• Sonuç bulunamadı

BULGULAR VE YORUMLAR

EDEBÎ SIFAT KULLANIMI ÇOK ANLAMLILIK

2) Ses Temelli Ritim.

4.2.1.1.1. SöyleyiĢ Ezgis

Nasıl musikide ezgi varsa, dil de Ģiirsel iĢlevi ile kullanıldığında bir ezgiye sahip olmaktadır. Çünkü Ģiirsel iĢlevde dil ilgiyi kendi üzerine çekmek üzere iĢlevselleĢtirilmiĢtir. Bunu da özellikle ezgili bir söyleyiĢle gerçekleĢtirir. Özellikle ünlülerin, yerine göre uzun ve kısa okunuĢları, çeĢitli ses tekrarları; bunlarla birlikte söyleyiĢteki duraklamalar, susuĢlar ya da tersine, bir mısrayı tek bir nefeste söylemeler, Ģiirin kendine has ezgisinin oluĢumuna yardımcıdır.

V. Doğan Günay, ezgi kavramını açıklarken ezginin odaklanma iĢlevi üzerinde de durmaktadır: “Bir konuĢma zincirindeki seslem, biçimbirim ve sözcükleri kapsayan ton değiĢimlerinin tümü tümcenin, bağlamın ya da dizenin ezgisini oluĢturur. Ezginin en önemli iĢlevlerinden birisi odaklanmadır.” (Günay, 2007a: 307)

Pospelov da ezgiyi oluĢturan unsurlar hakkında bilgi vermekte ve vurgu kavramı üzerinde durmaktadır:

“SöyleyiĢte sözcüklerin, belli ton yüksekliklerinde olan ve uzun ya da kısa söylenen ünlü‟lerininin sesleri, hele bir de vurgu onlardaysa, özellikle belirgin biçimde algılanıyor. ĠĢte sözcüklerdeki ünlü seslerin tonları arasındaki karĢılıklı iliĢki ve bunların birbirini izleyiĢleri, söylemin ezgisini oluĢturmaktadır.

Ne var ki, müziksel ezgiden farklı olarak konuĢma ezgisi kesin ve belirli ton yükseklikleri (titrem değerleri) taĢıyamaz, taĢıması da zorunlu değildir; ayrıca, koĢuklu olmayan olağan söylemde kesin ve belirli ton uzunlukları da bulunmaz… Ancak buna karĢın her ulusal dilde gene de, konuĢma ezgisinin özellikleri ve ayırt edici nitelikleri kendini belli etmektedir.

SusuĢlar gibi ezgi de söylemin mantıksal anlamı ile sıkı bir bağıntı içindedir. Hatta ezgi çoğu kez anlamı doğrudan gerçekleĢtirir ve belirler bile. Bir tümce, hangi sözcüklerinde sesin tizleĢtiğine ya da pesleĢtiğine göre, değiĢik anlamlar almaktadır… Ezginin sözcüklere heyecansal bir ifadelilik(ekspresivite) kazandırma gücü vardır.” (Pospelov, 2005: 390-391)

Bu incelemede de Bâkî‟nin örneklem gazellerindeki ezgi kullanımları, ezginin oluĢumunu sağlayan etmenler, hangi ezgi ile okunması gerektiği konuları bakımından incelemeler gerçekleĢtirilmiĢtir. Nasıl ki bir kahramanlık türküsünü lirik bir ezgiyle söylemek o söylemi ironik bir hale dönüĢtürecekse tersine sevgilinin güzelliklerinden bahseden bir Ģarkının da epik tonda söylenmesi beklenemez. Bu nedenle söyleyiĢ ezgisini incelerken Ģiirin temasının göz önünde bulundurma zorunluluğu vardır.

Ġncelemelere baĢlamadan önce Ģunu da belirtmek gerekir ki, özellikle “Söylem Düzlemi” konu baĢlığının alt baĢlıklarını birbirinden net bir Ģekilde ayrımak mümkün değildir. Bunlar birbiriyle iç içe girmiĢ, birbirini destekleyen hatta birbirine neden olan konulardır. Örneğin söyleyiĢ ezgisinin belirlenmesinde yeri geldiğinde duraklamaların, ses tekrarlarının, temanın, ölçünün… de etkilerinin olduğu gözden uzak tutulmamalıdır.

Nedür bu handeler bu „iĢveler bu nâz u istignâ

Nedür bu cilveler bu Ģîveler bu kâmet-i bâlâ (BD.6:1)1

Yukarıdaki beyitte nedir bu ses tekrarları ve ilerleyen bölümlerde ayrı bir baĢlık altında incelenecek olan duraklamalar beytin belli bir ezgi ile okunmasını sağlamaktadır. Bunun konu ile olan özdeĢimini de eklemek gerekir. Rind bir eda ile okunması gereken bu beyitte seslerin kullanımı da bu ezginin oluĢmasına yardım eder.

1

Bu tezdeki bütün gazeller, Sabahattin Küçük’ün Bâkî Dîvânı(1985)‟ndan alınmıĢtır. Bu nedenle örneklem olarak verilen diğer beyitlerde dipnot gösterilmemiĢtir.

Ezelden Ģâh-ı „aĢkuñ bende-i fermânıyuz cânâ

Mahabbet mülkinün sultân-ı „âlî-Ģânıyuz cânâ (BD.13:1)

Beyitte de duraklamanın cânâ kelimelerinde önceye gelmesi, ayrıca bu kelimenin Farsça –â nida eki kullanımıyla vurgulanarak okunması, bu sözcüğe kadar olan bölümde herhangi bir duraklama yapılmaması ve özellikle â seslerinin çok kullanılması, iĢlenen konu ve kullanılan kip ile birlikte yüksek perdeden bir ezgi sağlamaktadır.

Nihâl-i kâmetüñ hakkâ „aceb nahl-i dil-ârâdur

Egerçi kaddüñ a‟lâ kâkülüñ a‟lâdan a‟lâdur (BD.52:1)

Beyitte â sesleri ve çeĢitli ünsüz tekrarları ezgiyi belirleyen unsurlardır. a’lâ seslerinin tekrarı, k ve l sesleri de ezginin oluĢumunda etkili olmuĢtur. Ele alınan konunun da sevgilinin güzellikleri olması latif bir söyleyiĢ sergilenmesini gerekli kılmaktadır. Bu tarz bir beyti bir önceki gibi yüksek perdeden okumak ya da duygusal letafetin verilmemesi algılama eksikliğine sebebiyet verecektir.

„ÂĢıklara çün derd ü belâ zevk u safâdur

Yâ zevk u safâ derdine düĢmek ne belâdur (BD.105:1)

Ġki mısrada da belli aralıklarla tekrarlanan â sesleri ezginin oluĢumunda etkili olurken bunun özellikle ikileme kelimelerinin sonlarında olması okuyuĢ ezgisini belirleyen bir özellik olarak belirmektedir. yâ nidasının kullanımı da bir duraklama ile beraber vurgu yaratmakta, bu durum da okumanın ezgisini ortaya çıkarmaktadır.

Cânâne cefâ kılsa n‟ola câna safâdur Agyâr elemin çekdügümüz yâ ne belâdur

Her tâc olamaz fakr u fenâ Ģâhına ser-tâc Terk ehlinüñ ey hâce biraz baĢı kabadur

Va‟llâhi gazel söylemeden çokdan usanduk Maksûd hemân kâside bir pâre ezâdur

Sâkî mey-i Bâkîyi getür bezme safâ vir

Çün kâr-ı cihân „âkıbetü‟l-emr fenâdur (BD.106:1,2,6,7)

Yukarıdaki beyitlerde â, e, n ve r seslerinin tekrarı, bir ezgi oluĢtururken ezgiyi belirleyen önemli etkenlerden birini oluĢturur. Rus biçimcilerinin alıĢkanlıkları kırma olarak adlandırdıkları kavram, bu beyitte eski söyleyiĢ kalıplarından bıkma anlamı ile dikkati çekmektedir. Rindlik kavramı da nlam özelliklerine eklenince ezgi boĢ vermiĢ bir eda ile söylenmektedir.

Aksa eĢküm dîdeden ol gevher-i nâ-yâb içün EĢk seyl ü seyl yem yem pür-dür-i Ģehvâr olur

Yansa dâg-ı sînem üzre hasret-i haddüñle nâr Nâr nûr u nûr hûr u hûr pür-envâr olur (BD.114:2,3)

Beyitlerinde de özellikle ikinci mısralarda ikilemelerin ve bunların u bağlacıyla bağlanmasıyla oluĢan bir ezgi söz konusudur. Birinci beyitte bu ezgi kesintiye uğrarken ikincide gayet baĢarılı bir Ģekilde akıcılık sağlanmıĢtır. Son mısrada uzun ünlülerin ustaca kullanılması da ezginin belirlenmesinde etkili olmuĢtur.

Hâl-i „âlem ezelî böyle perîĢân ancak Kimi handân kimi giryân kimi nâlân ancak

Kimisi bülbül-i nâlân-ı gül-i ârız-ı yâr

Kimi pervâne-i Ģem‟-i ruh-ı cânân ancak (BD.238:1,2)

Birinci beyitte ân seslerinin oluĢturduğu bir ahenk ile birlikte ikinci mısrada meydana gelen duraklamalar, kimi sözcüklerinin tekrarı ezgiyi belirlemektedir. Ġkinci beyitte de oluĢturulan terkiplerin akıcı ve bir çırpıda söylenişi, -ân seslerinin kelime içi yinelemeleri, kimi sözcüklerinin mısra baĢlarında kullanımı ezgiyi oluĢturan unsurlar olarak görülmektedir. ġiir dünyanın durumu gibi felsefi bir tema ile söylendiğinde â sesleri de tema ile bütünleĢmektedir.

Nâm u niĢâne kalmadı fasl-ı bahârdan DüĢdi çemende berg-i dıraht itibârdan

Bâkî çemende hayli periĢan imiĢ varak

Beñzer ki bir Ģikâyeti var rüzgârdan (BD.371:1,5)

“Hazan Gazeli” olarak nam salmıĢ bu gazelde içerik ile şeklin birleĢiminden doğan bir ezginin olduğu dikkati çekmektedir. ġiirde kafiyelenen mısraların sonlarında ân yapısı vardır, Ģiirin genelinde hâkim olan sesler de n ve a sesleridir. ġiirde de hazan anlatılmakta, hem bu sözcüğün son iki sesi tekrarlanmıĢ olmakta, hem de bu sesler vasıtası ile mevsimin hüznü Ģiirin ezgisini oluĢturmaktadır. Böylesi bir Ģiiri neĢeli bir ezgi ile okumak elbette mümkün değildir.

Çıkar eflâke derûnum Ģereri döne döne

Ġncelediğimiz diğer metinlerde kafiye ve vezne hemen hemen hiç değiniledi. Çünkü kafiye ve redif bir metnin edebîlik açısından olmazsa olmazları değildir. Ancak gerek kafiye gerekse vezin ahenge katkı sağladığında bunun da değerlendirilmesi gerekir. Yukarıdaki Ģiirde de kafiye ve redifin temayla örtüĢerek oluĢturdukları bir ezgi vardır. döne döne redifini aruz vezni gereği dö hecelerinin birincisini uzun ikincisini kısa okuruz. ne hecelerinin de

birincisini kısa ikincisini uzun okuruz. Bu okuyuĢla ortaya bir dönüş ezgisi

çıkacaktır.

Bâkî, iĢlediği temanın özelliğine uygun olarak gazellerinde ezgiyi yakalamayı baĢarmıĢ, hüznü iĢlediği Ģiirlerinde, üst perdeden seslendiği Ģiirlerinde ve rindliği iĢlediği Ģiirlerinde temanın gereğine göre ezgiyi belirleyebilmiĢtir. Tabii ki alımlayıcının, tema ile diğer ritim unsurlarını örtüĢtürüp Ģiirdeki ritmi yakalayabilmesi de gereklidir.