• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM IV. TARTIŞMA

4.2. Değişkenler Arası Korelasyonların Değerlendirilmesi

4.2.2. Araştırma Değişkenleri Arasındaki İlişkilerin

4.2.2.2. Ruminasyonlar v e Diğer Araştırma Değişkenleri Arasındak

İlişkiler

Ruminasyonların diğer araştırma değişkenleri ile ilişkileri incelenmiştir. Buna göre istemsiz ruminasyonlar beklendildiği üzere travma sonrası stres belirtileri ile pozitif yönde ve anlamlı ilişkili sergilemektedir. Mevcut çalışmaya göre, kontrolsüzce zihne gelen, olumsuz içeriği olan, olaya ilişkin tekrarlayıcı düşünceleri (istemsiz ruminasyonları) deneyimleyen kişiler daha yüksek düzeyde travma sonrası stres belirtileri yaşamaktadırlar. Bu bulgu alanyazındaki diğer çalışmalarla tutarlıdır (Basharpoor, Shafiei ve Daneshvar, 2015; Borders ve ark., 2012; Moğulkoç, 2014; Stockton, Hunt ve Joseph, 2011; Taku ve ark., 2011; Triplett ve ark., 2012; Ogińska-Bulik ve Juczyński, 2016).

Araştırmada yer alan, istemsiz ruminasyonların travma sonrası büyüme toplam puanı ve alt boyutları (kendiliğin algılanmasında değişimler, kişilerarası ilişkilerde değişimler, yaşamın değerini anlama, yeni olasılıkları fark etme ve inanç sistemindeki değişimler) ile arasında negatif yönlü bir ilişki olduğuna dair hipotez doğrulanamamıştır. Bu araştırmanın örneklemi açısından, kişilerin istemsiz ruminasyon düzeyleri ile travmatik yaşantı sonrası yaşadıkları olumlu değişimler arasında herhangi bir ilişki bulunmamaktadır. Ancak bu sonucun “başkalarıyla ilişkiler” alt boyutu için istisnai olduğu görülmüştür. Şaşırtıcı bir bulgu olarak istemsiz ruminasyonlar yalnızca büyümenin başkalarıyla ilişkiler boyutuyla pozitif yönlü ve anlamlı düzeyde ilişkili bulunmuştur. Tedeschi ve Calhoun (2004) istemsiz ruminasyonların daha çok travmanın olumsuz sonuçlarıyla ilişkili görünmekle birlikte, belli bir düzeyde yaşandığında, büyümeye giden süreç için işlevsel olduğunu belirtmektedir. İstemsiz ruminasyonlar sayesinde olayın ilk günlerinde kişiler travmatik yaşantıya dair işaretlere maruz kalmakta ve böylelikle travmatik deneyime ilişkin içsel belirtiler aydınlatılmaya çalışılmaktadır. Bu süreç daha sonra ortaya çıkacak istemli ruminasyonlar için bir malzeme sağlamakta ve sonraki bilişsel işlemlemeyi teşvik etmektedir (Cann ve ark., 2011; Nightingale, Sher ve Hansen, 2010). Mevcut çalışmanın örneklemi açısından istemsiz ruminasyonların kişilerin yalnızca diğer insanlarla ilişkilerini yeniden gözden geçirme, bunun sonucunda daha yakın ve anlamlı ilişkiler kurma yönünde olumlu değişim yaşama süreci için teşvik edici olduğu düşünülmektedir.

4.2.2.2.2. İstemli Ruminasyonlar ve Diğer Araştırma Değişkenleri Arasındaki İlişkiler

İstemli ruminasyonlar ve diğer araştırma değişkenleri arasındaki ilişkiler incelendiğinde, istemli ruminasyonların, travma sonrası stres belirtileri ile beklenin aksine pozitif yönlü bir ilişki sergilediği görülmüştür. Buna göre kişilerin istemli ruminasyon düzeyleri arttıkça yaşadıkları travma sonrası stres belirtilerinin düzeyi de artmaktadır. Bu bulgu travma sonrası stres belirtileri gibi olumsuz sonuçları genellikle istemsiz ruminasyonlarla ilişkili bulan diğer çalışmalarla (Chan, Ho, Tedeschi ve Leung, 2011; Moğulkoç, 2014; Soo ve Sherman,2015; Taku, Kilmer, Cann ve Tedeschi, 2011 Chan, Ho, Tedeschi ve Leung,2011) tutarsızdır. Ancak mevcut çalışmadakine benzer şekilde istemli ruminasyonlar ile travmatik stres belirtileri arasında ilişkili bulan çalışmalar da (Eker, 2006 ve Triplett ve ark., 2012) mevcuttur.

İstemli ruminasyonlar anlam bulmaya yönelik ve büyüme süreci ile ilişkili olmakla birlikte, bu süreçte kişilerin belli düzeyde bir stres yaşamaya devam ettikleri düşünülmektedir. İstemli ruminasyonlar ölçeğinin maddeleri arasında “olayın beni nasıl etkilemiş olduğu hakkında düşündüm”, “yaşadığım deneyimle ilgili duygularım hakkında düşündüm”, “bu deneyimin geleceğim hakkında ne anlama geleceği hakkında düşündüm”, “diğerleriyle olan ilişkilerimin olayın ardından değişip değişmediği hakkında düşündüm” gibi ifadeler yer almaktadır. Dolayısıyla mevcut araştırmada ulaşılan sonucun, bu tür sorgulamaların bireyi anlamlı bir sonuca götürmekle birlikte, belli düzeyde bir stres de ortaya çıkarabileceği yönünde yorumlanabileceği düşünülmektedir. Bilindiği üzere, Calhoun ve Tedeschi (1998, 1995), baş edilebilir bir düzeyde devam eden psikolojik sıkıntının büyüme için gerekli olan bilişsel işlemlemenin başlaması ve devam etmesi için gerekli olduğunu belirtmektedir. Büyümenin ortaya çıkması ve sürmesi için kaybedilenlere olduğu kadar, bir yandan da paradoksal olarak nelerin kazanıldığına dair bilişsel ve duygusal hatırlatıcılara ihtiyaç vardır.

Bunun yanı sıra ruminasyonlar ve travma sonrası sonuçları ele alan çalışmalarda ruminasyonların zaman açısından (olaydan hemen sonraki haftalarda yaşanmış olması ya da ölçüm alındığı zaman diliminde yaşanıyor olması) değerlendirilmesine göre farklı sonuçlara ulaşılabildiği belirtilmektedir (Cann ve ark., 2011; Calhoun ve ark., 2000; Taku

ve ark., 2009). Buna göre olaydan hemen sonra görülen ruminasyonlar büyümeyle ilişkiliyken; çok uzun süre devam eden ruminasyonların psikolojik sıkıntıyla ilişkili olduğu görülmektedir. Mevcut araştırmada katılımcılardan ruminasyonlara ilişkin maddeleri olayın hemen ardındaki haftaları düşünerek yanıtlamaları istenmiş olmakla birlikte; ruminasyonları hala deneyimlemeye devam ediyor olabilecekleri ve bu nedenle uzun süre deneyimlenen ancak bir anlamlandırmaya ulaşmayan ruminasyonların stres belirtilerinin yüksek olmasıyla ilişkili olabileceği düşünülmüştür.

İstemli ruminasyonlar beklendiği üzere travma sonrası büyüme toplam puanı ve başkalarıyla ilişkiler, yeni fırsatlar, kişisel güçlülük, manevi değişim ve yaşamı takdir etme olmak üzere tüm alt boyutları ile istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif yönde ilişkili bulunmuştur. Buna göre, olaya ilişkin olumsuz içeriği olmayan ve yeni anlamlar oluşturmaya yönelik olan istemli ruminasyonları deneyimleyen kişiler, kötü şeylerle baş edebilirim” keşfiyle gelen kişisel güçlülük hissinde artış (Kendiliğin algılanmasındaki değişimler); diğer insanlarla daha yakın ve anlamlı ilişkiler kurma, kendini açma ve empatik davranma (kişilerarası ilişkilerde/başkalarıyla ilişkide değişimler); küçük şeylerin” önem ve önceliğinin artması ve daha önce garanti gibi görülen şeylerin önemini fark etmeyle birlikte yaşamdan duyulan memnuniyette artış (yaşamın değerini anlama/yaşamı takdir etme), varoluşsal anlamlandırmalarının değişimini veya daha derinleşmesini ve manevi inanç sistemlerinin yeniden düzenlenmesi (inanç sistemindeki değişimler) ve artık ulaşılamayacak eski amaçlardan vazgeçip, yeni amaçlar oluştururken daha önce hiç fark edilmeyen seçeneklerin fark edilmesi (yeni seçenekleri fark etme) gibi alanlarda daha yüksek düzeyde olumlu değişimler yaşamaktadırlar. Mevcut araştırmada bulunan sonuçların istemli ruminasyonlar ve büyüme ile pozitif yönde anlamlı ilişki bulan diğer çalışma bulgularıyla (Calhoun ve ark., 2000; Calhoun, Cann ve Tedeschi, 2010; Cann, Calhoun, Tedeschi ve Solomon, 2010; Haselden, 2014; Taku, Calhoun, Cann ve Tedeschi, 2008; Triplett ve ark., 2012) tutarlı olduğu görülmektedir.

4.2.2.3. Bilgece Farkındalık ve Diğer Araştırma Değişkenleri Arasındaki