• Sonuç bulunamadı

Ekonomik genişleme ve daralma dönemleri hakkındaki genel yargı, genişleme dönemlerinin iyi, daralma dönemlerinin kötü olduğudur. İş çevrimlerini açıklamaya yönelik modeller, dengesizlik yaklaşımı ve denge yaklaşımı altında toplandığında, dengesizlik yaklaşımını kabul eden iktisatçılar, yukarıdaki genel yargıyı kullanmaktadırlar.

Dengesizlik yaklaşımını kullanan modellerde tam istihdam düzeyi denge olarak modellenmektedir. Tam istihdamda tüm işçilerin ve üreticilerin tercihleri, karşılanırken;

eksik istihdamda işçilerin veya üreticilerin, veya her iki grubun, tercihlerini karşılamada başarısızlığa düştükleri kabul edilmektedir. Denge yaklaşımı altında yer alan RBC modellerinde iş çevrimlerinin her aşaması, Pareto-etkin denge durumudur. Ekonomik daralma dönemleri, kısıtlardaki istenilmeyen ve kaçınılamayan kaymalardır (Hartley ve diğerleri, 1997b, 35-36).

RBCT, iş çevrimlerinin her aşamasını Pareto-etkin denge durumu olarak kabul ettiğinden ekonomik genişleme ve daralma dönemlerinde iktisat politikası olarak pasif bir tutum önermektedir. İş çevrimin varlığı, ters çevrimsel iktisat politikaları için gerekçe olarak görülmemektedir.

1970’lı yılların sonuna kadar temel düşünce okullarının önde gelen isimleri, (Örneğin Tobin, Friedman ve Lucas), para arzı büyüme oranının ekonomi üzerinde reel etkilerinin olduğu ve çıktıdaki dalgalanmaların oluşumunda önemli bir rol oynadığı konusunda aynı görüşü paylaşmaktaydılar. Parasalcı iktisat, reel istikrarsızlığın nedenini parasal istikrarsızlığa bağlamakta ve paradan çıktıya doğru bir nedensellik olduğunu kabul etmekteydi.

RBC modellerinde ise bu görüşlerin tersine, paranın hem kısa dönemde hem de uzun dönemde yansız olduğu ve para ile çıktı arasındaki nedenselliğin çıktıdan paraya doğru olduğu ileri sürülmektedir. Bu kurama göre para politikası, üretim ve istihdam gibi reel değişkenleri etkileme gücüne sahip değildir ve gerçek hayatta para arzı ile çıktı

arasındaki gözlenen korelasyon, para arzının içsel olmasından kaynaklanmaktadır (Snowdon ve diğerleri, 1994, s.253-254).

RBCT’nda maliye politikası araçlarının kullanımı, çıktı ve istihdamı arz yönünden etkilemektedir. Kuram, kamu harcamalarını etkilerini nitelik açısından, geçici kamu harcamaları ve kalıcı kamu harcamalarına ayırarak incelemektedir. Kalıcı kamu harcamalarının iş çevrimleri üzerinde önemli bir etkisinin olmayacağı kabul edilirken, geçici kamu harcamalarının işgücünün dönemlerarası ikamesini etkileyerek, üretimi artıracağı öngörülmektedir.

Kamu harcamalarının vergi ile finanse edilmesi, işgücünün gelirini ve sermayesinin getirisini optimize etmeye çalışan bireyin tercihlerini etkileyecektir. Gelir vergisi oranındaki artış, işgücünün daha az çalışma daha çok boş zaman tercihinde bulunmasına neden olacaktır. Bu kapsamda maliye politikasına düşen görev, vergilerin bozucu etkilerini en az düzeyde tutulması olmalıdır. Kamu harcamalarının para basımı ile finanse edilmesi, ekonomiye enflasyon vergisi olarak yansıyacaktır.

Cooper (1997), maliye politikası şoklarıyla genişletilmiş RBC modellerini eleştirmektedir:

1) Söz konusu modeller, piyasa aksaklıkları, heterojenlik gibi birçok eksiklikler taşımaktadır.

2) Maliye politikası fonksiyonları, iyi tanımlanmış bir optimizasyon probleminden elde edilmemektedir.

Cooper’a göre tamamen istatistiksel temsili bir politika üzerine yoğunlaşmak yerine optimal maliye politikasının kapsamı tartışılmalıdır. Ancak böyle bir yaklaşımın iki güçlüğü bulunmaktadır:

1) Kavramsal olarak kamu müdahalesinin dayanağına yönelik bir soruyla karşılaşılabilinir. Dışsallıkların olmadığı ve piyasaların tam olduğu bir RBC modelinde devlet için bir rol olmayacaktır. Devletin istikrar politikalarını rasyonelleştirmek,

politika uygulamalarından refah kazanımları sağlanmak için mutlaka modele bazı sürtünmeler eklenmelidir.

2) Optimal maliye politikasının belirlenmesinde güçlükler bulunmaktadır. Eğer dinamik bir modelde devlet oyuncu olarak modellenirse, doğal olarak tam rekabet yaklaşımından uzaklaşılarak devletin büyük bir oyuncu olmasına doğru gidilecektir.

Cooper; Chari ve diğerleri (1993)’nin çalışmasını, optimal maliye politikası araştırma alanında önemli bir adım olarak görmektedir. Chari ve diğerleri, standart neoklasik büyüme modeli kapsamında optimal maliye politikasını araştırmışlardır.

Yazarların bulgularına göre, optimal maliye politikası için işgücü vergi oranları çok az dalgalanmalı ve sermaye üzerine konulan vergiler sıfır olmalıdır. Ancak bu model, ABD işgücü piyasası verilerinin korelasyonlarını elde edememiştir.

Cooper ise Chari ve diğerleri’nin modelini, politika yapıcılarına daha fazla rol verilerek değiştirilmesini ve modele sürtünmeler eklenmesini önermektedir.

Sonuç olarak RBC modellerine göre para ve maliye politikalarının kontrolsüz kullanımı, ekonomiye olumsuz maliyetler getirmektedir. Enflasyon ve vergilemeden kaynaklanan olumsuz etkileri düşük düzeyde tutmaya yönelik kurala dayalı pasif iktisat politikalarının optimal bir biçimde birleştirilmesi daha makul görülmektedir.

BÖLÜM 2

GENİŞLETİLMİŞ REEL İŞ ÇEVRİM MODELLERİ

RBCT’nin ilk modelleri, Kydland ve Prescott (1982) ile Long ve Plosser (1983)’in çalışmalarıdır. Bu modellerin teorik çerçevesi, teknolojik değişme hızının stokastik olduğunu kabul eden neoklasik büyüme modeline dayanmaktadır.

Altuğ, Kydland ve Prescott (1982)’un çalışmasına benzer bir modeli, maksimum olabilirlik yöntemi ile tahmin ve test etmiştir. Altug, ortalama haftalık çalışma saatlerinin değişir olmasına izin verilmesi ya da bazı GSYİH bileşenlerinin (örneğin, net ihracat, stok yatırımları ve kamu harcamaları gibi.) dışsal kabul edilerek söz konusu modelin genişletilmesini önermektedir (Altuğ, 1989, s.913).

Danthine ise ilk RBC modellerinin para ve para politikası, kamu harcaması ve maliye politikası, işsizlik ve istikrar politikaları, cari işlemler hesabı, döviz kurları ve dış politika faktörleri, eksik bilgi ve artan getiri gibi eksiklikler taşıdığını belirtmektedir (Danthine, 1997, s.139). İlk RBC modellerinin eksikleri gidermek için ortaya atılan yeni modeller ise “Genişletilmiş Reel İş Çevrim Modelleri [Augmented Real Business Cycle (ARBC) Models]” olarak adlandırılmaktadır (Henin, 1995, s.2).

Diğer tarafta yeni Keynesyen iktisatçıların, RBC modellerine eksik rekabet, katı fiyatlar gibi varsayımları dahil etme çabaları görülmektedir. Romer’e göre, Cho ve Cooley (1990) ile King (1991)’in çalışmaları, RBC ile Keynesyen dalgalanma modelleri birleştirmede atılan ilk adım olarak kabul edilebilir. Bu çalışmalar, katı nominal fiyatlar, ücretler ve parasal dengesizliklerin dahil edildiği RBC modelinin, çevrimlerin temel özelliklerini açıklayıp açıklayamadığı araştırmaktadır (Romer, 1996, s.189). Danthine’e ise yeni Keynesyen iktisatçıların geliştirdikleri modellere, Goodfriend ve King (1997)’in kendi modeli için kullandığı “Yeni klasik sentez” etiketinin tereddütsüz verilebileceğini ileri sürmektedir (Danthine, 1997, s.142).

Yeni RBC modelleri, işgücü piyasası değişkenleri, mali değişkenler, para piyasası değişkenleri ve açık ekonomi değişkenleri ile standart RBC modelinin genişletilmesi üzerinde yoğunlaşmaktadır (Stadler, 1994, s.1756-1765).