• Sonuç bulunamadı

1.1.4 İnsani Kalkınma Endeksi Ve Önem

1.2. SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA KAVRAM

Sürdürülebilirlik kavramının Türkçe sözlüklerde tam karşılığı yoktur. Vikipedia sözlükte sürdürülebilirlik daimi olma yeteneği olarak adlandırılmaktadır.19 Mali açıdan sürdürülebilirlik ise ödeyememe durumuna düşmeden yükümlülüklerin yerine getirilebilmesidir.

1.2.1. Sürdürülebilir Kalkınmanın Tanımı

“Sürdürülebilir Kalkınma” ( Sustainable Development ) kavramı teori ve pratikte yeni gelişmekte olan bir kavramdır. Tamamıyla net ve açık bir şekilde belirlenmiş değildir. Kavram ile ilgili şimdiye kadar birçok tanım yapılmıştır. Sürdürülebilir kalkınma kavramının tanınmaya ve yaygın biçimde kullanılmaya başlanması asıl, 1987 yılında Birleşmiş Milletler Çevre ve Gelişme Komisyonumun       

19 Vikipedia Sözlük, http://tr.wikipedia.org/wiki/S%C3%BCrd%C3%BCr%C3%BClebilir

yayınladığı Brundtland Raporu olarak da bilinen Ortak Geleceğimiz adlı raporla olmuştur.20

Brundlandt Raporunda sürdürülebilir kalkınma, gelecek kuşakların, gereksinmelerini karşılama haklarını ellerinden almadan bugünkü kuşakların gereksinmelerini karşılamak olarak tanımlanmıştır.21

Kentbilim Terimleri Sözlüğü'nde sürekli ve dengeli gelişme olarak adlandırılan sürdürülebilir kalkınma (sustainable development) “Çevre değerlerinin ve doğal kaynakların savurganlığa yol açmayacak biçimde akılcı yöntemlerle, bugünkü ve gelecek kuşakların hak ve yararları da göz önünde bulundurularak kullanılması ilkesinden özveride bulunmaksızın ekonomik gelişmenin sağlanmasını amaçlayan çevreci dünya görüşü" biçiminde tanımlanmaktadır.22

Burada tanımlanan sürdürülebilir kalkınma anlayışının merkezinde görüldüğü gibi, insan ile bugünkü ve gelecek kuşaklar arasındaki dayanışma yer almaktadır. Sürdürülebilir kalkınma kavramının tanımında yer alan öğeler, kuşak içi ve kuşaklararası dayanışma ve adalettir. Kuşak içi dayanışma ve adalet mekân, kuşaklar arası dayanışma ve adalet ise zaman boyutuna işaret etmektedir.23

Sürdürülebilir kalkınma kavramı çevre, ekonomik, sosyo-demografik ve sağlık unsurlarını kapsamaktadır. Bu kavramda vurgulanan en önemli özellik ise gelecek nesillerin ihtiyaçlarının karşılanmasına engel olmayacak şekilde mevcut nüfusun ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. Sağlık hizmetleri ve sistemi açısından bu tanımının önemi çevreye zarar vermeden insan yaşam kalitesinin iyileştirilmesidir. Ancak sürdürülebilir kalkınma kavramı çevreyi koruma girişimlerinden çok daha

      

20 Ayşegül Mengi - Nesrin Algan, Küreselleşme ve Yerelleşme Çağında Bölgesel Sürdürülebilir

Gelişme, Ankara Siyasal Kitabevi, 2003 s.2

21 TÇSV, Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu, Ortak Geleceğimiz, Çeviren: Belkıs Çorakçı,

Ankara, 1987, s. 71.

22 Ruşen Keleş; Kentbilim Terimleri Sözlüğü, Gözden Geçirilmiş 2. Baskı. Ankara, İmge Kitabevi,

1998, s. 112.

fazlasını içermektedir. Bu kavram aynı zamanda, gelecek nesilleri ve uzun dönemde sağlıklı olmayı da kapsamaktadır.

Sürdürülebilir kalkınma, çevrenin korunması ile ekonomik kalkınma kavramlarının uzun dönemli ve birlikte düşünülmesi esasına dayanır. Sürdürülebilirlik, doğadaki kaynakların korunarak, insan yaşamının kalitesinin arttırılması anlamındadır. Sosyal, ekonomik ve ekolojik amaçların birlikte ele alınarak değerlendirilmesi ve her birinin yararına olacak şekilde faaliyetlerin düzenlenmesi sürdürülebilir kalkınmaya yardımcı olur.24

1.2.1. Sürdürülebilir Kalkınmanın Tarihsel Gelişimi

Sürdürülebilir kalkınma kavramının ilk olarak nerede ve nasıl kullanıldığı kesin olarak bilinmemektedir.

Sürdürülebilirlik düşüncesinin ilk olarak görüldüğü alanlardan biri ormancılıktır. Almanya’da Baden bölgesinde 18. yüzyıl sonu ve 19. yüzyıl başlarında Karaormanlar’ın yok edilmesini önlemek amacıyla çıkarılan yasalarda, bir yandan odun ihtiyacını karşılamakta sürekliliği sağlamak, diğer yandan da ormanların rüzgarı önleme, su ihtiyacını karşılama ve dinlenme alanları olma özelliklerini korumak için onlardan yararlanırken, yalnızca bugünün ihtiyaçlarını gözetmemek, tersine ormanların daha sonraki kuşaklara da hizmet etmesini sağlamak üzere hep yeniden üretilmeleri gereği üzerinde durulmuştur.25

A. Pigou, 1912 ve 1920 yıllarında ekonomi bilimi üzerine yazdığı kitaplarda sürdürülebilirlik düşüncesinin işaretlerini vermiştir. Pigou’ya göre, insanlığın refahı üç tür sermayeye dayanmaktadır. Bunlar, (1) doğa; (2) insan tarafından üretilen maddeler; (3) insan kaynakları ve bilgi birikimidir. Pigou, günümüz sürdürülebilir       

24 Alex FARREL - Maurren Hart, “What Does Suistainability Really Mean? “The Search For Usuful

Indicators”,Environment,Vol:40, 998 s.9 

25 Hermann Hill, “Die Neue Verwaltung Nachhaltige Entwickeln”, Die Öffentliche Verwaltung, Heft

2, Januar, s. 56’dan aktaran Ayşegül Kaplan (1997), Küresel Çevre Sorunları ve Politikaları, Mülkiyeliler Birliği Vakfı Yayınları Tezler Dizisi, No. 18, Ankara.

kalkınma düşüncesinden uzak bir biçimde, bu üç sermaye türünün her birinin bir diğerini ikame edebileceğini ileri sürmüştür. Bu düşünceye göre, eğer bunlardan biri zayıflarsa, diğerleri onu tekrar kurabilir ve böylece, gelecek kuşaklar sabit bir sermaye düzeyi devralmış olurlar.26 Doğal kaynakların özel bir yere sahip olmadığı bu görüş, literatüre “zayıf sürdürülebilirlik”27 olarak geçmiştir.

1950’li yıllarda balıkçılık alanında da sürdürülebilirlik düşüncesinin ortaya çıktığı görülmektedir. H. S. Gordon, A. D. Scott ve M. D. Schaefer, “azami sürdürülebilir ürün” kavramı ile balıkçılık sektörünün azami faaliyet düzeyini daima koruyacak biçimde planlı ve düzenli bir biçimde faaliyette bulunması gerektiğini ileri sürmüşlerdir.28

1.2.1.1. Birleşmiş Milletler İnsan Çevresi Konferansı

(Stockholm Deklarasyonu 1972)

Birleşmiş Milletler tarafından Haziran 1972 tarihinde Stockholm’da “İnsan Çevresi Konferansı” gerçekleştirilmiştir. Bu konferansın ardından Stockholm Deklerasyonu kabul edilmiştir. İnsan Çevresi Bildirgesi, Stockholm konferansının bitiş günü olan 16 Haziran’da yayımlanmıştır.

Deklarasyon ile insan ve çevre ilişkilerine, insan faaliyetlerinin çevre üzerindeki olumsuz etkilerine, devletlerin ekonomik gelişme sorunlarına, çevrenin korunması konusunda uluslararası işbirliğinin önemine değinilmiş ve insanların sağlıklı ve temiz bir çevrede yaşama hakkı kabul edilmiştir.29

      

26 A. Pigou, , Wealth and Welfare, Macmillan, London’dan 1912 s.42’den aktaran Erhun Kula (1998),

History of Environmental Economic Thought, Routledge, London.

27 David Pearce, , A. Markyanda William ve E. Barbier (1990), Sustainable Development: Economics

and the Environment in the Third World, Edgar, Aldershot’tan aktaran Erhun Kula; History of Environmental Economic Thought, Routledge, London, 1998. s.23

28 Erhun Kula, “History of Environmental Economic Thought”, Routledge, London. 1998 s.151 29 Recep Bozloğan, “Sürdürülebilir Gelişme Düşüncesinin Tarihsel Arka Planı”, Sosyal Siyaset

Konferansları Dergisi, Sayı 50 (2005) s,1020

Stockholm Deklerasyonu ile “sürdürülebilir kalkınma” kavramının temelleri atılmıştır. Bunun sebebi olarak da, deklerasyonda çevrenin “taşıma kapasitesi”ne dikkat çekmesi, kaynak kullanımında kuşaklararası hakkaniyeti savunması ve ekonomik-sosyal gelişmenin çevre ile bağlantısını belirtmesini gösterebiliriz.