• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

3.2. BULGULAR

3.2.2. Dinleyici Yorumları

3.2.2.1. Radyo Dinleme Alışkanlığı

Dinleyicilere radyo dinleme alışkanlıklarının sorulması, gündelik yaşantılarında radyonun ve İslami programların kullanım sıklığını ve etkilerini anlamak içindir. Katılımcılara günlük radyo dinleme sürelerini tespit etmek amacıyla yöneltilen soruya verilen cevaplardan, radyo dinleme sürelerinin günlük hayatın ritmine göre değiştiği, çalışma ortamı radyo dinlemeye müsait olanların mesai saatleri boyunca radyolarının hep açık olduğu, eve gittikten sonra da uyuma vaktine kadar radyo dinlemeye devam ettikleri anlaşılmıştır. Çalışma ortamı radyo dinlemeye müsait olmayanlar ise eve gelince radyoyu açıp, uyuma vaktine kadar dinlediklerini, ayrıca gün içinde dinleme fırsatı

bulamadıkları programları radyonun sesli arşivinden dinleyerek takip ettiklerini ifade etmişlerdir.

‘‘Sabah mesai başlayınca dinlemeye başlıyorum. Gece 12-1’e kadar dinleyebiliyorum.’’ Satış Elemanı M.

‘‘Önceden hergün dinliyordum. İşe başladığımdan beri hergün dinleyemiyorum. Haftasonları arşivden dinliyorum sevdiğim programları.’’ Aşçı D.

‘‘Çalıştığım için günde yaklaşık bir saat dinleyebiliyorum. Evde olduğumda sürekli dinliyorum.’’ Terzi B.

‘‘İşten geldiğim zaman açıyorum, öğleden sonra. Uyuyuncaya kadar dinliyorum.’’ Kur’an Kursu Öğreticisi Z.

‘‘Günlük radyo dinleme sürem dönem dönem değişiyor. Bir günde çok fazla dinlediğim gibi hiç dinleyemediğim zamanlar da olabiliyor evde olmadığımda. Ama arşivden indirip programları düzenli olarak takip ediyorum.’’ Yazar M.

Ev hanımlarının radyoları sabah güne başlamalarıyla beraber açılırken, gece uyuma vaktine kadar açık kalmaktadır. Ev hanımları bir yandan ev işleriyle meşgul olurken, diğer yandan da radyo dinleyerek hem yapmaları gereken işlerden geri kalmayıp, hem de kendilerini geliştirmektedirler.

‘‘Zaman zaman değişiyor. Bazen hiç dinlemediğim de oluyor dışarıda olunca ama evdeysem radyo hep açık oluyor. Yukarıda iş yaparken aşağıda radyo hep açık.’’ Evhanımı R.

‘‘Evde olduğum sürece hep dinliyorum.’’ Evhanımı F.

‘‘Ne zaman mutfaktaysam radyomuz hep açık. Diğer ev işlerini yaparken de hep açık. Benim gönül dostum. Bu dünyadaki bana en yakın olan arkadaşım. Hayatta o kadar çok şey öğrendim ki radyomdan, kendimi onunla terbiye ettim diyebilirim.’’ Evhanımı Ş.

Katılımcının ifadelerinden de anlaşıldığı üzere, radyo insana ayak bağı olmadan yani onu bir ortama bağlayarak başka işlerini yapmasına engel olmadan işlevini sürdürürken, insanlar da hem bir yandan günlük işlerini yaparlar hem de bilişsel ve duygusal ihtiyaçlarını karşılarlar. Katılımcının radyodan çok şey öğrendiğini ifade etmesi bilişsel ihtiyacını radyo ile karşıladığını gösterirken, radyo için ‘Gönül dostum’, ‘En yakın arkadaşım’ ifadelerini kullanması, duygusal ihtiyacının da radyo ile karşılık bulduğunun göstergesidir. Ayrıca, ‘Gönül dostum’, ‘En yakın arkadaşım’ ifadeleri,

McQuail ve arkadaşlarının gereksinimler sınıflandırmasının ‘Kişisel İlişkiler’ kategorisine de hitap eder. İzleyicinin medya kişilikleri ile dostluk ilişkisi kurmasını, daha farklı bir şekilde ifade edecek olursak, kendini onlarla dostluk ilişkisi içindeymiş gibi hissetmesini, onları gerçek arkadaşlarının, dostlarının yerine koymasını, Erol Mutlu (1995:96), ‘can yoldaşlığı, ahbaplık’ şeklinde ifade eder. Yine Mutlu, Horton ve Wohl’un buna ‘toplumsal ikişki’ adını verdiğini belirterek, bu sözde dostluk ilişkisinin sadece televizyona has bir olgu olmadığını, diğer kitle iletişim araçları için de geçerli olduğunu söyler. Hatta Mutlu bir adım daha ileri giderek, bu sözde dostluk ilişkisinin sadece bireysel yalnızlığa iyi gelmekle kalmayıp, izleyicinin/dinleyicinin, o anda farklı mekanlardaki başka insanların da aynı etkinliğe iştirak ettikleri düşüncesiyle bir aidiyet hissi doğurduğunu belirtir. Bu aidiyet hissi de kişinin yalnızlığını giderme rolü üstlenir.

‘‘Evde dinleniyorsam, eğer hiçbir şey yapmıyorsam o zamanı kayıp olarak düşünüyorum ama Akra Fm’i dinliyorsam o saatler de bana ibadetteymiş gibi geliyor ve hesabını verebileceğimi düşünüyorum o vakitlerin. Yani yatıyorsam bile radyoyu dinliyorum ki hem birşeylerden yararlanayım, hem vaktim kıymetlensin.’’ Öğretmen E.

Bu ifadelerden de anladığımız üzere, radyo diğer kitle iletişim

araçlarından farklı olarak, kişinin dinlenme zamanlarını bile

değerlendirmesine, dinlenirken bile öğrenmesine imkan tanıyan bir aygıttır. Televizyon da aynı şekilde değerlendirilebilir fakat radyo sadece işitsel bir aygıt olduğu için, insan gözleri kapalı halde bile radyoya kulak vererek ondan istifade edebilir.

Radyo-dinleyici-cemaat ilişkisini anlayabilmek amacıyla katılımcılara Akra Fm ile nasıl tanıştıkları ve Akra Fm’i kaç yıldır dinledikleri sorulmuş, bir kısmı cemaate girdikten sonra yine cemaatten arkadaşlarının tavsiyesi ile dinlemeye başladığını belirtirken, bir kısmı da yakınlarının tavsiyesi ile ya da frekansları karıştırırken dikkatlerini çeken bir programa rastlayıp dinlediklerini ve beğenip sonra da dinlemeye devam ettiklerini, radyoda anlatılanlardan etkilenip bir süre sonra da cemaate girdiklerini ifade etmişlerdir.

‘‘Cemaate girince öğrendik ki radyomuz varmış, dinlemeye başladık, o gün bügündür yani on yıldır dinliyoruz.’’ Terzi B.

‘‘Cemaate girdikten sonra Akra Fm’i dinlemeye başladım. Dokuz yıldır dinliyorum.’’ Aşçı D.

‘‘Cemaat kanalıyla tanıştım. Açıldığından beri dinliyorum. Yirmi iki yıldır.’’ Yazar M.

‘‘Cemaat vasıtasıyla tanıştım. On beş-on altı yıldır dinliyorum.’’ Kur’an Kursu Öğreticisi Z.

‘‘Askerde tanıştım Akra Fm ile. Komutanım vesile oldu. Yirmi iki yıldır dinliyorum. Zaten cemaate mensuptum ama askerde olduğum için radyodan heberim yoktu.’’ Doğalgaz Teknikeri M.

‘‘Akra Fm’i annem dinlerdi küçüklüğümden beri. Bu şekilde bir tanışıklığım vardı ama düzenli olarak dinleme durumu ihvan olduktan (cemaate girdikten) sonra oldu. Üç yıldır yani.’’ Bilgisayar Mühendisi B.

‘‘Annemin tavsiyesiyle tanıştım. Önce Akra Fm, sonradan cemaate dahil oldum. Yirmi yıldır dinliyorum.’’ Öğretmen E.

‘‘Annem Esat Hoca’nın sohbetini dinlemiş, çok beğenmiş. Bana da tavsiye etti. Öyle dinlemeye başladım. Önce Akra, sonra cemaat. Yirmi yıldır dinliyorum.’’ Evhanımı N.

‘‘Kardeşim vasıtasıyla tanıştım Akra Fm ile. Tabi namazlarını kılıyorsun, orucunu tutuyorsun ama kardeşime ‘Dinimi dolu dolu yaşamak istiyorum, sohbetler dinlemek istiyorum.’ dedim, o da Akra Fm’i tavsiye etti. Hocamızın sohbetlerini dinlememi istedi. Dinlemeye başladım. Aradan dört beş gün geçti, o kadar etkilendim ki, o zamana kadar hiç bir hocayı dinlediğimde o kadar etkilenmemiştim. Orada karar verdim ders alıp cemaate girmeye.’’ Evhanımı F.

‘‘Diğer İslami radyoları dinliyordum ama beni doyurmuyordu. Bir arayış içindeydim. Frekansları karıştırırken Esat Coşan Hocamızın sohbetine rastladım. Dinledim, çok hoşuma gitti. O günden sonra Akra Fm dinleyicisi oldum birkaç gün içinde de cemaate dahil oldum. Sekiz yıldır dinliyorum.’’ Evhanımı Z.

‘‘Arkadaşımın tavsiyesiyle dinlemeye başladım. Önce Hocamızın sohbetlerini dinledim. Gönlümde o kadar güzel bir sevgisi oluştu ki cemaate girmeye karar verdim. On dokuz yıldır dinliyorum.’’ Evhanımı Ş.

‘‘2003 yılında, frekansları karıştırırken Mehmet Zahit Kotku’nun Ummandan İnciler programına rastladım. Çok ilgimi çekti. O günden beri dinliyorum. Programları dinledikçe belli bir cemaate mensup olduklarını düşündüm. Görüşlerini beğendiğim için ben de cemaate dahil oldum.’’ Satış Elemanı M.

‘‘Mehmet Zahit Kotku Hazretleri’nin kızı hastanemizde yatmıştı. Her sabah babasının sohbetlerini dinlemeyi çok severdi. Onun odasındaki televizyonu Akra Fm’e ayarladık. Her sabah onunla beraber babasının sohbetlerini dinleyerek tanıştık Akra Fm ile. Sonra cemaate girdim. Dört yıldır dinliyorum.’’ Hemşire H.

Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, katılımcıların bir kısmı, önce ya bir tanıdıklarının tavsiyesiyle ya da frekansları karıştırırken dikkatlerini çeken bir ses sebebiyle radyoyu dinlemeye başlayıp, dinlediklerinin etkisi ile cemaate

dahil olmayı istemişlerdir. Katılımcıların yarısı bu durumdadır. Raslantı sonucu dinlemeye başlayanların çoğunluğunun dikkatini çekip dinlediği ses, cemaatin 2001 yılında vefat eden lideri Profesör Dr. Mahmut Esat Coşan’dır. İki katılımcının Akra Fm ile tanışmasının müsebbibi olan ses ise cemaatin, Profesör Dr. Mahmut Esat Coşan’dan önceki lideri -1980’de vefat eden- Mehmet Zahit Kotku’dur.

Önceden herhangi bir cemaate mensup olmamalarına rağmen, radyoda dinlediklerinden etkilenerek cemaate giren insanların durumundan, radyonun dinleyicilerin dini düşüncelerinde ve dini yaşantılarında değişime yol açtığı sonucunu çıkartabiliriz. Çünkü zaten dini duyarlılıkları olan ve bu şekilde yaşamaya gayret eden insanların radyoda dinlediklerinden etkilenerek o cemaate mensup olmaları ve cemaatin verdiği görevler doğrultusunda, hayatlarının öncekinden farklı bir aktiflik kazanması dini hayatta önemli bir değişimdir. Bu durumu aynı zamanda, özel radyo ve televizyon yayıncılığına geçiş ile birlikte geleneksel cemaat yapılarının değiştiğinin göstergesi olarak da yorumlayabiliriz. Şöyle ki, önceden insanlar bir tanıdıklarının vesile olması ile İslami bir cemaate mensup olurlarken, özel radyo ve televizyonların Türk insanının hayatına girmesiyle birlikte açılan İslami radyolar ya da İslami içerikli yayınlara da yer veren tematik radyolarla birlikte cemaatin öğretileri daha geniş bir alana yayılma imkanı bulmuş, bu durum da beraberinde cemaate katılımı artırmıştır.