• Sonuç bulunamadı

3. GEBELİĞİN SONLANDIRILMASININ HUKUKİ SONUÇLAR

3.1.1. Tazminat Sorumluluğunun Hukuki Kaynakları

3.1.1.1. Sözleşmeden Doğan Sorumluluk

Hekimin hukuki sorumluluğuna yol açan kaynakların başında, sözleşmeden doğan sorumluluk gelmektedir248. Bu sorumluluk, taraflar arasında mevcut bir sözleşmeden doğmaktadır. Bu sözleşme iki türlü olabilir; ya hasta ile serbest hekim arasındaki hekimlik sözleşmesi ya da hasta ile özel sağlık kuruluşu arasındaki hastaneye kabul

246AYAN, 49; DEMİR, 228; REYHANİ YÜKSEL, Sera; “Hekimin Vekâletsiz İş Görmeden Doğan Sorumluluğu”, Marmara Üniversitesi Hukuk Araştırmaları Dergisi,

Mehmet Akif Aydın’a Armağan,21.2(2015), s. 793-804, 794.

247HAKERİ, 942; AYKIN/ÇINARLI, 184.

248HAKERİ, 942; GÖKCAN, 404; YILMAZ, Battal; Hekimin Hukuki Sorumluluğu, 3.bs. (Ankara: Adalet Yayınevi, 2017), 33.

59

sözleşmesi249. Dikkat edilirse her iki tür sözleşmede de hastanın karşısında özel hukuk hükümlerine tabi bir gerçek veya tüzel kişi bulunmaktadır. Dolayısıyla kamu hukuku kurallarına tabi ve devletin idari teşkilatlanması içerisinde yer alan sağlık kuruluşları (kamu hastaneleri gibi) veya devletin idari ajanı niteliği taşıyan gerçek kişilerin (aile hekimi gibi) bu sözleşmeye taraf olması mümkün değildir250. Bu nedenle, anılan bu kişiler üzerinde özel hukuk anlamında sözleşmeden doğan sorumluluk ilişkisi gerçekleşmemektedir251.

3.1.1.1.1. Hekimlik Sözleşmesi

Hekimlik sözleşmesi, serbest çalışan hekimin teşhis ve tedavide bulunmayı, hastanın ise bunun karşılığı olarak belli bir ücreti ödemeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanabilir252. Hekimlik sözleşmesinde taraflar hekimin edimini, sadece hastalığın teşhisi edimi ile sınırlayabilecekleri gibi hekimin teşhisle birlikte tedavi, bakım ve rehabilite etme gibi edimleri üstlenmesini de kararlaştırabilirler253. Ancak sözleşmenin içeriği ne şekilde belirlenirse belirlensin, sözleşmenin hukuki niteliği değişmemektedir; hekimlik sözleşmesi, iş görme ve ücret unsurlarından oluşan, tam iki tarafa borç yükleyen ve sürekli254 borç ilişkisi kuran rızai bir sözleşmedir255. Hekimlik sözleşmesinin hukuki niteliği doktrinde tartışmalı olup, bu sözleşmenin hukuki niteliğini açıklamak üzere hizmet sözleşmesi, vekâlet sözleşmesi, eser sözleşmesi, atipik sözleşme gibi çeşitli görüşler öne sürülmüştür256.

Hekimlik sözleşmesinde bağımlılık unsurunun, iş (hizmet) sözleşmesindeki kadar yoğun olmaması, hekimin teşhis ve tedavi yükümlülüğünü yerine getirirken hastanın emir ve talimatları ile bağlı olmaması, bu sözleşmenin iş (hizmet) sözleşmesi olarak

249

Öte yandan doktrinde her iki sözleşmeyi karşılamak üzere teşhis ve tedavi sözleşmesi ibaresi de kullanılmaktadır. Söz konusu kavram için bkz. ÖZDEMİR, Hayrunnisa; Sağlık

Hukuku Alanında Teşhis ve Tedavi Sözleşmesi, (Ankara: Yetkin Yayınları, 2017), 49 vd.

250DEMİR, 229; UYUMAZ/AVCI, 627.

251AYKIN/ÇINARLI, 224; KİRKİT, 47; YARDIM, İsa; Tüketici Olarak Hasta Hakları, (Ankara: Adalet Yayınevi, 2016), 22.

252Benzer yönde ÖZDEMİR, 49. 253DEMİR, 226.

254 Hekimlik sözleşmesinin ani edimli olduğu yönünde bkz. ÖZDEMİR, 85; YARDIM, 22. 255KİRKİT, 50; GÜLEL, 83-84.

256Tartışmalar hakkında bkz. DEMİR, 226; GÖKCAN, 968; ÖZPINAR, 31; KİRKİT, 51 vd.

60

kabul edilmesini engellemektedir257. Öte yandan doktrinde bir görüşe göre, hekimlik sözleşmesi ile hekim, eser sözleşmesinden farklı olarak bir sonuç borcu altına girmeyip; sadece işin görülmesi sürecini üstlendiğinden, hekimlik sözleşmesinin bir eser sözleşmesi olarak kabul edilmesi de mümkün değildir258. Bu nedenle teşhis ve tedavi edimini özenli bir şekilde ifa ettiği sürece sonucun başarısız olmasından sorumlu olmamaktadır259. Nitekim tıbbi müdahalelerde hekimlerin tedavi sonucunu garanti etme farklı bir deyişle iyileşme garantisi verme yükümlülüğü bulunmadığından eser sözleşmesindeki sonuç taahhüdü yükümlülüğü tıbbi müdahalelerin özü nedeniyle mümkün görünmemektedir260.Buna karşın doktrindeki hâkim görüşe ve Yargıtay’ın kabulüne göre estetik operasyonlar ile diş protezi gibi sınırlı alanlarda hasta ile hekim arasındaki ilişkinin eser sözleşmesi olduğu belirtilmektedir261.

Tüm bu nedenlerle doktrindeki hâkim görüş, hekimlik sözleşmesinin hukuki niteliğinin vekâlet sözleşmesi olduğu yönündedir262. Bu sözleşme kapsamında hekimin teşhis ve tedavi edimini tıbbi standartlara uygun olarak özenli bir şekilde yerine getirmesi gerekmektedir. Ayrıca hekimin, hastayı aydınlatma, rızasını alma, sadakat, kayda geçirme ve sır saklama yükümlülükleri de bulunmaktadır263. Hekimin bu yükümlülüklerinden herhangi birisine aykırı davranması, sözleşme ile üstlenilen edimlerin ihlali niteliğini taşımakta ve hekimin hukuki sorumluluğunu gerektirmektedir264.

257HAKERİ, 793; YILMAZ, 43; AKYILDIZ, 382. 258

AYAN, 55.

259

AYAN, 55.

260AYKIN/ÇINARLI, 226; KİRKİT, 55-56.

261HAKERİ, 794; GÖKCAN, 970; AYKIN/ÇINARLI, 238; KİRKİT, 58; ÖZDEMİR, 92; YÜKSEL, 796. Ancak bu durum doktrinde tıbbi müdahalelerde hekimden bağımsız rizikoların gerçekleşebileceği ve eser sözleşmesinin ayıba karşı tekeffül hükümlerinin uygulanmasına elverişli olmayışından kaynaklı olarak eleştirilmekte ve eser sözleşmesi olamayacağı savunulmaktadır. Kurşat, Zekeriya; “Eser ve Vekâlet Sözleşmelerinin Nitelendirilmesi Sorunu ve Nitelendirmenin Hükmü”, İÜHFM, C. LXVII, S. 1-2, s. 143-166, 147.

262AYAN, 54; HAKERİ, 793; OZANOĞLU, 55; GÖKCAN, 970; ÖZDEMİR, 94;

YILMAZ, 43; KİRKİT, 59; YARDIM, 27; AKYILDIZ, 383.

263GÖKCAN, 979.

61

Hekimlik sözleşmesi, vekâlet sözleşmesi olmasının haricinde, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun265 m.3/1(l) gereğince, bir tüketici işlemi niteliği de taşımaktadır266. Zira söz konusu hükme göre tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” kapsamaktadır. Hekim mesleki amaçlarla hareket eden bir gerçek kişi, hasta ise tüketici olduğuna göre ve taraflar arasında bir vekâlet sözleşmesi bulunduğu da dikkate alındığında, hekimlik sözleşmesinin bir tüketici işlemi niteliği taşıdığı sonucuna ulaşılmaktadır267.

3.1.1.1.2. Hastaneye Kabul Sözleşmesi

Hastaneye kabul sözleşmesi, özel sağlık kuruluşu ile hasta arasında kurulan, özel sağlık kuruluşunun teşhis ve tedavi edimlerinin yanı sıra barındırma, yedirme-içirme gibi edimleri de yerine getirmeyi, bunun karşılığında ise hastanın belli bir ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmedir268. Özel sağlık kuruluşunun teşhis ve tedavi edimlerinin yanı sıra diğer yan edimleri de üstlendiği sözleşme tam hastaneye kabul sözleşmesi, buna karşılık özel sağlık kuruluşunun yalnızca teşhis ve tedavi edimi dışında kalan edimleri üstlendiği sözleşme bölünmüş hastaneye kabul sözleşmesi olarak adlandırılmaktadır269.

Tam hastaneye kabul sözleşmesinin, hasta ile hekim arasında bir sözleşme bulunup bulunmamasına göre iki ayrı türü bulunmaktadır270. Buna göre hasta ile hekim arasında ayrıca bir sözleşmenin bulunduğu durumlarda hekimlik sözleşmesi ilaveli tam hastaneye kabul sözleşmesinden, hasta ile hekim arasında bir sözleşme bulunmaması halinde ise hekimlik sözleşmesi olmaksızın tam hastaneye kabul sözleşmesinden söz edilmektedir271.

265 RG, 28.11.2013, S:28835. 266YARDIM, 21.

267BADUR, 32; YARDIM, 21. 268Benzer yönde bkz. AYAN, 142. 269HAKERİ, 800.

270YARDIM, 64.

62

Hekimlik sözleşmesi olmaksızın tam hastaneye kabul sözleşmesinde, hastanın teşhis ve tedavi yükümlülüklerini yerine getiren hekim ile hasta arasında bir sözleşme ilişkisi bulunmamakta; hekim, bu sözleşme bakımından TBK m. 116 vd. anlamında bir ifa yardımcısı niteliği taşımaktadır272. Hekimlik sözleşmesi ilaveli tam hastaneye kabul sözleşmesinde ise özel sağlık kuruluşunun teşhis, tedavi, bakım, barındırma ve benzeri edimleri yüklenmesinin yanı sıra hasta ile teşhis ve tedavi edimlerini yerine getirecek hekim arasında da bir sözleşme ilişkisi bulunmaktadır273. Dolayısıyla hastanın teşhis ve tedavisine yönelik yükümlülük, hem özel sağlık kuruluşu hem de hekim tarafından üstlenildiğinden, her ikisi de bu borcun yerine getirilmesi açısından müteselsil sorumlu olmaktadır274.

Hekimlik sözleşmesinin olduğu gibi hastaneye kabul sözleşmesinin hukuki niteliği de doktrinde tartışmalı olup, bu sözleşmenin hukuki niteliğini açıklamak üzere hizmet sözleşmesi, vekâlet sözleşmesi, eser sözleşmesi, kombine sözleşme, karma sözleşme, kendine özgü sözleşme görüşleri öne sürülmüştür275. Doktrindeki hâkim görüşe göre, hastaneye kabul sözleşmesi ile ulaşılmak istenilen asli amaç, hastanın tedavi edilmesi olduğundan, sözleşmeye öncelikle vekâlet sözleşmesine ilişkin hükümlerin uygulanması gerekir276. Ancak hastanın barındırılması, yedirilip içirilmesi gibi tali yükümlülükler bakımından kira sözleşmesi, satım sözleşmesi gibi sözleşmelere ait hükümler uygun düştüğü ölçüde hastaneye kabul sözleşmesine kıyasen uygulanmalıdır277.

Diğer yandan, hastaneye kabul sözleşmesi bu hukuki niteliğine ilaveten, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun m.3/1(l) anlamında bir tüketici işlemi niteliği de taşımaktadır.

Benzer Belgeler