• Sonuç bulunamadı

SAÇ BİÇİMLERİ

Belgede Antik dönemde kadın ve süslenme (sayfa 132-137)

Homeros destanlarından, her iki cinsin de o dönemlerde uzun saçlı olduklarını öğreniyoruz. Bu özellik, bütün Arkaik Dönem boyunca devam eder. Bu zaman diliminde iki temel biçim görülür: 1. Saç, kulakların arkasından enseye, sırta verilir. 2. Kulak arkasından öne verilen saç, göğüse düşürülür. Her iki temel biçimde de saç, ya olduğu gibi bırakılır, ya da birkaç örgüye ayrılır.323 (Şekil 99 )

Kadınlar, saçlarına bantlar, atkılar, eşarplar, torbalar (mitra, sakkos)324 ve

sargılar yardımı ile de pek çok biçim verdiler. (Şekil 100 ) Pers Savaşlarından önce, bantlar veya şeritlerle bağlamalarına karşın, büyük bir kısmı saçlarını serbest bırakıyordu. Zaman ilerledikçe saçlar, genellikle bir şerit ile toplandı ve sık sık ‘’ampyks’’ veya ‘’stephane’’ olarak bilinen, olasılıkla altından yapılmış, önde epeyce yüksek ve arkaya doğru daralan bir süs de takıldı.325 Schmidt ve diğerlerinde

ampyks, dar ve kısa bir çemberdir ve arkadan bağlanması gerekir. Stephane ise geniş ve tüm başı çevreleyen bir süstü.326 Akropolis korelerinin hemen hepsi, bu

floral dekorlu saç süslerini kullandılar. Bazen rüzgârdan uçmasını önlemek için saçı, bir torbacık içinde topladılar. (Şekil 100 b ) Bazen de erkekler gibi kadınlar da saçlarının uzun uçlarını şeritlerle bağlayıp arkaya bıraktılar. Şerit, başlı başına omuzlarına aldıkları şalın uzunluğunda idi, saça sarıldıktan sonra uçları, kenarlara sıkıştırıldı ve kulakların arkasından sarkıtıldı. Saçlar, önceleri aşağıda, ensede toplandı ve çeşitli biçimlerde düzenlenmiş bantlarla yerinde sabitlendi. (Şekil 100 c,d ) Eşarp veya torbalarla da sık sık sarılarak toparlandı. Saç biçimleri, günümüzdeki kadar çeşitliydi: Bazen kulakların önünde birkaç perçem bırakılarak saçlar, tamamen sarıldı. (Şekil 100 g); bazen sadece alnın üzerinde bir miktar saç görüldü (Şekil 100 h ) ; bazen de eşarp, sarıldıktan sonra uçları kenarlara sokuşturuldu ve kulakların önünden sarkıtıldı, saç sadece alnın ve başın üzerinde

323 . Blanck, s. 111

324 . Mitra, sakkos: Saç torbacığı, eşarp. Abrahams 325 . Abrahams, s. 111

görüldü. (Şekil 100 i-j ) İ.Ö.IV y.y. modası olan topuz, küçük bir eşarpla bağlanıp başın üzerinde yer aldı; bu saç biçiminde eşarbın geniş tarafı arkaya getirildi ve uçları başın ön tarafında bağlandı. (Şekil 100 k ) Meidias Vazosu’nda görülen örnekte ise bazen bir file, saçın arkasında yer aldı.327 (Şekil 100 l ) Schmidt ve

diğerleri, ‘’kredemnon’’dan bir başörtüsü olarak söz eder. Keten ya da pamuklu kumaştan, sonraları da ipekten yapılan kredemnonlar, bazen başa sarılıyor, bazen alında, alnın üzerinde ya da başın arkasında düğümleniyordu. Çoğu kez renkli bantlarla başa tutturulurdu.328 (Şekil 101 )

Daha eski dönemlerdeki yaşlı, seçkin erkek ve kadınlar, özel kutlamalarda uçları sarkan alın bantları takmışlardır. Genç kızlar ise özel kutlamalarda saçlarını renkli bantlarla birlikte örmüşlerdir. Uzun saçın bir veya beş kez dolanıp toplandığı bantlar, dar ise ‘’tenien’’, geniş ise ‘’ mitren’’ adını alır. Bu dar ve geniş bantlar, ayrı ayrı kullanıldığı gibi birlikte kullanımı da görülür. Tenien ve mitrenler yün, ipek ya da deridendi ve kırmızı, beyaz, sarı ya da mavi olabiliyordu. ‘’Keryfalos’’ (kekryphalos?) denilen saç filesinin, torbasının, Homeros Döneminde de bilindiği sanılmaktadır, altın ya da ipek iplerden örülmüş ya da dokunmuş olabilirdi. ‘’Sakkos’’, saç torbası, daha tok bir malzemedendi, büyük ihtimalle yündendi. Schmidt ve diğerlerinde de Abrahams gibi saç torbasının kullanımında aynı görüş belirtilir: Sakkos, saçın ya tümünü ya da bir kısmını örtmekteydi. Çoğunlukla saç tutamlarını kenarlardan taşıracak biçimde bağlanırdı. (Şekil 102 ) Kadınlar, saçlarını süslemek için saç iğneleri de kullandılar. Anakarada ahşaptan, altın kaplama saç iğneleri bulunmuştur. Altın ve bronz spiral tellerin, kıvırcık saçı toplamada kullanıldığı ve çok önceden beri bilindiği varsayılır. Altın ya da gümüş tokaların ise saç iğneleri ile işlevleri, yani saçın toplanması durumunda, aynıydı.329 (Şekil 103 )

327 . Abrahams, ss. 112 - 113 328 . Schmidt ve Diğerleri, s. 60

Hellenistik Dönemde saç biçimleri çeşitlendi. Torbanın tamamen kaybolduğu görülür, onun yerini yapay dalgalar, lüleler alır. Büyük İskender Zamanının Yunan saç modelleri, günümüz Avrupa’sında olduğu kadar çeşitlidir.330 (Şekil 104 )

Kadınlar, saçlarını biçimlendirmek için taraklar, saç ütüsü ve lüle maşası da kullandılar. Saç ütüsü ve lüle maşası ile alnı çevreleyen spiral biçimli küçük lülelerin yanısıra uzun kıvırcıklar da yapılıyordu. Ege Bölgesi’nde kullanılmış olan ilk tarakların ahşap olduğu sanılmaktadır. Ancak, iklim koşulları nedeniyle günümüze ulaşamamışlardır. Erken Myken Dönemi tarakları, fildişindendi ve genellikle ‘’enli olmaktan çok, uzundu, dörtgen ya da trapez biçimliydi ve tek tarafları dişli idi’’. Sonraları taraklar, fildişinden yapılmaya başlandı. Ahşap, kehribar, bronz, gümüş ve altın taraklar da bulunur. Tek tarafı dişli olan tarağın yanısıra, iki tarafı dişli olanlar da kullanılmaya başlandı. Bu tip taraklar, tüm Akdeniz Bölgesi’nde oldukça rağbet görmekteydi..331 Abrahams, kemikten yapılmış taraklardan da söz eder. Yunan

kadınının tuvalet masasında aynalar da yer alır. Aynalar, genellikle bronzdan yapılmış, çok cilalanmıştı. Ancak gümüş olanı da bulunmuştu. Bunları iki sınıfa ayırmak olasıdır: Yuvarlak ve kutu biçimli aynalar. Yuvarlak aynaların, tek yüzü cilalanmıştı ve arkası genellikle işliydi. Bunların bazen ayak görevini gören bir sapı vardı, böylece ayna, bir masa üzerinde dik durabiliyordu. Bu sapların çoğu, insan figürü formundadır. Kutu aynalar ise, iki diskten ibaretti: Altta üzeri cilalı yüzey, ayna görevini görüyordu, üstteki de koruyucu kapaktı. Bu iki disk bazen, tamamıyla ayrılıyordu ama daha çok bir menteşe ile birleştirilmişlerdi. Kapak, genellikle kabartmalarla süslüydü. Diğer mitolojik sahnelerin de bulunmasına karşın, en gözde konu Aphrodite ve Eros’tu.332 Gürler’de daha ayrıntılı bilgi buluruz: Aynalar, vazolar

ve kabartmalar üzerindeki sıklıkla tasvirlerinden anlaşıldığı üzere, Yunan dünyasında kadının en popüler eşyasıydı. Geç Myken Döneminin fildişi kulplu aynaları, en erken örneklerdir. Arkaik Dönemde gümüş aynalar yaygındır. Önemli

330 . Abrahams, s.113

331 . Schmidt ve Diğerleri, ss. 49 - 50 332 . Abrahams, ss.123- 124

ayna üretim merkezleri, Tarentum ve Lokroi’dur. En çok ayna, Tarentum’da bulunmuştur. Az sayıdaki Lokroi buluntuları, buradaki bronz atölyeleri ile ilgilidir ve ayna üretimini kanıtlar. Bu atölye geleneği süreci, Arkaik Dönemden İ.Ö.IV.y.y. içlerine kadar sürer. Figürlü ayna tiplerinin ise, Yunanistan’da ve Yunanistan dışında üretilmiş olduklarını görüyoruz. Arkaik ve Klasik Dönemde en çok tercih edilen ayna sapı figürleri arasında Siren, Silen ve Dionysos, Eros, ve Aphrodite bulunur. Yunan ana karasında üç temel tipte el aynası görülür: 1. Sapı uzunca, düz ya da kabartma süslü 2. Sapı geniş, derin oyma bezemeli 3. Sapı insan figürü biçimli. Bir bronz okuluna sahip Geç Arkaik Dönemin önemli kenti Kroton’da üretilmiş olan kaideli aynalar bilinmektedir. Kabartmalı el aynaları, daha çok Lokroi üretimidir. Sicilya atölyeleri, kolonyal özellikler taşır. Tarentum, Dor; Lokroi, Aiol – Dor; Kroton, Akha özellikleri gösterir. Bunların yanı sıra ana kara özelliklerini de taşırlar. Ayrıca, atölyelerin kendilerine özgü niteliklerini de barındırırlar. Olynthos aynaları, genellikle kadın mezarlarından gelir. Bu aynalarla ilgili bir tipoloji yapılabilir: Tip I. Kulplu, düz disk biçiminde aynalar Tip II. Konkav kısmı kabartmalı konveks aynalar Tip III. Düz aynalar. Hellenistik Dönemde Kıbrıs’ta, çift olarak yapılmış, birbirlerinin üzerine kapanan bronz disklerden yapılma aynalar da bilinir. Parlak yüzler, birbiri üzerine kapanır. Dekorasyonları, çeşitli tekniklerle yapılmış konsantrik dairelerdir.333

(Şekil 105 a-b )

Gelinlerin saç kutsaması geleneği vardı: Düğünden hemen önce genç kızların saçları, yarıdan fazla kısaltılır ve bir tanrıya adanırdı. Bu tanrı çoğunlukla bakire bir tanrıça olur, düğün gecesi gelini kötü ruhlardan koruması beklenirdi. Ancak önemli bir başka neden de ‘’saç adağının sadakatle korunmuş bakireliğe teşekkür’’ inancını içermesiydi. Bir de hamilelerin saç kutsaması bulunuyordu: Kadının tek anlamı ‘’çocuk doğurmak’’ta yatıyordu; kadın, ancak erkek çocuk doğurduğunda toplum için önemli biri oluyordu. Kadınlar doğum sonrası kırk gün boyunca ‘’kirli’’, bu nedenle çocuk da olumsuz etkilere açık sayıldığından dolayı, bu sürenin bitiminde bir saç

adağı gerçekleşirdi. Bu adakta tek tutam kıvırcıklar, hem temizlik adağı, hem de ‘’tehlikenin şansla atlatılmış olması ve özlemle kavuşulmuş çocuk için teşekkür adağı’’ anlamını içerirdi. ‘’Çoğu kez saç, gücün ve ruhun mekânından çok, bedenin bir parçası olarak tüm bedeni temsil ederdi’’. Bu anlayışı İphigenia da paylaşmış olmalıdır. Mezara kendisi yerine saçlarını koyması için annesine kıvırcık saçlarından göndermişti. Bir ölümde, ölenin ailesinin ölen kişiden saç tutamları kesmesi ve saklaması düşünülürse bu inanç, daha anlaşılır olacaktır. Yas tutanlar da yine saçlarından tutamlar keserek bunları, ölülerin mezarlarına koyarlardı.334

IV. TAKILAR VE ANLAMLARI

Belgede Antik dönemde kadın ve süslenme (sayfa 132-137)

Benzer Belgeler