• Sonuç bulunamadı

VI. Ammâr b Yâsir’in Hayatı ve Yaşadığı Dönem

2.2. Rivayetin Metin Açısından Tahlili

2.2.2. Rivayetin Tarihi Verilere Arzı

Tarih ilmi, “insanlığın geçmişte yaptığı hatalardan ders ve elde ettiği başarılardan ilham almasına rehberlik eden bir ilim dalıdır. Geçmişe ait bir haberin sahîhliğini belirlemek için o konuya ilişkin tarihsel anlatımların kontrol edilmesi gerekir. Nakledilen haber tarihi olaylarla örtüşüyorsa o bilgi güvenilir sayılabilir. Nakledilen haber ile tarihi gerçekler birbirleriyle çelişiyorsa o zaman haberin doğru olmadığı sonucuna varılır”1682.

Ele aldıkları konu bakımından hadis ile tarih arasında sıkı bir alaka vardır. Hadis kitaplarında bulunan Siyer, Meğâzî, Menâkıb gibi bölümler aslında Tarih ilminin de konusudur. Tarihin, hadis ilimlerinden bir ilim olduğunu söyleyen Sehâvî, tarih bilgisi marifetiyle nâsih ile mensûh’un birbirinden ayırt edilebildiğini ve ravilerin karşılaştıklarını iddia ettikleri kişilerle likâlarının bulunup bulunmadığının bu ilim sayesinde tespit edildiğini belirtmektedir1683.

Hadis rivayetlerinin tarihi bilgilerle karşılaştırılması hadisçilerin öteden beri uyguladıkları bir metottur. Bu metot sayesinde hadis metinlerinde bulunan bazı

1680 Âl-i İmrân, 3/179. 1681 Cin, 72/26, 27.

1682 Israr Ahmed Han, Hadis Kriterlerinin Yeniden Tanımlanması, trc. İbrahim Kapaklıkaya, Mahya

Yayınları, İstanbul, 2013, s. 139.

1683 Sehâvî, Muhammed b. Abdurrahman (ö. 902/1497), et-Tibru’l-Mesbûk fî Zeyli’s-Sulûk, Dâru’l-

Kutub ve’l-Vesâiki’l-Kavmiyye, (I-IV, thk. Necvâ Mustafa Kâmil, Lebîbe İbrahim Mustafa), Kahire, 1423/2002, I/33.

çelişkiler giderilebilir ve hadisin doğru bir şekilde anlaşılması sağlanabilir veya hadisin sahîh olmadığına hükmedilebilir.

Hadislerin sıhhatinin tespitinde “bu metodun kullanılması araştırıcı için büyük önem arz etmektedir. Ancak bu metot kullanılırken dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan birisi, özellikle hadisin senedinin sahîh olması durumunda, hadiste yer alan anlama aykırı olan tarihi bilgilerin sahîh ve sabit olmasıdır. Dolayısıyla tenkitçi, hadisi ret veya sahîhliğine hükmetme noktasında acele etmemeli, aksine bu konuda araştırma ve incelemeyi derinleştirmeli, bir hadis ile ilgili olarak yazılanların tümünü mütalaa etmeli sonra da kendi düşünce ve aklını kullanmalıdır. Bundan sonra eğer isabet ederse iki ecir, hata ederse elinden gelen bütün gayreti ve araştırmayı ortaya koyduğu sürece içtihadının karşılığı bir ecir vardır”1684.

Tarih-hadis münasebetine kısaca değindikten sonra “seni azgın bir topluluk öldürecek” rivayetinin tarih kaynaklarında nasıl nakledildiği konusuna geçebiliriz.

Araştırmaya konu olan rivayet tespit edebildiğimiz kadarıyla siyer, tarih ve tabakât kaynakları içerisinde ilk olarak İbn Müzâhim el-Minkarî’nin (ö. 212/828)

Vak’atu Sıffîn adlı eserinde geçmektedir1685. Hadis kaynaklarındaki rivayetler ile

taradığımız siyer, tarih ve tabakât kaynaklarındaki rivayetler arasında büyük ölçüde paralellik bulunmaktadır. Hadis kitaplarından naklettiğimiz rivayetlerin tamamı siyer ve tarih kitaplarında da yer almaktadır. Bunların yanında tarih, siyer ve tabakât kitaplarında bazı farklı rivayetler de bulunmaktadır.

Siyer, tarih ve tabakât kitaplarındaki rivayetleri altı gruba ayırabiliriz. Birinci grup, söz konusu hadisin nerede ve ne zaman söylendiğine değinmeksizin “Ammâr’ı / onu azgın bir topluluk öldürecek” şeklinde gelen rivayetler1686. Bu rivayetler bizim

Birinci Grup Rivayetler başlığıyla ele aldığımız hadislerle birebir örtüşmektedir.

İkinci grup; Hz. Peygamber (sav.)’in bu sözü Ammâr’a Mekke döneminde, ona Müşrikler tarafından işkence yapıldığı esnada söylediğini ifade eden rivayet. Şimdi bu

1684 Dumeynî, Misfir b. Gurmullah, Hadiste Metin Tenkidi Metotları, trc. İlyas Çelebi, Adil Bebek,

Ahmet Yücel, Kitabevi, İstanbul, 1997, s. 166-167.

1685 Bkz. İbn Muzâhim, Nasr b. Muzâhim el-Minkarî (ö. 212/828), Vak’atu Sıffîn, Dâru’l-Cîl, (thk.

Abdüsselam Muhammed Harun), Beyrut, 1410/1990, s. 323.

1686 İbn Sa’d, et-Tabakât, III/191, no: 54; İbn Ebî Hayseme, Ebû Bekr Ahmed b. Ebî Hayseme Züheyr

b. Harb (ö. 279/892-3), et-Târihu’l-Kebîr el-Ma’rûf bi Târîhi İbn Ebî Hayseme (es-Sıfru’s-

Sânî), el-Fârûku’l-Hadîse, (I-II, thk. Salâh b. Fethî Helel, I. Bsk.), Kahire, 1427/2006, II/958-959;

İbn Abdirabbih, Ahmed b. Muhammed el-Endelüsî (ö. 328/940), el-‘Ikdu’l-Ferîd, Dâru’l-Kutubi’l- İlmiyye, (I-IX, thk. Müfîd Muhammed Kamîha, I. Bsk.), Beyrut, 1404/1983, V/89; İbn Arabî, Ebû Bekr Muhammed b. Abdullah el-Me’âfirî (ö. 543/1148), el-‘Avâsım Mine’l-Kavâsım fî Tahkîki

Mevâkifi’s-Sahâbe Ba’de Vefâti’n-Nebî (sav.), Mektebetu’s-Sünne, (thk. Muhibbuddin el-Hatîb,

rivayeti ele alalım. İbn Sa’d, ← Yahya b. Hammâd ← Ebû Avâne ← Ebû Belc isnâdıyla Amr b. Meymûn’un şöyle dediğini nakletmiştir: Müşrikler Ammâr’ı ateşle dağlıyorlardı. Hz. Peygamber (sav.) oradan geçmiş ve elleriyle Ammâr’ın başını okşayarak şöyle buyurmuştur: “Ey ateş! İbrahim (as.)’e olduğun gibi Ammâr’a da serin ve selamet ol. Seni azgın bir topluluk öldürecek”1687. Olayı anlatan Amr b. Meymûn1688

muhadramûndandır1689. Dolayısıyla olaya şahitlik etmiş olması mümkün değildir. Bu

yüzden rivayet mürseldir ve ihticaca elverişli değildir. Buna rağmen mezkur hadisle ilgili yapılan bir çalışmada yazar, mürsel olan bu rivayeti merkeze alarak onlarca merfû’ rivayeti, zorlama te’villerle, bu rivayete uydurmaya çalışmıştır1690. Yazara göre bu hadis Mekke döneminde söylenmiştir ve azgın topluluk olarak nitelenenler Mekkeli müşriklerdir. Ancak böyle olduğunu varsaydığımızda Ammâr’ın müşrikler tarafından öldürülmüş olması gerekecektir. Zira rivayet onun azgın bir topluluk tarafından öldürüleceğini söylemektedir. Yazar bu tutarsızlığı ortadan kaldırmak için hadisin metnine “neredeyse” kelimesini ekleyerek adeta idrâc yapmıştır1691. Oysa hiçbir tarikte

“neredeyse” ilavesi yoktur. Bu ilaveyi çıkardığımız zaman yazarın savunduğu görüş mesnedsiz kalmaktadır. Netice olarak bu hadisin Mekke döneminde söylendiğini ifade eden rivayet zayıftır ve sahîh rivayetler mevcut olduğunda zayıf rivayetlere itibar edilmez.

Abdullah b. Amr’ın, Rasullulah (sav.)’dan rivayet ettiği şu hadis olayın Mekke döneminde olduğunu imâ etmektedir: Kureyş Ammâr’a çok eziyet etti. Onlar Ammâr’dan ne istiyorlar? Ammâr onları Cennet’e çağırırken, onlar onu ateşe çağırıyorlar1692. Ancak burada “onu azgın bir topluluk öldürecek” lafzı geçmiyor.

Dolayısıyla Abdullah b. Amr’ın rivayeti de “onu azgın bir topluluk öldürecek” hadisinin Mekke döneminde söylendiğine delil olmaz.

1687 İbn Sa’d, et-Tabakât, III/188, no: 54; İbn Asâkir, Ebu’l-Kâsım Ali b. el-Hasan b. Hibetullah (ö.

571/1176), Târîhu Medîneti Dimeşk, Dâru’l-Fikr, (I-LXXX, thk. Amr b. Ğarâme el-Ömerî, I. Bsk.), Beyrut, 1417/1996, XLIII/372.

1688 Ravi hakkında bilgi için bkz. İbn Sa’d, et-Tabakât, VI/172, no: 1998; Buhârî, et-Târîhu’l-Kebîr,

VI/367, no: 2659; Mizzî, Tehzîbu’l-Kemâl, XXII/261-267, no: 4458; Zehebî, el-Kâşif, II/89, no: 4237; İbn Hacer, Takrîbu’t-Tehzîb, s. 427, no: 5122.

1689 Muhadram: Rasulullah (sav.)’ın zamanında Müslüman olduğu halde onu görememiş kimse. Aydınlı, Hadis Istılahları Sözlüğü, s. 204.

1690 Demir, Mahmut, “Tarihsel Bağlamından Koparılmış Bir Hadis O’nu Azgın Bir Topluluk Öldürecek

Rivayeti Üzerine Bir İnceleme”, Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, C. VII, S. 3, 2007, ss. 143-164.

1691 Demir, O’nu Azgın Bir Topluluk Öldürecek Rivayeti Üzerine Bir İnceleme, s. 162. 1692 Mes’ûdî, Murûcu’z-Zeheb II/297.

Üçüncü grup; bu hadisin söylendiği zamanın Mecid-i Nebevî’nin inşası esnası olduğunu ifade eden rivayetler1693. Bu rivayetler bizim Üçüncü Grup Rivayetler

başlığıyla ele aldığımız hadislerle örtüşmektedir. Ancak aralarında küçük farklar ve bazı fazlalıklar bulunmaktadır.

Dördüncü grup, bu sözün hendek kazımı esnasında söylendiğini ifade eden rivayetler1694. Bu rivayetler bizim Dördüncü Grup Rivayetler başlığıyla ele aldığımız hadislerle örtüşmektedir.

Beşinci grup; bu sözün ne zaman söylendiğine değinmeyen ancak bunun Cemel Savaşı sırasında gündeme geldiğini ifade eden rivayet. İbnü’l-Esîr, Cemel Savaşı bahsinde Zübeyr b. Avvâm’ın savaştan geri çekilmesinin, Ammâr b. Yâsir’in Hz. Ali ile birlikte olduğunu duyduğu zaman gerçekleştiğini söylüyor. Zübeyr, Ammâr’ı öldürmekten çekinmiş çünkü Hz. Peygamber (sav.) “ey Ammâr seni azgın bir topluluk öldürecek” buyurmuştur. Ancak Zübeyr’in oğlu Abdullah onu (savaştan çekilme kararından) vazgeçirmiştir1695.

Buna benzer bir olay savaş başladıktan sonra da meydana gelmiştir. Savaş başladıktan sonra Zübeyr ile Ammâr karşı karşıya gelmişler. Ammâr mızrakla hafifçe Zübeyr’i itmiş, Zübeyr ise Ammâr’dan sakınarak “beni öldürecek misin ey Ebe’l- Yakzân” (Ammâr b. Yâsir’in künyesi) demiştir. Ammâr ise “hayır ey Ebû Abdullah” şeklinde karşılık vermiştir. Zübeyr’in Ammâr’dan sakınmasının sebebi Hz. Peygamber (sav.)’in, “Ammâr’ı azgın bir topluluk öldürecek” hadisidir. Eğer Hz. Peygamber (sav.)’in bu sözü olmasaydı onu öldürebilirdi1696.

Diğer kaynaklarda genelde Sıffîn Savaşında Ammâr b. Yâsir’in öldürülmesinden sonra gündeme gelen “Ammâr’ı azgın bir topluluk öldürecek” rivayeti burada Cemel Savaşı sırasında henüz Ammâr b. Yâsir öldürülmeden gündeme gelmiş olmasını önemli bir farklılık olarak değerlendirebiliriz.

Altıncı grup; bu sözün ne zaman söylendiğine değinmeyen ancak bunun Sıffin Savaşı sırasında Ammâr b. Yâsir öldürüldükten sonra gündeme geldiğini ifade eden

1693 İbn Muzâhim, Vak’atu Sıffîn, s. 323, 324, 326; İbn Hişâm, es-Sîretu’n-Nebeviyye, I/448-449; İbn

Sa’d, et-Tabakât, I/185, III/190, no: 54; İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, IV/534, 535, 536.

1694 İbn Sa’d, et-Tabakât, III/191, no: 54; İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, IV/535.

1695 İbnü’l-Esîr, Ebu’l-Hasen İzzüddîn Ali b. Ebi’l-Kerem Muhammed b. Muhammed b. Abdülkerim b.

Abdülvahid eş-Şeybânî el-Cezerî (ö. 630/1233), el-Kâmil fi’t-Târîh, Daru’l-Kutubi’l-İlmiyye, (I- XI, thk. Ebu’l-Fidâ Abdullah el-Kâdî, I. bsk), Beyrut, 1407/1987, III/129.

rivayetler1697. Bu rivayetler bizim Beşinci Grup Rivayetler başlığıyla ele aldığımız

hadislerle örtüşmektedir.

Sonuç olarak Hadis kaynaklarından naklettiğimiz rivayetlerin, siyer, tarih ve tabakât kitaplarındaki rivayetlere uygun olduğunu söyleyebiliriz. Bunun yanında siyer, tarih ve tabakât kitaplarında, hadis kaynaklarında yer almayan bazı rivayetlerin bulunduğu da görülmektedir.

Benzer Belgeler