• Sonuç bulunamadı

ROMANLARDAN ÖRNEKLER MAĠ VE SĠYAH

Don Juan

ROMANLARDAN ÖRNEKLER MAĠ VE SĠYAH

Batılı anlamda Türk romancılığının başlangıcı olarak kabul gören bu eserde Ahmet Cemil adlı bir genç şairin hayalleri ve hayal kırıklıkları ele alınır. Yazar, Ahmet Celil‘in gözünden dönemin gerçekliğini yaptığı gerçekçi betimlemelerle ortaya koymaya çalışmıştır.

Betimlemelerdeki ustalıklar, önceki sanatçıların araya girip kendi düşüncelerini söylemeleri gibi kusurları ortadan kaldırması ve akıcı üslubuyla edebiyatımızda önemli bir tutan eserdeki kahramanlar Servet-i Fünuncu sanatçıları yansıtmaktadır.

AġK-I MEMNU

Halit Ziya Uşaklıgil‘in bu dönemde yayımlamış olduğu bu roman, dönemin eğlence anlayışını yansıtmakla birlikte Batı‘daki realist sanatçıların üzerlerinde durdukları ―Yasak aşk‖

temasıyla oldukça tartışılmıştır. Bu romanıyla Halit Ziya, evliliklerdeki sorunları dile getirmiş ve yasak aşkların altında yatan nedenleri anlatmaya çalışmıştır. Döneminde büyük bir ilgi gören roman, sanatçının şaheseri olarak değerlendirilmiş ve Mai ve Siyah eseriyle birlikte Batılı ilk romanlardan birisi olarak değerlendirilmiştir.

EYLÜL

Türk Edebiyatı‘ndaki ilk psikolojik romanımız olan Eylül, Mehmet Rauf tarafından 1900 yılında kaleme alınmıştır. Ruhsal çözümlemelerin oldukça güzel bir şekilde yapıldığı romanda Suad, Süreyya ve Necip karakterleri arasındaki aşk üçgenini konu olarak almakla birlikte bu kahramanların psikolojik tahlillerini geniş bir şekilde yapar.

TANZĠMAT VE SERVET-Ġ FÜNÛN ROMANININ KARġILAġTIRILMASI

Tanzimat Dönemi‘nde yazarlar roman türünün ilk örneklerini vermiştir. Bu dönemde yazarlar, romanda belli bir gelişmeyi değil, Doğu ve Batı kültürünü birbirine katarak sosyal yararı gözetmiştir. Halka seslenebilmek için yazmış, bu yolda meddah ağzını kullanmış, öğreticiliği amaçlamıştır. Bu açıdan Tanzimat romanları teknik olarak kusurlu; ama bu türü yaygın hâle getirmesi açısından önemlidir. Yazarlar, romanlarında halkı göz önünde bulundurmuş, görüşleriyle kahramanları üzerinde etkili olmuş, romanlarının olay akışını sık sık keserek okura bilgiler vermiştir.

Türk edebiyatında Batılı anlamda esas roman, Servet-i Fünûn‘la başlar. Servet-i Fünûncular realist ve natüralist yazarları, psikolojik roman çığırını açan yazarları ve onların roman anlayışlarını örnek almışlardır. Toplumsal yarar içeren sosyal konular (cariyelik, görücü usulüyle evlilik, köle ticareti, yanlış Batılılaşma vs.) gitmiş, kişisel konular, özellikle aşk konusu romanlara hakim olmuştur.

Tanzimat romanlarında kişilerin psikolojik çatışmalarına çok az yer verildiğini, yazarların görüşlerinin roman kahramanları üzerinde etkili olduğunu, romanlarda gösterme tekniği yerine öykülemenin ağır bastığını söyleyebiliriz.

Bu dönem roman yazarları daha çok, Doğu edebiyatının etkisindedir. Tanzimat Dönemi romanlarında ne canlı bir psikoloji ne karakter ne de gerçekçi yaşam sahneleri vardır.

Bu nedenle yazarlar, tasvir ve tahlilde başarılı olamamışlardır.

Romanlarda ağırlıklı olarak kişilerin yaşamı ve salon hayatı işlenir. Kişilerin ruh çözümlemelerine, tabiat ve çevre betimlemelerine özen gösterilir. Roman kişileri, romantik yönleri olmakla birlikte genellikle modern yaşamın içinden, eğitimli, bazen hırslı, bazen isyankar, geleneğin kalıplarını kıran, ümitle bunalım arası gelgitler yaşayan gerçekçi kişilerdir. Bu kişiler karamsar tipler, çapkın ve macera peşinde olanlar, zengin ve Avrupalı tipler olarak sınıflandırılabilir.

Yazarlar kahramanlarını psikolojik gerçekliklere uygun olarak serbest bırakır, okuru, taraf tutmadan kahramanları anlama ve çözümlemeye yönlendirir. Bunun yanında yazarlar, romanlarda Batı tarzı hayatı ve kahramanları işlemişler, sosyal yaşamdan da kuvvetli tiplere ve sahnelere de yer vermişlerdir. Örneğin Halit Ziya'nın Mai ve Siyah romanındaki Ahmet Cemil, Aşk-ı Memnu'daki Firdevs Hanım, Nihal ve Bihter, o devir İstanbul'unda yaşamış toplumdan kişilerdir.

Tanzimat‘ta sade dile yönelim vardır. Şinasi ile başlayan dilde sadeleşmeyi Ahmet Mithat, uygulamaya çalışır. Fakat özentisiz cümleler kurduğu için bunda başarılı olamaz.

Samipaşazâde Sezai dilde sadeleşmeyi savunmakla birlikte sanatlı söz söyleme alışkanlığından bütünüyle kurtulamaz. Bu konuda Nabizade Nazım daha başarılıdır. Servet-i Fünûn roman ve öykülerinde ise sade dil anlayışı bir kenara bırakılmış, son derece süslü ve sanatlı, Arapça ve Farsça sözcüklerle yüklü bir dil kullanılmıştır.

SERVET-Ġ FÜNÛN ġĠĠRĠNDE KULLANILAN NAZIM ġEKĠLLERĠ

Servet-i Fünûn hareketine katılan sanatçıların çoğu şairdir. Bu şairlerden Tevfik Fikret ile Cenap Sahabettin dışındakiler şiirde özgün ve kalıcı bir ses bırakamamışlardır.

Servet-i Fünûn sanatçıları şiirde, Abdülhak Hamit'in biçim yeniliklerini daha değişik alanlara götürerek, eski nazım biçimleriyle ilgiyi tamamen koparmışlardır.

Servet-i Fünûn şairlerinin nazım şekilleri bakımından yaptıkları değişiklik, Avrupa şiirinden aldıkları nazım şekillerini kullanmaları ve yine aruz vezniyle bir serbest nazım hareketi yapmalarıdır. Onların, aruz ölçüsünün bütün kalıplarıyla uyguladıkları yeni nazım biçimleri, serbest şiire giden kapıyı aralamıştır. Nazım biçimlerindeki bu köklü değişiklik çalışmaları özellikle Tevfik Fikret ve Cenap Sahabettin gibi şairler tarafından başarıyla yürütülmüştür. Böylece Divan edebiyatının "parça" güzelliği terk edilerek, "bütün" güzelliğini öngören bir şiir anlayışına varılmıştır.

SERVET-Ġ FÜNÛN ġĠĠRĠNDE KULLANILAN NAZIM ġEKĠLLERĠNĠN ÖZELLĠKLERĠ

Servet-i Fünûn şairleri, Batı'dan yeni nazım biçimleri alarak, eskileri tümüyle bırakmışlardır.

Onların kullandığı yeni nazım biçimlerinin genel özelliklerini şu şekilde özetleyebiliriz:

• Bir nazım biçimi, değişik sayıda dizesi olan bentlerden oluşabilir.

• Anlam yönünden bentler arasında sıkı bir bağ vardır ve bentlerin yeri değişmez. Bu da şiirde konu birliğinin ve plan düşüncesinin olduğunu gösterir. Ayrıca her şiirin, konuyla ilgili bir adı vardır.

• Şiirde konu birliğinin sağlanmasıyla, şiirin sonunda adını söylemesi yersiz olacağından, şairin mahlası bulunmaz.

• Yeni Türk şiirinde, nazım birimi beyit ya da dörtlük değil, dizedir.

• Şiirler "Sanat, sanat içindir." anlayışını yansıtır. Bu anlayış, ilk kez Servet-i Fünûn şairlerince Batı edebiyatının etkisiyle Türk edebiyatına sokulmuştur.

SERVET-Ġ FÜNÛNDA NAZIM ġEKĠLLERĠ 1. Divan Edebiyatından Alıp Geliştirdikleri Şekil

Benzer Belgeler