyip bu günlere gelmiþsem, onlara minnet borcumu, aynýsýný sizler için yaparak ödüyo- rum.Delikanlý itirazýný baþka alana kay- dýrdý:

- Ýyi ama, þu kurumuþ meyve aðaçlarýný da mý görmüyorsun.

Boþuna uðraþýyor, tatlý canýný üzüp duruyorsun. Bunlar da kuruyup gide- cek sonunda.

Ýhtiyar, yaptýðýndan emin, ayný sükûnetle konuþtu:

- Doðru söylüyorsun ama bir nok- tayý unutuyorsun delikanlý. O aðaçlar kuruyuncaya kadar kaç nesil o güze- lim meyveleri keyifle yiyip Rablerine Þükretti, yetiþtirenleri hayýrla andý.

Arkamdan edilecek dualar, meyveler- den daha çok tat verecek bana öte tarafta. Bundan kuþkum yok.

Delikanlýnýn bir atýmlýk barutu

tükenmiþ, itiraza mecali kalmamýþtý.

Derin düþünceler içinde oradan uzak- laþtý.

HER GECEYÝ KADÝR BÝL HER GÖRDÜÐÜNÜ HIZIR BÝL Yýllar önce Caddebostan Kültür Merkezi'nde Derneðimizce

"Türkiye'nin Eðitim Sorunlarý" konu- lu baþarýlý bir panel düzenlenmiþ, soru ve cevaplarla çok yararlý saatler geçirmiþtik.

Fikirlerimizi doðrudan öðrencilerle paylaþabilmek için bu defa Kartal Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi'ne bir okulu davet etmiþtik. Panel saati çok yaklaþmýþken salona girdiðimde bayaðý þaþýrmýþtým. Sadece birkaç dinleyici vardý, okuldan eser yoktu.

Birazdan panelist arkadaþlarýmdan bir hanýmla karþýlaþtým. Yüzü allak bullaktý. Özene bezene hazýrlandýklarý paneli bu kadar az kiþiyle mi paylaþa- caklardý?!..

"Bakýn" dedim. "Salonu iyice inceledim. O bir avuç kiþinin içinde biri var ki ilerde Atatürkümüz’ün yaptýðý gibi çaðýna ve geleceðine damgasýný basacak, toplumumuza büyük atýlýmlar yaptýracak."

Hanýmýn yüzü aydýnlandý:

"Mesajýnýzý çok iyi anladým Ahmet Bey" dedi. "Hiç merak etmeyin, salon týkabasa dolmuþ gibi ayný heyecanla vereceðim paneli."

Zaten bu ilâve motivasyona da gerek kalmadý. Gecikmeli de olsa öðrenciler akýn akýn her yeri doldur- du.Aðaç diken ihtiyar, panel veren konuþmacý gibi, günün getirecekle-

(11)

rine deðil, geleceðin verimine gözümüzü dikebilsek hepimiz, dünyamýz ne kadar baþka olabilir.

Mevlâna Hazretleri 700 yýl öncesin- den bunu ne coþkuyla dile getirir:

“Ýyi insanlarýn þarkýlarý ta yukarýlardan aþaðýlara güneþin ýþýklarý gibi iniyor.

Ýyi insanlar yaðmur demiyor, kar demiyor,

ortalýk kýþ kýyamet, kollarý sývamýþlar taze yaz meyveleri yetiþtiriyorlar.”

CANA CAN KATAN GÜZEL ÖRNEKLER

Ne mutlu bizlere ki, Atatürkümüz gibi bir örneðimiz var önümüzde;

kýsa hayatý içinde baþardýklarýnýn, hepimizin yaþamýna ne deðerler kat- týðýný her geçen gün gittikçe artan bir idrak ve minnetle görüp durduðu- muz!.. Ve dualarým onu yetiþtiren, geliþtiren nice hayýrlý insanlar için de... Annesi, öðretmenleri, Harp Okulu'ndaki arkadaþlarýnýn ilim irfan yuvalarý, Yusuf Akçuralar, Tevfik Fikretler, Ziya Gökalpler... Ayrýca yolunda ona destek olan Ýsmet Ýnönüler, Kâzým Karabekirler, Fevzi Çakmaklar ve daha niceleri...

Benim bir baþka þansým da Dr.

Bedri Ruhselman ve Dr.Refet

Kayserilioðlu gibi iki yýlmaz ve yýkýl- maz öncüyü, yol açýcý buldozeri yakýndan tanýmam oldu. Batýnýn 100

yýllýk parapsikoloji birikimini, özgün fikirleri, yorumlarý ve tezleriyle bizlere dur durak bilmeden aktaran Ruhselman'ý; Psikiyatrý Profesörü Dr.

Recep Doksat ne güzel tanýmlamýþtý:

"Üstadým siz Ülkemizde alfabesi olmayan bir konunun felsefesini yap- týnýz."

Üç yýl sonra, aralýksýz yayýmlanarak 50. yýlýný dolduracak, rekora koþacak dergimizin, ilk olarak "Ruh ve Madde" adýyla yayýmlanmasý öncesinde, aðabeyim Dr.Refet Kayserilioðlu'nun coþku ve heye- canýný bir görseydiniz. Metapsiþik Derneði lokalinde "Dergimiz, þöyle olacak, böyle olacak..." diye hayal- lerini kendinden geçmiþçesine dile getiren aðabeyimi; hepimizin büyüðü Ýktisatçý Ziya Aðabeyim ikide bir:

"Para Nerede?!.." diye sorarak gerçeklere çaðýrýyor, mesleðinin gereðini yerine getiriyordu. Ama bu sorular da Doktor Aðabeyimin coþ- kusunu kösteklemiyor, ya duymuyor, ya da duymamazlýða gelerek hayal- lerini anlatmayý sürdürüyordu. Birkaç

"Para Nerede?!.." sorusundan sonra, dayanamadý, son noktayý koydu:

"Ben yürürüm, para arkadan gelir Ziya Aðabey!!!.."

Aynen böyle oldu. 47 yýl boyunca para, arkadan, önden, yukarýdan, aþaðýdan bir yerlerden geldi ve geli- yor. Ama Doktor Bey'in ne üstün gayretleri ve özverileriyle bugüne gelindi, bunun en yakýn tanýklarýndan biriyim. Peki boþuna mý oldu,

Ruhselman'ýn, Kayserilioðlu'nun gayretleri?.. Türkiye'de alfabesi olmayan konunun bugün Akaþa, Dharma, Ruh ve Madde gibi yayýnev-

(12)

lerince piyasaya sürülen ruhsal kay- naklý kitaplarý, üst üste baskýlar yapýyor ve Türk insaný gittikçe aydýn- lanýyorsa, iþte onlarýn en büyük ödül- leri bu. Bir de ülkemizin gelecekte dünya barýþýna, bilimine, çevre ve enerji sorunlarýna yapacaðý katkýlar- da, onlar da pay sahibi olmanýn övüncünü duyacaklar.

MÝLYARLARCA YILLIK MUHTEÞEM MAZÝMÝZ Kuþkusuz ki dünyamýzda öncü, önder, yol açýcý üstün yetenekli, yüce gönüllü insanlar çok azýnlýkta.

Onlarýn yanýsýra, kendisinden, insan- lardan, gelecekten, dünyadan ve Yaratan'dan ümidini kesmiþ milyarlar yaþýyor aramýzda. Toplum da maþal-

lah yangýna körükle gitmekten bir an geri durmuyor. Ýnsan zaten kendini kötü, yararsýz ve geleceksiz görüp, için için çürürken, çevresinden de bombardýmanlar halinde eleþtiriler yaðýp duruyor: "Ýþe yaramazsýn, tem- belsin, aksisin, öfkelisin, adam olmazsýn!!!.." Böylece kolu kanadý kýrýlmýþ, özgüveni dibe vurmuþ insan, kendini geliþtirmek, gönlünü arýtmak;

iyi, doðru, çalýþkan, bilgili ve sevgi dolu olmak gücünü, motivasyonunu nereden bulacak? Kimse sadece insan olarak yeryüzünde doðmuþ olmasýnýn büyük baþarýsýndan; þimdi kendini hiçbir þeye yaramaz görmesine rað- men onun ruh olarak nice evrenler- den, nice galaksilerden, milyarlarca yýl boyunca, süzüle süzüle bugüne geldiðinden söz etmeyecek mi?!..

(22 Ekim 2006 Hürriyet Pazar Eki)

Ey siz, huzursuz ruhlar... Ey siz, binlerce yýldýr kendi ihtirasýnýn dikenleriyle kanayanlar... Ey siz, fýtrattan eksikli yaratýlmýþ olanlar...

Dinleyin.

Fýrtýna kuþlarý gibi içinde uçtuðunuz sert rüzgârlarla yorgunsunuz, günahlarýnýzla, hiç bitmeyen hýrslarýnýzla yorgunsunuz, kavgalarla, düþmanlýklarla, kýzgýnlýklarla yorgunsunuz, avucunuzda sýktýðýnýz bir ustura gibi sizi yaralayan bencilliklerinizle yorgunsunuz.

Rüzgârýn dinmesini özlediniz. Sessizliði ve sükûneti özlediniz.

Düþmanlarýnýzla ve kendinizle barýþmayý özlediniz.

Daha doðduðunuz gün bir hapishane gibi kapýlarý üstünüze kapanan hayatýn dað- daðasýndan kurtulmayý özlediniz. Bir lahzalýk bir huzur için yakarýyorsunuz.

Ýçinizdeki öfkeli çýðlýklar sussun, dýþýnýzdaki insafsýz dövüþ naralarý kesilsin istiyor- sunuz. Kasýrgalardan çýkýp sakin bir vahaya konmak istiyorsunuz. Rüzgâr uðultusun-

B E N Ý M G Ü Z E L A L L A H ' I M

A h m e t A l t a n

S A K L A N A C A K Y A Z I L A R

(13)

Bizim Celselerimiz'de Rehber Varlýk bunu sýklýkla dile getirir:

* Her yer bir insanýn, her insan bir yerin malýdýr Ýnsanlar!.. Yerlerinizi ve deðer- lerinizi biliniz!..

* Her insan O'nun Sevgisinden Yaratýlmýþ

yüce bir deðer, eþsiz bir varlýktýr!

Öyleyse þimdi biz evrenin baþlangýcýndan, hattâ daha önceki evrenlerden geliþe geliþe bugüne ulaþmýþ her bir insan kardeþimizin o yüce deðerini ortaya koymak için hýzlý çevrilmiþ bir film gibi süratle mazide bir geziye çýkalým. Bu gezide bize Kutsal Kitaplar, Rehberler, Büyük Yol Göstericiler eþlik edecek.

Onlarýn bildirilerinden, sözlerinden yararlanacaðýz. Aradaki boþluklarý ancak tezlerle doldurabilirim.

Sonradan sizlerden antitez ve sente- zler gelince en çok sevineceklerden biri ben olacaðým.

Yüce deðerini anlamýþ, muhteþem mazisindeki gerçeklerin üzerine basarak özgüvenini kazanmýþ kardeþ- lerimiz, gelecek sayýda "Gönlümüzü arýtmak" için ileriye süreceðimiz yön- temleri uygulama þevkini, motivas- yonunu bulacaklardýr kuþkusuz.

Bundan eminim.

NASIL ÝNSAN OLDUK Büyük Ýslâm ulu'su Mevlâna, madde, bitki, hayvan aþamalarýndan bir bir geçerek insanlýða ulaþtýðýmýzý, sonrasýnda bizi bekleyenin meleklik ve hattâ daha ötesi olduðunu Mesnevi 3.cilt s:319 da açýklýkla dile getirir.

Sadeleþtirerek aynen aktarýyorum:

dan baþka sesler de duymak, gözlerinize dolan o karmaþýk karaltýlardan baþka þeyler de görmek, sükûnetin tadýný çýkarmak, soluklanýp gücünüzü yeniden toplamak istiyorsunuz.

Ve, Tanrý isteklerinize cevap verdi. Ve, bayramlar baðýþladý size, kendinizden ve kavgalarýnýzdan kurtulun diye.

Ve dedi ki, "bugün durun, bugün barýþýn, bugün düþmanlýklarýnýzý, hýrslarýnýzý unutun, bugün kendi eksiðinizi baþkalarýnýn eksiklerini severek tamamlayýn."

Ve, ben, Rabbimin eksikli kullarý, o günlerde mükemmeliyete eriþip düþmanlarýný sevdikleri, ruhlarýný hýrpalayan kasýrgalardan kurtulduklarý için bayramlara iman ettim.

Ve dedim ki, "hiddetine deðil imaným ama þefkatine iman ediyorum."

O, benim güzel Allah'ým.

O, eksik yarattýðý kullarýný eksikleriyle sevecek kudrete sahip olan.

O, kasýrgalarý ve vahalarý yaratan.

O, imanýný kaybetmiþ bir adamýn çocukluðunda kýldýðý teravih namazlarýnda söyle- nen "salavat-ý þerif"e sesini veren.

Bayramlar, benim inançsýzlýðýmýn durduðu, dinlendiði, huzurlu vahalar.

Bayramlar, benim kaybettiðim Tanrýmý bulduðum büyük ve huzurlu mabetler.

Ey siz, binlerce yýldýr kendi ihtiraslarýyla kanayanlar, sizlersiniz bana bayramlarda Tanrýmý bulduran.

Düþmanýnýza gösterdiðiniz merhamet, yoksula gösterdiðiniz þefkat, muhtaca gös- göterdiðiniz rikkat, bana Tanrý’nýn varlýðýný gösteren.

(14)

* Ben bitki öncesi hayatým- daydým. Öldüm, yetiþip geliþen bir varlýk, bir bitki oldum.

Bitkiyken öldüm hayvan görünüþünde ortaya çýktým.

Hayvanlýktan da geçtim, hay- vanken de insan oldum. Artýk ölüp de yok olmaktan ne korkayým?

Bir hamle daha edeyim, insanken öleyim de melekler âlemine geçip kol kanat açayým.

Melek olduktan sonra da ýrmaðý atlamak, melek sýfatýný da terketmek gerek. Her þey geçicidir, yok olur. Ancak O'nun gerçeði ebediyen kalýcýdýr!..

Yanlýþ anlaþýlmasýn. Mevlâna Darwin kuramýnda sözü edilen

bedensel tekâmülden deðil, ruhun insan ve insanüstüne ulaþabilmesi için yaþadýðý dünya öncesi hayatlar- dan bahsetmektedir. Yani þu

gördüðümüz bitki ve hayvanlar deðildir kastettiði. Aslýnda 3 milyar yýl diye bildiðimiz dünyadaki yaþam süresi hiç de yeterli deðildir, ruhu- muzun bu kalýptan kalýba geçerek olgunlaþmasýna.

Bu tekâmül, bu olgunlaþma þu içinde yaþadýðýmýz evrene bile sýð- madýðýndan, önceki big-bang'lerle baþlayýp sona eren evrenlere kadar uzanmaktadýr, bu muhteþem serüveni- miz. Bunu birazdan daha net göre- ceðiz. Ancak þimdiden bir gerçeðin altýný çizmeden geçemeyeceðim.

Mevlâna'ya büyük saygýsý olan, Yurdumuzdan ve dünyanýn dört bir tarafýndan kýþ kýyamette Konya'ya

Ruhunuzu saran huzur, sizdeki huzurla o müthiþ kasýrganýn ani duruþu, hepimizi kucaklayan hoþgörülü sevecenlik, o temizlik kokusu beni inanmadýðýma inandýran.

Bayramlar, benim Tanrýmýn sizin mükemmeliyetinizde ortaya çýktýðý muhteþem duraklar.

Ve dedi ki benim Allah'ým, "kendiniz için deðil düþmanýnýz için dua edin."

Ve dedi ki, "kendiniz için deðil düþmanýnýz için þefaat isteyin."

Ve dedi ki, "sizi birbirinize emanet ettim, emanetinize hýyanet etmeyin."

Ve dedi ki, "düþmanlarýnýzý da benim yarattýðýmý unutmayýn."

Ve dedi ki, "bu menzilde öyle yüce bir merhamet gösterin ki bana inanmayanlar sizin merhametinizin ýþýðýnda görsünler beni."

Bayramlar, dünyadaki imtihanlarý en zorlu geçenlerin, yoksullarýn, kimsesizlerin, çocuðuna portakal alamayan iþsizlerin, daðda ölümü bekleyenlerin, nöbet yerinde hasret çekenlerin, hastalarýn, gurbete çýkanlarýn, hapistekilerin, kaderin kendilerine daha iyi davrandýðý insanlar tarafýndan tevazuuyla, aðýrbaþlýlýkla, þefkatle kucak- landýðý duraklar.

Kendimizden yýkandýðýmýz, kendi öfkelerimizden arýndýðýmýz, menfaatlerimize sýrtýmýzý döndüðümüz kutsal yunaklar.

Bir ihtiyarýn elini öpen genç, bir çocuðun baþýný okþayan adam, bir yoksulu sevin- diren zengin, bu huzurlu vahanýn çiçeklerini dikenler.

O davranýþlarýn her birinde ben kendi Tanrýmýn tebessümünü görürüm.

Kullarýnýn merhametinden sevinir benim Tanrým.

Hayatýn kasýrgasýný bunun için durdurur.

(15)

koþan kardeþlerimiz, en azýndan onlar, bu sözler üzerinde derinliðine düþünsünler.

Ne büyük planlar, düzenler, orga- nizasyonlarla evrenleri, galaksileri, plânetleri aþarak insan olma onuruna ulaþtýðýmýzý ve bizleri daha ne yüce- liklerin beklemekte olduðunu bir an bile düþününce; içimizi kasýp kavu- ran, aþýlmaz sandýðýmýz dertlerimiz, korkularýmýz, kuruntularýmýz, öfke- lerimiz, kýskançlýklarýmýz, kýrgýnlýk- larýmýz ne kadar hafifleyecek bu muhteþem mazimizin yanýnda.

O zaman þu söz yeniden anlamýný tam bulacak:

* Her insan O'nun Sevgisinden Yaratýlmýþ

yüce bir deðer eþsiz bir varlýktýr.

DÜNYA YOKKEN

"KALÛ BELÂ" DA BAÞLAYAN HAYATIMIZ

Çocukluðumuzda birbirimizi imti- han ederken:

"Ne zamandan beri Müslümansýn?.."

" Kalû Belâ'dan beri

Müslüman'ým!.." cevabýný almadan arkadaþýmýzýn yakasýný býrakmazdýk.

Ne soran, ne cevaplayan bunun gerçek anlamýný idrak ederdi ama, olsun, biz neler de bildiðimizi

sanarak övünürdük ya, bu bize yeter- di.Mevlâna Hazretlerinin dile getirdiði ruhumuzun insan öncesi yaþamlarýný bir yana býrakarak, bir gözümüzü insan olma hüviyetine, onuruna ulaþtýðýmýz; gelmiþ geçmiþ ve gelecek

En huzursuzumuz bile böyle günlerde huzur bulur. Bir baþkasýna merhametle, þef- katle, tevazuuyla uzanan her elde Tanrý’nýn eli vardýr ve o el deðdiði her yere huzur ve güç verir.

O huzuru herkesle birlikte duyarým. Ruhum sakinleþir. Her gülümseyen yüzle birlik- te hafiflediðimi, zincirlerimin çözüldüðünü, ihtiraslarýn ve öfkelerin hapishanesinden azat edildiðimi hissederim.

Ve, iman ederim kendi Tanrýma.

Ve, her gülümseyen yüze, her sevecen sese minnet duyarým. Onlardýr benim Tanrýmýn dünyadaki yansýmasý. Onlardýr beni inandýran.

Ben her bayram iman ederim.

Ey siz, huzursuz ruhlar... Ey siz, binlerce yýldýr kendi ihtirasýnýn dikenleriyle kanayanlar... Ey siz, fýtrattan eksikli yaratýlmýþ olanlar... Dinleyin.

Sizsiniz beni Allah'a yaklaþtýran. Kendi eksikliðinizi baþkalarýnýn eksikliðini severek tamamladýðýnýzý görmek inandýrýr beni Tanrýnýn varlýðýna.

Ve derim ki, "hiddetinden korkmuyorum ey Rabbim, þefkatin titretiyor dizlerimi."

Ve derim ki, "bana varlýðýný kullarýnýn merhametinde göster."

Ve derim ki, "sen olmasaydýn da onlar böyle kötü olabilirlerdi ama sensiz iyi olama- zlardý, onlarýn iyiliklerini göster bana."

Ve derim ki, "senin adýna kötülük edenler varken nasýl inanacaðým sana."

Ve derim ki, "Senin cennetini istemiyorum ey Tanrým, bütün istediðim seni tebessüm ettirecek bir iyilik yapma gücü, onu ver bana."

(16)

tüm insanlarýn, topluca Rabbimizin önünde secde ettiðimiz o emsalsiz ilk güne, "Kalû Belâ" gününe çevirelim.

Henüz dünya oluþmamýþken evrenin baþlangýcýnda, þimdi bilmediðimiz bir yerde hep beraber bedenli olarak yaþadýðýmýz o günü Kur'aný Kerim þöyle anlatýr:

* Rabbin Âdem Oðullarýndan, onlarýn bellerinden tüm nesillerini ortaya çýkarmýþ ve onlarý kendi kendilerine tanýk ederek: "Ben sizin Rabbiniz deðil miyim?" (demiþti).

"Evet (bunun) tanýðýyýz" dediler.

Kýyamet günü "Biz bundan haber- sizdik" demeyesiniz (diye idi bu) (Arâf-172)

Hz. Muhammed "Kalû Belâ" âyet- lerini açýklarken:

"Allah kýyamete kadar doðacaklarý ruh olarak topladý, sonra onlarý þekil-

lendirdi" konuþturdu. Onlardan söz ve ahid aldý"

diyerek konuya açýklýk getirmekte- dir.Yine Hz. Muhammed'in: "Adem ruh ile toprak arasýndayken ben Peygamberdim" sözünden dünya ha- yatýmýzdan önceki o ilk yerde eði- tilirken onun yol gösterici olarak görev yaptýðýný anlamaktayýz.

O'nun Yaratýcýmýz, Rabbimiz (yetiþtiricimiz, terbiyecimiz) olduðunu dilimizle topluca onay- ladýðýmýz o Kalû Belâ (Evet, dediler) gününden "Bizim Celselerimiz"de þöyle bahsedilir:

* "O, baþlangýçta, önce yedi rengi varetti hayrýnýza gördüðünüz. O, baþlangýçta bir ses varetti hayrýnýza, duyduðunuz. O, baþlangýçta suya

"OL" dedi. Sýra ile ard arda oldular.

Ve, bayramlarda benim Tanrým bana kullarýnýn iyi yanlarýný gösterir. Birbirine sarýlan her düþmanla ben imana doðru bir adým atarým. Huzur bulan her ruhla biraz daha inanýrým. Sizi, bir mükemmeliyete doðru yürüyün, ruhunuzun eksikliðini kendiniz tamamlayýn ve böylece O'nun kendi baþýna mükemmeliyete ulaþabilecek canlýlar yaratabildiðini gösterin diye eksik yaratan Tanrý, bu ýstýraplý yürüyüþte durup din- lenebileceðiniz menziller yaptý size.

O menzillerde durun. Durun ve eksik yanlarýnýzýn tamamlanmasýný bekleyin.

Sahip olduklarýnýz, sizin eksikleriniz. Öfkeleriniz, düþmanlýklarýnýz, hýrslarýnýz, kýskançlýklarýnýz, hasetleriniz, böbürlenmeleriniz. Onlardan kurtuldukça tamam- lanacaksýnýz. Ve, bayramlar tamamlanma vakitleri.

Ey siz inananlar...

Tanrýnýzýn yarattýklarýna düþmanlýk mý besleyeceksiniz? Öldürecek misiniz onlarý?

Yoksul mu býrakacaksýnýz? Acýlarýna sýrtýnýzý mý döneceksiniz? Sadece kendi

kavminiz için mi þefaat dileneceksiniz? Kendinizi ayýracak mýsýnýz Rabbinizin yarattýðý diðer kullardan? Dininizle, ýrkýnýzla böbürlenecek misiniz? O'nun yarattýðý kullarý sevmeden Tanrýnýzý nasýl seveceksiniz?

O benim güzel Allah'ým. Görür içinizdeki kötülükleri. Düþmanlýklarýnýzý görür. Bir kulunun bir kuluna ettiði kötülük üzmez mi onu?

Ey siz inananlar... Siz korkmaz mýsýnýz onu üzmekten? Onun üzülmesinden

üzülmez misiniz? Bayramlar, sadece birbirinizi deðil, Tanrýnýzý da sevindirme vakitleri.

O'nu sevindirdiðinizde, O'nun da tebessüm ettiðini imanla görürüm. Ve der ki, "hep- inizi eksikli yarattým, birbirinizin eksiðini hor görmeyin."

Ve der ki, "hepiniz benimsiniz, benim olana kötülük etmeyin."

(17)

Sýra ile ard arda bir yerde durdular.

Secde ettiler. Hayrýnýz için, hayýrla baþladýlar yollarýna. Önce O'nun öz sözü ile özünüzü aldýlar ele. Sizin için olanlarý, olacaklarý sýra ile getirdiler dile. Yaptýlar. Emir aldýlar.

Yaptýlar. Oldu emredilen ve oldunuz."

"Ýþte siz, o günde de böyle bir yerde toplu secde edip durdunuz.

Ýþte sizin için hayýr, iþte sizin için þer o günden baþladý, böyle son güne kadar.

Ve O'nun öz sözünden sizin için varedilmiþ, gerçekten bir hayýr, size ikisini bir etmeyi öðretecek ve siz hayrýn þerden ayrýldýðý yerde O'nu göreceksiniz þüphesiz. O günü þim- diden bildiðinizden, o günün haberi- ni aldýðýnýzdan, böyle sorumlu, böyle yüklüsünüz. O güne kadar

yapacaðýnýz çok. O güne yakýnsýnýz.

Gözünüzü güzelliðe açýp, gönlünüzü gönlünüze veriniz de, artýk dur- madan O'nun yolunda, O'nun emrine uyup, O'na gidiniz"

Kur'andaki aþaðýdaki âyetten bu ilk yerdeki eðitimimiz sona erdikten sonra eðitime uzunca bir süre ara ve- rilerek, insan ruhlarýnýn devirler boyunca uykuda tutulduðu, sonra da uyandýrýlarak dünyadaki eðitimin baþladýðý anlaþýlmaktadýr:

* Ýnsanýn üzerinden, henüz ken- disinin anýlan bir þey olmadýðý uzun bir süre geçmedi mi? (Ýnsan-1)

Kur'andan, Hz. Muhammed'den, Mevlâna'dan, Rehber Varlýklarýn bildirilerinden yararlanarak insan- lýðýn milyarlarca yýl öncesine uzanan o muhteþem serüveninden haberdar olabiliyoruz. Sadece pozitif bilimlere deðer verenler haklý olarak þöyle konuþacaklar: "Bilincimizde ya da bilinçaltýmýzda þu anlattýklarýnýzdan en ufak bir iz olmadýðýndan hiçbir þey hatýrlamýyoruz; bilimimiz de bu konuda zerre kadar ipucu vermiyor.

Öyleyse bunlara inanmamýzý nasýl umabilirsiniz?!.."

Hatýrlayamama konusunda ceva- býmýz çok kolay. Anne karnýndakini de, üç yaþýna kadarki çocukluðumuzu da hatýrlamýyoruz ama yaþadýðýmýz kesin. Ya da bellek kaybýna uðrayan- larýn geçmiþlerini hiç hatýrlayama- malarý yaþamadýklarý anlamýna gelmez ki!.. Bu büyük mazimizin bi- lincimizde olmadýðý muhakkak. Ama bilinçaltýmýz için o kadar kesin konuþamayýz. Kendilerini en ateist (Tanrý tanýmaz) ya da agnostik (bilinemezci) tanýtanlar bile ani

Ve der ki, "her bir kulum eksiðini, bir baþka kulumun eksiðini hoþ görerek tamamlar."

Ve der ki, "düþmanlarýnýz da benim kullarým, onlar için dua edin."

Ve der ki, "merhametim hiddetimden fazladýr, sizin de merhametiniz hidde- tinizden fazla olsun."

Ve bayramlar eksikli kullarýn merhame- tle huzur bulduðu zamanlardýr.

O huzurda görürüm ben O'nu.

Benim güzel Allah'ým.

Öyle kullar yaratýr ki, inançsýzlarý mer- hametleriyle inandýrýrlar.

Ben her bayram inanýrým.

O'nun yarattýðý kullarýn þefkati beni yaklaþtýrýr O'na.

Ve derim ki, "hiddetinden korkmuyorum ey Tanrým, þefkatin titretiyor dizlerimi."

Ve derim ki, "Sana her bayram inanýy- orsam ey Tanrým, bu, her bayram senin kullarýnýn þefkatine inandýðýmdandýr."

(18)

tehlike karþýsýnda ilk ön Allah'ý yardý- ma çaðýrmazlar mý? Ya da iç

dünyalarýna derince daldýklarý medi- tasyon anlarýnda O'nun varlýðýný ve sevgisini ruhlarýnýn en dibindeki kat- manlarýnda tüm içtenlikleriyle duy- mazlar mý? Ahmet Altan'ýn bayram- larda, seyranlarda da olsa Hepimizi Sevgisinden Vareden O Yüce'yi nasýl da tüm benliðiyle, hayranlýk ve coþku ile andýðýný, bu sayýmýzda

aktardýðýmýz "Benim Güzel Allah'ým"

yazýsýnda eminim sizler de benim gibi içiniz sevgiyle kabararak okuya- caksýnýz. Demem o ki "Evet

Rabbimiz Sensin" diye topluca haykýrýp ahid verdiðimiz o "Kalû Belâ" gününün o "Elest Bezmi"nin anýlarý hepimizin bilinçaltýna kazýn- mýþ öylece duruyor.

Sýra pozitif bilimlere gelince yine söyleyecek sözümüz var. Derin hip- noza sokulmuþ süjelerde geçmiþte yaþadýðý olaylarý tarihiyle ve saatiyle aynen tekrar yaþatabiliyoruz.

Parapsikolojide "Ekminezi"

dediðimiz bu olguya ben bizzat deðiþik süjelerde birçok defa þahit oldum. Pozitif bilimler açýsýndan geçmiþi yaþama olayý o kadar objektif ki, derin hipnozda uyumakta olay süjenin refleksleri bile indirildiði yaþa göre tepki veriyor. Birkaç aylýk bebeklerin ayak tabanlarýný bir iðne ile hafifçe gýdýklarsanýz parmaklarý geriye doðru kývrýlýr. Büyüdüðü zaman ise öne kývrýlýr. Buna týpta

"Babinski Refleksi" diyorlar. Örneðin yirmili yaþlarýndaki bir süjeyi derin hipnozda telkinle on yaþýna

indirdiðinizde Babinski Refleksi deneyini yaparsanýz parmaklarý öne

kývrýlýrken, ayný kiþiyi birkaç aylýk bebeklik yaþamýna indirdiðinizde bu defa parmaklar geriye doðru kývrýlý- yor. Bunu deðiþik deneylerde bizzat gözlemledim. Hattâ bir defasýnda davetlimiz rahmetli Psikiyatrý Profe- sörü Dr.Ayhan Songar Bey, ekminezi uygulanan derin hipnozdaki süjemize bu deneyi hepimizin önünde yap- mýþtý. Babinski Refleksi indirilen yaþa uygun þekilde gerçekleþmiþti.

Gýdýklanmaktan dolayý süjenin ayak- larýný zor zapteden Sayýn Doktor, telkinle doðum öncesi spatyom (ahiret) hayatýna indirilen süjede ayný deneyi yapýnca ne ayaklar, ne par- maklar bir milim yerinden oynama- mýþ, bacaðý hiçbir tepki vermemiþti.

Deney sonrasýnda profesör: "Bu süj- eye bunlarý önceden öðretseniz bile, rol icabý bunu baþaramaz. Çünkü refleksine kumanda edemez" demiþti.

Ekminezi ile doðumdan önceki ha- yatýna indirilen ve baþka ülkelerde, baþka þehirlerde yaþamýþ olan süjeler- le, sonradan doðrulanmýþ önemli kanýtlar elde edilmiþtir. 1964 yýlýnda Çetin Altan'ýn eþi ve bir arkadaþýyla konuðumuz olduðu bir ekminezi deneyinde bulunmuþtuk. Geçmiþ ha- yatýnda, þimdikinden farklý bir þehirde, Bursa'da yaþayan süjemiz, sayýn yazarýmýzýn sorusu üzerine Bursa'da 1930'lu yýllarda

Setbaþý'ndaki dondurmacý Þaban'dan ve inþa edilmekte olan bir sinema binasýndan bahsedince, Bursa'nýn o yýllarýný iyi bilen Çetin Altan çok etk- ilenmiþti. Nitekim daha sonralarý Güneþ Gazetesi'ndeki köþe yazýsýnda bu deneyden söz ederek, bilimin dar alanda sýkýþýp kalmaktan kurtul-

(19)

masýný, araþtýrma sahasýný

geniþleterek parapsikolojik olgularý da incelemesi gerektiðini önermiþti.

Kimbilir, belki ileride Yaradan'ýn izniyle ekminezi deneyinde o "Kalû Belâ" gününe kadar geriye gidilir de, O'nun önündeki büyük ahdimiz yine- lenir, kimbilir. Çok büyük bir hayal olduðunu bilmiyor deðilim. Ancak tüm yaþamlarýmýz saniyesi saniyesine teyp bantlarýnda olduðu gibi ruhu- muza kaydedilmiþ. Ekminezi ile zaten o kayýtlara ulaþýyoruz. Kur'anda boþu- na mý sorgu gününde hiçbir tanýða gerek olmadan, her þeyi bülbül gibi þakýyacaðýmýz ifade ediliyor.

Hepimiz; kaþýmýzdan, gözümüzden, þu andaki durumumuzdan çok yukar- dayýz. Çok özenle yetiþtirilmiþ, nice emekler verilmiþ, türlü yeteneklerle donatýlmýþ ruhlarýmýz var. Kendimizle ve insan kardeþlerimizle öðünmemiz, iftihar etmemiz, potansiyel ve kinetik deðerlerimizi bilmemiz ve daha yukarýlara hep birlikte hamle yap- mamýz bekleniyor bugünlerde hepi- mizden!!!..

Mevlâna ileSöze baþlamýþtýk.

O, ruhsal yaþamýmýzýn bitki öncesi düzeylere kadar geriye gittiðini söylüyordu Mesnevi'sinde. Ýnsan yaþamý evrenin baþlangýcýna kadar uzandýðýna göre o ilkel seviyedeki tekâmül süreçlerini

bu evrende deðil, önceki evrenlerde geçirdiðimiz anlaþýlýyor. "Bizim Celselerimiz"de insandan bir önceki insanýmsý diyebileceðimiz "aklýmýzý geliþtirme" aþamasý kýsaca þöyle anlatýlýyor:

* O sizi her þeyinizle tam yarattý, yalnýz þaþmadan doðruda olasýnýz diye. Ve iþte kendinizi böyle yoklayýp, yerinizi bulmak için size akýl verdi.

Ve AKLINIZI ÖYLE GELÝÞTÝRÝP serbest býraktý. Yalnýz ayrý

olduðunuz yer O'ndan, iþte buradandýr.

Þimdi evren öncesine kadar uzanan o büyük mazimizi bir kenara býrakýp, aslýnda bunun yanýnda oransal olarak çok küçük yüzdede kalan insanýn dünyadaki serüvenine hýzlý bir göz atalým. Bizler tarih biliminde ancak birkaç bin yýllýk geçmiþimize gide- biliyoruz ama, fosil biliminden anlý- yoruz ki, geçmiþimiz yüz binlerce yýl geriye uzanýyor. Bazý arkeolojik bul- gularla da þaþkýna dönüyoruz. Ýþte birkaç örnek:

"Mýsýr ve Irak'ta eski çaðlardan kalma kesilmiþ kristal mercekler bulunmuþtur. Bunlarý bugün yapa- bilmek için elektro kimyasal iþlemler gerekmektedir."

"Peru plâtosunda plâtinden yapýlmýþ süs eþyalarýna rastlanmýþtýr."

"Çin'de bir mezardan alüminyum- dan yapýlmýþ kemer parçalarý çýkarýlmýþtýr"

Örnekleri çoðaltabiliriz. Anlaþýlýyor ki birkaç yüz bin yýllýk insan hayatý lineer, doðru bir yükseliþ trendi izlemiyor. Uygarlýkta geliþtiðimiz halde, ahlâkta ilerlemediðimiz, aksine gerilediðimizden eðitim fonksiyonu

(20)

dumura uðrayan dünya okulunun birçok defa kapatýlarak yeni baþtan düzenlendiðini bilirsek yukarýdaki örneklerden þaþkýnlýk duymayýz. Bu arkeolojik bulgularýn önceki dünya uygarlýklarýndan arta kalanlar olduðu sonucuna varýrýz. Dünya çapýndaki kýyametlerle birçok defa sona eren insanlýk yaþamýndan bir tek erkeðin kurtarýlarak, yalnýz baþýna bir sonraki döneme aktarýlýp, o dönemin Ademi olarak insan yaþamýný baþlattýðýný 5000 yýllýk Gýlgamýþ Destaný'nda okuyoruz:

"... Aralarýnda olmayan TEK TANRI ulu bilgeliðin temsilcisi Ea, insan soyundan HÝÇ DEÐÝLSE BÝRÝNÝN bu felâketten KURTUL- MASINI SAÐLIYOR... (Gýlgamýþ Destaný- Hürriyet Yayýnlarý s:45)

"Bizim Celselerimiz"de insanlýðýn 12 defa kýyametlerle yeryüzünden silindiði, her defasýnda tek bir erkeðin kurtarýlarak yalnýzca onun bir sonraki döneme "artakaldýðý" ve ondan eþinin varedilmesiyle insanlarýn çoðal- malarýnýn saðlandýðý anlatýlmaktadýr.

Bizler þu anda 13. dönemi yaþamak- tayýz ve sonuna çok yaklaþmýþ durumdayýz. Hz. Muhammed'in bir soru üzerine karþýsýndakine:

"Hangi Âdem'den bahsediyorsunuz, bizimkinden mi, önceki Âdem'den mi?" diye karþý bir soru

yöneltmesinin sebebi aþaðýdaki bildiriyi okuyunca daha iyi anlaþýlý- yor:

"O, "ol" der ve her þey öylesine olur. O, "dur" der ve her þey olduðu gibi kalýr. Siz yalnýz olmasý için dilekte ve oldukça þükürde bulu- nunuz. O, þimdi hani üzerinde

rahatça dolaþýp da, baþýndan beri aðýrlýðýndan kaybetmeyene,

hayrýnýza on üç defa "OL" dedi ve siz iþte bu on üçüncüden gelen- lersiniz. Elbet ki bir zamanda, sizden olup da tek baþýna dolaþanýn varlýðý- na inanmanýz gerekir. Çünkü her oluþun baþýnda, önce bir tek vardý ve ondan nesli devam edecek ikinciler geldi. Bu on üç kere deðiþmeden ayný oldu böylece... Ýþte bunda size çok hikmetler, iþte çözeceðiniz çok gerçekler vardýr. O'nun

deðiþtirmediði yalnýz yedi renk ve yalnýz yedi sestir belli olan... O, ondan sonrasýný, öyle bir düzenle kurar ki, her defasýnda her þey aynen baþýndan baþlayýp, sonuna kadar gider. Her defasýnda yalnýz artakalan, bir öncekinden daha fazla çok bilen, daha önce geliþen, zamaný anlayan, ona deðer verendir. Ýþte aradaki tek fark bu. Öyle ise, kýymet vereceðinizi bilip, onun üzerinde durunuz. Ve her þeyi, her yapýyý sevgi ile kurunuz. Çünkü O sizi sevgisinden varetti..."

Görülüyor ki insanoðlu dünyada da boþ býrakýlmamýþ, eðitilmesi,

geliþmesi için 13 defa emrine yeni okullar tahsis edilmiþ. Bizlerden iste- nen ise sadece 5 dersten geçer not almamýzdýr: doðruluk, Ýyilik, Çalýþ- mak, Bilgi, Sevgi.

Gelecek Sayýda:

"Ne mutlu kalbi temiz olanlara"

Hz.Ýsa'nýn "Daðdaki Vaaz"ýnýn bu altýncý bildirisiyle ilgili Kryon yorum- larý ve "Gönül Avutma" yöntemleri üzerinde duracaðýz.

(21)

Geçen ay, medyumumuz John Edwards, yaptýðý bir trans okumasý

sýrasýnda annesinin ölümüne yetiþemediði için yýllarca suçluluk duygusu duyan bir muhabirin duygularýnýn açýða çýkmasýna neden olmuþtu.

Böyle bir þeyin açýða çýkmasýndan aslýnda hoþlanmadýðýný ama gelen varlýðýn bu konunun altýný ýsrarla çizdiðini vurgulamýþtý. Yine geçen ay, kanser hastasý olan genç bir arkadaþýnýn kemoterapi alýp almamasý konusunda kendisinden yardým istediðinde, ona medyum olarak deðil de yakýn bir arkadaþ olarak yardým etmeye çalýþtýðýný ve mutlaka

Psiþik Medyum, öte alemdeki sevdiklerimizle konuþuyor

SON BÝR KEZ

John Edwards/Çeviri: Arýn Ýnan

(22)

kemoterapi almasý gerektiðini söylediðinden bahis etmiþti. Bu

arkadaþýný kaybeden medyum, bundan büyük bir üzüntü duysa bile elin- den geleni yapmýþ olduðu için kendisinden memnun olmuþtu. Geçen ayýn ilginç konularýndan birisi de medyumun arabasýyla giderken bir hanýma çarptýðýný görmesi ama arabadan çýkýp baktýðýnda böyle birisinin olmadýðýný fark etmesiydi. Ancak bu kiþiyle ilgili aklýna bir isim ve soyad gelmiþ, hayali olarak çarptýðý kiþinin liseden arkadaþý olan bir kýzýn annesi olduðunu öðrenmiþti. Daha sonra öðrendiði gerçek onu iyice þaþýrtacaktý çünkü kadýn bir gün önce kanserden ölmüþtü. Bu ay konumuza kaldýðýmýz yerden devam ediyoruz.

Demek ki, Stacey Sullivan'ýn annesi kýzýyla böyle irtibat kurmak istemiþti.

Ayný þeyi vaftiz babam Glenn ile de yaþamýþtým. Bir yaz mevsimi, evinin yakýnlarýnda araba kullanýrken onun annesine benzeyen bir kadýn görmüþtüm.

Ancak vaftiz babamýn annesinin hayatta olmadýðýný biliyordum. Gördüðüm kadýnýn üzerinde kýrmýzý renkte, kalýn ve uzun bir palto vardý. Sonra aynen Stacey Sullivan'ýn annesi gibi gözden kayboldu.

Hemen Glenn'i aradým ve ona annesinin kýrmýzý bir paltosu olup olmadýðýný sor- dum. Gerçekten de bu hanýmýn her zaman giydiði bir kýrmýzý paltosunun olduðunu öðrendim.

Bu tarz üzücü olaylarla her gün karþýlaþýyorum aslýnda. Ne yazýk ki, bu trajik vakalar arasýnda bir çoðu araba kazasýnda, cinayet neticesinde ya da inti- har sonucunda doðal yoldan gerçek- leþmeyen ölümler de vardýr.

Bir trans okumasýnda bir varlýk gelerek korkunç ve garip bir þekilde öldüðünü söylemiþti. Bu bir intihar vakasý idi ve çok acýlý gerçekleþmiþti. Bana, ormanlýk alandaki küçük bir pikap kamyonunun görüntüsünü göndererek, öldüðü noktayý iþaret etmiþti. Oradaki aðacý görünce kendisini buraya asýp asmadýðýný merak ettim. Ama bana aðrý hissi gönderince

(þükürler olsun ki gerçek acý kadar yoðun deðildi) kol ve bacak derimin soyulduðunu hissettim. Hemen ardýndan ise hiç alakasýz bir þekilde gözümün önüne Bugs Bunny ve Daffy Duck çizgi filmleri geliverdi. Çizgi film kahraman- larý birbirlerinin üzerine çýkmaya çalýþýy- orlar ve sonunda Daffy Duck karakteri kendini benzinle yakýyordu. Bunun ne anlama geldiðini anladýðým zaman kusacak gibi oldum. Ailesi de onun ken- disini bu þekilde öldürdüðünü kanýtladý.

Karþýma birçok faili meçhul cinayet vakasý da çýktý. Vakalardan birinde bir kadýn trans okumasý için geldiðinde ergenlik çaðýndaki kýzýnýn ruhu bizi ziyaret etmiþti. Ona: "Jessica boðularak öldürüldüðünü söylüyor" dedim. Kýz bana bir çok imajlar göstererek ana detaylarý vermeye çalýþtý. Ölü bedeni cinayetin iþlendiði yerden uzaða

götürülmüþtü ve cesedi bir okulun yanýn- daki bir evin çitleri önünde bir polis köpeði tarafýndan bulunmuþtu. Üzerinde hiçbir giysi yoktu. Jessica'nýn annesi bu bilgileri doðruladý. Gerçekten de cesedi okulun yanýndaki bir komþu evinin çit- lerinin yanýnda bulunmuþtu. Kýz, o gün okuldan çýkmýþ evine doðru giderken birisinin saldýrýsýna uðramýþtý. Bedeni bir polis köpeði tarafýndan bulunduðunda

(23)

üzerinde sadece çoraplarýnýn olduðu görülmüþtü.

Trans okumasý boyunca, Jessica güçlü sevgi mesajlarý göndererek, iyi durumda olduðunu bildirmiþti. Trajik ölümüne raðmen öte tarafta oldukça mutluydu.

Annesinin bunlarý duymaya ihtiyacý vardý ama kýzýnýn söylediklerine iyice kani olmasý için biraz daha zamanýn geçmesi gerekiyordu. Kýzýnýn ölümünden beri bir yýl geçmesine raðmen derin bir karamsarlýk içersindeydi. Bunun neden- lerinden birisi- Jessica'nýn söylediðine göre- katilinin henüz yakalanmamýþ olmasýydý. Bu vakanýn çözülmesi uzun zaman alacaktý. Duyduklarýmý hemen annesine ilettim. Söylediklerim sanýrým onun içini biraz daha rahatlatmýþtý.

Trans okumasý bitmiþti ama, hikayenin geri kalanýný duymak için sabýrsýzlaný- yordum. Jessica'nýn ölümünün hemen ardýndan on altý yaþýndaki gülümseyen fotoðrafý her yere daðýtýlmýþtý. Yerel gazetelerde bu konuyla ilgili pek çok haber çýkmýþtý. O anda zihnimde bir þimþek çaktý. "Þimdi anladým bana neden kýrtasiye dükkaný Staples'i gösterdiðini.

Ta baþýndan beri Jessica bana bu dükkaný gösterip duruyordu. Þimdi neden

olduðunu biliyorum. Ben de oraya sürek- li olarak giderim ve Jessica'nýn posterinin burada da asýlý olduðunu hatýrlýyorum. O posteri gördüðüm her seferde bu kýzla irtibat kurabilir miyim diye düþün- müþtüm" dedim.

Jessica'nýn annesine her hangi bir soru- su olup olmadýðýný sordum. Hiçbir so- rusu yoktu ama kendisiyle birlikte gelmiþ olan kýzkardeþinin vardý. Soru, katilin kimliði ile ilgili her hangi bir bilgi alýp

almadýðýmla ilgiliydi. Gerçekten insanýn sinirlerini etkileyecek bir soruydu bu.

Genellikle psiþik polis rolü oynamak- tan kaçýnmýþýmdýr. Bunun esas nedeni baþýmdan geçen bir olayýn kötü þekilde neticelenmiþ olmasýydý. Bir keresinde bilinmeyen bir katili teþhis etmem isten- miþti. Benim de gözümün önünde Michael ismi belirmiþti. Kurbanýn Michael adýndaki birisi ile bir tanýþýklýðý vardý ama bunun cinayetle kesin bir ilgisi olup olmadýðýndan emin deðildim.

Sadece ciddi bir þüpheli olabilirdi. Daha sonra polis yanlýþ adama baktýklarýný yani yanlýþ Michael'ý aradýklarýný söyledi.

Cinayeti Michael adýnda birisi iþlemiþti ama bu Michael, kurbanýn tanýþ olduðu Michael deðildi. Masum birinden boþ yere þüphelenilmesine neden olduðum için üzgündüm. Neyse ki daha fazla zarar olmadan gerçek suçlu yakalanmýþtý. Bu olaydan sonra katilleri teþhis etmem konusunda bir teklif geldiðinde geri çevirmeyi tercih ediyorum.

Ýþte bu nedenle Jessica'nýn trans oku- masý sýrasýnda bana gelen minik bir bil- giyi kendime saklamayý tercih etmiþtim.

Bu katil olabileceðini düþündüðüm bir adamýn imajý idi. Daha sonra ailenin ne kadar sýkýntý içinde olduðunu gördüðüm için bunu söylemeye karar verdim ve:

"Kýsa saçlý, sakallý, uzun boylu ve zayýf bir adamýn imajý gösteriliyor. Galiba bir ayaðý aksýyor çünkü garip bir þekilde yürüyor" dedim.

Jessica'nýn annesiyle kýzkardeþi

baþlarýný salladýlar ve: "Siz esas þüpheliyi tarif ettiniz. Bizim de bu konuda kesin bir fikrimiz var ama polis o kiþiyle ilgili kesin bir kanýt bulamýyor" dediler. Ýçim

(24)

rahatlamýþtý. En azýndan onlara sonradan piþmanlýðýný yaþaya- caðým ve hiç bilmedikleri bir þeyi söylememiþtim. Yaklaþýk olarak bir yýl sonra, bu vakayla ilgili bir gazete haberine rast- ladým. Jessica'nýn katilinin hala yakalanamadýðýný söylüyordu.

Bu tarz hikayeleri görünce benim nasýl olup da bu tarz acýlý insanlarla trans okumasý yaptýðýmý merak ediyor olabi- lirsiniz. Birincisi iþimin, kan- serli hücreyle hastasýndan önce tanýþan bir onkologunki kadar kötü olmamasýdýr. Onlar her gün bir çok hastanýn öldüðüne þahit oluyorlar. Benim en azýn- dan onlarla aramda bir mesafe var. Ýkincisi, ben bu tarz olay- larla, her þey olup bittikten sonra karþý karþýya geliyorum.

Böylece insanlar en üzüntülü günlerini zaten geride býrakmýþ oluyorlar.

Olumlu ýþýðý her zaman olumsuz olandan daha fazla görmeye çalýþýrým. Bir ruhsal varlýkla irtibat kurduðum zaman, acýlara ya da kayýplara konsantre olmam. Geride kalanlarýn üzüntülerini elbet ki anlarým ve paylaþýrým ama benim iþim onlara öte tarafta olup bitenleri göstermek ve sevdiklerinin aslýnda onlarý terk etmediðini anlatmak ve onlara: "Öte taraftakiler de týpký sizler gibi yalnýz deðillerdir" demektir.

(Gelecek Ay: "Bu Dünyada Yaþamak")

(25)

ÇOCUKLARIN

GEÇMÝÞ YAÞAMLARI

Geçmiþ Yaþam Anýlarý Çocuklarý Nasýl Etkilemektedir?

Carol Bowman'ýn, "Children's Past Lives" Kitabýndan Çeviren: Nelda Bayraktar

(26)

DÜÞÜNCELER ZÝHNÝME AKIN EDÝYOR

Birkaç gün sonra arkadaþým Cathy Sky ile beraber bir öðlen yemeði yedik. Bir anaokulunda öðretmenlik yapan Cathy'nin üç tane çocuðu vardý. Ayný zamanda bir müzisyen ve yazardý.

Hastalýðým sýrasýnda sýcak çorbasýyla evimize gelmiþ ve çocuklarýmla ilgilen- miþti. Norman ile beraber yaþadýðýmýz regresyon deneyiminden haberdar olmasýnýn dýþýnda, mucizevi þekilde þifa bul- mamý da baþtan sona

kadar takip etmiþti. Bu yemekte onunla son olay- larý konuþacak ve kafam- da dans eden düþünceler- den biraz olsun kurtula- caktým.

Sonunda konuþmam bit- tiðinde yarým saat geçmiþ olduðunu fark ettim.

Cathy yemeðini bitirdiði halde ben azýcýk yiye- bilmiþtim. En çok ben konuþmuþtum. Cathy neredeyse tek bir kelime bile etmeden beni din- lemiþti. Bu nedenle bana:

"Peki güvenli mi?" diye bir soru sorduðunda þa- þýrdýðýmý itiraf etmeliyim.

Güvenli? Bu soru zih- nimden bir kez olsun bile

geçmemiþti. Norman'ýn çocuklarýmla yaptýðý regresyon denemeleri öylesine nazik ve öylesine doðal bir þekilde geçmiþti ki bunun tehlikeli olabile- ceði aklýmýn ucundan bile geçmemiþti. Sarah ve Chase geçmiþ yaþamlarýy- la ilgili anýlara girip, rahatlýkla da çýkmýþlardý.

Regresyon denemesinin hemen ardýndan ise mutlu bir þekilde oyunlarýna devam ettikleri gibi geçmiþ yaþam deneyim- lerini mevcut realiteleriyle asla karýþtýrmamýþlardý.

Özellikle Sarah, geçmiþ hayatýnda yaþadýklarýyla ilgili oldukça aklý baþýn

Hatýrlayacaðýnýz gibi, geçen ay, yazarýmýz Carol Bowman, bir

önceki kýþ geçirdiði akciðer rahatsýzlýðý üzerinde derin düþüncelere

dalmýþtý. Artýk havanýn soðukluðunu, mis gibi kokusunu ciðerlerine

rahatça çekebildiði için Tanrý'ya þükrediyordu. Geçmiþ hayatlarý

hakkýnda ayrýntýlý bilgi sahibi olmasý bu hayatýnýn kýymetini daha

da bilmesine neden olmuþ, dahasý cevaplanamayan sorularýna

cevap bulmuþtu. Carol oyun alanýnda oðlu Chase'in arkadaþlarýný

izlerken birdenbire hayaller ile oyunlar arasýnda aslýnda geçiþlerin

olabileceðini düþünmeye baþlamýþtý. Böylece geçmiþ hayattan

getirilebilecek deneyimler çocuklarýn oyunlarýnýn birer parçasý

haline gelmiþ olabilirlerdi. Bu ay "Düþünceler Zihnime Akýn

Ediyor" baþlýðý ile konumuza devam ediyoruz.

(27)

daydý. Cathy'ye: "Ýþin gerçeði, çocuklarýmýn ha- yatlarý þimdi çok daha iyi.

Korkularý tümüyle kay- boldu ve dahasý Chase'in egzamasý iyileþti" dedim.

Cathy ne demek istediði- mi anlamýþtý.

Tatlýlarýmýzý yedikten sonra Cathy ile beraber, fobileri olan ve her ikimizin de tanýdýðý çocuklar üzerinde konuþ- tuk. Annesinin bir türlü yüzmeye götüremediði

sudan korkan bir küçük çocuk vardý. Acaba geçmiþ hayatýnda suda boðularak mý ölmüþtü? Bu çocuk geçmiþ yaþamýný hatýrladýðý taktirde bu korkusundan da kurtula- bilir miydi?

Bu þekilde düþününce içimi bir heyecan kapla- maya baþlamýþtý. Sadece korkular deðil fakat bazý davranýþ biçimleri de geçmiþ yaþamlarýn bir sonucu olabilirdi. Sonra

da üstün yetenekli çocuk- larý, garip ilgi alanlarý olan çocuklarý ve anne ve babalarýný tuhaf davranýþlarýyla þaþýrtan bazý çocuklarý konuþtuk.

Cathy, öðrencisi olduðu üç yaþýndaki bir kýzýn oyun alanýnda kazmýþ olduðu ufak çukurun üzerine yapraklar örttükten sonra hýçkýra hýçkýra nasýl aðladýðýný anlattý. Çocuða ne olduðunu sorduðunda, minicik kýz: "Selde ölen çocuklarým için aðlýyo- rum" demiþ. Cathy, bu konuyla ilgili kýzýn anne ve babasýyla konuþmaya gitmiþ ama onlar da kýzlarýnýn bu davranýþýna bir açýklama getire- memiþler.

Cathy ve ben olasýlýklarý gözden geçirerek bir dü- þünceden diðerine atlýyor- duk. Anne ve babalarýndan ve birbirlerinden tümüyle farklý olduklarý belli olan çocuklara ne kadar sýklýk- la rastlayabilirdik? Çocuk- larýmýzý ilk kucaðýmýza aldýðýmýz an onlarýn çok özel olduklarýný ve þah- siyetlerine ait tohumlarýn doðumlarýndan itibaren ruhlarýnda olduðunu his- setmiþtik. Belki de bu özellikleri yalnýzca anne ve babalarýnýn genlerinden almamýþlardý. Bunlar belki de geçmiþ yaþamlarýndaki

(28)

þahsiyetlerinin izleri veya geçmiþ yaþamlarýna ait özelliklerdi. Belki de çocuklarýmýz bilimin bunca yýldýr inanmamýzý saðladýðý gibi, bu hayat- larýnda yaþayacaklarý deneyimlerle dolduracak- larý boþ bir kaðýt olarak elimize verilmemiþlerdi.

Tam bu sýrada Cathy geç kalmakta olduðunu

söyleyerek masadan hýzla kalktý. Beni, kafamdaki yüzlerce düþünceyle kahvemi yudumlarken yalnýz býrakmýþtý.

TEHLÝKELÝ BÖLGE Hiç kimse bu düþünce- lerle Cathy kadar heye- canlanmamýþtý. Geçmiþ yaþam regresyonlarýyla ilgili deneyimlerimi anlat- týðým diðer arkadaþlarým onun kadar alýcý ola- mamýþlardý. Bazýlarý enkarnasyonun mümkün olabileceði düþüncesinden hoþlanmýþ ve yaþamdaki eþitsizliklerin en iyi açýk- lamasýnýn karma teorisi olduðuna dair hemfikir olduklarýný söylemiþlerdi.

Ancak, geçmiþ yaþamdan getirdiðim rahatsýzlýk- larýmý nasýl tedavi ettiðimi ve özellikle çocuklarýmýn da dahil olduðu bazý olay- larý þüphecilikle dinledik-

lerini fark etmiþtim. Serin kanlýlýkla benim yanýlmýþ olabileceðimi ima ederek, olan bitenlerle ilgili daha farklý açýklamalarýn olmasý gerektiðini ifade etmiþlerdi.

Diðerleri için ise ben mantýk sýnýrýný aþan birisi idim. Onlar için reenkar- nasyon doða üstü bir þey olup tümüyle soru iþaretiydi. Hele çocuk- larýmý buna dahil etmek!

Bu arkadaþlarýmdan birisi daha da ileri giderek:

"Kýzým, sen tehlikeli bir bölgeye giriyorsun.

Oradan geri dönemeye- bilirsin de. Aman dikkat et!" diye beni uyarmýþtý.

Bu kiþilere, ilgilendiðim konunun benim için gerçekten bir anlam ifade ettiðini ve hayatým boyun- ca sormuþ olduðum soru- lara cevap verdiðini söyle- meye çalýþtým. Sonra da:

"Dahasý, ben kendimi daha iyi hissediyorum ve çocuklarým da artýk çok iyi" dedim. Bu arkadaþýmý

daha fazla inandýrmaya çalýþmanýn bir anlamý ola- mazdý. Bunun için de bir daha konuyu açmama kararý aldým.

Ancak, bu direnç ve eleþtiri karþýsýnda daha somut ve daha elle tutulur kaynaklardan kanýtlar toplamam gerekiyordu.

Kendi deneyimlerimi destekleyebilecek bilimsel araþtýrmalardan fayda- landýðým taktirde

arkadaþlarýmýn bu konuyu daha kolay kabul edebile- ceklerini düþünüyordum.

Bu konuda gerçekten

bana yardýmcý olabilecek bilimsel bir kitaba ihti- yacým vardý. Çocuklarýn geçmiþ hayatlarýyla ilgili mutlaka birkaç kitap vardýr diye düþünüyor- dum. Üniversite dereceleri olan kiþiler, yaþadýðým olaylarla ilgili yaptýðým keþifler üzerinde düþün- müþ, araþtýrmýþ ve yazmýþ olmalýydýlar. Bunlar kimdiler ve ben onlarý nasýl bulacaktým?

Dr. Wambach bir baþka zamanda ve bir

baþka bedende olmanýn þaþmaz duygusunu

yaþadýðý o gün, derin bir þekilde sarsýlmýþ

ve etkilenmiþti.

Referanslar

Benzer Belgeler

“candan; canım; canı acı; canı ağzına gelmek; canını almak; can alacak nokta; can alıp can vermek; can alıcı; can arkadaşı; can atmak; canını bağışlamak; canla

Saatlarca benim = küçük müzik stüdyo’suna kapanır, bir yandan sanat S konuşmaları yaparken, öte yandan plâklar dinler ve 5 zamanın nasıl geçdiğini

Görkemin ve sefaletin, yazların ve sonbaharlann içle­ rinden geçip altına gölgeye ve içinde İstanbul a dönüştüğüm bu hakir, pejmürde ve düzayak

Çeviride son derece önemli bir noktaya temas eden Elmalılı, mütercim tarafından çok uygun bulunsa ve anlamlı olsa da lafzın kaynak dilde ve metinde bu manada kullanılıyor

üyesi Claude Farrere, Istanbul- daki Türkiye Fransa dostluk bir liği tarafından Türkiyeye davet edilmiştir. Bu ayın sonunda hareket edecek olan Fransız muharriri

7, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara... 7, Yeni Türkiye

Hastalýðýn kendisinden daha þaþýrtýcý olan þey, aniden ortaya çýktýðý gibi aniden yok olacak, ancak on yýl sonra tekrar saldý- racak ve sonra tamamen kaybolacak.”..

“Þimdi etrafýnýza dikkatli gözlerle bakýnýz, kulaklarýnýzý dikkatle dinlemeye tutunuz...Görünüz ki ve duyunuz ki, etrafýnýzda olanlar hayra deðildir.Þimdi Üzerinde