• Sonuç bulunamadı

Bologna Süreci biçimsel olarak Bologna’da 1999’da 29 Avrupa ülkesi Eğiti m Bakanınca deklere edilen bir Bildirgeye dayanmaktadır. Aslında 2010 yılına kadar “Avrupa Yükseköğreti m Alanı” (AYA) oluşturma süreci olarak adlandırılmakta idi. Buna daha sonra “Avrupa Araştı rma Alanı” oluşturulması ve bunların tüm dünyaya yaygınlaştı rılması hedefl eri de eklendi33.

Bologna Süreci, niteliksel olarak ise, yükseköğreti m sürecinin tümden metalaştı rılması ve piyasa koşullarına (sermayenin ihti yaç, öncelik ve kararlarına) bağlanma sürecidir. Eğer bir benzetme yapılırsa Sovyetlerin dağılması ile Bologna Süreci yakın tarihsel dönemin olgularıdır ve Sovyetler Birliğinin dağılması Bologna misyonunu güçlendirmiş olarak kabul edilebilir. Rusya ve Çin’e kadar sermayenin küreselleşmesine paralel bir şekilde aslında zaten küresel olan bilgi ve teknolojinin tümden sermaye ile uyumlulaştı rılması ve sermaye tarafı ndan deneti mi süreci başlatı lmıştı r. Lizbon Konvansiyonunun sekretaryasını yürüten ve Bologna İzleme Grubu üyesi UNESCO- CEPES, (UNESCO Avrupa Yükseköğreti m Merkezi); kendi resmi sitesinde tarihi başarıları arasında şunları da saymaktadır: Özellikle Doğu Blokunun dağılmasından sonra (...) 1990’lardan başlayarak AB ile uyum içinde Güney ve Merkez Avrupa’da yükseköğreti m reformları yöneti lmiş, Dünya Bankası (DB), OECD ve diğer uluslararası ağlar ve organizasyonlarla işbirliği güçlendirilmişti r34.

33 bologna.yok.gov.tr adresindeki bilgiler ve bildirgeler erişim tarihi: 05.09.2010 34 www.cepes.ro erişim tarihi: 05.09.2010

45 “Türkiye’de Yükseköğreti m: Eğilimler, Sorunlar ve Fırsatlar - Yükseköğreti m Sistemi Üzerine 17 Türk Üniversitesinin EUA-IEP Kurumsal Değerlendirme Raporlarına Dayanan Gözlemler ve Öneriler” (TÜSİAD-T/2008-10/473) adlı raporun sunumunda IEP Yönlendirme Komitesi Başkanı sürecin dinamiğini şu şekilde dillendirmektedir: “...giderek azalan kamu fi nansmanı ve

yükseköğreti m gelirlerinin özelleşti rilmesine yönelik küresel eğilim: Tüm bunlar değişimin iti ci gücü olmuş ve yükseköğreti m açısından yeni koşullar yaratmıştı r”35.

Tüccar, sanayici ve fi nans çevrelerinin üniversitelerle pek çok açıdan ilişkisi ve ilgisi kurulabilir. Ama her şeyden önce TÜSİAD için “sanayi ve hizmet kesiminin rekabet gücünün artı rılarak” ,

“uluslararası entegrasyon hedefi doğrultusunda”, “uluslar arası ekonomik sistemde” yer alması esastı r.36 TÜSİAD’ın ana amacı tüzüğünde “piyasa ekonomisinin hukuksal ve kurumsal altyapısının

yerleşmesine ve iş dünyasının evrensel iş ahlakı ilkelerine uygun bir biçimde faaliyett e bulunmasına çalışır.” şeklinde iki temel

noktada toplanmakta ve ana faaliyet olarak “TÜSİAD, uluslararası

entegrasyon hedefi doğrultusunda Türk sanayi ve hizmet kesiminin rekabet gücünün artı rılarak, uluslararası ekonomik sistemde belirgin ve kalıcı bir yer edinmesi gerekti ğine inanır ve bu yönde çalışır” denmektedir.

Yani sermaye sınıfı açısından yükseköğreti m (ve üniversiteler), •hizmet (bir meta, bir mal)

•hizmet kesimi (sektör – üniversite işletmeciliği) olarak görülmekte, dolayısıyla TÜSİAD’ın temel faaliyet konularından biri olarak kabul edilmekte; ayrıca

35 TÜSİAD 2008: s. 13. 36 Aynı.

46

•piyasalardan ayrı bir mentalite ile işlerse hem üreti m şekli, hem de ideolojik anlamda piyasaya alternati f bir güç olarak algılanmakta, dolayısıyla kontrol edilmesi, en azından piyasa mekanizması ile uyumlulaştı rılması gereken bir güç sayılmakta, •amaçlarına ulaşmada önemli bir araç (medya, ideolojik aygıt), dolayısıyla kullanılması gereken bir ajan olarak görülmektedir. Eğiti m alanında küreselleşme; sadece Batı eğiti m kültürünün ya da herhangi bir değer veya kültürün egemenliğinden değil, kapitalist sistemin sürmesi için gerekli olan küresel ekonominin örgütlenmesini sağlayan bir dizi ekonomik-politi k düzenlemelerden oluşmaktadır. Avrupa Birliği de 2000 yılında Lizbon’da gelecek 10 yıl için kendisine yeni bir stratejik hedef belirlemektedir: Dünyanın

rekabet gücü en yüksek ve dinamik bilgiye dayalı ekonomisi olmak.

Eğiti m alanı, bu hedefi gerçekleşti rmenin en önemli araçlarından biri olarak tanımlanmış olup, bu strateji 1999’da 23 ülkenin katı lımıyla Avrupa Yüksek Öğrenim Alanı (AYA) oluşturma girişimi olarak başlayan Bologna sürecinin temel referanslarından biridir. Bugün bu sürece dahil olan ülke sayısı 47’ye ulaşmıştı r.

Bologna Süreci sermaye gruplarının yükseköğreti m şirketi kurması değil (bu zaten İngiltere ve ABD başta olmak üzere pek çok ülkede vardı), mevcut tüm yükseköğreti min sermayenin önceliklerine ve sermaye gruplarının yöneti mine geçirilmesidir. DTÖ-GATS’ın; eğiti m ve sağlık dahil her tür sosyal hak ve ihti yaçların metalaştı rılması, kamunun küçültülmesi ve piyasaların tek belirleyici mekanizma haline geti rilmesini amaçlayan sosyal hizmetlerin özelleşti rilmesi şartı nın bir parçası konumunda bulunmaktadır. AYA ve AAA veya Bologna Süreci’ni özetlemek gerekirse,

47 1. Tüm dünya yükseköğreti m ve üniversite anlayışı, kurum ve

organizasyonunun,

2. Piyasa öncelikleri ve sermayenin küreselleşmesi temelinde, 3. Tüm emek, öğretmen, akademisyen ve araştı rmacı gücünü

metalaştı rmak üzere,

4. ABD-Anglosakson modeline uygun şekilde yeniden düzenleyerek; 5. Akademisyenlerin özerk varlığını (üniversite özerkliği ve

akademik özgürlükleri), 6. Özgür düşünceyi

7. “Gerçeği arama”nın farklı yollarını, farklı bilme biçimlerini ortadan kaldırma sürecidir.

Sonuçta, kapitalizmin 1970’lerin sonlarında girdiği krizden çıkmak için sermaye birikim rejimini değişti rmeye yönelik yeni arayışlara girmesi (küreselleşme, fi nansallaşma ve askeri harcamaların artı şı) ve 1990’larda da reel sosyalizmin çöküşü, gelişmiş kapitalist ülkeler başta olmak üzere tüm kapitalist dünyada sosyal devlet uygulamalarının, böylece de kamusal eğiti m, sağlık ve sosyal güvenlikgibi sosyal refah harcamalarının ciddi ölçüde budanmaya başlandığı bir süreci başlatmıştı r. Bu süreç, eğiti m alanında ve özellikle üniversitelerde etkisini çabuk göstermişti r.

1998 Sorbonne ve 1999 Bologna Deklarasyonu kırılma noktası sayılırsa, piyasa koşulları içinde küresel yükseköğreti m sektörü oluşturmak ve her bir yükseköğreti m kurumu (yükseköğreti m fi rması) için de bu piyasada iş görebilmek ve payını artı rabilmek temel amaç olmuştur. Malın türlerini, kalite ölçütlerini ve kalitesini, fi yatı nı, sunucularını, tüketi ci-yararlanıcılarını, çalışma-iş koşullarını, yöneti mlerini, sahiplerini… artı k AYA-Avrupa Yükseköğreti m Alanı (Bologna Süreci) belirlemektedir. Dahası liberal piyasa ilkelerine bile aykırı bir şekilde AYA’nın yükseköğreti mde OPEC gibi kartel

48

rolü üstlendiği, aynı zamanda oligopol bir piyasa oluşturduğu söylenebilir.