• Sonuç bulunamadı

2.2. Hudûs Delili Eleştirisi

2.2.2. Kendisinde Hâdis Kabul Eden Her Şey Hâdis Değildir

2.2.2.1. Sıfatlar

Mukaddemen ana hatlarıyla betimlenen sıfatlar hakkında temel üç görüşten bahsedilebilir.

1- Cehmiyye ve onları takip eden Mutezîle ve filozofların benimsediği ta’tîl (tüm sıfatlardan soyutlama) görüşü.516

2- Eş’ari ve Mâtürîdîlerin benimsediği sıfatların bazısını ta’til diğer bazısını ispat görüşü.

3- Selefin takip ettiği ispat görüşü.

Birinci Görüş

Mutezîle ve diğer gruplar gibi Cehmiyye’den olup sıfatları kabul etmeyenâlimlere göre Allah’ın zâtında kadîm veya hâdis olanherhangi bir mana kaim değildir ve olamaz.İbn Teymiyye’ye göre onlar bu bakış açısını, Allah’ı hâdis ve arazlardan tenzih olarak nitelendirseler de maksatları Allah’a ait olan sıfatları ve onda kaim olan meşîete bağlı olan fiilleri nefyetmektir.517 Sıfatlara dair böylesi bir eğilime sahip olan bu kelamcılar tüm

514 İbn Teymiyye, Hadîsü İmrân, s. 77.

515 bn Teymiyye, Hudûsü’l-Âlem, s. 137.

516 Burada müteahhir Cehmiyyenin mütekaddim Cehmiyyeden daha fazla ta’tili vurguladığını söylemek gerekir. Çünkü Cehm b. Safvan teşbih’ten sakınarak Allah’ın yaratılanlarda var olan sıfatlarla nitelenemeyeceğini söylemiştir. Onun hayat ve ilim sahibi olduğunu kabul etmezken, yaratılanlarda kendi mezhebince fiil, kudret ve yaratma nitelikleri bulunmadığından Allah’ı kâdir, fâil ve hâlık olarak nitelendirmiştir. Ona göre meşîet vardır ve âlem hâdistir. Cehm b. Safvan’ın benimsediği görüşün dışına çıkan müteahhir Cehmiyye ekolü mensubu kelamcılar bütüncül bir ta’tili benimsemişlerdir. Bağdâdî, Fark, s.

186; İsferâyînî, a.g.e., s. 108.

517 İbn Teymiyye, Hudûsü’l-Âlem, s. 115.

116

fiillerin Allah’tan ayrı ve yaratılmış olduğunu savunmuşlardır.518Ayrıca bu kelamcılar, cisimlerin ve dolayısıyla âlemin hudûsunu ispat için bu düşüncenin zorunlu olduğunu iddia etmişlerdir. MeselaHayyât, Allah’ın kadîm olduğunu savunmakla birlikte onun zatındahâdislerin kaim olduğunu savunankişinin cisimlerin hudûsunu ispatlayamayacağını söylemiştir.519Onların nezdinde Allah’ta hâdislerin kaim olduğunu söylenmesi durumunda ya Allah’la birlikte her şeyin hâdis olduğu ya da Allah’la birlikte her şeyin kadîm olduğukabul edilmelidir. Bu iki ihtimalinde yanlış olduğunu söyleyen kelamcılar iseAllah’ın zatındahâdisbir şeyin kaim olamayacağı sonucuna varmışlardır.

Allah’ta fiillerin kaim olmadığını söyleyenlerindayandığı temel iki öncül vardır:

1- Fiil Mef’ûlle, Yaratma Yaratılanla Aynıdır:

İbn Teymiyye’nin yaptığı nakle göre Cehmiyye, Mutezîle, son dönem Küllâbîler, Eş’arîler ve filozoflar Allah’ın zatında hâdislerin kaim olmasınıgerektirmesi veya âlemin kıdemi neticesini vermesi gerekçesiyle fiili, zâtî sıfat olarak değerlendirmeyip mef’ûl ile bir tutmuşlardır. Zira fiilin mef’ûlden ayrı olup ezelî olması durumunda âlemin kıdemi, hâdis olması durumunda iseher hâdis bir muhdise gereksinim duyduğundan, teselsül gerekecektir ve her iki netice de onlara göre imkânsızdır.520

Allâf, Nazzâm ve Cübbâî gibi kelamcılar yaratmanın yaratılanla aynı olduğunu söyleselerde521 de Kadı Abdücebbâr’ın Mutezîlenin doğru görüşü olarak ifadeettiği yaklaşıma göre yaratma yaratılandan farklıdır. Yaratma takdirle eş değerken yaratılan, amaca uygun bir şekilde takdir edilmiş olan şeydir yani irâdenin vuku bulduğu fiildir.522

İbn Teymiyye’ninsöylediğinegöre birçok âlim, fiilin Allah’ın zatında kaim olduğunu ve tekvin olarak isimlendirilen yaratmanın zatî bir sıfat olup yaratılandan farklı bir şey olduğunu savunmuştur. İbn Teymiyye bu görüşü Hanbelîlerin ekserisine, erken dönem Küllâbîlere, Sûfiyyeye, Hanefî, Malikî ve Şafiî imamlara nispet etmiştir.523

518 İbn Teymiyye, Derü’t-Teâruz, c. 1 s 461; İbn Kayyim, a.g.e., s. 21, 22, 26.

519 Hayyât, a.g.e., s. 146.

520 Beyâzîzâde, a.g.e., s. 18.

521 Eş’arî, Makâlât, s. 206-207.

522 Abdülcebbâr, a.g.e., s. 548.

523 İbn Teymiyye, Hudûsü’l-Âlem, s. 123; Nesefî, Bahr, s. 34.

117

AyrıcaBağavî’nin (ö. 516/1122)Şerhü’s-Sünne isimli kitabında bu görüşüEhl-i Sünnet’ten naklettiğini belirtmiştir.524

Ebû Hanîfe’yi takip ederek fiilin zâtî ve ezelî bir sıfat olduğu görüşünü525 savunan Mâtürîdî, bunu kabullenmeyen ve fiilin kudret ile nitelenen bir durum olduğunu söyleyen Ka’bî’ye şu soruyu sormaktadır:Allah yaratılanları yaratmamaya güç yetirir mi? Bu soruya verilecek olan olumsuz cevap yaratmanın vefiilin zâtî bir nitelik olduğu sonucunu verirken olumlu cevap yaratılanların kadîm olduğu sonucunu verecektir.Çünkü bu durumda kudret henüz yaratılmamış bir şey üzerine vuku bulacaktır.526Bu soru, varlığı yok etme değil yok olanınvarlığını engelleme algısına mebnidir.Bunun “hâdisler zincirinin başlangıcı vardır”

öncülünün kabulüyle birlikte527âlemin kıdemini gerektirdiği ve bu zeminde ispatlanacak olan fiil sıfatının, tabiat ile yaratma sonucunu vereceği bir tarafa bırakılacak olursa, ki Mâtürîdî’de böyle bir şey söz konusu değildir528, Eş’arîyye ve Küllâbîyye gibi Allah’ta hâdislerin kaim olması gereğinden kaçınarak fiil ile mef’ûlün aynı olduğunu söyleyen kelamcılarla tekvinin kadîm olduğunu ve tüm fiilî sıfatların hakikî olmayıp ona döndüğünü savunan Mâtürîdî mezhebi arasındakigörüş ayrılığı lafzî olmaktan öteye geçmemektedir.529

Kerrâmîye, mef’ûl türünün kıdemini gerektirecek olan fiillerdeki teselsülden kaçınmak için fiilin hâdis olup zâtta kaim olmasıyla birlikte Allah’ın sonradan fail olduğunu savunmuştur. Ehl-i hadis ise fiilin zâtta kaim ve hâdis olup kudret ve meşîetebağlı olduğunu savunmuş, Allah’a ait olan fiilin ezelî ve ebedî olduğunu söylemiştir. İbn’ül-Kayyim el-Cevziyye bu durumu aşağıdaki beyitler arasında dile getirmiş vebu konuda ehl-i hadisin görüşünü benimsemeyenlere cevap vermiştir:

ٌٌٌٌٌٌٌٌٌٌٌٌناثدحلابٌفاصولأاٌنمٌٌاورفٌٌٌٌٌٌٌٌهنيعٌوهٌهنأبٌنولئاقلاٌو

(Fiilin mef’ul ile aynı olduğunu söyleyenler Onu hudûsile nitelemekten kaçındılar)

ٌٌٌٌٌٌٌٌٌٌٌٌناكمإٌاذٌاللهٌلعفٌلازٌامٌٌٌٌٌٌٌٌٌٌٌٌٌلبٌلعفلاٌهيلعٌاعنتممٌناكٌام

524 İbn Teymiyye, Hadîsü’n-Nüzûl, s. 156-159.

525 Ebû Hanîfe, a.g.e., s. 46.

526 Ebû Mansur, a.g.e., s. 43.

527 Ebû Mansur, a.g.e., s. 14.

528 Ebû Mansur, a.g.e., s. 37.

529 Ali el-Kârî, a.g.e., s. 33.

118

(Onun fiilde bulunması hiçbir zaman imkânsız değildi. Bilakis onun fiili hep mümkündü)530

Öte taraftan İbn Teymiyye de herhangi bir mef’ûle geçişli olan fiilin onun bizatihi kendisi olmayacağını gerekçe göstererek Allah’a ait olan fiillerin yaratılanların kendisi olmadığını savunmuştur.531

2- Kudretve Meşiete Bağlı Olan Şeyler Allah’taKaim Olmaz:

İbn Teymiyye varlıksal olarak kudrete ve meşiete bağlı olan şeylerin Allah’ta kaim olmasının kelamcılarca hâdislerin Allah’a hulûlü olarak isimlendirildiğini söylemiştir. İbn Teymiyye’ye göre bu isimlendirme ilk olarak Mutezîle’nin bir kolu olanCehmiyye tarafından ortaya atılmıştır. Daha sonra bunları Ebû Muhammed b. Küllâb ve onu takip eden Hâris el-Muhâsibî (ö. 243/857), Ebû’l-Abbâs el-Kalânisî (ö. 4./10. yy başları [?]), Ebû’l-Hasan el-Eş’arî ve bunları takip eden Cüveynî gibi birçokâlim takip etmiştir.İbn Teymiyye’nin aktardığına göre bu âlimlersöz konusu öncülü esas alarakgeçişsiz veya geçişli hiçbir ihtiyarî fiilin Allah’ta kaim olamayacağını savunmuşlardır.532

Onlara göre Allah için geçişsiz fiil söz konusu değildir. Onun tüm fiilleri geçişlidir.

Buna göre “O ki gökleri ve yeri yarattı”533 ayetindeki gibi geçişli olan fiiller, Allah’ın zatında herhangi bir fiil kaim olmaksızın gerçekleşir. Bu bakımdan yaratma fiiliyle birlikte Allah’ta herhangi bir değişikliklik olmamıştır. Meydana gelen şey izafet ve nispetlerden ibarettir. Bunlar ise varlıksal olmayan şeylerdir.

İbn Teymiyye bu öncülü benimseyenlerin kitap ve sünnette dile getirilen sıfatlara karşı iki tür bakış açısı geliştirdiklerini söylemiştir:

1. Geçişli veya geçişsiz olsun varlığı kudret ve isteğebağlı olan tüm fiilleri hâdis ve yaratılmışsaymak.

2. Bu fiillerin tümünü kadîm olarak ele almak.

530 İbn Kayyim, a.g.e., s. 61-63.

531 İbn Teymiyye, Derü’t-Teâruz, c.1 s 446.

532 İbn Teymiyye, Hadîsü’n-Nüzûl, s. 159, 226.

533Kur’ân, En’âm, 6/1.

119

İbn Teymiyyesöz konusu bakış açılarınınsahabe, tabiin ve onlardan sonra gelen meşhur imamların görüşüneuymadığınısöylemektedir.534

İkinci Görüş

Beyazîzâde’nin naklettiğine göre Kerrâmîye dışındakikelamcılarhâdis bir şeyin kadîmde kaim olmasını onun kıdemi ile çelişkili görmüş ve hâdislerin Allah’ta kaim olduğunun savunulması durumunda Allah’ın varlığına dair bilgiye ulaşılamayacağını söylemişlerdir.535Örnek olarakAliyyü’l-Kâri hâdislerin Allah’ın zâtında kaim olmasının hem aklî hemde naklî delillere göre imkânsız olduğunu söylemiştir. Ona göre “doğurmadı ve doğurulmadı”536 ayeti Allah’ın hâdislere mahal olmaması ve hâdis olmamasınıifade etmektedir.537

Küllâbîyye ve onları takip eden Eş’arîyye gibi Allah’ta sıfatların kaim olduğunu söyleyen kelamî gruplara göre bir şeyi zatında kabul edebilen, o şeyi veya onun zıtlarındandan birini bünyesinde barındırmak durumundadır.538 Bu öncülü esas alan bu gruplar Allah’ınhâdislere kâbil olması durumunda hâdislerden veya zıtlarından birini bünyesinde barındırması gerektiğini söylemişlerdir. Yani sürekli hâdislere mahal olması gerekir.Hâdislerle birlikte olmak zorunda olan her şey zorunlu olarak hadis olduğundan böyle bir durum Allah’ın hâdis olmasını ilzam edecektir. Fakat bu durum vakıaya terstir.

Zira Allah kadîmdir. Bu nedenle herhangi bir hâdisemahall olmasımümkün değildir.539 Özetle bu kelamcılar, zatî sıfatların Allah’ta kaim olduğunu ve kadîm olduklarını söylemekle birlikte irade ve kudrete bağlı olan ihtiyârî fiillerin Allah’ta kaim olmayıp yaratılmış olduğunu savunmaktadırlar.

Üçüncü Görüş

Görüldüğü gibi Cehmiyye ve onları takip edenler Allah’a ait olan tek bir fiil türü olduğunu ve tüm fiillerinyaratılmış olup Allah’tan ayrıolduğunu söylemişlerdir. Küllâbîler ve onları takip edenler iseAllah’ın fiillerini, yaratılmış olup Allah’tan ayrı olanfiiller ve

534 İbn Teymiyye, Hadîsü’n-Nüzûl, s. 227.

535 Beyâzîzâde, a.g.e., s. 100.

536Kur’ân, İhlâs, 112/3.

537 Ali el-Kârî, a.g.e., s. 30,54.

538 Bâkıllânî, a.g.e., s. 26.

539 İbn Teymiyye, Hudûsü’l-Âlem, s. 115.

120

kadîm olup Allah’ın zatından hiçbir surette ayrılmayan fiiller olmak üzere ikiye ayırmışlardır. Onlara göre kadîm olan fiil hiçbir surette kudrete ve isteğe bağlı değildir.

İbn Teymiyye’nin söylediğine göre hadisâlimlerininçoğu ve bazı kelamcılarKüllabîler’in yapmış olduğu fiil tasnifine üçüncü bir fiil türü eklemişlerdir. Ehl-i hadisin üçüncü tür olarak dile getirdiği fiiller, Allah’ın zâtında kaim olup varlıksal olarak onun meşi’eti ve kudretine bağlı olan fiillerdir.

Fiili üçlü tasnife tabi tutan âlimlerden bazıları teselsüle düşmekten çekinerek Kerrâmîler’in dediği gibi Allah’ın ezelde fail olmayıp sonradan fail olduğunukabullenmiş vebu kısma dâhil olan fiillerin hâdisolduğunu söylemişlerdir.Ehl-i hadisin çoğu ise bu fiil türünü kadîm olarak değerlendirmiş ve türün oluşumu ile o türe ait olan fertlerinoluşumunu ayrı kategorilerde ele almışlardır. İbn Teymiyye’ye göre akıl erbabının çoğuda buna paralel olarak türsel fiil ile ferdî fiilin devamını farklı kategorilerde değerlendirmişlerdir.540