• Sonuç bulunamadı

Res 157, 158) 1.82 m genişliğinde, 0.50 m yüksekliğinde ve 0.58 m derinliğindeki bu

Belgede LYRBE agorası (sayfa 96-100)

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

54 Res 157, 158) 1.82 m genişliğinde, 0.50 m yüksekliğinde ve 0.58 m derinliğindeki bu

bloklar yukarıdan aşağı doğru giderek daralan bir form göstermekte ve en altta genişlikleri 1.20 m'ye kadar azalmaktadır. Söz konusu blokların orta bölümlerine kabartma şeklinde işlenmiş olan volüt ve İon kymationundan oluşan başlık şablonu bloğun tamamına yayılmamakta, blok üzerinde sadece 0.98 m genişliğinde ve 0.33 m yüksekliğinde bir alanı kaplamaktadır. Blokların en alt bölümünde yivlerin devamı şeklinde düzenlenmiş olan ve üç yivden oluşan bölümün yüksekliği ve genişliği eşit olup 0.22 m’dir. Bu bölüm üzerinde yer alan inci-bocuk dizisi 0.03 m yüksekliğindedir. Her yumurta ve ok ucunun altına iki inci gelecek şekilde düzenlenmiş olan bu bölümde iki incinin toplam genişliği 0.03 m, boncukların genişliği 0.02 m'dir. İon kymationu ortada üç tam, yanlarda birer yarım olmak üzere toplam beş yumurta ile bu yumurtalar arasında yer alan dört ok ucundan meydana gelmektedir. 0.09 m yüksekliğindeki yumurtaların üst genişlikleri 0.06 m olup yumurta çanakları 0.01 m genişliğindedir. Volütler 0.30 m genişliğinde olup volütleri meydana getiren bantların genişliği 0.02 m’dir.

Blokların 0.58 m genişliğindeki her iki yan yüzünde iki bereket boynuzu yer almaktadır

(Res. 158). İkisi arasında 0.19 m’ lik bir mesafe bulunan boynuzların en üst bölümü 0.10 m

genişliğindedir. Aşağıya doğru giderek daralan bir form gösteren boynuzların en alt bölümünde genişlik 0.04 m' dir. Her bir boynuz gövdesi 0.02 m genişliğindeki dört dışbükey profil ile hareketlendirilmiştir. Söz konusu boynuzların yaklaşık 0.22 m genişliğindeki en üst bölümleri oldukça tahrip olmuş durumdadır ancak bu bölümün bitkisel bezemelerle süslenmiş olduğu rahatlıkla algılanabilmektedir.

4. 9. 4. Değerlendirme

Lyrbe Agorası’nda İon düzeni, kuzey portikonun arkasında sıralanan yapılar ile stoanın iç sütun düzeninde kullanılmıştır. Dışta Dor sütunları ile taşınan kuzey portikonun hem alt hem

de üst kat iç bölümünde İon sütunlarının tercih edilmesi M.Ö. 4. yüzyıl ile birlikte standart bir uygulama olan iki düzenin bir arada kullanılmasının örneğini sunmaktadır. Dışta Dor içte İon sütunları ile taşınan batı bölüm ile paralellik yaratan bu uygulama, agora genelinde görsel bir birlikteliğin oluşmasını da sağlamıştır.

11 no'lu mekanda karşımıza çıkan dikdörtgen destekli yarım sütunlar üst katı daha fazla destekleyerek üst saçaklığın arkadan öne doğru daha derin olmasına ve geniş açıklıkların daha güçlü bir şekilde taşınmasına olanak sağlamaktadır. Bu uygulama ile ayrıca sütun aralarındaki korkuluklar daha kolay ve estetik bir biçimde yerleştirilebilmektedir. M.Ö. 4. yüzyıldan önce örneği bulunmayan268

ilk olarak tapınak mimarisinde karşımıza çıkan269 ve kullanımı Hellenistik Dönem ile birlikte giderek artan söz konusu bu uygulama hem İon hem de Dor düzeninde pek çok yapıda örneğin tiyatro proskenionları, sebasteionlar, çeşme yapıları ya da eksedraların cephe düzenlemesinde sıklıkla kullanılmışlardır270

.

Bu uygulamanın farklı bir örneği Pergamon stoalarının özellikle üst katlarında karşımıza çıkmaktadır. İnce dikdörtgen bir desteğin ön ve arka bölümüne iki yarım sütununun eklenmesi ile oluşan ve çift-yarım sütun olarak adlandırılan bu uygulama Pergamon mimarlarının kullanarak geliştirdiği, Pergamon mimarlığının en belirgin özelliklerinden biri olarak kabul edilmektedir271. En iyi örnekler Pergamon Athena Kutsal Alanı Kuzeydoğu Stoa, Pergamon Zeus Altarı, Pergamon Aşağı Agora, Atina Attalos Stoası, Assos Kuzey Stoa ve Alinda Agorası'nda görülmektedir. Tek yarım sütunlu örneklerde olduğu gibi saçaklığın daha güçlü bir şekilde taşınması ve korkulukların estetik bir biçimde yerleştirilebilmesinin yanı sıra söz konusu bu uygulama ön cephede olduğu gibi arka cephede de daha estetik bir görüntünün oluşmasını sağlamaktadır.

11 no'lu mekanın doğusunda sağlam durumda korunmuş olan sütun gövdesinde gözlemlenen hatları belirlenerek işlenmeden dolu bırakılan yivler, Dor sütunlarında sıklıkla karşımıza çıkan arrislerin insanlara vereceği zararı engellemek amacıyla alt bölümlerin düz bırakılması uygulamasının farklı bir örneğini sunmaktadır. Dor düzenin yanı sıra İon ve Korinth düzenlerinde de karşımıza çıkan, Anadolu'da özellikle Erken İmparatorluk Dönemi

268Yarım sütun uygulamalarının en erken örnekleri M.Ö. 6. yüzyılda Dor düzeninde görülmeye başlamıştır.

Ancak söz konusu bu erken örnekler serbest duran sütunlar şeklinde değil pilaster şeklindedirler.

269

Delphi Athena Pronaia Tapınağı (M.Ö. 370) ile Nemea Zeus Tapınağı (M.Ö. 330-320) erken örneklerin bulunduğu tapınaklardır. Söz konusu erken örnekler nedeniyle yarım sütun uygulamalarının kökeni Peloponnesos'a dayandırılmaktadır. Bkz.: Coulton 1976, 125.

270Epidauros, Priene, Aphrodisias, Sikyon, Assos ve Delos Tiyatroları'nın proskenionları yarım sütunlardan

oluşturulmuşlardır. Ayrıntılı bilgi ve diğer örnekler için bkz.: Coulton 1976, 125 vd. Yarım sütunlar konusunda en iyi örneği üç katlı Aphrodisias Sebasteionu sunmaktadır. Söz konusu yapının ilk katı Dor, ikinci katı İon ve üçüncü katı Korinth yarım sütunları ile hareketlendirilmiştir. Smith-Ratte 1997, 18. Ayrıca Sikyon'daki çeşme yapısında kullanılan yarım sütunlar konusunda bkz.: Orlandos 1934, Res. 3.

271

yapılarında tercih edilen bu uygulamada sütunların alttan 3/1'lik bölümü tıpkı Dor sütunlarında olduğu gibi işlenmeden düz bırakılmış ya da yüzeysel olarak yivlendirilmişlerdir272. Ancak söz konusu dönemde farklı bir uygulamanın daha kullanıldığı görülmektedir. Dolu yiv olarak adlandırılan bu uygulamaya göre sütunun alt bölümlerinde hatları belirlenen yivler işlenmeden dolu olarak bırakılmış böylece diğer örneklerden farklı bir uygulamaya gidilmiştir. Söz konusu bu uygulamaya Hellenistik Dönem içlerinde rastlanmadığı; Anadolu'da özellikle Erken İmparatorluk Dönemi ile birlikte görülmeye başladığı273

ve Erken İmparatorluk Dönemi'ne tarihlenen Magnesia Agorası propylonu sütunlarının274

bu uygulamanın en erken örneği olduğu kabul edilmektedir275 (Çiz. 55). Hierapolis kenti Güney Roma Hamamı apodyteriumu kazılarında bulunan sütunlar da benzer örneklerdendirler276. Erken İmparatorluk Dönemi'nden itibaren giderek yaygınlaşan bu uygulamanın M.S. 2. ve 3. yüzyıllarda pek çok kentte kullanılmaya devam ettiği anlaşılmaktadır277. Magnesia Agorası propylon sütunları ile ilişkilendirilmiş278

olan 11 no'lu mekan sütunları Erken İmparatorluk Dönemi ile birlikte karşımıza çıkan dolu yiv uygulamasının bir örneğini sunmaktadır. Aynı şekilde Side Mausoleumu'nun propylonunda kullanılan yarım İon sütunları, Lyrbe örneğinde olduğu gibi benzer dolu yiv uygulamasına sahiptirler279 (Res. 159, 160).

4. 10. Örtü Sistemleri

Agoranın sahip olduğu örtü sistemleri konusunda elimizde az sayıda veri bulunmakla birlikte bu konuda en iyi bilgiyi batı bölüm vermektedir. Agoranın büyük bir kısmı korunmuş olan güney duvarının en üst bölümünün üçgen şeklinde kalkan duvarı ile sonlanması, stoanın beşik çatı ile örtülü olduğunu kanıtlamaktadır (Çiz. 11 Res. 31). Buna göre çift galerili yapıya sahip olan stoanın mahya kirişi ortada sıralanan İon sütunları ile taşınmış olmalıdır. Ayrıca

272Örneğin Nysa Agorası (İdil 1999, Res. 51 vd.), Ephesos Divus Iulius ve Roma Kült Alanı (Alzinger 1974,

Res. 62) ve Aphrodisias Tiberius Portikosu (Erim 1990, Res. 11) İon; Olba Zeus Tapınağı ise Korinth düzen için örnek yapılardır. Söğüt 2005, 96 vd.; Olba Zeus Tapınağı için ayrıca bkz.: Wannagat 1999, 355 vd. Lev. 115 vd.

273Rumscheid 1994, 300 vd. 274

Humann 1904, 130 Res. 135.

275Rumscheid 1994, 300; Propylonun sütun gövdelerindeki dolu yiv kullanımı konusunda geniş bilgi için bkz.:

Kökdemir 2009, 192 vd.

276Genel olarak Augustus ve Tiberius Dönemi'ne tarihlendirilen bu sütunlardan birinin üzerindeki yazıta göre

Tiberius Dönemi'ne ait olması, bu tarihlendirmeyi kesinleştirmektedir. Bkz.: Şimşek 1997, 3 vd.; Söğüt 2005, 96 vd.

277Ephesos Hadrian Kapısı (Thür 1989, 90 Res. 25 vd.), Aphrodisias Hadrian Hamamı, Kommagene Direk Kale

A Yapısı, Zeugma Dioysos ve Ariadne Evi, Aizonoi Zeus Kutsal Alanı, Tarsus sütunlu Cadde, Diokaisareia Sütunlu Cadde ve Korykos 2 No'lu Tapınak sütunları ise uygulamanın M.S. 2 ve 3. yüzyıla ait örnekleridirler.. Ayrıntılı bilgi için bkz.: Rumscheid 1994, 300 vd.; Söğüt 2005, 96 vd.; Kökdemir 2009, 192 vd.

278Rumscheid 1994, 170 vd.; Kökdemir 2009, 48 Kat no: 7-10. 279Yapı hakkında bkz.: Mansel 1978, 296 vd. Res. 369-374.

alanda bulunan mertek yuvalı friz bloklarının varlığı da bu düşünceyi desteklemektedir. Kuzey ve doğu bölümün nasıl kapatıldığı bilinmemektedir. Ancak hem her iki portiko arasındaki bölümlerin uygun bir biçimde kapatılması hem de görsel bir birlikteliğin sağlanabilmesi için düz çatı ile örtülmüş olmaları mümkündür. Ayrıca çatılarda hangi kiremit türünün280 kullanıldığı ise herhangi bir veri tespit edilemediği için şimdilik bilinmemektedir.

BEŞİNCİ BÖLÜM

Belgede LYRBE agorası (sayfa 96-100)