• Sonuç bulunamadı

Sürecin Azerbaycan ve Türkiye Ilişkilerine Yansımaları

3. TÜRKİYE ERMENİSTAN İLİŞKİLERİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ (İLK

4.3 Sürecin Azerbaycan ve Türkiye Ilişkilerine Yansımaları

Türkiye-Ermenistan normalleşmesinin görüşüleceği günlerde süreci yakından takip eden üçüncü taraflardan biri Azerbaycan'dı. Çünkü bu sürecin Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ politikası üzerinde doğrudan bir etkisi vardı. Azerbaycan yetkilileri Türkiye ile Ermenistan arasındaki toplantıya itiraz etmese de, sınırların açılmasına şiddetle karşı çıktılar. Bu yönde Türkiye ile Azerbaycan arasında o güne kadar ciddi bir işbirliği olmuştu. Ancak 2009 yılında Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesi sürecinin ayrıntıları hakkında haberler üçüncü taraflardan alması, Türk yetkililerinin konu ile ilgili tutarsız fikirler seslendirmesi, Ermeni basınındaki dalgalanan Dağlık Karabağ'ın Türkiye-Ermenistan normalleşmesi için ön koşul olmadığını haberlerinin tekzib edilmemesi Azerbaycan için ciddi endişeler doğurmaktaydı. 1993'ten beri ilk defa Dağlık Karabağ'ın Türk-Ermeni ilişkilerinde güçlü bir önkoşul olmadığı havası hissedilmekteydi.

Türkiye'de sürmekte olan bu sürece paralel olarak Azerbaycan’da halk arasından ve siyasi arenadan itirazlar yükselmeye başlıyordu. Kırılgan bir şekilde Azerbaycan Devleti bu meselenin Tükiye’nin kendi meselesi olduğunu dile getirse de tavrını koymaktan çekinmemekteydi. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev "Sınırların Kalbecerin işgalinden sonrakapatıldığını ve ancak yalnızca Kelbecerin azat edilmesinden sonra açılması gerektiğ”ni söylemesiyle Azerbaycan’ın resmi düzeydeki tutumunu belirtmiş oldu. Bu olaylar karşılıklı ilişkilerde bir süreliğine belirsizliğe yol açtı. Türkiye’nin Ermenistan’la ilişkilerini normalleşdirme sürecinde Azerbaycan tarafını yeterli bilgilendirilmediği ve Azerbaycan tarafının sürece dahil etmediği yönünde kırgınlıklarda ciddi bir artış yaşanmıştır.

Güney Kafkasya’nın sürmekte olan olayların jeopolitik prizmasından baktığımızda ne Azerbaycan’da ne de Türkiye’den yaşanan bu krizden yarar gördü. Aksine bu krizden üçüncü güçler kar etmeye çalıştı. Türkiye-Ermenistan normalleşme sürecine ilişkin kısa süreli gerginlik, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki diğer alanlarda olumsuz etki yarattı. Özellikle, iki ülke arasında bir gaz alım anlaşması imzalanması ertelendi. O süreç yaşandığında ilişkiler zarar görmüş olsa bile Türkiye Azerbaycan ilişkilerinin pekiştirilmesi adına ve ilişkilerin sonrakı seyrine olumlu katkılarda bulunmuşdu. İki ülke jeopolitik durumunu ve stratejik hedeflerini esas alarak ilişkileri duygusallık ve kardeşlik boyutundan ileri götürerek stratejik işbirliği çerçevesine ulaştırılmıştı.

Yaşanan kısa süreli gerginliğin ardından yapılan karşılıklı ziyaretler sonucunda Türkiye ve Azerbaycan arasında zedelenen ilişkilerin onarılması uzun sürmedi. Bu ziyaretlerin en önemlisi, 13 Mayıs 2009 tarihinde beş hükümet görevlisiyle birlikte Başbakan Erdoğan'ın Azerbaycan’a yaptığı seferdi. Uzmanlar bu ziyareti "gecikmeli, ancak yararlı bir ziyaret" olarak değerlendirdi. Erdoğan’ın Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Meclisi’nde yaptığı konuşmada, “Türkiye-Ermenistan sınırlarının Dağlık Karabağ’ta işgal edilmeden açılmayacağını” söylemesi bu sınırların açılmasını isteyen çevrelerde ciddi itirazlara sebep olsa da iki ülke arasında ilişkileri onarmak adına önemli oldu. Bu durumdan menmun olmayan bazı gazeteciler ve üst düzey politikacılar, Türkiye'nin sınırlarının Dağlık Karabağ için deyil etraf 7 ilin işgaliyle ilgili kapatıldığını dile getirerek Erdoğanın yalnış açıklama yaptığını savunsalar da Erdoğan daha sonralar tekrar tekrar Mecliste söylediği ifadeleri tekrar etti. Türkiye Başbakanı dışında dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da defalarca Dağlık Karabağ’ın işgaline son verene kadar sınırların açılmayacağını belirtti.

Bu olaydan sonra, Dağlık Karabağ ve Ermenistan diplomasisi konusunda Türkiye ile Azerbaycan arasındaki işbirliği daha belirgin hale geldi. Türkiye ile Ermenistan arasındaki her yeni olayın ardından Azerbaycana Türkiye'den diplomatlar göndererek veya resmi bir düzeyde açıklamalar yaparak bu yeni olayların gelişimi hakkında Azerbaycan’ı bilgilenridi. Böylece,Türkiye'nin Ermenistan politikasının esasından Azerbaycan haberdar oldu. Özellikle, Erdoğan’ın Türkiye Milli Meclis’indeki ifadeleri, Azerbaycanın Türkiye’ye duyduğu güveni artırdı.Lakin protokola giden süreç devam ettiği için zaman zaman siyasi çevrelerde gerginlikler yaşanıyordu.

Erdoğamın iki ülke adına sergilediği bu olumlu tutumun ardından güven ortamı oluşsa da, protokol konuşmalrının en zirvede olduğu donemde 2009 yılının Ağustos ayında Türkiye ve Ermenistan arasında oynana maça Azerbaycan Bayrağının sokulmaması ilaveten bayrağa karşı büyük saygısızlık yapılması bu süreçdeki en belirgin tepkileri ortaya çıkardı. Özellikle bu süreçde sadece Azerbaycan Halkı değil Türkiye Halkı da sonuna kadar bayrağa yapılan bu saygısızlığa karşı tepkilerini ortaya koydu (www.youtube.com/Bursa’da Azeri Bayrakları).

Ermenistan’daki maçta Türkiye’ye ve Azerbaycan’a karşı saygısızlığın başvermesinin ardından Türkiye Hükumetinin bayrakla ilgili tepkisini anlamak mümkün değildi. Ermenistan’daki maçda her ne kadar gündeme getirilmese de çok sayıda işgal olunmuş Azerbaycan toprakları üzerinde kurulmuş olan sözde “Karabag Cumhuriyeti” bayrakları kaldırılmıştı. Halbuki Ermenistan’da kaldırıla bayrak uluslararsı hukuka ters olarak kurulan ve yasadışı bir devlerin bayrağıydı. Azerbaycan’ın bayrağı ise dunya tarafından tanınan Birleşmiş Milletler üyesi olan bir devletin bayrağı idi (Aslanli, 2015:218).

Türkiye’nin Ermenistan ile yakınlaşması Azerbaycan Türkiye ilişkilerinin ekonomik seyrine de yansımıştır. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, Azerbaycanın Türkiyeye satdığı doğalgazın piyasa düzeyinden aşağı olduğunu ve yeni sözleşme yapılaması gerektiğini dile getirmiştir. Türkiye daha önce aldığı her bin m³ doğalgaz için 120 dolar ödemekteydi. Yeni sözleşmede ise 300 dolar ödemesi gerektiğine karar verilmişti (Asker, 2010:3).

Bayrak krizinin ardından Azerbaycan’da mühalif ve iktidar çevreler bir araya gelerek birlik oluşturmuş tepkisini ortaya koymuştu. Hatta fazla ileri gidilerek 1918 mücadelesinde buraya gelen Bakü’nün Türk Kahramanlarının uyuduğu Türk Şehitliği’ndeki bayraklar bile indirilmişti. Lakin hükumet bu meselenin politik olduğunu değil Şehitlikdeki tadilat işleriyle ilgili olduğunu söylemekteydi. Bakü’den çok sayıda Milletvekili heyeti buraya gelerek tepkilerini ortaya koymuştu. Aznı zamanda Türkiye Büyükelçiliği’ne resmi nota gönderilmişti. Bu kriz siyasilerin görüşmeleriyle ve saygısızlık yapanların görevden alınmalarıla yatıştırılmaya çalışıldı.

Bu dönemde Azerbaycan Türkiye’ye karşı net bir tavır alarak Rusya eksenli politikalar izlemeye başlamıştır. Buna rağmen, üst düzey ziyaretler neticesinde,

aradaki soğukluk yerini tekrar sıcak ilişkilere bırakmaya başlamıştır. 2008-2010 yıllarında yaşanan bu hareketli gelişmelerin devamında Türkiye-Ermenistan arasında heyacan verici bir gelişme yaşanmamıştır. Genel olarak münasebetler Ermenistanın soykırım ve toprak iddiaları ve Türkiye’nin de bu iddialara karşılık vermesi şeklinde gelişmeler devam etmiştir. Protokol sürecinin dondurulmasının deamında Türkiye ile Azerbaycan ilişkileri düzelmeye başlamış ve daha büyük stratejik boyutlara ulaşmıtır (Dikkaya, 2017:589).